![]() |
![]() |
![]() | #1 | |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | İstanbul.. Canım İstanbul Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canim; Vatanim da vatanim... İstanbul, İstanbul... Tarihin gözleri var, surlarda delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... Bulutta saha kalkmış Fatih'ten kalma kir at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakısta o mana: Öleceğiz ne çare? Hayattan canlı olum, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karaca Ahmet... O manayı bul da bul! İlle İstanbul’da bul! İstanbul, İstanbul... Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular yalının alt katına misafir; Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir. Her aksam camlarında yangın çıkan Üsküdar, Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar... Bir ses, bilemem tambur gibi mi, uda gibi mi? Cumbalı odalarda inletir katibi mi... Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak. İstanbul, İstanbul... Yedi tepe üstünde zaman bir gergef isler! Yedi renk, yedi sesten şayisiz belirişler... Eyüp oksuz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, ucan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni söyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sümbül kokan Türkçe’si bülbül kokan, İstanbul, İstanbul... Necip Fazıl Kısakürek İstanbul dedim de seni hatırladım İşte İstanbul yorgun şehir işte canından bezmiş boğaz vapurları kederli tramvaylar ve Galata Köprüsü'nden telaşlı insanlar geçmektedir bir gizli sevinç mahzun gözbebeklerimde eriyen bir sükun kaldırımlarda adım adım işte İstanbul İstanbul dedim de seni hatırladım. Balıkçı tepsilerinde gümüş balıkları tekir,barbunya,canım uskumru,levrek işte İstanbul .......... .......... Ümit Yaşar Oğuzcan İstanbul Ağlarken Bir İstanbul tablosunda dolaştım bu sabah. Başlarken gözlerimde yağmur, Ve sürerken kalbimde sağnak Dolaştım İstanbul'u aylak aylak. Alırken nasibini sokaklar rahmetten, Damlarken sular eteklerimden, Dinlerken yağmuru şemsiyemden Ve duyarken vapur düdüğünü Kadıköy'den Düşündüm seni İstanbul ağlarken. Bakarken gökyüzünde martılara, Dalıp gitti gözlerim uzaklara. Hani Beşiktaş' tan Üsküdar'a Tam da Kız Kulesi'nin oralarda Ağlarken İstanbul sen geldin aklıma. Beyoğlu'nda ıslanırken parke taşları Ve Ortaköy' de yağarken son gözyaşları, Isıtırken içimi dost sohbetleri ve çayları, Seni düşündüm İstanbul' da akşamları. Şela Kaspi Yürüyelim Seninle İstanbul'da Kırmızıyı sevdiğini bilseydim hayallerim kıpkırmızı olurdu İstanbul hala güneşin ardında ufuklarında birkaç kara leke birkaç kan pıhtısı dudaklarında İstanbul hala sevimli mi sevimli ve hala bir tomucuk tadında yürüyelim seninle İstanbul'da korkusuz bir rüyadır bekler bizi Beykoz'da, Üsküdar'da birkaç kuğu, birkaç mahzun kuştüyü yenilgisiz bir muamma gibidir arar bulusmayan ellerimizi deli rüzgar yine sarhoş, hovarda tam orada, Çamlıca yokuşunda birkaç bulut çekelim gökyüzünden damarlarımızdan geçirelim ve birden bırakalım suların üzerine sen bir defa konuş, sen bir defa gül kumlu ebrular yapalım seninle serpmeli ebrular, bülbülyuvası hercaimenekşe, gonca ve sümbül yüzün bir ay gibi parlarken gecenin ortasında yürüyelim seninle İstanbul'da boğaziçi magrur türkülerini gözlerine baka baka söyleyin martılar üşüyünce denizin sıcağında bulsunlar kalbimizi anlayabilir misin neden çıban gibi büyür bağrımda büyürde kelebek olur bu sızı kırmızıyı sevdiğini söyledin bu yüzden mi günlerdir İstanbul'da gül kokusu yayılan tepeler kırmızı, sular kırmızı İstanbul bilmeli ki, sahillerine mehtabı taşıyan senin bakışlarındır İstanbul bilmeliki, limanlardan gemiler önce senin yüreğine açılır uzaklarda bir yerde toprağı öpmek için eğilen bahçıvanın parmaklarında hüzün sana doğru akan nehrin ağlayan suretidir bir elimizde umut bir elimizde sevda yürüyelim seninle İstanbul'da musiki kesilsin, tükensin yazı çaresiz kalınca mızrap ve şiir ozan bir kenara bıraksın sazı ressam fırçasına neden mi kızgın tuvalde çizgiler, renkler kırmızı kırmızıyı sevdiğini bilince çekilir mi artık güllerin nazı Anadolukavağı'nda her akşam burcu burcu bir rüyadır hayalin karanlık, hüznünü düşürür dağa kuşlar kanat çırpar, yıldızlar ağlar endamın her sabah iner toprağa hasret, yanlızlığı çoğaltan deniz ayrılık acıyla süzülür kandan nefesin fermandır Topkapı Sarayı'nda dönüşünü bekliyor rıhtımda şehzadeler öylesine yorgun, mahzun ve candan İstanbul bir yanımda, sen bir yanımda uykusundan uyanınca fırtına dalgalar türkümüze aşina olur yüzümüze bakınca deniz fenerleri sahibini arayan gemilerin çığlığıyla vurulur tarih heyelandır hainlerin ardında İstanbul tarihin soylu anası biz bu yürüyüşü çiğdemlerden almışız sevdayı kız kulesi'nden yalıların burukluğu altında geçiyoruz sokaklardan delice anlayabilir misin beyoğlu'nda gezinen hayal kırıklığının benden türediğini anlayabilir misin kırmızı neden böyle doldurur aynalara inleyen yüreğimi sana giden yolların kavşağında bir adam direniyor izini bulmak için siliyor tanyerine akan alın terini ufkunda sapsarı umudun rengi mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah arıyor sessizce kaybolan günlerini Gülhane'de simit satan çocuklar nasıl anlasınlar ellerimizin neden böyle çekingen olduğunu Ayasofya önünde tramvay bekleyenler gökyüzüne dokunurken bu acı kimdir diye sorsunlar içlerinden birlikte yürüyen iki yabancı biz gitsek de, İstanbul'da yine de yıllar yılı gezinmeli bu sızı benden bir yaralı şiir kalmalı senden bir tebessüm, bir de kırmızı Bir Başkadır İstanbul'a Uyanmak Bir başkadır İstanbul'a uyanmak bir köhne evde, yada bir Beyoğlu sokağında gözlerini İstanbul'a açmak bir telaş başlar köşe başlarında ilk önce acele atılan adımlar birbiriyle yarışır kırlangıçların aşk nağmelerine martıların sabırsız düeti karışır sabahın çiğ havasına karışan simit kokularında İstanbul yeni bir günde hayata uyanır mavi gözleri gözlerim İstanbul'un bir vapur kalkar Kadıköy iskelesinden içinde binlerce umut taşır umutların içinden karşı yakaya bakarım tüm endamıyla Sultan Ahmet Camii'nden tarihinin mistik havasına akarım İstanbul bazen dingin bir deniz bazen hırçın bir nehir İstanbul uyuduğum uyandığım şehir Bir başkadır İstanbul’u yaşamak bir meydanında yada bir parkında yüreğine İstanbul’u solumak dört mevsiminde farklı renkler kuşanır her köşesinde sevdalılar dolaşır İstanbul İstanbul’a aşık İstanbul’da aşk bir başka yaşanır gidişi yoktur İstanbul’dan başka diyarlara hep söz olmuştur hasret dolu şarkılara özlem içinde dönüş yolları beklenir gurbet olur İstanbul İstanbul’dan ayrılanlara İstanbul bazen dilimde bir türkü bazen kanımda bir zehir İstanbul yaşadığım yaşattığım şehir Hakkı Hakan Kaya | |
| ![]() |
![]() |
Etiketler |
istanbul, İstanbul |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Vitasaglikkabini.org İstanbul Evde Sağlık, İstanbul Evde Serum, İstanbul Atom Serum, İstanbul Evde Pansuman | ZeuS | Web Site Tanıtımı | 0 | 24 Ocak 2023 12:06 |
İstanbul BŞB. Başkanı Ekrem İmamoğlu: “İstanbul'da Yerel Seçim Tekrarını Konuşacağız.” | Kalemzede | Haber Arşivi | 0 | 06 Mayıs 2019 20:20 |
2012 İstanbul İmsakiyesi, 2012 İstanbul Sahur Vakitleri, 2012 İstanbul İftar Vakitler | Violent | İslamiyet | 0 | 19 Temmuz 2012 19:09 |
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü İstanbul Konferansları Pera Müzesi'nde Devam Ediyor | Thetis | Kültür ve Sanat | 0 | 07 Mayıs 2012 21:09 |