Çevrimdışı

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
İnsanlık yaşadığı kayıplarla hüzün üzerinde var olma mücadelesi içine girer.

Aradığı şeyde üç seçenek vardır. Ya kaybettiğini arıyor ya kaybetmekten korktuğunu ya da kaybettiğini fark etmediği olguyu.

Her üç durumda da kazanmak paha biçilmezdir. Çünkü hayat sizi kaybetmek mastarıyla dürttükçe siz de elinizde olan ve olmayanların kıymetini biraz daha fazla bilmiş olarak tedbir cümlesinin gizli öznesini oluşturursunuz. Konuyu biraz daha irdeleyip bütünleştirmek gerekirse; kaybetmek aramak için bir giriş, kaybetmekten korkmak bir gelişme, kaybettiğini fark etmemekse bir sonuç olur.

İnsan her şeyi kaybedebilir. Ya kaybettiği bir gül ise… Sadece bir gül. Evet, sadece bir gül deyip geçebiliriz. Ama böyle yaparsak kısıtlayıcı faktörlerin gölgesinde “Kayıp Gül” romanına haksızlık etmiş oluruz.

Aslında roman mıdır okuduğumuz, bunu bile defalarca düşünmek lazım. Bir düşünsenize elinizde tuttuğunuz kitaba; Almanya fabl, Kanada öykü, Hollanda masal demiş. Daha karmaşa derinlere inip, masalsı romandır diyenler Türkiye’den. Bana sorarsanız okuduğunuz bu kitap bir şiirdir. İnanmıyor musunuz buna? O halde kitabın sayfalarından kelimeler çekip çıkartarak oluşturduğum satırlara hep birlikte göz atalım. Sayfa numaralarını unutun ve sadece cümleleri peş peşe okuyun derim:

Bir ekim akşamında 9. s
Diğer gecelerden tek belirgin fark 14. s
Gülümü geri almak için gidiyorum 21. s
Dışarıda şimşekler çakıyor, gök gürlüyor 44. s
Bir an durup düşündüm 48. s
Haklıydı kalbim 49. s
Bağlanabilmek için, önce bağımsız olmak gerekir 72. s
Hedefler gelecekle ilgili olur sanıyordum 81. s
Tanrı isterse her şey olur 128. s
Tabi ya! Ben niçin düşünemedim ki bunu 133. s
Dostum gel, sen de bir gül olmakla yetin 156. s
Bugüne kadar onunla aynı kaderi paylaşmamış mıyız ne de olsa 170. s
Gelmelisin 174. s
Gül kokusu her yerde 193. s
Düşler gerçekleşecek olanın mayasıdır 201. s
Bir ekim akşamında göklerin dilini konuşanlar yaklaşan yağmuru müjdelemişlerdi her ikisine de 203. s

Hazır şiir kokusu almışken, yazarımıza ve kitaba kısaca değinirsek:

Ağustos 1975’te doğan Serdar Özkan, 2002 yılından beri tüm zamanını roman yazarlığına ayırıyor. Şu ana kadar yazdığı ilk roman Kayıp Gül, ikinci romanı ise Hayatın Işıkları Yanınca kitabıdır. İlk romanı Kayıp Gül bugüne kadar 43 dile çevrildi, 50’yi aşkın ülkede yayınlandı. Ülkemizde de çok satanlar listelerinde haftalarca 1 numarada kalan Kayıp Gül, 63 hafta listelerde kalarak, Türkiye’de son yılın en çok okunan romanı oldu.

Dünya basınında, Corriere della Sera, DPA, Helsinki Sanomat gibi herbiri kendi ülkelerinin önde gelen haber ve medya kuruluşlarından büyük övgüler aldı, tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından Paulo Coelho’nun Simyacı’sı ve Richard Bach’ın Martı’sıyla kıyaslandı. Dünyanın en önemli haber kuruluşlarından Alman Devlet Haber Ajansı ve Finlandiya’nın en çok okunan gazetesi Helsinki Sanomat tarafından St. Exupéry’nin Küçük Prens’ine benzetildi, "Türklerin Küçük Prensi" olarak adlandırıldı.

Kayıp Gül kitabının bayan kahramanı güller kraliçesi Diana, San Francisco’nun güzel, akıllı, meslek sahibi, okumuş bir gencidir. Ama yaşadığı hayatla yaşamak istediği hayat arasına kalın hislerden oluşan benlik duygusu çizmesinden ötürü deyim yerinde boşlukta nefes alır belli bir süre. Buna rağmen insanların hakkında ne düşündükleri ve ne dedikleri daha çok önem kazanır kurduğu ve kuracağı düşlerden. Kendisini egoda kaybedendir. Ve yapması gereken, gerçek kişiliğini bulup ortaya çıkaracak kişiyi arayıp bulmaktır. Bunu yapacak olan kişi kendisine hiçte yabancı değildir.

Hayatta değer verdiği annesinin ölümü üzerine yine annesinin talimatıyla arayış içerisine girer. Annesinin vasiyetiyle hiç görmediğini zannettiği ikizkardeşi Mary’yi, Mary’nin annesine yazdığı, gönderenin adresinin olmadığı mektupları okuyarak aramaya başlar. San Francisco’dan İstanbul’a uzanan bu yolculuğa merakını sürüklerken, kaybettiğinin farkında olmadığı ikiz kardeşi Mary’yi geri kazanmayı öğrenecektir. Ve bunu da ona öğretecek olan şey güllerdir…

Kitabında her insana hitap etmek için kültürel harflere gül iliştirmiştir Serdar Özkan. Kitapta adı geçen ünlü isimler; Yunus Emre, William Blake, Artemis, Hz. Meryem, Sokrates, St. Exupery, Descartes, Nasrettin Hoca… Ve kitapta diğer öne çıkan; isimler, şehirler, meslekler, inançlar, hayaller, sevgiler…

Biz de bu kültürel orduya bir nefer ekleyelim dersek: “Hayat sana arka arkaya dikenlerini gösteriyorsa sakın üzülme, aksine sevin... Çünkü çok yakında gülü de gösterecektir” (Mevlana)

Eğer kitabı bir kaç cümleye sığdırmak isteseydik; yazarın da kitapta anlattığı gibi; “Masal-gerçek, korku-ümit, Ben-Mary… Nasıl da iç içe geçiverdi her şey.” derdik. Siz de Yunus Emre’den bir şiirle katılın bize; "Beni bende demem bende değilim Bir ben vardır bende benden içeri"

Kayıp Gül
Serdar Özkan
Timaş Yayınları
205 Sayfa