23 Nisan 2020, 02:34 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Dostoyevski'nin Türk Düşmanı Olması Gençlik yıllarımda Dostoyevski'yi severek okudum bu gerçeği öğrendiğimde şahsen çok şaşırmıştım bilmiyordum, kitaplarının neredeyse çoğunu okumuşumdur meğer bizim rus dehası olarak kabul edip ballandıra ballandıra anlatığımız kahramanlaştırdığımız adam hakkımızda neler yazmış. Karamazov kardeşler'in orjinalinde yer alan bazı kısımlar neredeyse tüm çevirilerde sansürlenmiş onu aşağıya atacağım öncesinde yorumumu belirtmek isterim Türkler hakkında bazı sözler yazmış betimlemelerde bulunmuş bazı insanlar diyebilir Türkleri sevmek zorunda değil paşa gönlü bilir elbette bu sorun değil fakat betimlemelerdeki iğrençlikler midemi bulandırdı dostoyevskinin yaşadığı yıllara gelirsek 93 harbinde istanbula göz dikmiş zaten savaştaymışız tamam ama bu betimlemelerdeki iğrenç senaryo ermeni çetelerinin yaptığı işkencelere benzemiyor mu? Rusların desteklediği ermeniler Tüklerden nefret eden ırkçı bir pislik olduğu için bile bile mi Türklere bu etiketi yapıştırdı zamanında rus gazetelere 'istanbul bizim olmalı onu almamızın vakti gelmiştir' gibi manşetler attırdiğı söyleniyor. Karamazov Kardeşler Sansürlenen Bölüm '...bu arada, geçenlerde moskova’da karşılaştığım bir bulgar, genel bir slav ayaklanmasından korkan türkler’in tüm bulgaristan boyunca yaptıkları zalimlikleri anlattı. köyleri yakıyor, öldürüyor, kadın ve çocuklara tecavüz ediyor, esirlerini kulaklarından siper kazıklarına çiviliyor, sabaha kadar öylece bırakıp sonra da asıyorlar, akıl almaz her türlü zalimlik. insanlar bazen insan vahşetini ‘hayvani’ diye tarif eder, ama bu hayvanlara karşı büyük bir haksızlık ve hakaret; bir hayvan asla bir türk kadar vahşi olamaz, o kadar maharetle, o kadar sanatkarane bir şekilde vahşi olamaz. kaplan sadece ısırıp parçalar, bütün yapabileceği budur. insanları kulaklarından çivilemek, yapabilseydi bile, asla aklına düşmezdi. bu türkler ise çocuklara zulmetmekten zevk alıyorlar, ana rahmindeki bebekleri hançerle kesip almaktan, kundaktaki bebekleri havaya atıp annelerinin gözü önünde süngü ucuyla yakalamaya kadar her şeyi yapıyorlar. bunu annelerinin gözü önünde yapmak asıl zevk aldıkları şey. ama bulgar’ın bana anlattıkları arasında şu sahne özellikle ilgimi çekti. kollarında bebeğiyle, türkler arasında çembere alınmış, titreyen bir anneyi gözünün önüne getir. türkler eğlenceli bir oyun icat ediyorlar; bebeği okşuyor, gülsün diye kendileri gülüyorlar. sonunda istedikleri oluyor ve bebek gülüyor. tam o anda türkler’den biri silahını bebeğe doğrultup, yüzünden on santim mesafede tutuyor. bebek sevinçle kıkırdayıp parlayan silahı minik elleriyle yakalamaya çalışıyor ve sanatkar aniden silahı dosdoğru bebeğin yüzüne sıkıp minik başını paramparça ediyor. sanatkarane, değil mi? bu arada, türkler’in tatlı şeyleri çok sevdiklerini söylerler...' Bir yazarın günlüğü adlı eserinde 'haliç ve istanbul, tümü de bizim olacak.ama bu fetih için, baskı yaratmak için değil.kendiliğinden gerçekleşecek bu.nedeni de şu ki, zamanı gelip çattı...' 'avrupa'da şimdi sürdürülen diplomatik görüşmeler ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın, önümüzdeki yüzyılda da olsa, istanbul eninde sonunda biz rusların olacaktır. yolumuzdan sapmadan, kararlılıkla yürümeli ve aklımızdan hiç çıkarmamalıyız...' Osmanlı döneminde dostoyevski'ye yönelik ilk eleştiri ziya gökalp'den gelmiştir. kaya alp mahlasıyla 1909 yılında genç kalemler derhisine yazdığı yazı şöyledir; on dokuzuncu asrın rus mütefekkirleri, edipleri arasında mütelevvin şahsiyetiyle dostoyevski’ye de tesadüf olunur. rus edebiyatına canlı ve feyizli bir şekil veren gogoller, turgenyevler sırasında sayılmak istenen dostoyevski hayatının ikinci kısmında tutmuş olduğu meslekle bu mümtaz mütefekkirlerden pek çok ayrılmıştır. dostoyevski’nin mesleğini değiştirmiş olması sebepleri pek de malûm değildir. edebî hayatıyla siyasî hayatını karıştırdığı günden itibaren dostoyevski bütün gündelikçi muharrirler gibi siyasiyyatın ihtiraslı cereyanlarına kapılmış ve nezih edebî simasını kaybetmiştir. dostoyevski ruslar için fakat bir kısım ruslar için sevilebilir; hürmet olunabilir; fakat biz türkler için nefrete yakın bir hisle düşünülmelidir; çünkü dehşetli bir slâvcı, bir türk düşmanıdır. ve ben burada onu edebî şahsiyetiyle değil siyasî, türk düşmanlığı sıfatıyla karilerime tanıtacağım. Bütün bunlar bilinirken biz neden onu kahramanlaştırdık bunca yıl başka deha mı yoktu. Karl Max'ın da osmanlı lehine yazdığı şeyler olduğunu duydum orda ayrı bir ironi buna gülmüştüm Max ve Osmanlı çok enteresan değil mi? Konu AftieL tarafından (23 Nisan 2020 Saat 02:43 ) değiştirilmiştir. | |
|
23 Nisan 2020, 08:09 | #2 |
Çevrimdışı ~ Derinsohbet com ~
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dostoyevski'nin Türk Düşmanı Olması Türkün Türkten başka hiçbir zaman dostu olmadı zaten olamazda. Konu Risque tarafından (23 Nisan 2020 Saat 08:23 ) değiştirilmiştir. |
|
23 Nisan 2020, 12:35 | #4 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dostoyevski'nin Türk Düşmanı Olması Aslında hiç bir zaman dostumuz olmadı, tarihi bir gerçek ile güçlü bir devlet yapısına sahip olduğumuzu, birbirimize olan birliğimiz dış ülkelere karşı beraberliğimizi koyacağımızi , bağlı olup , tutkunluğumuzu bayrağımız ve vatan için canımızı ortaya koyduğumuz bir gerçek ortada ki o yüzden dış ülkeler her zaman içten içe düşmanlık beslediklerini biliyoruz. Kimseden dostluk istemiyoruz, biz Türkler birbirimize yeteriz. Dostoyevski, bize düşman olsa ne olur olmasa ne olur. Bilenler çoktan nefret etti bile. Güzel paylaşım yapmışsın kuzucum benim , emeğine sağlık.
__________________ Kırk yılda bir gibisin... |
|
11 Temmuz 2022, 23:18 | #5 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dostoyevski'nin Türk Düşmanı Olması Saçma sapan bir iddia.. Öyle bile olsa bu değerinden bir şey kaybettirmez. Bazı insanlar var olmak, değerli olmak için ırklarına ihtiyaç duymazlar.
__________________ Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, #SOMA |
|
20 Kasım 2022, 02:09 | #7 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dostoyevski'nin Türk Düşmanı Olması Gençlik yıllarında okuyup anlamamışsın, anladığımız kadarıyla artık büyümüşsün ama değişen bir şey yok. Dostoyevski ne kadar Türk düşmanıysa onun nesli olan Türklerde o kadar Rus düşmanı. Neyse şimdi az buçuk tarih bilgimle olan biten hakkında bir şeyler anlatayım. Belki araştırmak isteyenler olabilir, onlara biraz yol olsun. 1876 yılında Osmanlıya bağlı Bulgarların yaşadığı coğrafyada Bulgarlar ayaklanarak Türkleri katletmeye başlarlar. Osmanlı doğal olarak topraklarındaki ayaklanmayı bastırmak ister. Ayaklanmayı bastırmak üzere başıbozuklar gönderilir ve olaylar 40 gün kadar sürer. Onlar bu olaydaki sayıları çok abartsa da bizim kaynaklarımıza göre 1000 kadar Türk, 4000 kadar Bulgar hayatını kaybeder. Malum Osmanlı çok zayıf olduğundan sayılar abartılarak Bulgarlar lehine avrupanın bir çok yerinde protestolar olur. O zamanki İngiltere Osmanlının toprak bütünlüğü koruyucusudur. İngiliz hükümeti her ne kadar olayları yatıştırmaya çalışsa da olaylar çok büyür, özellikle Gladstone önderliğindeki İngiliz muhalefeti olayın araştırılıp hesabının sorulması konusunda bastırırlar. Baskılara dayanamayan İngiliz hükümeti bizimle birlikte bir araştırma komisyonu kurmak zorunda kalır. Sonucunda oraya gönderilen başıbozuklardan bir kısmı suçlu bulunup idam edilir. İngiliz hükümeti ise birkaç yıl sonra iktidardan düşer ki sebeplerden birinin bu olay olduğu söylenir. Sonrası Osmanlı için ise malumdur. Bu, olayın gerçekle olan bağlantısıydı. Eksik taraflar elbette vardır ama varsa tarihçi arkadaşlar gelsin anlatsın, biz de doğrusunu bilmiş oluruz. Karamazov Kardeşlerde anlatılan bu olay kitabın "İsyan" bölümünde geçer. Kitabın kahramanı İvan, dinci kardeşi Alyoşaya bu olayı anlatır. Hemen devamında çocukları altına yapıyor diye tuvalete kilitleyip kendi bokunu yemeye zorlayarak ölümüne sebep olan rus çifti de anlatır. Daha sonra çocuklarına işkence eden bir Rus çifti savunan ve savunmalarında çocukların anne babaların malı olduğunu iddia eden avukatları da "kiralık vicdan" gibi bir şeyler der. Ve köpeğine taş attığı diye bir çocuğu çırıl çıplak soyarak miletin önünde çocuklara parçalatan bir Rus komutanını da anlatır. İsyan bölümü, İvan'ın çocuklara yapılan zulümler üstüne yapılan tanrı sorgulamasıdır. İvan dediğimiz aslında Dostoyevskinin kendisidir. Zaten bu kitabın birçok bilim adamı tarafından "üst metin" olarak kabul edilmesinin en önemli sebeplerinden bir bu bölümdür. Bununla ilgili bir videoyu aşağıya bırakıyorum. |
|
25 Temmuz 2024, 00:59 | #8 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dostoyevski'nin Türk Düşmanı Olması Kendisi zaten Rus milliyetçisi, bizim milliyetçiler ruslara nasıl düşmansa, o da Türklere düşmandı.
__________________ 'Türkçe konuşmayan bir insan, Türk milli kültür, toplum ve uygarlığına bağlılığını iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz.'' -Mustafa Kemal Atatürk. |
|
Etiketler |
dostoyevski |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Türk düşmanı Bild, yine iş başında! | Desmont | Haber Arşivi | 0 | 21 Aralık 2014 20:44 |
Türk düşmanı Belçikalı'dan pankart savunması | PassioN | Haber Arşivi | 0 | 09 Şubat 2012 20:20 |
Osmanlı, Türk düşmanı mıydı? | Kalemzede | Tarih | 0 | 01 Eylül 2011 15:45 |