24 Mart 2012, 14:34 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Konuşamıyoruz Biz - İclal Aydın Tayland’a gitmiştim yıllar önce. Bir Budist tapınağını ziyaret etmiştim her meraklı turist gibi. Oradaki rahipler suskunluk orucundaydı ve sabırlarının büyük kısmını bizim şakır şukur fotoğraf çektirmelerimiz sırasında tüketiyorlardı sanırım. Bu susmak iyi fikirmiş biliyor musunuz? O rahiplerin niye öyle sakin sakin gülümsediğini şimdi anlıyorum. Muhtemeldir ki bir süre sonra aynı ifade benim yüzümde de oluşacaktır (Daha yok, baktım aynaya.) Susmak güzelmiş... Sonra yaprak yaprak açmaya başlıyormuş insan içinde bir yana kaldırdığı hesap defterini... Alacaklıyım zannederken ödeyecekleriyle yüzleşmek kolay iş değil elbette. Kendisiyle uzun bir süre baş başa kalınca daha rahat itiraf edebiliyormuş insan ayıplarını, yanlışlarını... O Budist rahipler de ayda iki kez bir araya gelip yaptıkları hataları itiraf ederek benliklerini öldürürlermiş... Dün hava 28 dereceydi benim bulunduğum şehirde. Birbiriyle bacı olan çiçek açmış üç manolya ağacı var, her gün ziyaret ediyorum onları. Dallarının altında toprağın nemini hissederek yatarken kulaklığımdaki şarkıya takıldım birden... Doğruldum.. Yaşar’ın sesinden, Kul Himmet’in sözleri tam da o dakikamı anlatıyordu işte: “İki elim gitmez oldu yüzümden Ah ettikçe yaşlar gelir gözümden Kusurumu gördüm kendi özümden Bir dost bulamadım gün akşam oldu...” (Şükür olsun az ve öz dostlara... Kuş kanadı gibi uçuran, kollayan, koruyan varlıklarına...) Benim aklım “kusurumu gördüm kendi özümden” diyor ya, oraya takıldı işte... Yerde bir yaprak vardı, aldım koydum kitabımın arasına, dönünce, çerçeve içine alıp başucumda tutayım, unutmayayım bu dakikayı... Çünkü birazdan kalkıp gideceğim. Dört sokak sonra, elektrik kablosunun ucundan dünyanın öbür ucu akacak gözlerimin önüne... *** Nitekim... Bilgisayarımı açtığımda an itibarıyla ne güneşin, ne bacı olmuş manolya ağaçlarının, ne insanın iç hesaplaşmasının pek bir önceliği olduğunu gördüm üzüntü ile... Gözünü kapasan, kafanı çevirsen ne fayda... İşte ülkem kan revan, toz duman içinde yine... Konuşmuyor yine bağrışıyor herkes, vuruşuyor öfkeyle... Tek tek sayfaları açıyorum internette... Bir şehit çocuğunun fotoğrafı; “o sabretmeyi bilmez daha” yazıyor üzerinde... Ahmet Türk’ün hastaneden çıkarken çekilmiş bir gözü mor fotoğrafı, “Diyarbakır’da kutlamalar iptal” yazıyor altında... Siyasetçiler konuşmayacak, konuşamayacaksa, siyaset konuşularak yapılamayacaksa... Her yıl, her yıl aynı mevsim, aynı vakitte aynı sorunlar, aynı şekilde yaşanacaksa... Tarafsız olmasını beklediğim “taraf”lar bile yorumlarıyla “kışkırtıcı” olacaklarsa... Derken.. Ben bütün bunları düşünürken birden gördüm ki... Galatasaray maçı her şeyin önüne geçti... Koca koca gazeteciler, adamlar, kadınlar Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, falancası filancası başkalaşıverdiler yine... Ve ardından internet üzerinden izlediğim Türkiye’de hayat normal gergin akışına döndü... *** Neyse... Peki o halde... Misilleme sanatında usta olmuş toprakların çocuklarıyız, peki... ‘Nasıl geçirdik’çiyiz... ‘Adamı perişan ederiz‘ciyiz.. İntikamcıyız... Kinciyiz.. Haklıyız hep, haklıyız... Öyle olsun... Öyle olsun da... Günün akşamı da var ya... Bakın ne diyor ama Kul Himmet... “Bozuk şu dünyanın düzeni bozuk Tükendi daneler kalmadı azık Yazıktır şu geçen ömre yazık Bir dost bulamadım gün akşam oldu.” İclal Aydın | |
|
Etiketler |
biz, iclal, konuşamıyoruz |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
S u s t u m . . . - İclal Aydın | Sevda | Şairler ve Şiirleri | 1 | 05 Aralık 2012 17:35 |
Yağmur - İclal Aydın | Sevda | Resimli Şiirler | 0 | 23 Eylül 2012 03:42 |
Denge - İclal Aydın | Liaaa | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 24 Mart 2012 14:33 |
Masallar - İclal Aydın | Sevda | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 26 Aralık 2011 04:55 |
Kar - İclal Aydın | Sevda | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 26 Aralık 2011 04:37 |