IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

1Beğeni(ler)
  • 1 Post By xena

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 04 Eylül 2012, 19:05   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İslamiyet ve Musevilik




İslamiyet, Musevilik ve Hıristiyanlıktan daha sonra ortaya çıkmıştır. Hepimizin bildiği gibi İslamiyet bu iki dinin kurucusu Musa ve İsa’yı da peygamber olarak kabul eder. Museviliğin kurucusu Hz. Musa, Hıristiyanlığın kurucusu ise Hz. İsa’dır. İslamiyet yeryüzündeki en son dindir.

Museviliğin kutsal kitabı Tevrat, Hıristiyanlığın İncil, Müslümanlığın ise Kuran’dır. Üç dininde yayılma ve yaşam alanları aynı bölgelerdir. Bu nedenle Kudüs üç dine de merkezlik yapmış önemli bir merkezdir. Anadolu’da bu üç dinin filizlendiği, yayıldığı ve özgürce vücut bulduğu geçmişte tek merkez olarak kabul edilir.
Şimdi vereceğim örneklerin güzel irdelenmesini isterim. Bu üç Peygamberden başka İslamiyette Peygamber olarak kabul edilen Hazreti Nuh’un üç oğlu vardır. İsimleri Ham, Sam ve Yasef’dir. Secerelere göre bunlardan Sam Arapların ve Yahudilerin, Yafes ise Türklerin atası olarak bilinir. Burada dikkat edeceğimiz bir isim sizlere çok ilginç gelecektir. Araştırmacı Cahit Ülkü ve bazı araştırmacılar Yasef’in torunlarından birinin adının “Aşkenaz” olduğunu kaydederler! Aşkenaz, Almanya Yahudileri anlamında olmayıp, İbrani soyundan gelmeyenlerin, yani soyu Yasef’e dayananların atasıdır.

Yahudilik din ile birlikte bir ırkı da kapsar, tıpkı Türklerin İslamiyeti kabul etmelerinden önce Müslümanlara “İsmaelim, İsmailoğulları” dendiği gibi..
Prof. Dr. Yusuf Hamzaoğlu’nun bir araştırmasında 800 yıllarında Macarlar ülkelerinde yaşayan sünnetli Türklerin ülkenin güneyine sürülmesini Macar Banının emri üzerine bir araştırmasında bahseder. O tarihlerde Balkan Türkleri arasında henüz İslamiyet yayılmamış olmakla beraber bazı bölgelerde Balkanlara göçen Türk boyları içinde az da olsa görülmeye başlar. Bize göre burada dikkat edilmesi gereken gerek İslamların gerekse Musevilerin sünnetli olmalarıdır. Yeri gelmişken burada ifade edeyim ki, bu iki ırkın insanlarının diğer ortak bir yanı da domuz yememeleridir. Bu adet aslında M. Ö 2.000 yıllarından itibaren Anadolu Hititlerinden gelen bir gelenektir. Hititlerde domuz eti yemezlerdi. Araştırmacı Cahit Ülkü işte bu bilgilere dayanarak, Musevi tanımını İbrani olmadıkları halde, Musa’nın yoluna girenleri tanımladığını kaydeder. Daha da ileri giderek “ O halde Aşkenazlar, Yafes’in, yani Türklerin soyundan geldiklerini kabul eder.”

Anadolu halkları ve devletleri içinde Hititlerin tarihten silinmesinden sonra Balkanlarda ve Anadolu’ya göçen İskit kavimleri vardır. Heredot’a göre İskitler tarihte Hintlilerden sonra en kalabalık bir insan topluluğudur. İskitlileri Kafkaslarda ve Persia(İran) kuzey bölgelerinde M.Ö. yıllarda görürüz. Rus tarihçileri bu İskit kavimlerinden bazılarına “Tat” lar olarak isimlendirirler. Hatta bazı araştırmacılar Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan Tatarların atasının bu kavim olduğunu ifade ederler. “Tat” erlerinin Balkanlara göçerken kullandıkları Kuzey Karadeniz güzergahında bu bölgelerde kaldıkları ve tarih boyu Tatarlar olarak anıldığı bazı araştırmacılarca kabul edilir.
Daha sonraki yıllarda aynı soydan gelen bazı araştırmacılarca Osmanlı’nın ve Türklerin kökleri olarak kabul edilen Oğuz boylarından Kayıların akrabası olarak kabul edilen Hazar Türklerinden yeri gelmişken kısaca bahsetmek isterim Cumhurbaşkanlığı forsundaki yıldızlardan biride Hazar Türklerini temsil eder. O nedenle Hazarlar çok önemlidir. 468 yılından 650 yılına kadar Hazar Denizinin batı kıyılarında yaşadılar. O yıllardaki merkezleri Belencer’i Arapların yakıp yıkmaları üzerine kuzeye çıkarak İtil nehri boylarına yerleştikleri tarihi belgelerde geçer. Araplara karşı en çok direnen Türk boyu olarak bilinir. Kılıç zoruyla dahi Müslümanlığı çok azı kabul etmiştir. İçlerinde Hıristiyanlık yanında bir kısmı Şamanist olarak kalanlar var ise de çoğu Museviliği kabul etmişlerdir. 730-737 yıllarında Arap Müslümanları kılıçtan geçirerek Musul yakınlarına kadar gelmişlerdir. Bunun üzerine birleşen Araplar Hazarları bu topraklardan püskürterek onları İtil boylarına tekrar sürmüşlerdir. Arap Komutanı Mervan’a elçi gönderen Hazar Kağanı onu Müslümanlığı kabul ettiğini ikna ederek kandırmıştır. Daha sonraları 740 yıllarında Hazar Kağanı olan Bulan döneminde Hazarların çoğu Museviliği kabul etmişlerdir. Bazı tarihçiler sadece üst düzey Hazarların Museviliği kabul ettiklerini ifade ederler. Hazarların çoğu Museviliği kabul etmişlerdir. Neden, Hazarlar genellikle Araplara karşı sürekli Bizans’la işbirliği yapmıştır. Çünkü o yılların Avrupa- Orta Asya ticaret yolları ve ticaret hayatı Hazarların elindeydi.

Bizans İmparatoru Heraklius doğudan gelecek saldırılara karşı görüleceği gibi her Türk boyu ile ittifaklar yapmıştır. Yine böyle bir ittifakı bu kez Hazar Türk boyu ile yapacaktır. Bu defa ki ittifak, ittifak ötesinde büyük bir dostluğa dönüşecektir. Hazar Kağanı bu ittifak çerçevesinde Tiflis’e giren İran kuvvetlerine karşı Bizans tarafına yardım ettiği bilinir
Heraklius’tan sonra tahta geçen II. Justinien 695 yılında tahtan kovularak Kırım’a sürülür. Kırımda kendini güvencede görmeyen II. Justinien Hazar Kağanlığına iltica eder. Bu arada kağanın kızı ile evlenir ve Theodora ismiyle Hıristiyanlığı seçen prensin bir de oğlu olur. Bu yıllarda Bulgar devletinin başında Terfel vardır. Terfel’in yardımıyla tekrar Bizans tahtına oturan II. Justinien oğlu Tiberius la iktidarı paylaşır. İki ülke yöneticileri arasında kız alıp verme yani akrabalık ilişkileri daha da ileri gidecektir.
Bizans İmparatoru III. Leon, oğlu Konstantin Kopromin’i Hazar Prensi ile evlendirir. Bu prens 732 yılında İstanbul’da vaftiz olarak İrene adını alarak Bizans tarihine geçecek birçok olaya karışacaktır. Hazarların Bizans elit tabakası ile ilişkileri devam edecek İstanbul’da Patriklik yapmış Photius’un babası Sergios, ressam ve diplomat Hazar Lazaros ilk akla gelen isimlerdir. Bu ilişkiler sayesinde Bizans ordusunda paralı askerlik yapan Hazarlar çoğalacaktır. Hazarlar düşmanlarına karşı da Bizans’ın desteğini yanlarında bulacaklardı. Bilinen tek gerçek Bizans’ın bu dostlarını diğer komşu ve aynı soydan gelen rakiplerine kırdırmasını tarih boyunca göreceğiz. Bizans entrikası veya Bizans oyunu denilen dalavereleri hiç bitmeyecektir. Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan kavimlerle Bizans ilişkilerini hep sıcak tutmuştur. Bilir ki eninde sonunda bu toplulukla Balkanlarda içli dışlı olacaktır. Daha önceleri örneğini gördüğümüz Hun, Avar ve Bulgar kavimlerinde de böyle olmadı mı?
Karadeniz’in kuzeyinde önemli bir yerleşim olan Bosporos, Hazar Kağanlarının yaşam merkezi olmuş kentlerden biridir. Bu bölgedeki Cherson kenti ise Bizans sınırları içinde kalmıştır. 806-815 yıllarına ait bir kilise kaydında Hazar Türklerinin bölgeye tamamen egemen olduğu bilgileri vardır. O yıllarda Hazar elit tabakasının Yahudi olduğu bilinir. Bizans’ın Hazar Türklerini Hıristiyanlaştırma çalışmalarına 860-861 yıllarında Bulgar Filozofu Metodi Kiril’den yararlanılmıştır. Konstantin Kiril Bizans’lı Patrik Photius’un öğrencisidir. Hazar Başkenti İtil’e giderek Hazar Kağanının huzurunda 200 Hazarlının Hıristiyanlığa geçiş töreninde bulunur. Bizans kaynaklarına göre, Hazar kağanı İmparatora mektup yazarak, artık inançlı bir insan olarak vaftiz olabileceğini bildirir. Benzer bir olayı da Selanik yakınlarında Yunan Agaryanlarını (Pomakları) toplayarak onları Hıristiyanlığa geçirmek isteyişinin fiyaskoyla bittiğini görürüz. Bu cümleden çıkaracağımız anlamda bu yıllarda Selanik ve yöresinde İslamiyet ve Türkler vardır.

Kağan Bulan’ın kızı Çiçek Hatun Bizans Sarayına gelin gidecektir. Bizans İmparatorunun oğlu Konstantios ile evlenecektir. Bu evlilikten doğan Leon, 775 yılında Leon Hazar adıyla imparator olacaktır. Yani Hazar kağanının torunu Leon Hazar adıyla Bizans’ın başına geçecektir. En ilginç olanı da Çiçek Hatun’un o yıllardaki Bizans’ta moda olan Türk giysisi “Çiçekyan” denilen elbise o denli moda olmuştu ki erkekler dahi bu elbiseleri tercih etmişlerdi. İlginçliği şu dur ki bugün Yunan Parlementosu önünde nöbet tutan askerlerin “Foustalena” adlı giysilerinin tıpa-tıp aynısı olan bu elbiselerini bu konuda araştırma yapanların dikkatine sunarım.
965 yıllarında Kağan Yasef’in ölümü ardından zayıflayan Hazar Devleti küçülerek prenslik haline gelir. XI. asrın sonlarına doğru Türklerin Anadolu’ya geldiği yıllarda tamamen tarihten silinir.
Bizans –Hazar ilişkileri salt ticaret, ticaret yollarının korunması yanında askeri alanda da karşılıklı yardımlaşmalar ve destekler sürekli olmuştur. Bu ilişkileri ayrıca karşılıklı evlilikler ile pekiştirmişlerdir.
Dağılma sürecinde bir kısım Hazar boyu Bizans’a sığınarak bugünkü Karaköy’e yerleşmişlerdir. İşte bunlar Hazar Türklerinin Musevi kanadını teşkil eden Karaimler olduğu bazı araştırmacılar tarafından iddia edilir. Bu Karaköy’ün o yıllardaki adları arasında Karaiköy veya Karayköy adı kayıtlarda vardır. Diğer bir kısım Karaim’ide Orta Avrupa içlerinde Karaim’ler(Museviler) olarak tarih boyunca göreceğiz. IX. yüzyılda yaşayan Al-Melik,” Hazarların hepsi Yahudi’dir.” demiştir. Rus tarihçi Artamonov “Hazar Tarihi” adlı kitabında ve 13. Kabile yazarı Arthur Koestler de Orta Avrupa Yahudilerinin Hazar kökenli olduğunu kabul ederler.

Selçuk Devletinin kurucusu olan Selçuk Bey Hazar saraylarında yetişmiştir. O yıllarda bazı nedenlerden Hazar sarayını terk edip yanında 3 oğlu ile kaçar. Bu üç oğlunun isimleri Musa, Mikael ve İsrael idi. Bu yıllarda Araplar Endülüs’te bir Sinagogu yıktıkları yıllarda yine İslamiyeti yaymak için Hazar topraklarında bulunan Halife Muktedir’in misyonerlerinin tanıklığında İtil’de bir camiin minaresi Hazar Kağanı tarafından misilleme olarak yıkılacaktır.

Gelelim Osmanlı dönemine, Osman Oğulları Anadolu’ya geldiklerinde henüz İslamiyeti kabul etmedikleri tarihi kayıtlarda vardır. Osmanlı kurulmazdan önce tüm Anadolu Beylikleri ve Selçuklular yaşadıkları bölgelere camii yaptırmışlardır. Halbuki Osmanlılar 1299 yılında kurulmalarına rağmen 1336 yılına kadar Orhan Bey dönemine kadar hiç camii yaptırmamıştır. Bu konu Osmanlı kurucularının Alevi olduğu tezini pekiştirir. Cahit Ülkü bu olayı şöyle açıklar.” Dönemin beyliklerinde cami-mescit yapılırken Ertuğrul ve oğlu Osman, tek cami yaptırmamıştı. Bu maddi olanaksızlığa bağlanamaz. Osmanlı da ilk cami 1336 yılında Orhan Gazi zamanında yapılmıştır.” yine bu dönemde çok ilginç olan Hazar Türkleri ile bağlantısını iddia ettiğimiz Oğuz Boylarından Kayı Türkleri “Bursa surlarının yanındaki Etz-Ahayım Snagogu, Bursa’nın fethini izleyen ilk günlerde, yani ilk caminin yapılmasından on yıl önce, o sıralarda Osmanlı soyu tek cami yaptırmamışken Orhan Gazi’nin emri ve izniyle yeniden yapılmıştır. İlginç nokta Etz-Ahayım’ın Hayat Ağaçı anlamına gelmesidir. İlginçtir, çünkü Hazarların bilinen önemli simgesi, kökü yukarda Hayat Ağaçı’dır.”

Şimdi gelelim Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi’ye; Osman İslami bir isim olup Sünni kesimde çok tercih edilir. Aleviler ise bu ismi pek kullanmazlar. Bilinmelidir ki Osman Anadolu’ya gelmeden önce Ataman veya Otman ismini kullanırdı. Zaten Osmanlı’ya Bizans ve Avrupa’lı tarihçiler Ottoman demiyorlar mı?
Özet olarak şunu bilmeliyiz ki, Anadolu ve Balkan Türklerinin tarihini bilmek için Bizans tarihini ve kaynakları yanında Rus kaynaklarını da iyi incelemek gerekir.

yazan : Erhan Çokbankir

__________________
Kırk yılda bir gibisin...
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
musevilik, ve, İslamiyet


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Musevilik İndex Seth Musevilik 0 04 Eylül 2014 15:22
Günümüzde Musevilik Swat Musevilik 0 18 Ocak 2012 21:37
Ortodoks Musevilik Ecrin Musevilik 0 05 Kasım 2011 19:39
Musevilik Nedir? Bozkurt- Musevilik 0 09 Ocak 2011 13:08
Musevilik (2) YapraK Musevilik 0 20 Mart 2009 17:13