34. kez düzenlenecek olan İstanbul Film Festivali, 4 Nisan’da başlayacak. Festivalde bu yıl, son derece geniş yelpazeye hitap eden, birbirinden güzel bölümleriyle başarılı bir seçki oluşturulmuş. Dünya festivallerinden derledikleri filmlerle dünya sinema seyircisiyle daha yakınlaşmamıza olanak sağlayan son derece güncel ve cezbedici filmler var listelerde. 204 filmlik yoğun programı arasında kaybolmamanız için festival ruhuna yakışır 15 filmlik kişisel bir öneri listesi hazırladım.
İlk veya ikinci filmlerini çeken yönetmenlerin filmlerinden oluşan ‘Yeni Bir Bakış’ bölümü, benim için her zaman keşfetmeye daha açık, daha heyecanlı bölümlerin başında... Bölümdeki filmlerin garantisinin olmaması; hayatınızı değiştirebilecek ve yıllarca hakkında konuşacağınız bir filme rastlayabilme ihtimali son derece heyecan verici. Festivalin en güzel yanı; Dene ve gör ruh hali...
1- Güeros: Berlin En İyi İlk Film ödüllü, Alonso Ruizpalacios’un siyah beyaz bu ilk filmi için kabaca bir yol hikayesi denilebilir. Ancak bir yol hikayesinden fazlası olduğu kesin. Ayrıca, Güeros, Meksika’da sarışın ve açık renk saçlı erkeklere söylenen bir isim.
2- Sihirli Kız (Magical Girl): Çok katmanlı, rahatsız edici bir film olduğu söylenen Sihirli Kız’ın hayranlarından biri de Pedro Almodovar. İspanya’da bolca ödül toplayan bu filmin finaliyse merak uyandırıcı.
3-Melbourne: Güçlü bir senaryosu olan bu film sessiz, sakin bir etki yaratmayı amaçlıyor. İnsanların derin duygularının içine dalmak isteyenler, “kutsal” olanın sorgulandığı bu filmi keşif için deneyebilirler.
4-Mahkeme (Court): Dünya Festivallerinde 2014’te epeyce dolaşan ve sevilen bu film yavaş ve ağır bir akışla çok etkili şeyler söyleyebiliyor. Hindistan’ın hukuk sistemini ve Batılılaşma ile geleneksellik arasında geçen çatışmayı çok tatlı bir üslupla beyazperdeye taşıyor.
Bu yıl, insan hakları konusunda duyarlılık gösteren filmlerin bulunduğu, Sinema İnsan Hakları Yarışması bölümünde farklı ülkelerden son derece iyi seçilmiş bir yarışma listesi bulunmakta. Bence hepsini izlemek gerek ancak benim için öne çıkan 2 film şunlar.
5-Enayi (The Fool): Rusyanın gerçeklerini dürüst bir şekilde gözler önüne seren film “İçten içe çürümüş bir toplum dürüst bir adam sayesinde değişir mi? Yoksa öylelerine enayi mi denir?” diyor. Yönetmeni Yury Bykov’un üçüncü uzun metrajlı filmi.
6-Atlantik (Atlantic): Hollandalı yönetmen Jan-Willem Van Ewijk’in ikinci uzun metraj filmi. Fas’ın küçük bir sahil kasabasında yaşayan rüzgâr sörfçüsü Fettah ve sezonluk o bölgeye gelen Avrupalılar arasında geçen filmin sorguladığı şey; bu sakin kasabalara gelenlerin yerli halk üzerindeki etkileri.
7-Bataklık (Marshland): İspanya’da işlenen cinayetler ve yozlaşmış bir sistem... Çok sağlam bir sinematografisi olan bu filmin iyi bir film olduğuna eminim diyebilirim.
8-Victoria: Berlin Film Festivali’ndeki Gümüş Ayı alan film, 140 dakikalık tek bir plandan oluşuyor. Berlin’de partiyle başlayan bir gece, bir banka soygununa dönüşüyor. Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir film.
10-İntikam (The Salvation): İzleme fırsatı bulduğum film Danimarka usülü bir western. Dogma hareketinden olan Danimarkalı yönetmen Kristian Levring’in bu filmi son derece havalı ve ayağı yere basan bir dram. Özellikle Mads Mikkelsen hayranıysanız, iyi bir tercih olabilir.
Festivalin en ilgi gören kısımlarından biri olan ‘Uluslararası Yarışma’da ülkemiz adına yarışacak olan filmse geçen aylarda vizyon şansı yakalayan ‘Neden Tarkovski Olamıyorum’. Bölüm, festivalin büyük ödülü Altın Lale için yarışacak 13 filmden oluşuyor.
11-Fanusta Yaşayanlar (Life in a Fishbowl): İzlanda’nın Oscar adayı olan film ülkenin 2008’de yaşadığı ekonomik krize odaklanıyor. Yönetmen ve senarist Baldvin Zophoníasson’in bu filminin en çok müzikleri konuşulmakta.
12-Gerçeklik (Realite): Bilimkurgu ve komediyi barındıran bu çılgın görünen yapımın yönetmeni ‘Lastik’ ve ‘Yanlış Polisler’ filmlerinden bildiğimiz, komedinin garip beyni Quentin Dupieux.
13-Çılgın Kalabalıktan Uzak (Far From The Medding Crowd): Son yıllarda işlerini merakla beklediğim sayılı yönetmenlerden Thomas Vinterberg’e ait bir dönem filmi. The Hunt-Onur Savaşı filminden de hatırlayacağınız yönetmenin bu filmi yarışmanın güçlü halkalarından... Filmle ilgili tek endişem yönetmenin Amerika sinemasının tuzağına düşmüş olabileceği.
Akbank Galalar ise malumunuz en genele hitap eden, vizyon yüzü görmesi kuvvetli filmlerden oluşuyor. Ünlü yıldızların, önemli yönetmenlerin buluştuğu bu bölümde benim merakla beklediğim 2 film bulunmakta.
14- Tanrılarla Konuşmalar (Words with Gods): 9 kısa filmden oluşan, tanrı, din ve birey ile ilgili bir antoloji sunan bu filmde Emir Kusturica gibi başarılı yönetmenlerin bölümleri yer almakta.
15-Taksi (Taxi): Tahran’da bir gün boyunca bir taksinin içinde olduğumuz filmin yönetmeni de taksiyi kullanan da Jafar Panahi. Bu kez Panahi sayesinde taksi içi söyleşilerde İran toplumunun sosyal yapısının içine giriyoruz.
Banko: Yüzde yüz garantili bir tatminle salondan ayrılacağınız film tavsiyem ise Geceyarısı Çılgınlığı bölümünde yer alan, Peşimdeki Şeytan (It Follows)...
Bol filmli, bol fikir tartışmalı festivale az kaldı, biletler bu haftasonu satışa çıkacak. Festivalin tek buruk yanıysa gene aynı; Emek Sinemamızın içler acısı hali...