08 Şubat 2013, 20:47 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Aşkın Metafiziği - Arthur Schopenhauer Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Çünkü hiçbir tema aşk ve sevgi kadar ilginç ve çekici değildir. Bu konu insanlığın ve bireyin ekonomik durumlarıyla da karşılaştırılsa bile onu kat be kat geride bırakır. Bu konu türün başına gelebilecek iyiliği de kötülüğü de içinde barındırır. Birey ile tür arasındaki bağlantı, bir cismin yüzü ile kendisi arasındaki bağlantıya benzer. Ve bundan dolayı içinde aşk bulunmayan bir duruma ilgi duyulması çok zordur. Ve bu aşk ve sevgi konusu geçmişte olduğu gibi gelecekte de kullanılmaya devam edilecektir. Öyleyse tutku ve aşk peşinden koşulan şeyin ve bundan oluşan dikkatli seçişin, seçen kimseyle değil, gerçek amaçla, yeni bir varlığın türünün en saf ve en doğru tipini elde etmesiyle ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Ama seçen kişi bunları kendisinin yaptığını zannetmektedir. Binlerce yıldan beri insan ruh sağlığı ve fiziki yapısı olumlu veya olumsuz değişikliklere uğramıştır. Bununla birlikte gerçek tip bütün incelikleriyle her seferinde yeniden ortaya konulmakta ve yaratılmaktadır. Bu iş cinsel arzuyu her zaman yönlendiren ve tiksindirici bir istem olmaktan kurtaran, güzellik duygusunun rehberinde de gerçek olur. Bu yüzden her erkek ilk önce en güzel kadınları tercih edip arzulayacaktır. Ama neslin devamı için seçilen kadın da kesinlikle güzellik ve arzu edicilik aranmamaktadır. Sevilen, arzulanan, sevişiler kadın farklı, evlenilecek ve çocuk yapılıp neslin devamı sağlanacak kadın daima farklı olmuştur. Kadın toplumda hak ettiği mevkilere gelirse, topluma ait olan medeni ve siyasi ilişkilerimizin mevcut durumu gittikçe değişip gelişecektir. Toplumu çürüten erkeklerin kısır dövüşleri ve sürekli çözümsüzlük üretmeleridir. Kadınlara gereken saygınlığı gösterip, onları anlamak, yönetimleri kesinlikle onlara bırakmak dünyayı daha yaşanır bir yer yapacaktır. Doğa, insan soyunu iki parçaya böldüğünde, çizgiyi tam ortadan çekmemiştir. Eksi ve artı kutuplar arasındaki ayırım, kutupluluk ilkesine göre, sadece niteliksel değildir, aynı zamanda nicelikseldir de. Bu bölünme tamamen kadından yana, hem niteliksel hem de niceliksel bir fazlalıkla bölünme gerçekleşmiştir. Yani her alanda olduğu gibi kadın hem fiziksel hem de biyolojik yapısı itibariyle erkekten kat be kat daha güçlü ve üstün durumdadır. Sadaka, duyduğu acıların sürmesini sağlamak için dilencinin yaşamını biraz daha uzatmaktan başka bir işleve sahip değildir. | |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Arthur Schopenhauer | Nava | Felsefe | 1 | 05 Ekim 2020 02:35 |
Hayatın Acıları Üzerine/Arthur Schopenhauer | Afrodit | Felsefe | 0 | 14 Eylül 2011 21:59 |
Arthur Schopenhauer: Ölüm Üzerine | Kalemzede | Felsefe | 0 | 10 Ağustos 2011 12:29 |
Arthur: Maltazar’ın İntikamı (Arthur and the Revenge of Maltazard) | Lucifer | Sinema Dünyası | 0 | 19 Şubat 2010 18:41 |