20 Mayıs 2014, 23:59 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Edebiyat Mirası Balkanlar'da, Osmanlı yönetimi tarafından sürdürülen imar faaliyetleri, bilim, kültür ve sanat konusunda önemli ilerlemelere yol açmıştır. Özellikle bu dönemde inşa edilen medrese, mektep, tekke ve zaviyeler, yeni bilim ve sanat insanlarının yetişmesini sağlamıştır. Nitekim II. Beyazıd döneminden itibaren yazılı metinler üreten sanatçılara rastlanmaya başlanmıştır. Balkanlar, Osmanlı İmparatorluğu içinde, sanatçı, bilim ve devlet adamı üreten bir merkez haline gelmiştir. 16.-17. yüzyıllar arasında, devlet içinde görev alan 22 sadrazam Bosnalı'dır. 16. yüzyıla gelindiğinde, Osmanlı edebiyat eserlerinin büyük bir kısmı da Balkanlar'da üretilir olmuştur. Bu konuda önemli eserler veren Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Mustafa İsen yaptığı araştırmalara dayanarak bu konuyu şöyle açıklamaktadır: "Osmanlı sarayından başlanarak taşrada şehzade sancakları ve beyler, kendi konumlarına uygun bir sanatçı kadrosunu maiyetlerinde bulunduruyorlardı. Böyle bir kadro, yöneticiliğin şartlarından sayılıyordu. Osmanlı Rumelisi özel konumu nedeniyle çok sayıda akıncı ailesinin de barınma yeriydi. Bu yüzdendir ki akıncı beyleri, çevrelerinde maiyetlerindeki serdengeçtileri sürekli istim üzerinde tutacak derviş-meşrep şairlere ihtiyaç duyarlar ve onları himaye ederlerdi. Bu ve buna eklenecek başka sebepler yüzünden Rumeli adeta şairler ocağıdır.." Ayrıca İsen'in araştırmasında, şair tezkirelerine dayanarak Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Yugoslavya gibi Balkan ülkelerinde yaşamış çok sayıda Osmanlı şair ve edebiyatçısını da tanıtılmaktadır. Balkanlar'da Türk edebiyatının tasavvuftan halk edebiyatına kadar her türünde önemli eserler verilmiş, bu edebi anlayış, bölgede kök salmış ve yerel halkların kültürüyle kaynaşmıştır. Balkan ve Türk grupların arasındaki kültür alışverişi, ortak bir kültürün temelini oluşturmuştur. Bölgede konuşulan Slav ve Türk dilleri alışverişe girmiş, sayısız Türkçe kökenli kelime, çok sayıda atasözü, deyim, fıkra Balkan kültüründe yerini almıştır. Bunun en güzel örneklerinden biri Nasrettin Hoca'dır. Anadolu'dan göç eden Türkmenlerle Balkanlar'a ulaşan Nasrettin Hoca fıkraları yerel halk tarafından benimsenmiş ve kendi halk kültürlerine maledilerek sahiplenilmiştir: Sırpça-Hırvatça'da Türkçe kökenli kelimelerin sayısının 7000 dolayında olduğu yıllar önce tespit edilmiştir. Bulgarca'da bunların sayısının 5000 dolayında olduğu B.Tsonev tarafından ortaya atılmıştı. Ancak yapılan en yeni araştırmalar Bulgarca'daki Türkçe kökenli kelimelerin 6500'ün üzerinde olduğunu göstermektedir . Ünlü Bulgar mizah yazarı Radoy Ralin, Bulgarca'da kullanılmakta olan Türkçe kökenli atasözlerinin sayısının 500 olduğunu söylüyor. Bulgarlar arasında bilinen Nasrettin Hoca fıkralarının 900, çeşitleriyle birlikte 2000 dolayında olduğunu yazıyor Sava Popov. Türk edebiyatının Balkanlar'da geniş olarak özümsenmiş olduğunu gösteren örnekleri artırmak mümkündür. Bu konuda yapılmış çok sayıda bilimsel araştırma, Slav ve Türk kültürünün kaynaşarak ortak ve zengin bir edebi kültür oluşturduğunu, Balkan kültüründe Türk izlerini takip etmenin kolay olduğunu ortaya koymaktadır. | |
|
Etiketler |
edebiyat, mirası |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Padişah'ın Mirası | Hasan | Fıkra | 1 | 10 Temmuz 2006 14:52 |