08 Eylül 2012, 19:31 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Çanakkale Savaşının bilinmeyenleri Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Çanakkale Savaşının bilinmeyenleri Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. istediği ve parası peşin ödenmiş iki savaş gemimize İngilizlerin göz göre göre el koyduğunu, tüm ültimatomlarımıza rağmen paramızı geri ödemediklerini ve bu gemilere daha sonra askerlerini doldurarak Çanakkale’ye yolladıklarını Enver Paşa’nın Alman hayranlığının bize 500 bin vatan evladına ve bir imparatorluğun tasfiyesine neden olduğunu, Almanlarla yapılan gizli anlaşmanın kabinedeki bakanlardan bile gizlendiğini, aradan yüz yıl geçmesine rağmen yabancı hayranlığı hastalığımızın geçmediğini, sadece hayran olunanların değiştiğini _______________________________ Sultan Abdülhamid’in olayları kırk yıl önceden görerek Çanakkale’deki tabyaları güçlendirdiğini ve elden geçirdiğini, Bazı yeni tabyaları inşa ettirdiğini, O’nun yaptığı çalışmaların belki de savaşın seyrini değiştirdiğini ______________________________ İngilizlerin daha savaş ilan edilmeden Seddülbahir’i bombaladıklarını ve 86 şehit verdiğimizi _____________________________ Avustralya’nın ve Yeni Zelanda’nın gençlerinin “Avrupa’yı Almanlardan kurtarmak ve Avrupa’nın özgür kalmasını sağlamak” propagandasıyla toplandığını, Bu gençlerin daha önce Gelibolu denilen yerin adını bile duymadıklarını _____________________________ İkinci çıkarma için savaşa giden bir Avustralya askerine nereye gittiğini soran bir yaşlı adama “Türkler buraya gelip yerleşecekler, onları öldürmeye gidiyoruz” dediğini, bu söz üzerine yaşlı adamın binlerce kilometrekarelik çöle doğru baktığını ve “Eee gelsinler ne olacak ki burada yer çok” dediğini ________________________________ Padişahın “Cihad” ilanını duyan ve Avustralya’da yaşayan iki zenci müslümanın, Türklerle savaşa giden birliğe ateş açtığını ve orada şehit edildiklerini, Orada bulunan ve olayı yaşayan Avustralyalıların bu olayın nedenini uzun süre anlayamadıklarını _____________________________ İngiliz-Fransız donanmasının Gelibolu öncesi 200 yıldır hiç yenilmediğini, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi donanması olarak bilindiğini, bu donanmanın bayraklarını gören Türklerin topukları yağlayıp kaçacaklarını düşündüklerini, daha da trajik olanı bu düşünceye saplantı derecesinde inandıklarını _______________________________ İngiliz-Fransız donanmasının seksen parça gemiyle boğaza saldırdığını, gemilerden birinin adının “Agamemnon” olduğunu, Agamemnon’un binlerce yıl önce Truva’ya saldıran Yunan ordusunun kalleşçe yöntemler kullanan komutanının adı olduğunu ________________________________ Agamemnon’un yaşadığı topraklarda doğmasına rağmen kanının son damlasına kadar Türk olan ve kendisini Anadolulu hisseden Mustafa KEMAL’in Çanakkale zaferi sonrası öldürülen Truva kahramanını “Hektor’un İntikamını Aldık” diyerek unutmadığımızı ve Truvalıların bizim için ne anlama geldiğini en güzel şekilde ifade ettiğini _____________________________ İngilizlerin sabah saatlerinde girdikleri boğazı ellerini kollarını sallayarak, canlarının istediği her yeri bombalayarak geçebileceklerini zannettiklerini, Akşam beş çayını Marmara denizinin ortasında içmeyi planladıklarını, İstanbul üzerine bahisler kurduklarını _____________________________ Şair deyince insanların aklına terbiye, iman ve insanlık sahibi yüce kişiliklerin geldiği (Mehmet Akif ERSOY gibi), İngiliz şairlerin de –hem de yüksek ideallerle- savaşa katıldığını, bu ideallerini günlüklerinde “Lokum ve halıları yağmalamak, Ayasofya’nın çinilerini sökmek, İstanbul’un en güzel lokantalarında balık yemek” olarak yazdıklarını _____________________________ Yüzlerce yıl Osmanlının ekmeğini yemiş olan ve Osmanlıdan sadece saygı ve hoşgörü görmüş olan gayr-i müslimlerin, İngiliz-Fransız donanmasının gelmekte olduğunu haber alınca İstanbul’da sevinç gösterileri yaptığını _____________________________ Bu tehlikeli gelişmeler karşısında devleti yönetenlerin başkenti Eskişehir’e taşımayı düşündüğünü, hatta gerekli binaların ayarlandığını, gitmesi için teklif götürülen devrik Sultan Abdülhamid’in bu teklife şiddetle karşı çıktığını, “Biz İstanbul’u alırken Bizans İmparatoru kanının son damlasına kadar savaştı ve öldü Ben ondan daha mı az şerefliyim! Gelirlerse burada savaşır ve ölürüz” dediğini, bu sözler üzerine payitahtın utandığını ve İstanbul’da kalmaya karar verdiğini, Direkten dönen bu düşüncesizliğin belki de askerimiz üzerinde korkunç bir moral çöküntü yaratmış olabileceğini ________________________________ Osmanlı Devletinin elinde sadece 26 deniz mayını kaldığını, Nusret (Yardım) gemimizin kaptanının (Tophaneli Hakkı Binbaşı ) mayınları nereye ve ne zaman bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında bir yüce kişi tarafından kendisine bildirildiğini, Bu mayınların hiç akla gelmeyecek biçimde Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döküldüğünü, İngilizlerin boğazı defalarca dikine kontrol etmelerine rağmen bu mayınları tespit edemediklerini çünkü Nusret’in bu mayınları son mayın kontrolünden sonra sabaha karşı bıraktığını ________________________________ Donanma boğazı geçmeye başladığında düşük top menzilli Fransız gemilerinin taktik gereği tabyalarımızı şaşırtmak için öncü atışlar yaptıklarını daha sonra arkalarından gelen uzun menzilli İngiliz gemilerine yol açmak için kenara kaydıkları Bu kayma esnasında kıyıya paralel yerleştirilen mayınlara çarptıklarını, büyük bir panik yaşandığını, ortalığın karıştığını, gemilerin birbirine girdiğini, 200 yıldır yenilmeyen dünyanın en büyük donanmasının iki saatte dağıldığını Türklerin batan düşman gemilerindeki savunmasız askerlere ateş etmeyi bıraktıklarını ve diğer gemilere ateş ettiklerini Bunu gören İngiliz komutanlarının –muhtemelen kendileri tersini yapmış olacakları için- olaya bir anlam veremediklerini Her fırsatta bize insan hakları, medeniyet, modernite tokatları patlatanların o gün aldıkları bu insanlık dersi karşısında şok geçirdiklerini _____________________________ Edremitli Seyit Onbaşının, Topun ağzına mermi süren vinç tesisatı bombardımanda kullanılamaz hale gelince “Ya Allah Bismillah” diyerek üç tane 275 kiloluk mermiyi tek başına arka arkaya kaldırarak yatağa sürdüğünü ve ateşlediğini, bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı metal bir merdivenden çıkması gerektiğini, üçüncü atışta İngilizlerin “Ocean” zırhlısının dümenini parçaladığını, dümeni kırılan “Ocean”ın sarhoş bir serseri gibi mayınlara sürüklendiğini bir mayına çarparak havaya uçtuğunu ve yirmi dakika içinde battığını _____________________________ Bu olayın ertesinde bölük komutanının Seyit Onbaşıyı çağırttığını, aynı mermiyi kaldırmasını istediğini ancak Seyit Onbaşının bunu başaramadığını Bunun üzerine Komutanın “Bu merminin tahtadan bir maketini getirsinler, Bu yiğidin fotoğrafını çeksinler” diye emir verdiğini, Bu fotoğrafın hepimizin çok iyi bildiği ve Seyit Onbaşının günümüze ulaşan tek fotoğrafı olduğunu ________________________________ Cumhuriyet kurulduktan çok sonra Mustafa KEMAL’in Edremit’i ziyareti sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin bilmediğini Kaymakamın Seyit Onbaşı’yı Mustafa KEMAL’in huzuruna çıkarmadan önce kılığını beğenmeyip, tıraş ettirip takım elbise giydirdiğini, bu olayın Mustafa KEMAL’i derinden yaraladığını Kaymakam dahil orada bulunan herkesi azarladığını Seyit Onbaşının ölene kadar ormancılık yaparak sefalet içinde perişan yaşadığını _________________________________ Nusret Mayın gemisinin yakın zamana kadar Mersin’de demirli olduğunu ve ömrü dolduğu için jilet yapılmasının planlandığını, sırf bu ihtimalin bile Türk Milleti adına yüz kızartıcı bir utanç levhası olarak kalacağını, birkaç vatanseverin çırpınışıyla şimdilik bu olayın durdurulduğunu _______________________________ İngilizlerin 18 Mart faciasının suçlusu olarak mayın taramacıları sorumlu tuttuğunu, Hepsinin kurşuna dizdirildiğini, savaş bittikten yıllar sonra her iki ordu arşivleri açıklanıp gerçekler öğrenilince bu askerlerin ailelerinden özür dilendiğini, tazminat ödendiğini, iade-i itibar yapıldığını ve şerefli birer asker olarak öldüklerini ilan ettiklerini ________________________________ İngiliz-Fransız ortaklığının boğazı donanmayla geçemeyeceklerini anlayınca onlara geçit vermeyen Türk topçularını arkadan ele geçirerek temizlemek için çıkarma harekatı yapmaya karar verdiklerini, bunun için Mısır’da piramitlerin dibinde, sömürgelerinden getirdikleri on binlerce askeri toplayıp “Nasıl olsa orada Türklerle işimiz çok kolay olacak” diyerek bu askerlere baştan savma bir eğitim verdiklerini, Burada toplanan askerlerin 16 farklı ülkeden geldiğini, Aralarında Müslümanların bile olduğunu, daha sonra bu askerlerin savaş esnasında kandırıldıklarını anlayıp taraf değiştirdiklerini, Burada toplanan askerlerin büyük çoğunluğunun çapulcular gibi davrandığını, kahire sokaklarında yapmadıkları rezilliğin kalmadığını ________________________________ Mısırda toplanan askerlerin kayıtlarını tutan bir katibin sürekli “Australia and New Zealand Army Company/ Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birliği” yazmaktan sıkıldığını pratik bir çözüm olarak bu kelimelerin baş harflerini alarak ANZAC kısaltmasını bulduğunu, bu kısaltmanın dünya tarihine geçtiğini ________________________________ İngilizlerin çıkarma harekatını ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını, akıntı ve hava durumu dahil yaptıkları hiçbir hesabın tutmadığını, aralıklarla çıkmaları gereken geniş kumsala değil, dar bir koya ve kalabalık bir şekilde çıkmak zorunda kaldıklarını, karşılarında ise Ezineli Yahya Çavuş ve 62 kişilik takımı dışında hiçbir birliğimizin olmadığını ________________________________ Türk ordusunun başındaki Alman Liman Von Sanders Paşa’nın çıkarma beklenen bölgeleri kasıtlı olarak yanlış hesapladığı, İngilizleri ve Türkleri olabildiğince birbirine kırdırarak İngilizlerin dikkatini bu bölgeye çekmeyi, bu sayede Avrupa’da savaşan Alman askerlerinin karşısında daha zayıf bir askeri güç olmasını ve Alman birliklerini rahatlatmayı amaçladığını, bu gizli hesabın her iki taraftan da 500 bin cana mal olduğunu, bunun ispatlanamamış bir iddia olduğunu, Tüm savaş boyunca Liman Paşanın hiçbir askeri tahmininin tutmadığını, aradan yüz yıl geçmesine rağmen bu şüphenin hala kafaları kemirdiğini ________________________________ Çanakkale savaşlarındaki en büyük askeri dehaların Mustafa KEMAL ve Esat Paşa olduğunu, düşmanın her hamlesini doğru tahmin ettiklerini, yaptıkları kritik hamleler ve aldıkları cesur kararlarla savaşın seyrini değiştirdiklerini, gelişen olaylar neticesinde askerlerinin de yüksek güvenini ve hayranlıklarını kazandıklarını, bir işaretleriyle emrindekilerin hiç düşünmeden ölüme koştuklarını İngiliz ve Fransız Kurmaylarının bu kadar zor şartlarda çarpışan Türk ordusunun bu kadar akıllıca sevk ve idare edilebilmesine anlayamadıklarını, Zaten onların tüm savaş boyunca olan biten hiçbir şeyi anlayamadıklarını _________________________________ Çıkarma beklenmediği için küçük bir takımdan başka hiçbir askeri birliğin bulunmadığı koya çıkan 4000 İngiliz askerine Yahya Çavuş ve arkadaşlarının eski tip piyade tüfekleriyle 18 saat boyunca karşı koyduğunu, mermi israfı yapmamak için asla tek dolaşan hedeflere ateş edilmediğini, neredeyse hiçbir mermi israfının yapılmadığını, adamların orada çakılı kaldığını, bir santimetre ilerleyemediklerini, takım komutanlarının üstlerine telsizlerinden verdikleri raporlarda karşılarında kalabalık bir makineli tüfek (!) birliğinin bulunduğunu bildirdiklerini, dışarıdaki kıyımı gören İngiliz askerlerinin çıkmak istemediklerini bunun üzerine komutanlarının onlara arkalarında ateş ederek zorla savaşmaya gönderdiklerini Havadan savaşın seyrini takip etmekle görevli bir İngiliz pırpır uçağının pilotunun kıyıdan 50 m kadar açığa kadar denizin kıpkırmızı kan ile dolduğunu gördüğünü, bunun hayatında gördüğü en korkunç şey olduğunu söylediğini ve muhtemelen aklını oynattığını ________________________________ Ezineli Yahya Çavuş ve arkadaşlarının hepsinin orada şehit olduğunu Bu çarpışma ve şehadetin belki de savaşı kurtardığını, bu bölgeye çıkarma yapıldığını haber alan diğer birliklerin bölgeye yetişmesi için gereken zamanın kanla kazanıldığını ________________________________ Bir bölgeye çıkarma yapan 2000 kişilik İngiliz ve Fransız bölüğünün o bölgede bulunan selvi ağaçlarını Türk birliği sandıklarını, hepsinin kaçarak bölgeyi terk ettiklerini, bu olayın yıllar sonra kendi raporlarından ve yazılı kaynaklarından öğrendiğimizi, kimsenin nasıl olup ta 2000 kişinin aynı anda hayaller gördüğünü açıklayamadığını ________________________________ Tüm çıkarma harekatı boyunca İngilizlerin yılan gibi sinsice davranmaya çalıştıklarını, Başta Anzak birlikleri olmak üzere diğer tüm sömürge askerlerini hep kendilerine kalkan olarak kullandıklarını Ölümün kesin olduğu taarruzlarda öncü siper birlikleri olarak hep bu askerlerin kullanıldığını Mel GIBSON’un gençlik yıllarında başrol oynadığı “Gallipoli” adlı sinema filminde bu konuya inceden göndermeler yapıldığını _______________________________ İngilizlerin tüm savaş boyunca hata üstüne hata yaptıklarını, aptalca kararlar aldıklarını, emir-komuta zincirlerinde sürekli kopukluklar olduğunu, verilen önemli emirlerin asla yerine ulaşmadığını, kimden geldiği belli olmayan emirlerle önemli stratejik hatalar yaptıklarını, mevzi ve can kaybının bu nedenle çok artığını, İngiliz savaş kaynaklarında, askerlerin anılarında ve araştırma eserlerinde bunun gibi yüzlerce olay yaşandığını ________________________________ Gelibolu siper savaşlarının tarihin gördüğü en acıklı savaş olduğunu, on binlerce askerin savaştığı düşman askerini bir kere bile göremeden can verdiğini, İngilizlerin tokat üstüne tokat yedikçe Türk siperlerine kurşun yağdırır gibi bombalar yağdırdıklarını, kolların bacakların havalarda uçtuğunu, yerin altının ve üstünün sürekli yer değiştirdiğini, her defasına “Tamam bu sefer canlı Türk bırakmadık” diyerek saldırıya geçtiklerini, her defasında Allah’tan başka sığınacak hiçbir şeyleri kalmamış Mehmetlerin kabus gibi tekrar tekrar karşılarına çıktığını _______________________________ Savaş istatistiklerine göre bir m2’ye 6000 mermi düştüğünü, bu oranın dünya savaş tarihinin en yüksek oranı olduğunu Havada iki merminin çarpışma ihtimalinin 600 milyonda bir olduğunu, bu çarpışan mermilerden Çanakkale’de onlarca bulunduğunu Savaş Gazilerinin “Cehennem diye bir yer vardır Biz orayı gördük” dediklerini ________________________________ Galatasaray Sultanisi (Lisesi) öğrencilerinin okul sıralarını bırakarak cepheye koştuklarını, 15-16 yaşlarındaki bu fidanların hepsinin tek bir saldırıda İngiliz makinelisi ile biçildiğini, Olayı gören bir Türk askerinin yıllarca ağzını bıçak açmadığını ve ne zaman Çanakkale’den bahsedilse hüngür hüngür ağladığını ________________________________ Darü’l Fünun’un tüm son sınıf öğrencileri şehit olduğu için o sene hiç mezun vermediğini ________________________________ Gömülemeyen ölülerin on binleri bulduğunu, ortalığın kokundan ve sineklerden geçilmediği, domuzun bile yaşamayacağı şartlarda askerlerin savaştığını, ilk ateşkesin dostluk gösterisi değil, şartların her iki taraf için de artık kaldırılamayacak kadar ağırlaştığı için zorunlu olarak alındığını İki tarafın askerlerinin o gün arkadaşlık yaptıklarını, birbirlerine cigara, yiyecek ve tespih, yüzük, rütbe gibi ufak tefek hediyeler verdiklerini, bu manzarayı gören bir Türk Subayının “gören insanın zalimleşeceğini, bir zaliminde insanlaşacağını” ifade ettiğini ________________________________ Ortalığı basan sinekler yüzünden hiçbir yiyecek maddesinin birkaç tane sinek yutmadan yenilemeyeceğini, Salgın hastalıkların da savaş kadar can aldığını, bir İngiliz askerinin hasta arkadaşını büyük abdestini yapmak için tuvalet çukuruna girerken gördüğünü, oradan çıkmayınca çukura koştuğunu, hasta askerin bayılarak pisliklere batmış olduğunu, arkadaşlarının ise onu yukarı çekemeyecek kadar güçsüz kalmış olduklarını, bu hasta askerin kendi pisliğinde boğularak can verdiğini Çanakkale savaşlarına daha önce hiç bilinmeyen zeka ürünü hileler ve aldatmacalara başvurulduğunu, Türklerin soba borularından top bataryaları yaptığını ve bu şaşırtmacanın işimize çok yaradığını, askerlerin Tahta düzenekler yaparak siperden hiç çıkmadan tüfek atışı yapabildiklerini, bomba fırlatan düzenekler yapıldığını, İngilizlerin Türk topçusunu yanıltmak ve zaten az olan mühimmatı boşa harcatmak için tahtadan kocaman gemiler inşa edip yüzdürdüklerini Toprağın altında bile savaş olduğunu, her iki tarafın tüneller açarak düşman siperlerinin altına kadar gelip patlayıcı yerleştirdiklerini, bu şekilde iki tarafın da çok kayıp verdiğini ________________________________ İkinci çıkarmadan önce İngilizlerin komutanlarını değiştirdiğini, yeni gelen Sopford’un emekli bir asker olduğunu, çıkarma yapıldıktan sonra uzun zamandır Gelibolu’da bulunan tüm subay kadrosunun şiddetli itirazlarına ve “Hemen şimdi saldırırsak Türkleri arkadan çevirip bu işi bitiririz, bu tepeler bomboş” önerilerine karşın büyük bir aptallık yaparak “Yoldan geldik yorgunuz Bugün dinlenelim, yarın rahat rahat savaşırız” diyerek askerlerine dinlenme emrini verdiğini, çıkarma yapan askerlerin bomboş tepeler önünde gün boyu denize girerek eğlendiğini, mangal yaparak keyif yaptığını ________________________________ Bu sırada çıkarmayı haber alan Esat Paşa’nın Yarımadanın öbür ucunda bulunan birliğe düşmanı karşılama emrini verdiğini, bu komutanın ise “Askerlerim günlerdir uykusuz ve yorgun Bu şartlar altında yarımadayı yürüyerek geçemeyiz” itirazını anında o subayı görevden alarak cevaplandırdığını, yerine Anafartalar Grup komutanı olarak Mustafa KEMAL’i görevlendirdiğini, aç, yorgun ve sefil Mehmetlerin Mustafa KEMAL’in arkasından 20 saat yürüdüğünü, bu sırada İngiliz askerlerinin kıyıda mangal ve piknik yaparak dinlendiklerini, bu iki zıt ve mantıksız şartları aşan birliklerin sabah güneşinde karşılaştıklarını, Türk askerinin mermiyle, mermi bitince süngüyle ve daha sonra kendini uçurumdan aşağı atarak vatan toprağına yapılan son saldırıyı da durdurduğunu, Conkbayırı’nın 24 saat içinde 7 kere el değiştirdiğini, bunun bir savaş değil, boğuşma olduğunu, sonunda İngilizlerin ne yaparlarsa yapsınlar bu işi başaramayacaklarını anladıklarını, İngilizlerin ve tüm işbirlikçilerinin bu işten vazgeçme kararı aldıklarını, Çanakkale seferinin son direnişinin ileride vatanı bir kere daha kurtaracak ve Cumhuriyeti kuracak olan genç liderimizi tüm dünyaya tanıttığını Müslüman ülkelerde Mustafa KEMAL’in kahraman ilan edildiğini, kartpostallarının ve posterlerinin kapış kapış satıldığını. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Mustafa Kemal’in Anafartalar’da yaralandığını, kalbinin üstünde bulunan cep saatinin parçalandığını ve şarapnel parçasının derine girmesini engellediğini, bu yaranın aylarca kapanmadığını, Mustafa KEMAL’in askerin morali bozulmasın diye bu olayın tek şahidine sus emri verdiğini, daha sonra Liman Paşa’ya parçalanan saatini hatıra olarak verdiğini ve Liman Paşa’nın çok şaşırıp heyecanlandığını ve kendi altın köstekli cep saatini Mustafa KEMAL’e hediye ettiğini _______________________________ Çanakkale’de doktorların askerlerden daha çok yorulduğunu, binlerce yaralıyla ilgilenmek zorunda kaldıklarını, Ümitsiz vakalarla hiç ilgilenilmediğini ve kurtulma şansı olanlara öncelik verildiğini, Bir Türk doktorun önüne kendi oğlunun getirildiğini, “Kurtulma şansı yok” diye oğlunu tedavi etmediğini, hemen bir sonraki yaralıyı istediğini, yaralılardan ancak ertesi gün başını alabildiğini ve o zaman oğlunun mezarına gidebildiğini ________________________________ İngilizlerin kendi ifadelerine göre mükemmel bir geri çekilme planı yaptıklarını, hiçbir kayıp vermeden çekip gittiklerini, onların ifadesine göre Türklerin hiçbir şeyden haberinin olmadığını ama yine kendi yalanlarını kendi kaynaklarından suratlarına tükürürcesine, geri çekilme esnasında bizim siperlerden onların siperlerine üzerine kağıt sarılmış bir taş fırlatıldığını, bu kağıtta düzgün bir İngilizceyle “Gittiğinize üzülüyoruz, Süveyş Kanalında Görüşürüz” yazdığını Bu olayın, geri çekilmeden Türklerin haberleri olduğunu ama artık savaşamayacak kadar yıpranmış olduklarını ispatladığını Okuma yazma oranının yüzde beşlerde olduğu bir dönemde bizim Çanakkale’ye hangi yetişmiş evlatlarımızı yolladığımızı ve memleketin en az 100 yılını bozuk para harcar gibi harcadığımızı _______________________________ Gelibolu topraklarına çıkıp, Marmara denizini görebilen sadece tek bir İngiliz askeri olduğunu, bu askerin aslen İrlandalı olduğunu, Türk askerini şaşırtmak için gece kumsala tek başına çıkıp bir sürü meşale yakarak çıkarma sanki oraya yapılıyormuş gibi bir kandırmaca yapmaya çalıştığını, bu askerin daha sonra yolunu kaybederek yarımadanın çok içerisine kadar girdiğini, daha sonra bir şekilde dönerek kurtulduğunu, bu olayın yıllar sonra askeri günlükler okununca öğrenildiğini _____________________________ Savaşta Türk ordusunun tek bir pırpır uçağı olduğunu, bu uçağın arada sırada askere moral vermek için uçtuğunu, bu uçağın tüm birliklerimizin sevgilisi olduğunu ve ona “Tek Kuyruk” adını taktıklarını _____________________________ Savaşın özellikle sonlarına doğru ordunun istihkakları azalttığını, askere günde sadece yarım ekmek verilebildiğini, bu ekmeğin de taş gibi kuru olduğunu Açlık içinde siperlerde yaşayan Mehmetlerin ayakkabı köselelerini kaynatıp çorba niyetine içmeye çalıştıklarını Eğer fedakarlık buysa bizim bildiğimiz hiçbir fedakarlığın fedakarlık olmadığını _____________________________ Medeniyetin öncüsü İngilizlerin beyaz bayrak sallayan Türk askerlerini kurşuna dizdiğini, esir askerlerimizi tahta barakalara doldurarak yaktıklarını Esir alınan aç Türk esirlere maymunlara fıstık atar gibi yiyecek kırıntıları atarak eğlendiklerini Türk askerinin savaşta silahsız düşman askerini öldürmediklerini hayretle gördüklerini, bu sayede çok sayıda İngiliz ve Anzak’ın ölümden döndüğünü, bunlardan birinin sonraki yıllarda İngiltere Genel Kurmay Başkanı olduğunu, yaşadıkları ağır yenilgiyi psikolojik olarak örtbas etmek için yapılan son centilmen (!) savaş olduğunu söylediklerini, _____________________________ İngiltere ve Avustralya’nın aradan bu kadar yıl geçtikten sonra Gelibolu’nun küresel miras olduğunu ve uluslar arası toprak sayılmasını istediklerini, kendi şehitliklerinin olduğu bölgelerin ise kendi toprakları olarak kabul edilmesini istediklerini _____________________________ Anzak günü olarak kutlanan 25 Nisan’da TV’lerde Anzak törenlerinin en ince ayrıntısına kadar anlatıldığını, aynı gün yapılan bu memleketin gerçek sahibi her görüşten Türk gençlerin 20 bin kişilik yürüyüşünün ise Türk TV’leri tarafından, gösterilmediğini _____________________________ Çanakkale savaşının sonuçları itibariyle hiçbir savaşla kıyaslanamayacak kadar Dünya’yı etkilediğini, Bir çok ülkede politik gidişi etkilediğini, özellikle Rusya’da Bolşevik devrimine yol açtığını Yarım milyon cesedin ise Gelibolu’da toprağın kimyasını değiştirdiğini ve yeşillendirdiğini Hâlâ toprağın altında kemikler, boş mermi kovanları ve patlamamış top mermileri çıktığını Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Kaynak: Alıntılar Çanakkale Savaşı hakkında bilinmeyenler Dünya harp tarihinde ilk defa denizaltı engel ağı kullanıldı. Yanıltıcı telsiz görüşmelerini ilk kez Mehmetçik uyguladı. NARA GEÇİDİ Deniz Kıdemli Kurmay Albay Murad Hatip, Çanakkale Savaşları sırasında, 13 Aralık 1914’te, Boğaz’ın korunmasında Sarısığlar bölgesinde demirleyerek sabit batarya görevi alan Mesudiye zırhlısının, düşman denizaltı saldırısı sonucu batırılmasıyla, denizaltı tehlikesinin kendini gösterdiğini belirtti. Hatip, ‘O andan itibaren çeşitli karşı tedbirler alındı. Bu tedbirlerin içinde en etkilisi ise Boğaz’ın Nara geçidinde kurulan Denizaltı engel ağı oldu. Dünya harp tarihinde, mania ağı ilk kez Çanakkale’de uygulanmıştır’ dedi. ŞİFRE ÇÖZDÜLER ‘Kahraman Mehmetçik, düşman donanmasının boğazı geçmek için düzenlediği çeşitli manevralara ise yanıltıcı telsiz görüşmeleriyle taktik uyguladı’ diyen Hatip, Gelibolu yarımadasında Kilitbahir Köyü, Goncasuyu bölgesindeki Telsiz Muhabere İstasyonu’nun düşman kuvvetlerinin telsiz haberleşmelerini iyi izleyip, şifrelerini çözdüğünü anlattı. Hatip, ‘Planlanan harekatlara yönelik bu istasyondan yaptıkları telsiz görüşmeleriyle yanıltıcı bir muhabere uygulamaları, dünya savaş tarihinde ilk olarak kullanılan taktikler arasında yer buldu’ diye konuştu. NUSRAT PLANI Deniz Kıdemli Kurmay Albay Murad Hatip ile Harekat ve Muhabere Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Murat Yılmazarslan, Nusrat mayın gemisinin mayın dökme planının İngiltere Osmanlı ile dostken, İngiliz Bahriye Heyeti’ne mensup Halifaks adlı bir subay tarafından yıllar önce hazırlandığını anlattı. Konferans konuşmacısı subaylar, ‘Gerektiği taktirde Çanakkale Boğazı’nın ne şekilde mayın dökülerek kapatılacağını tespit eden planları ne gariptir ki İngiliz Bahriye heyetine mensup Halifaks adlı bir subay hazırlamıştı. Mayın hatlarının tesisinde Halifaks’ın hazırladığı mayın planlarından istifade edildi. Ancak bu planlar üzerinde, gereken değişiklikler yapılarak sürpriz etkisi sağlandı’ dedi. Denizaltı ağlarını bu çıpalar tutuyordu Denizaltı ağı olarak bilinen Agmania ağı sistemi, dünya savaş tarihinde ilk kez Çanakkale savaşlarında kullanıldı. Bu ağlar, dev çıpalarla deniz dibine tutturuluyordu. Goliath’ı batırdı Çanakkale Savaşı sırasında kullanılan Muavenet-i Milliye Gemisi’nin torpido kovanı. 13 mayıs 1915 gecesi Morto Koyu’nda İngiliz Goliath zırhlısı, bu kovandan atılan üç torpido ile batırıldı. 149 komutandan 78’inin fotoğrafı bile yok GELİBOLU Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda ‘Uzun Devreli Gelişme Planı’ kapsamında Çanakkale Savaşları’nda görev alan 149 komutandan 71’inin rölyefleri yapılarak, Eceabat İlçesi Kilye Koyu’ndaki Ana Tanıtım Merkezi’nin duvarına yerleştirildi. Araştırmalar sonucunda 1’inci Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de görev yapan 149 Türk komutandan ancak 71’inin fotoğrafına ulaşabildiklerini söyleyen heykeltraş Umut Devrim Can, ‘Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savaş Tarih Etüt ve Araştırma Merkezi’nde araştırma yaptık. Savaşlarda 149 komutan görev yapmış. Ancak biz fotoğrafını elde edebildiğimiz 71 komutanın rölyeflerini hazırlayabildik’ diye konuştu. Fotoğrafları temin edilemeyen diğer komutanlar için bırakılan boş yerlere komutanların adlarını, rütbelerini ve hangi birliklerin komutanı olduklarını gösteren tanıtım yazıları asılacağı belirtildi. Fransız amiral yanlış bilgi veren oğlunu astırmıştı ÇANAKKALE Savaşları sırasında yaşanan bir ilginç ayrıntı, düşman donanmasında görevli Fransız Filo Komutanı Amiral Guepret’nin, emrinde çalışan oğlu Yüzbaşı Guepret’nin yanlış istihbarat verip, bunun sonucunda babasının başkanlık ettiği mahkemece idam kararının verilmesi olarak anlatıldı. Kurmay Albay Hatip ile Kurbay Binbaşı Yılmazarslan bu olayı şöyle özetledi: ‘Boğaz’da görevli Fransız Filo Komutanı Amiral Guepret’nin oğlu, Yüzbaşı Guepret’ye onur görevi olarak Boğaz’daki mayınların tespit edilmesi görevi verildi. Yüzbaşı Guepret, havadan yapılan keşif uçuşunda, Nusrat’ın döktüğü mayınları tespit edemedi, Boğaz’ın mayınsız olduğunu belirten temiz raporunu filolara verdi. 18 Mart günü düşman gemilerinin sonunu hazırlayan bu mayınlar, Amiral’in oğlu Yüzbaşı Guepret’nin de sonunu hazırladı. Yüzbaşı Guepret, babasının başkanlık ettiği Askeri mahkemeye çıkarıldı, idama mahkum olup kurşuna dizildi.’ Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Kaynak: Alıntılar | |
|
Etiketler |
canakkale |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
2.Dünya Savaşının Gizemleri | Letisya | Düşünen Beyinler | 0 | 19 Kasım 2013 23:41 |
2.Dünya Savaşının İlk Günleri | Afrodit | Tarih | 1 | 19 Eylül 2012 12:31 |
Irk Savaşının Ayak Sesleri | Rhytia | Haber Arşivi | 0 | 16 Temmuz 2012 16:20 |