12 Mayıs 2012, 14:20 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Nargile | Nargile Tarihi | Raconu Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Nargile'nin Gelmişi Geçmişi ve Raconları İnsanoğlu ilk olarak milattan önce keşfetti tütünü. İbadet amacıyla yaktıkları tütün yapraklarının verdiği keyfi farkeden insanlar, o günden beri onu hayatlarında vazgeçilmez kıldı. Tütün, tarih boyunca çeşitli medeniyetler tarafından şekillendirildi. Pipo oldu, puro oldu,, ağızlarda çiğnendi. Ancak hiçbir şekil, tütünle "nargile" kadar bütünleşmedi. 'Hindistancevizi'nin dışındaki tütün benzeri tabakayı yakan ve cevizin içine soktukları kamışla keyif yapan Hindliler, asırlar sürecek olan nargile geleneğini de başlatmış oldular. Nargile, aradan geçen yüzyıllar sonunda bir kültür haline dönüştü. Dede torununa miras bırakacak kadar değer verdi nargilesine. Kimi zaman sultanların başucunda yerini aldı , kimi zaman ise hakettiği ilgiden mahrum bırakıldı. Zamansızların İşi Doğu kültürünün önemli bir parçası olan nargilenin ismi Farsça'da 'Hindistancevizi' anlamına gelen "nargil" kelimesinden geliyor. Araplar'ca "Şisa", İranlılar'ca ise "Kalyan" olarak adlandırılan 'nargile'nin ilk örnekleri Hindistan'da ortaya çıktı. 'Hindistancevizi'nin içi boşaltıldıktan sonra kabuğuna bir kamış sokularak yapılan ilk nargile, hintkeneviri tüketiminine yeni bir boyut katarken, 'Hindistancevizi' ise zamanla yerini kabağa bıraktı. Gün geçtikçe yaygınlaşmasının ardından da porselen ve bronz gövdeli nargileler ortaya çıktı ve bunları çini, gümüş cam gövdeli nargileler izledi. Önce İranlılar sonra da Araplar arasında yaygınlaştı. Araştırmacıların 'sohbet medeniyeti' diye tanımladığı Osmanlı ise tütünü tanıdığı 16'ncı yüzyıldan bu yana nargileyi içine çekip, dumanını göğe savuruyor.. Muhabbet erbablarının vazgeçilmez dostu nargile, bu misyonunu günümüzde de hiçbir şey yitirmeden sürdürüyor. Çünkü tiryakilere göre tek başına nargile içmenin hiçbir anlamı yok. Bu nedenle nargile kahveleri hâlâ en koyu sohbetlerin başlıca mekanı olma özelliğini koruyor. Nargile tiryakileri arasında oldukça yaygın bir deyim var: "Bu meret zamansızların işi"... Çünkü bir nargileyi içmek için en az 2 saati gözden çıkarmak gerekiyor. Bu süre de oldukça derin sohbetlerin başlaması için fazlasıyla yeterli oluyor. Zahmetli Ama Lezzetli Nargile içmek ne kadar lezzetli ise hazırlanışı da bir o kadar zahmetli. Dışarıdan çok basit bir olaymış gibi görülen nargilenin içilecek duruma gelmesi için binbir türlü işlem gerçekleştiriliyor. Nargile, 'Rüle, Ser, Marpuç ve Şişe'den oluşuyor. Tütünün konulduğu bölüme Rüle, nargilenin uzun gövdesine Ser, içinde dumanı filtre eden suyun olduğu ve meşhur fokurdamaların geldiği bölüme Şişe, dumanı şişeden alan ve ağıza ulaştıran hortuma ise Marpuç ismi veriliyor. Nargilenin en önemli öğesi tütün. Tömbeki ismi verilen tütün, kıyıldıktan sonra geceden ıslamaya bırakılıyor. Üzerine nemli havlu örtülüp bir süre bekletiliyor. Nargilenin iyi olmasının sırrı da bu tavının iyi olmasında yatıyor. Tömbeki suyun içinde belirli bir süre bekletildikten sonra özenle lüleye sarılıyor ve servisten önce suyu sıkılarak rülelere, yani tütünün konduğu delikli tablaya yerleştiriliyor ve tütün çelik şişlerin yardımıyla tam ortadan deliniyor. Rüleye yerleştirilen tömbeki, yine ıslatılmış ancak ikiye bölünmüş ve kalın damarları alınmış bir tütün yaprağıyla sarılıyor. Daha sonra sere yerleştirilerek kısa boylu bir meşe ağacı türü olan pırnal kömüründen elde edilmiş köz ile yakılıyor. Bu klasik yani birkaç yıl öncesine kadar Osmanlı ve milletler tarafından kullanılan tömbeki türü. Ballı, Güllü, Capuccinolu... Bir de bunun yanısıra günümüzde Mısır'dan getirtilen ve adına bahri veya Arap tömbekisi denilen bir tömbeki türü daha var. Bunlar fermente edilmiş meyvelerden elde ediliyor ve özellikle gençler rağbet ediyor. Bu tür tömbekiler, elma, nane, kayısı, çilek, muz, limon, ananas gibi keskin kokulu meyve veya bitkilerden yapılıyor. Son dönemde Suudi Arabistan'dan getirilen ve en pahalı tömbeki türü olarak nitelenenler ise ballı, güllü ve capuccinolu olanlar. Şişe bölümüne konulan su ise zaman zaman içilen tütün çeşidine göre değişebiliyor. Örneğin capuccinolu ya da muz aramolı tütün içmek isteyenler, dilerlerse şişeye su yerine süt doldurtuyorlar. Tütün Amerika'nın keşfinden 110 sene sonra 1601-1603 yılları arasında Osmanlı'ya girerek kullanılmaya başlanır. Önceleri sadece yabancı memleketlerden yapılan tütün ithalatından gümrük vergisi almakla yetinilirken, tütün tiryakilerinin çoğalması üzerine dönemin din uleması tütün kullanımına karşı fetva çıkarır. Fetva üzerine de Padişah I. Ahmet tütün içmenin yasaklanması hususunda bir ferman yayınlar. Ancak, I. Ahmet'ten sonra tahta geçen Sultan Mustafa ve II. Osman devirlerinde tütün yasağının önemli bir etkisi olmaz. Osmanlı 16. Yüzyıl'da Tanıdı Tütün Amerika'nın keşfinden 110 sene sonra 1601-1603 yılları arasında Osmanlı'ya girerek kullanılmaya başlanır. Önceleri sadece yabancı memleketlerden yapılan tütün ithalatından gümrük vergisi almakla yetinilirken, tütün tiryakilerinin çoğalması üzerine dönemin din uleması tütün kullanımına karşı fetva çıkarır. Fetva üzerine de Padişah I. Ahmet tütün içmenin yasaklanması hususunda bir ferman yayınlar. Ancak, I. Ahmet'ten sonra tahta geçen Sultan Mustafa ve II. Osman devirlerinde tütün yasağının önemli bir etkisi olmaz. Ağır Ağır İçilmeli "Her yiğidin bir yoğurt yemesi vardır" denilse de nargileden asıl keyfi almak için mutlaka içim tekniğini de bilmek gerekiyor. Her tiryaki kendine göre bir zevk alma biçimi belirlemiş. Ancak hepsinin de buluştuğu ortak nokta "ağır, ağır içmek gerektiği" İşte ustalarına göre nargile içme teknikleri: Öncelikle sigara gibi değil pipo gibi içiliyor. Yani, havayı nefes alır gibi çekmelisiniz ki şişedeki su fokurdasın ve tütün yansın. Bu arada iki içim tekniği var: Göbekten ve göğüsten. Göğüsten içim yorucu olduğu için göbekten içim tercih ediliyor. Bu yöntemde dumanı diyaframınızı kullanarak midenize çekiyor ve üflüyorsunuz. Nargile sisesinin içindeki suyun üzerinde bir hava boşluğu var ve siz marpuçtan nefes çektiğinizde gelen duman, bu hava boşluğuna geliyor. Sonra hava çıkacak başka bir yeri olmadığı için sudan vakum yapıyor ve suyun içinde süzülegileyi rek size ulaşıyor. Sigaradan ayıran en büyük fark ise dumanın suyun içinde soğuması ve bu aşamada tütünün içindeki zararlı maddelerin filtre edilmesi. Nargilenin de Dili Var Nargilenin etrafında çevrelenen sohbet kültürü, beraberinde insana has iletişim sözcüklerini de beraberinde getirmiş. Bunlardan nargileyi anlatan ve en çok bilineni ise "Maşa, Meşe, Köşe, Ayşe" kelimeleri.. Yanyana geldiklerinde tatlı bir ahenk veren bu kelimelerin herbiri aslında bir çok şeyi anlatıyor. Tütünün olduğu yerde olmazsa olmazlardan biri olan ateş beraberinde "maşa"yı getirmiş. Nargilenin közlerini her dem tazelemek mutlaka maşaya ihtiyacınız var. "Meşe" ise, ateşin olmazsa olmazı. Çünkü nargilenin közünun mutlaka meşe odunundan yapılmış olması gerektiğini anlatıyor. Nargilenin en önemli özelliklerinden biri de şüphesiz ki rast- gele bir mekanda içilmemesi. Hem nargile kültürüne olan saygı hem de alınan keyfin olur olmaz sebeblerle bölünmemesi açışısından kendinize mutlaka bir "köşe" bulmanız gerekiyor. Tekerlemenin son kelimesi "Ayşe" ise hizmet edenlere verilen lakab. Servis yapan garsonların güleryüzlülüklerini ve hizmetlerinin kalitesini Ayşe kelimesi belirliyor. Mimar Sinan'da İçmişti Ama Keyiften Değil Osmanlı'nın en parlak döneminde birbirinden muhteşem eserlere imza atan Mimar Sinan'ın da nargile kullandığı bilinmektedir. Ancak Mimar Sinan'ın kullanım amacı keyiften öte tamamen mesleği ile ilgilidir. Süleymaniye Camii'nin yapımı için Kanuni Sultan Süleyman'dan emir alan Mimar Sinan, caminin tam ortasında nargile içer. Kanuni, bu durum karşısında köpürür ve Sinan'a: "Bre Sinan bu ne rezilliktir. Bu müberek çatı altında nargile ile keyif çatıyorsun" der. Ancak Sinan'ın nargilesi keyif nargilesi değil bizzet Sinan'a mahsus ince zekanın bir sonucudur. Çünkü cemaatle kılınan namazlarda, insan nefesleri ve cami içinde yanan yağ kandilleri, havayı kirletebilir; böylece süslemelerin, tavanların, üzerlerinde is birikimine neden olabilir. Bunun için Sinan caminin giriş kapısının üzerine bir hava tahliye aralığı yapmıştır. İşte, Sinan o anda nargilesiyle bu tahliye aralığını deniyordur. Nargilenin Raconu Olmaz mı? Her ortamın gelenekselleşmiş görgü kuralları olduğu gibi nargilenin de kendine göre bir raconu ve geleneği var. Dedelerinden ve babalarından nargile kültürünü devralan müdavimlerin aşina olduğu bu kurallar, her ne kadar gençler tarafından rağbet görmese de oldukça ilginç: l Nargile havadar ve sakin mekanlarda içilmelidir. l Yüksek sesle konuşmak ve etrafın sukunetini bozmak raconu da bozar. l Asla nargile ateşinden sigara yakılmamalıdır. Mecbur kalındığında kömür közü maşa ile tutulmalı ve öyle yakılmaldır. l Nargile hiçbir zaman kendinizden ve çevredeki nargilelerden yüksek bir yere konulmamalıdır. Bu büyük bir görgüsüzlük olarak kabul edilir. l Eğer nargile başka bir arkadaş ile ortak içiliyorsa şipsi kullanılmalıdır. Nargilenin marpucu ise asla direkt arkadaiın elne verilmemeli masaya bırakılmalıdır,diğer içecek olan kişi oradan almalıdır.
__________________ kar havası gibisin dışarda, içimde elmanın dişlenişi. | |
|
Etiketler |
nargile, raconu, tarihi, | |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Nargile | meLanie | Sağlık Köşesi | 0 | 09 Ocak 2024 20:27 |
Nargile | Nargile Tarihi | Raconu | tiNa | Serbest Kürsü | 0 | 12 Eylül 2013 20:14 |
Nargilenin Tarihi, Nargile Nedir? Ve Nargile Kültürü + Nargile Teknikleri. | Sevda | Kültür ve Sanat | 3 | 05 Şubat 2012 20:27 |