Mutlu adamın başarılı olmaya ihtiyacı yoktur! Ne kadar acımasız ve hazmı zor bir gerçek. Aynı zamanda ne kadar doğru. Ancak hayatından memnun olmayan insanlar onu değiştirmeye çalışırlar. Fakir doğanlar zengin olmak, sınıf atlamak için bitmek bilmeyen bir çaba gösterirler mesela. Oysa doğuştan ayrıcalıklı kişiler böylesi bir çırpınmaya gerek görmezler.
Hep verilen örnektir, Anadolu’nun ücra bir köşesinde dünyaya gelmiş sonra dünya çapında ün yapmış hekimler vardır. Büyük şehirdeki anne babalar çocuklarına bu tip örnekler göstermeye bayılırlar. Halbuki onların çocuklarının ölesiye bir hırsa sahip olmalarına imkan yoktur. Başarılı olmadıkları takdirde ne kaybedeceklerdir?
Hiç!
Dolayısıyla işi yavaştan alırlar.
Bu hesaba göre başarılı insanlar eşittir mutsuz insanlar formülü çıkıyor ortaya. Benim tanıdıklarım arasında son derecede doğru bir formül bu. Mutsuz olacaklarına hiç ihtimal verilmeyecek çok mutsuz var aramızda.
Dışarıdan bakıldığında her şeyi tam gibi görünen ne eksikler yaşıyor dünyada! Onlar ya sevilmemişler, ya anlaşılmamışlar, ya da toplum dışı bırakılmışlardır.
Fazla zeki olmak gibi bir ayrıcalıkları varsa hele, yandıklarının resmidir. Toplum, kendisinin önünde seyredenlerden pek haz etmez. Kıskançlık, alaşağı etmek gibi dürtüler su yüzüne çıkar. Önce yalnız bırakırlar, sonra eleştirmeye başlarlar. İçin için tüketme stratejisi işe yaramazsa daha güçlü silahlarla saldırıya geçerler. Bu anlamda, kalabalık olan daha güçlüdür bir süre için.
Fakat gücü besleyen cehaletse aynı silah geri tepebilir.
Neyse, bunlar derin konular...
Canınızı sıkmayayım.
Asıl konumuz, başarı-mutluluk denklemi'ydi.
Ünlüler dünyasına baktığınızda çocukluğu rahat şartlarda geçmiş, maddi imkan sahibi, anne babası evli ve dengeli kimseyi göremezsiniz.
Hepsi birilerinden, bir şeylerden ya da en azından fakirlikten kaçmış insanlardır şimdi ünlü dediklerinizin.
Bir başka deyişle acınacak taraflarını şöhretle marke etmenin peşindeki kişilerdir.
Genel anlamda baskın duyguları korkudur.
Geriye dönmekten, aynı kâbusu tekrar görmek zorunda kalmaktan korkarlar. O yüzden işlerine asılırlar. Sürekli gündemde kalmak onlar için lüks değil mecburiyettir.
Bu tablo hazin bir deseni resmeder.
Hayat hazin bir hikayedir.
Beklemediğiniz gerçeklere rastlarsınız. Burnunuzun ucunda ne dramlar yaşandığını fark ettiğinizde ürperirsiniz.
Bir çeşit cilve gibi işte...
Bütün bunlar Çetin Altan’ın bir cümlesinden çıktı. Çok derin bir yarama parmak bastı bilmeden ve yıllar sonra yine kanattı. Fakat gerçeklerle yüzleşmekte her zaman fayda vardır. Gerçeği bilirseniz en azından ondan kaçmak zorunda kalmazsınız.
Kıssadan hisse ne mi bu yazıda?
Halinizden memnun olun ve şikayet etmeyin.

alıntı