IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

4Beğeni(ler)
  • 2 Post By CyBeR
  • 1 Post By Dedecan61
  • 1 Post By Sarya

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 11 Aralık 2021, 14:32   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Tarihte "Fil Vak'ası" diye muşhur olmuş hadise nasıl gerçekleşmiştir?




Hidâyet Güneşi Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamın doğmasına az bir zaman kalmıştı. Kâbe'yi her taraftan insanlar akın akın gelip hac mevsiminde ziyâret ediyorlardı. Kâbenin bu kadar çok ziyaretçi toplamasını birtakım kimseler hazmedemiyor ve rahatsızlık duyuyorlardı. Bunlardan biri de Habeş Melikinin Yemen Valisi Ebrehe Eşrem idi.

Ebrehe, Kâbe'ye olan insan akınını önlemek için, Bizans İmparatorunun da yardımıyla önce San'a şehrinde Kulleys adında bir kilise yaptırdı. İçini büyük masraflar sonucu altın ve gümüşle süsledi. Dışını çeşitli yerlerden getirttiği son derece kıymetli taşlarla donattı. Öyle ki, o anda yaptırdığı kilisenin bir benzeri başka bir yerde yoktu.

Bu süs ve tezyînat ile Ebrehe, güyâ halkı buraya celbedecekti. Dolayısıyla Kâbe'ye karşı gösterilen muazzam teveccühü aklınca kırmış olacaktı. Ebrehe, kilisenin inşası bittikten sonra, Habeş hükümdarına takdirini kazanmak niyetiyle de şu mektubu yazdı:

"Hükümdarım, senin için öyle bir mabed yaptırdım ki, şimdiye kadar ne bir Arap ne de bir Acem onun gibisini yapmış değildir. Arapların haccını buraya çevirmedikçe de asla durmayacağım."1

Fakat Ebrehe'nin bütün bu masraf ve gayretleri boşa çıktı. Yaptırdığı kilisenin müstesna tezyinatını ve muhteşem yapısını görmek için birçok kimse etraftan geldi. Ama sadece süsünü, püsünü görmek için. Kâbe'ye olan akını, yine eskisi gibi, eksilmek şöyle dursun, artarak devam ediyordu.

Kulleys'in Kirletilmesi ve Ebrehe'nin Kararı

Ebrehe'nin, Kâbe'ye olan teveccühü kırmak niyetiyle muhteşem bir kilise yaptırdığı Araplarca da duyulmuştu. Bu arada Kinane kabilesinden Nevfel adında biri, bu kiliseyi kirletmeyi aklına koydu. Bir gece yarısı giderek Kulleys'in içini, dışını pisliğiyle kirletti. Sonra da kaçıp memleketine döndü. Bu hâdise, insanların Kâbe'ye teveccühünün devam etmesinden fazlasıyla öfkelenmiş bulunan Ebrehe'yi bütün bütün çileden çıkardı. Hâdiseyi Araplardan birinin yaptığını da öğrenince,

"Araplar bunu Kâbe'lerinden yüz çevirttiğim için yapıyorlar. Ben de onların Kâbe'sinde taş üstünde taş bırakmayacağım." diye yemin etti.2

Sonra da Kâbe'yi yıkmak gayesiyle Mekke üzerine yürümeye hazırlandı. Habeş Necaşîsinden "Mahmud" adındaki meşhur fili istedi. Necaşî, o sırada dünyada büyüklük ve kuvvetçe eşsiz olan "Mahmut" isimli fili, Ebrehe'ye göndererek arzusunu yerine getirdi.3

Ebrehe ordusunu hazırladı. Mekke'ye doğru yola çıktı. Mahmud adlı fil ile ordunun önünde Mekke'ye doğru ilerliyordu.

Ebrehe, ordusuyla, Mekke'ye yakın Muğammis denilen mevkie gelince, bir süvari birliğini öncü olarak gönderdi. Süvari birliği Mekke civarına kadar sokularak, Resûl-i Ekrem Efendimizin dedesi Abdülmuttalib'in iki yüz devesi de dahil, Kureyş ve Tihâmelilerin sürülerini gasbetti.4 Bu sırada, Abdülmuttalib, Kureyş kabilesinin reisi idi.

Ebrehe ve Abdülmuttalib

Ebrehe, bir elçi ile Kureyşlilere şu haberi gönderdi:

"Ben sizinle harbetmek için değil, şu mâbedi yıkmak için geldim. Eğer bana karşı koymazsanız, kanınızı akıtmaktan vazgeçerim. Şâyet, Kureyş kabilesinin reisi benimle harb etmek istemiyorsa, yanıma kadar gelsin."5

Kureyş Reisi Abdülmuttalib'in elçiye cevabı şu oldu:

"Allah adına yemin ederiz ki, biz kendisi ile harb etmek istemiyoruz. Zaten buna gücümüz de yetmez. Yalnız, bu mâbed Allah'ın evidir. Onu yıkılmaktan ancak Allah koruyabilir. O kendi mukaddes beytini muhafaza etmezse, bizde Ebrehe'yi bu hareketinden vaz geçirecek güç ve kuvvet yoktur."6

Karşılıklı bu konuşmadan sonra Abdülmuttalib, elçi ile birlikte Ebrehe'nin yanına vardı. Abdülmuttalib heybetli bir görünüşe sahipti. Onu bu haliyle gören Ebrehe, içinden kendisine karşı gayr-i ihtiyarî bir hürmet hissi duydu. Ona, şerefli bir misafir muamelesinde bulunduktan sonra, arzusunun ne olduğunu sordu. Abdülmuttalib isteğini belirtti:

"Askerlerin, iki yüz devemi almıştır. Arzum, develerimin iadesidir."

Ebrehe, bundan pek hoşlanmadı ve alaylı bir tavırla,

"Seni görünce büyük bir adam zannetmiştim. Konuşmaya başlayınca pek de öyle olmadığını anladım. Ben senin ve atalarının tapınağı olan Kâbe'yi yıkmaya gelmişken, sen ondan söz etmiyorsun da aldığım iki yüz deveden bahsediyorsun." diye konuştu.

Abdülmuttalib, Ebrehe'nin alaylı tavrına aldırmadan,

"Ben develerimin sahibiyim. Kâbe'nin de bir sahibi ve koruyucu vardır. Elbette onu koruyacaktır." diye karşılık verdi.

Bu sözler Ebrehe'yi hiddete getirdi ve şöyle konuştu:

"Onu bana karşı kimse koruyamaz!"

Abdülmuttalib yine sözün altında kalmadı ve,

"Orası beni ilgilendirmez. İşte sen ve işte O!"7 dedi.

Karşılıklı bu konuşmalardan sonra, Ebrehe, Abdülmuttalib'in gasbedilen develerini geri verdi. Abdülmuttalib ordugâhı terk ederek Mekke'ye geldi ve olup bitenleri Kureyşlilere anlattı.

Ayrıca iki yüz deveyi de Allah için kurban etmek üzere işâretleyerek serbest bıraktı.

Mekke Boşaltılıyor

Abdülmuttalib, ayrıca Ebrehe ordusunun şerrinden ve zulmünden korunmak için Mekke'yi boşaltmalarını halka tavsiye etti. Kendisi de birkaç kişiyle birlikte Kâbe'nin yanına vardı ve kapının halkasına yapışarak,

"Allah'ım! Bir kul dahi evini, barkını korur. Sen de kendi evini koru. Tâ ki, yarın onların salipleri ve kuvvetleri senin kuvvetine galebe çalmasın."8 diye dua etti.

Mekke boşaltıldı. Halk, dağ başlarına ve kuytu yerlere sığınarak, Ebrehe ordusunun yapacaklarını beklemeye koyuldu. Mekke mahzûn, Kâbe mahzûn, Kureyş mahzûndu.

Ordu Harekete Hazır, Fakat...

Ertesi günün sabahı idi. Mekke üzerine yürüyüp, Kâbe'yi yerle bir etmek için Ebrehe ordusunda hazırlık tamamdı. Ordu bir tek işâret beklemekte idi. Tarih, Milâdî 571, 17 Muharrem Pazar günü...Ordu hareket edeceği sırada, Ebrehe'ye kılavuzluk görevini üzerine almış bulunan Nüfeyl bin Habib adındaki adam, büyük fil Mahmud'un kulağına eğilerek şunları fısıldadı:

"Çök Mahmud! Sağ sâlim geldiğin yere dön. Sen, Allah'ın mukaddes saydığı beldedesin!"9

Bu sözleri söyledikten sonra da koşarak bir dağa sığındı. Nüfeyl'in bu sözleri üzerine, o heybetli fil birden bire çöküverdi. Kaldırmak için her tedbire başvurdular, fakat bir türlü muvaffak olamadılar. Yönünü Yemen'e doğru çevirdiklerinde koşuyor, Şam'a doğru çevirdiklerinde yine koşuyor, doğu tarafına yönelttiklerinde aynı şekilde durmadan koşuyordu. Ancak, yüzünü Mekke'ye doğru çevirdiklerinde, âdetâ bacaklarındaki kuvvet birdenbire çekiliveriyor ve Mahmud çöküveriyordu.10

Bu heyecanlı anda, kimsenin fil-i Mahmud'un bu hareketine akıl erdiremeyip düşündüğü sırada, Cenâb-ı Hak, celâl ile tecelli etti ve Kur'ân'da "Ebabîl" diye adlandırılan kuşları deniz tarafından Ebrehe ordusunun üzerine salıverdi. Kırlangıçlara benzeyen bu kuşların herbiri, biri ağzında, ikisi de ayaklarında olmak üzere nohut veya mercimek tanesi büyüklüğünde üçer taş taşıyordu. Bu taşların isabet ettiği her asker, anında yerde debelenip, ölüveriyordu.11

Taş yağmuru ile karşı karşıya kalan askerler şaşırıp kaldılar. Bir anda karargâh, yıkılan, yere serilen insan ve hayvanlarla doldu. Kendilerine taş isabet etmeyenler ise, kaçışmaya başladılar. Ebrehe de o anda canlarını zor kurtaranlar arasında idi. Fakat, aldığı bir taş yarası ile sonradan o da arzusuna muvaffak olamadan ölüp gitti.12

Bu arada, Kâbe üzerine yürümemenin bir mükâfatı olarak Mahmud adındaki fil de sağ kurtuldu.

Cenâb-ı Hak, Ebrehe ordusuna Ebabîl kuşlarını musallat ettikten sonra, ayrıca arkasından sel halinde yağmur yağdırdı. Yağmur seli, Ebrehe ordusunun ölülerini de silip süpürerek denize döktü.13

Yüce Rabbimiz, Kur'ân-ı Kerîm'inde bu hâdiseyi bize şöyle haber verir:

"Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine bölük bölük kuşlar gönderdi. Onlara ateşte pişirilmiş taşlar attılar. Rabbin onları yenilmiş ekin çöplerine çevirdi."14

Bu hâdise, Resûl-i Ekrem Efendimizin peygamberliğinin bir delili idi.15 Zira dünyaya gözlerini açmaya pek az bir zaman kala meydana gelmiş ve doğum yeri, sevgili vatanı ve kıblesi olan Mekke ve Kâbe-i Muazzama harika ve gaybî bir surette Ebrehe ordusunun tahribinden kurtulmuştur.

Evet, Cenâb-ı Hakk'ın rahmet ve hikmeti, elbette Habibinin yüzü suyu hürmetine bu muazzam mâbedi Ebrehe ordusuna çiğnetmeye müsaade etmezdi ve etmedi de.

Dipnotlar:

1. Sîre, 1/45; Tabakât, 1/91; Taberî, 2/109
2. Sîre, 1/47; Tabakât, 1/91; Taberî, 2/110
3. Tabakât, 1/91
4. Sîre, 1/50, Tabakât 1/91; Taberi, 2/111
5. Sîre, 1/50
6. A.g.e.
7. Sîre, 1/51; Tabakât, 1/92
8. Sîre, 1/53; Tabakât, 1/92
9. Sîre, 1/54
10. Sîre, 1/54; Taberî, 2/113
11. Sîre, 1/54-55; Tabakât, 1/92
12. Sîre, 1/56
13. Tabakât, 1/92
14. Fil Sûresi

15. Resûl-ü Ekrem Efendimize risâlet vazifesi verilmeden önce peygamberliği ile alâkalı olarak meydana gelen hâdiselere "irhasât" denir. Bu hâdiseler, Efendimizin peygamberliğine delil teşkil ederler. Âlimler, Fil Vak'asını da irhasâttan kabul etmişlerdir.

(Alıntı)

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 13 Ocak 2022, 20:07   #2
Çevrimiçi
# Forum Dedesi #
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Tarihte "Fil Vak'ası" diye muşhur olmuş hadise nasıl gerçekleşmiştir?




Güzel bigiler için eline sağlık üstat..

__________________
Yahudi mi dediniz? onlar yumurtalarini pisirmek icin dunyayi atese vermekten cekinmeyen LANETLILERDIR!!!
Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 17 Ocak 2022, 21:21   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Tarihte "Fil Vak'ası" diye muşhur olmuş hadise nasıl gerçekleşmiştir?




Emeğinize sağlık Paylaşım İçin Teşekkürler

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
dini sorular, fıkıh, meal


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Oğlu peşinden koşarken kamyonun altında can verdi, "Kendimi nasıl affedeceğim" diye ağladı NurSima Güncel ve Son Dakika Haberler 0 20 Mayıs 2021 21:07
"Kim o?" sorusuna "ben" diye cevap vermek. Desmont IF Sözlük 15 02 Ağustos 2019 14:24
Teravih'i hızlı kıldıran "jet imam" Hastanelik olmuş CLasS Genel Paylaşım 2 08 Mayıs 2019 11:37