08 Haziran 2012, 18:20 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Nazan Bekiroğlu Sözleri Ateş de aşk ve ölüm gibi, sadece öz nefiste idrak edilebilecek tecrübelerden.Kimse kimsenin yerine yanmıyor ve kimsenin yangını kimsenin yangınına uymuyor. Neden bazı kimselerin yokluğu, varlıklarında ummadığımız kadar büyük bir boşluk bırakıyor içimizde... Ve bölünür hayatınız kör bir bıçağın ucuyla tam orta yerinden ikiye; senden önce, senden sonra. Anlatmasam aşkım beni yok ediyor. Anlatsam, ben aşkımı. Ne mutlu kalbine sen düşene. Ne mutlu senin kalbine düşene. Ne kadar hoşça kal dediysem, o kadar geri dönmüşüm. Kaç kez geri döndüysem, o kadar da hoşçakal demişim. Bütün bunları aklım almıyor ama kalbime sığıyor. Edep, her türlü davanın üzerindedir Ve insan ancak, dili kadar edeplidir...! Kimse kimsenin yerine yanmıyor ve kimsenin yangını kimsenin yangınına uymuyor. Rabbim sen en iyisini bilirsin. Sen en iyisini bilirsin ve böyle olduysa, böyle olması gerekiyor demektir. Lakin oruçlu oldugunu unutup suya kanmak gibi degil. Kanatları olmadığını unutup da, kendini uçuruma bırakmak gibi bir ‘unutmak’tı bu. Kimse kimsenin yerine yanmıyor ve kimsenin yangını kimseye uymuyor. Ateşi besleyen şey onu söndürebilecek şeydi aslında: Rüzgar. İçinden şiirsiz geçilemeyecek kadar derin gözleri vardı. Su yaratılmamış olsaydı susamayı bilmezdik. Hasret varsa bir yerde mutlaka vuslat da olmuş olmalı. Kavuşmasak özlemezdik. Sevilen bir kadın can demekti. Bu yüzden en çok canım denirdi ona, ortasında bir eliflik nefes hacmiyle... Her şeyin gelip geçici olduğu bu kadar zahirken insan nasıl olup da bu kadar çok acı çekebiliyor ? Meğer aşk, indiği kalbi ihya ediyordu ya, ihya edemezse yok ediyordu. Kazasız belasız kurtulmanın imkânı yoktu. Bir kez olsun aynı şeyleri hissetmeyi başarabilen iki insan birbirini hep anlayacaktır. Aşkı tanıyan her kalbin muhkem olduğunu zannediyordum oysa.Meğer aşk, indiği kalbi ihya ediyordu yada ihya edemezse yok ediyordu.Kazasız belasız kurtulmanın imkanı yoktu. Su yaratılmamış olsaydı susamayı bilmezdik. Hasret varsa bir yerde mutlaka vuslat da olmuş olmalı. Kavuşmasak özlemezdik... Bedenim bedenin.Senin şu cismim. Ruhum ve bedenim alabildiğin kadarıyla senin. Alamadığın hiç kimsenin, yani benim. Ben bana yeterim senin yetmediğin yerde, onarırım kendi ellerimle kalbimi, kendi ellerimle severim yüreğimi. Kendime sultan, kendime tebaa olurum. Sen efendim olamazsan, kendime köle olurum. Onu, herşeyi terk ederek, herşeyi göze alarak, yaktığım gemilerde ben de yanarak, yıktıklarımın enkazı altında ben de kalarak sevdim. Hiçbir şeye akıl yetiremeyen çocukların berrak sevinciyle sevdim. Onu, ömrümün bundan sonrasına dair kuş gözü kadar bir ayrıntıyı dahi merak etmeyecek kadar mutlu olarak sevdim. Onu, gördüğüm o ile göremediğim o arasındaki uçurumları hesaba katmayarak sevdim. Ey! gelmişin ve geleceğin Rabbi. Ey! isimlerin sahibi, ben ayağımın nerede sürçtügünü, ben hatamı, ben yanılgımı adımı bilir gibi biliyorum. Ben bin kerre kabul ettim kabahatimi. Sen bir kere affet. Kahramanı sen olsan da, Hikaye benim! Düştüm, düşmüşlüğüm kimsenin değil benim yanılgımın eseri. Düştüm.Düşenin dostu Allah. Tut elimden kaldır beni. Üstelik öyle bir sınandı ki çalınan da yakubundu.. çalan da yakubundu.. Telefonun ucunda bir ses olarak benim, desem şimdi sana .. İlk anda tanır, sesimden çıkarır mısın beni.? Sevginin yanılgısı yok. Yanlış olan neyi sevdiğini bilmemek ve yolu yanlış çizmek. Hangi kaynaktan geldiğini suyun, hangi dağın üstünden döküldüğünü aydınlığın, bilmemek. Bilmemek yanlış kılar sevgiyi. Beni anla, bana vakıf ol, beni oku. Sesim sana ulaşsın, sende çoğalayım, sende yankılanayım, sana bölüneyim. Daha ne isterim, ne olsun daha... Bir tek kişi vardı dökülüp saçılabileceğim. O da sendin. Sen işte. Sensin işte. İlk bakışta benzemesen de, sırtında kadife üç eteğin, basında mor yaşmağın, zümrütlerin olmasa da. Saçlarını berber başı düzeltmemiş olsa da. Amber kokularıyla ovulmamış olsa da tenin. Itırlarla yıkanmamış, yedi gümüş leğenden geçirilmemiş olsa da giysilerin. Her şeyin buharlaşabileceği kadar sıcak şu günde, bizim maceramıza, bizim tiyatromuza, bizim hikayemize, ne kadar yabancı şu kalabalığın arasında. Senin dahi farketmediğin kuytu ve serin gölgeliklerde herkesten fazla sen ‘o’sun. Bir tek sana anlatabilirim ve dahası bir tek sen anlayabilirsin. Beni bana bir tek sen iade edebilirsin. Lütfet güzelim. | |
|
Etiketler |
bekiroğlu, nazan, sözleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Mücellâ - Nazan Bekiroğlu | NarÇiçeği | Kitap Tanıtımları | 0 | 17 Ocak 2016 13:10 |
Nun Masalları - Nazan Bekiroğlu | Afrodit | İslamiyet | 0 | 01 Eylül 2013 13:38 |
Bâb-ı Cümel - Nazan Bekiroğlu | Afrodit | Makaleler | 0 | 30 Ağustos 2013 18:48 |
Mor Mürekkep / Nazan Bekiroğlu | Afrodit | Kitap Tanıtımları | 0 | 10 Eylül 2012 15:12 |
Be'nin Noktası/Nazan Bekiroğlu | Afrodit | Makaleler | 1 | 22 Ekim 2011 22:48 |