08 Ocak 2015, 10:01 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Hüzünlü bir aşk hikayesi Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Kavuşamayan bir biz değiliz. Aşk içinde her zaman hüzün barındırır. Sonu gelse de, gelmese de muhakkak bir fırtınadan geçmiştir. Kavuşamayanların hikayesi ise, hep kendimizden de bir şeyler bulabileceğimiz derinliktedir. Yahya Kemal ve Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’ın aşkı… Başında kavak yelleri esen, babasından yeni ayrılmış olan annesini herkes den kıskanan Nazım’ın ağzından çıkan tek kelimeyle biten bir aşk bu. “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz” diyerek Yahya Kemal’e ilk ve son sözü söylemiş. Bunun üzerine Yahya Kemal Celile Hanım’dan uzaklaşmış. Neredeyse bir asır önce söylenmiş, bir aşkın kaderini değiştiren cümle belki de… Celile güzelliği dillere destan, sarayda babasının yaverlik yaptığı dönemlerde saray ressamı olarak anılan, Fausto Zonaro’dan çizim dersleri almış bir ressamdır. Bir süre sonra Nazım Hikmet’in babası ile tanışır ve evlenirler. Bu evlilikten Nazım ve Samiye isimli iki çocukları olur. Celile çocuklarını büyütürken söz konusu aşkın diğer kahramanı Yahya Kemal Paris’tedir. Kendisi Abdülhamit Dönemi’nden bir gemiyle kaçıp Paris’e yerleşmiştir. Hem de tek Fransızca sözcük bilmeden. 16 yaşında gittiği Paris’ten 28 yaşında dönmüştür. “Gerek tarihte, gerekse şiirde zihnimin işlerliğini bu döneme borçluyum” diyerek tanımlar orada geçen yıllarını. Şair o dönemlerde Heybeli Ada’da Bahriye Mektebi’nde ders vermektedir. Öğrencilerinden bir tanesi de Nazım Hikmet’tir. Celile Hanım ada ve Nişantaşı’ndaki evi arasında mekik dokur Yahya Kemal’i görebilmek için. Yahya Kemal kıskanç bir aşıktır. “Bunca yıllık eşini bırakan kadın bir gün beni de terk edecektir” diye düşünerek buhranlı günler geçirir. Celile Hanım evlilik hazırlıklarına başlarken Yahya Kemal bir mektup ile “özür dilerim, evlenemem” diyerek bitirir bu aşk’ı. Hem kendi olumsuz düşüncelerine, hem de Nazım Hikmet’in kağıda yazıp cebine koyduğu o cümleye yenik düşer . Celile Hanım soluğu Paris’te alır Yahya Kemal ise İstanbul’da kalır. Bundan sonrası için hayatına bir çok kadın girecektir ancak sevdiği kadının yerini tutmayacak ve Yahya Kemal asla evlenmeyecektir. Hayatı otel odalarında, pansiyonlarda geçmiştir. Bir gün Cahit Tanyol’a şunları anlatır; Şair, büyük edip olmaktan daha öte önemli üç şey var: Birincisi evlenip bir yuva kurmak, ikincisi bir ev sahibi olmak, üçüncüsü bir tarafta kimseye muhtaç olmayacak kadar para bulundurmak. Ben üçünüde yapamadım. Akşam oldu mu dostlar dağılır, evlerine gider. Ben şu odada yalnızlığı tüm dehşetiyle duyarım. Ne şiir, ne kitap, ne de dostlarım beni bu yalnızlıktan çekip alabilirler.” Öldüğünde evraklarının arasından kurumuş bir çiçek çıkar. Bir de not: “Aşkından vazgeçemediğim kadının, o veda gecesi nadide göğsünden aldığım çiçektir…”1919. Bu birbirlerini gördükleri son yıl olmuştur.
__________________ ... | |
|
Etiketler |
aşk, bîr, hikayesi, hÜzÜnlÜ |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Duman'ın Hüzünlü Hikâyesi | Kalemzede | Merak Ettikleriniz | 0 | 17 Kasım 2012 13:11 |
Gri ve Hüzünlü | Rüzgar | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 13 Mayıs 2012 01:05 |
• Farklı perspektiflerden bakan iki yalnız insanın hüzünlü hikayesi. | Sametold | Kültür ve Sanat | 0 | 02 Ocak 2011 17:26 |
Hüzünlü Avatarlar | YapraK | Avatar ve Smiley | 0 | 17 Mart 2010 00:32 |