16 Mart 2015, 16:58 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Süleyman Aleyhisselam’ın Kıssası Süleyman Aleyhisselam’ın Kıssası بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ Süleyman Aleyhisselam’ın Kıssası أَعُوذُ بِاللهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ مِنْ هَمْزِهِ وَنَفْخِهِ وَنَفْثِهِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحمن الرَّحِيم 1) “Davud’a oğlu Süleyman’ı ihsan etmiştik; ‘Süleyman Davud’a varis olmuştur.” Neml 16 2) “O ne güzel bir kuldu. Daima Allah’a rücu ederdi.” Sad 30 3) “…Süleyman’a da ilim vermiştik de şöyle demişti. ‘Mü’min kullarından çoğuna bizi üstün kılan Allah’a hamd olsun ve yine demişti ki’ Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi” Neml 15 4) “Cinler onun için dilediği her şey kaleler, heykeller, havuza benzer çanaklar ve sabit kazanlar yaparlardı, ‘Ayrıca Süleyman’a emriyle mübarek kıldığımız arza doğru esip giden şiddetli rüzgârları da teshir etmiştik.’ Süleyman’a teshir ettiğimiz onun için denizlere dalan şeytanlar da vardır. Bundan başka işlerde yapıyorlardı. Hepsini gözeten bizdik.” Enbiya 81, 82 5) “Ey Davud ailesi! Şükür olmak üzere Allah’ın itaatına çalışın. Zira kullarımdan şükreden azdır.” Sebe 13 6) “Ona sizin için, sizi savaşlarınızın tehlikesinden korunmak için zırh sanatını da öğretmiştik. Şimdi siz şükreden kimseler misiniz?” Enbiya 80 7) “Süleyman demişti ki: Rabbim beni bağışla ve bana benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık ihsan et Şüphesiz daima ihsan eden sensin. Emriyle istediği yere yumuşak bir şekilde esip giden rüzgârları, bina yapan ve dalgıçlık eden şeytanları ve yine şeytanlardan zincirlere vurulmuş diğerlerini ona tabi kılmıştık. Bu bizim ihsanımızdır, ister ver, ister tut, hesapsızdır.” Sad 35, 36, 37, 38 8) “Şeytanların, Süleyman’ın hükümranlığı aleyhine uydurup söyledikleri şeylere uydular. Hâlbuki Süleyman küfretmemişti. Asıl şeytanlar sihri ve Babil’deki Harut ve Marut adlı iki meleğe indirilen şeyleri insanlara öğreterek küfretmişlerdi. Oysa bu iki melek, ‘biz fitneyiz; küfretme” demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmezlerdi. Bu ikisinden, kişiyle karısının arasını bozacak şeyleri öğreniyorlardı. Gerçi Allah’ın izni olmadıkça, bu öğrendikleriyle hiç kimseye zararlı olamazlar. Onlar ise, kendilerine fayda değil, zarar verecek şeyleri öğrenirler. Şüphesiz onlar, bunu satın alan kimselerin, ahirette nasibinin olmadığını biliyorlardı. Keşke kendilerini ne kötü bir şeye mukabil satmış olduklarını bilselerdi.” Bakara 102 9) “Süleyman için cinlerden, insanlardan ve kuşlardan bir ordu toplanmıştı; hepsi düzenli bir şeklide sevk ve idare ediliyordu. Nihayet karıncalar vadisine geldikleri zaman, bir karınca şöyle demişti: Ey Karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve askerleri, farkına varmadan sizi ezmesin. Süleyman karıncaların sözüne tebessüm etmiş ve demişti ki: Rabbim! Bana ve anma babama verdiğin nimetine şükretmemi ve hoşnud olacağın işi yapmamı bana kolaylaştır ve beni rahmetinle iyi kulların arasına sok. Süleyman kuşları araştırıp şöyle demişti: Hüdhüd’ü neden göremiyorum; yoksa kayıplara mı karıştı? Ona şiddetle azap edeceğim yahut keseceğim, yahutta o bana açık bir delil getirmelidir. Çok geçmeden Hüdhüd gelmiş ve demişti ki: Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Seba’dan gerçek bir haber getirdim. Ben orada, bir kadını Seba halkına hükümdarlık eder buldum. Bu kadına her şey verilmiş, onun birde büyük tahtı var. Şu da var ki kadının ve kavminin Allah’ı bırakıp güneşe secde ettiklerini de gördüm. Şeytan onların göklerde ve yerlerde bulunan gizlilikleri ortaya çıkaran ve gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilen Allah’a ibadet etmemeleri için, onlara amellerini süslemiş ve doğru yoldan onları saptırmıştır. Bu yüzden doğru yolu bulamazlar. Büyük Arş’ın Rabbi olan Allah’dan başka ilah yoktur. Süleyman da demişti ki: Doğru mu söylüyorsun yoksa yalacıladan mısın? göreceğiz. Bu mektubu götür ve onlara at, sonra onlardan biraz ayrılda bak, neye başvuracaklar. Nitekim kadın şöyle demişti: Ey ileri gelenler! Bana çok önemli bir mektup atıldı. Bu mektup Süleyman’dan gelme ve Rahman Rahim Allah’ın adıyla başlayıp, bana karşı büyüklenmeyin ve bana teslim olarak gelin, diye yazmaktadır. Yine demişti ki: Ey ileri gelenler! Bu işimde bana fikir verin. Siz yanımda bulunmadıkça, bir iş hakkında kesin hüküm veremiyorum.” Neml 17, 32 10) “Onlar ise demişlerdi ki: Biz kuvvetli kimseler ve doğru savaşçılarız, fakat emir senindir. Bu itibarla sen neyi emredeceğine bak. “Kadın hükümdarda şöyle demişti: Hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman, orayı ifsad eder, bozarlar, oranın ahalisinin şereflerini alçaltırlar. Böyle yaparlar. Ben oraya bir hediye gödereceğim, sonra da elçilerin ne ile döneceklerini bekleyeceğim. Nitekim elçi, Süleyman’a geldiği zaman; Süleyman ona şöyle demişti: Siz bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Allah’ın bana verdikleri, sizin verdiklerinizden daha hayırlıdır. Hediyenizle siz sevinirsiniz. Onlara geri dön onlara, karşı koyamayacakları bir ordu ile geliriz ve onları hor ve hakir oldukları halde oradan sürer çıkarırız. Süleyman demişti ki: Ey ileri gelenler! Onlar, boyun eğerek bana gelmeden, o kadının tahtın bana hanginiz getirecek? Cinlerden bir ifrit’de şöyle demişti ki: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Ben buna kesinlikle eminim. Kendisine kitaptan bir ilim bulunan kimse ise demişti ki: Ben onu sana gözünü açıp kapamadan getiririm. Nitekim Süleyman o anda tahtın yanında olduğunu görünce, bu şükür mü edeceğim diye beni sınamak için Rabbimin bir lütfudur. Kim şükrederse, kendisi için şükretmiş olur ki de nankörlük ederse şurası bir gerçektir ki, Rabbim onun şükrüne muhtaç değildir; çok kerem sahibidir. Süleyman askerlerine de şöyle demişti: Tahtının şeklini değiştirin bakalım onu tanıya bilecek mi? Yoksa tanımayanlardan birimi olacak. Nitekim kadın hükümdar geldiği zaman, ona denilmişti ki, senin tahtında böyle mi? O da şöyle demişti: Tıpkı o bize daha önce bilgi verilmiş ve biz müslüman olmuştuk. Onu Allah’dan başka ibadet ettiği şeyler alıkoymuştu, çünkü o kâfir bir kavme mensuptu. Ona “saraya git” denmişti. Kadın saray zeminini görünce onu su zannetmiş ve paçasını sıvamıştı. Süleyman’da demişti ki: O camdan yapılmış bir satıhtır Kadın ise şöyle demişti: Rabbim ben kendime zulmetmişim. Süleyman eliyle Âlemlerin Rabbi Allah’a teslim oldum.” Neml 33, 44 11) “…Süleyman’a da yardım etmiştik: Hani bir kavmin koyunlarının otladığı ekin hakkında hüküm vermişlerdi de, bizde onların hükümlerine şahit olmuştuk. Süleyman’a bu hükmü öğretmiştik her birine hüküm ve ilim verdik. Davud’la beraber Allah’ı tesbih eden dağları ve kuşları teshir etmiştik Süleyman’a da sabah gidişi bir ay akşam da dönüşü bir ay süren rüzgârı boyun eğdirmiş, bakırı onun için sel gibi akıtmıştık. Cinlerden bir kısmı da, onun önünde rabbin izniyle çalışırdı. Bunlardan emrimizden çıkan olursa ona şiddetli dünya azabı tattırırdık.” Sebe 12 12) “Bir akşamüzeri bir ayağı tırnağı üzerine, safkan koşu atları gösterilmişti. Bunun üzerine demişti ki: Ben malı Rabbimin zikrine vesile olması dolayısıyla seviyorum. Nihayet atlar toz perdesi arkasında kaybolup gitmişlerdi. Süleyman da onları bana getirin demiş getirince de ayaklarını boyunlarını okşamaya başlamıştı.” Sad 31, 32, 33 13) “Biz Süleyman’ı imtihana da tabi tutmuştuk, onu tahtı üzerinde ceset haline getirmiştik, sonra eski haline döndü.” Sad 34 14) “Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, ancak değneğini yiyen kurt cinlere onun ölümünü fark ettirmişti.” Sebe 14 15) “Şüphesiz onun katımızda bize bir yakınlığı ve güzel bir geleceği vardır.” Sad 40 Süleyman Aleyhisselam’ın Fitnesinin Tefsiri Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Andolsun biz Süleyman’ı imtihan ettik ve bu sebeple tahtı üzerine bir ceset bırakmıştık. Sonra o döndü.” Sâd 38, 34 Bu ayeti Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şu hadisi tefsir etmektedir: “Süleyman Aleyhisselam şöyle dedi: −‘Bu gece yüz hanımı dolaşacağım ve herbir hanımın Allah yolunda savaşacak bir erkek çocuk doğuracak.’ Melek Süleyman Aleyhisselam’a: −‘İnşallah de’ dedi! Ama Süleyman Aleyhisselam İnşallah demeyi unuttu. Hanımlarını dolaştı aralarında sadece biri özürlü çocuk doğurdu.” Bir rivayette: “Hanımlarından biri dışında hiçbiri hamile kalmadı oda özürlü bir çocuk doğurdu.” | |
|
Etiketler |
aleyhisselam’ın, kıssası, sÜleyman |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Zulkarneyn'in Kıssası | Lcia | İslamiyet | 0 | 16 Mart 2015 16:56 |
HZ Musa ile Hızır As kıssası | Tufan | Kıssadan Hisse | 0 | 28 Aralık 2014 11:15 |
Süleyman Aleyhisselam | Seyra | İslamiyet | 0 | 07 Haziran 2014 22:18 |
Hz. Musa ve Hızır Kıssası | noir | İslamiyet | 0 | 02 Eylül 2011 00:55 |