25 Mart 2014, 18:31 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | İslam'da Aile Düzeni - Çocuk Bakımı Çocuğun Önemi ve Değeri İster kız ister erkek çocuklar, Hak Teâlâ’nın mümin kullarına inayet buyurduğu en büyük ve en faydalı nimetlerdir. İbrahim’in (a.s) çocuğu yoktu. Bu açıdan da üzüntülüydü. Merhamet sahibi olan Allah yaşlılık çağında bile bu layık kuluna, İsmail ve İshak’ı merhamet buyurmuştur. İshak, Mesih (a.s) zamanına kadar, ilâhi peygamberlerin kökü ve İsmail de Hatem’ul-Enbiya, masum imamlar ve binlerce filozof, arif ve fakihin kökü konumunda olmuştur. Evlat, fevkalade büyük bir nimettir, hayır kaynağıdır, yücelik çeşmesidir, insan için dünya ve ahiret faydasıdır. Elbette bu Hak Teâlâ’ya iman eden ve imanı sebebiyle çocuklarını mümin, salih ve layık kimseler olarak terbiye edenler için geçerlidir. İbrahim (a.s) çocuk sahibi olduğu için Hak Teâlâ’ya büyük içtenlikle hamd etti. Gerçekten de çocuk sahibi olmak hamd etmeyi gerektirmektedir. Bu hamd ve Allah’ı övmek, dil, kalp ve tüm organlarla gerçekleşmelidir. “Kocamışken, bana İsmail ve İshak’ı veren Allah’a hamd olsun. Doğrusu Rabbim duaları işitendir.”[528] Bu ayet-i şerifeden de anlaşıldığı üzere çocuğun hayatta öylesine önemli bir konumu vardır ki İbrahim (a.s) yaşlılık döneminde bile Hak Teâlâ’dan çocuk dilemiş ve duası müstecap olmuştur. Zekeriya (a.s) da yaşlılık çağında ibadet mihrabında Hak Teâlâ’dan çocuk talep etmiştir: “Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakup oğullarına mirasçı olsun.”[529] İshak b. Ammar altıncı İmam’dan (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Bir şahıs şöyle dedi: “Çocuk sahibi olmaya rağbetim yoktu. Bir gün Arafat’ta durma başarısını elde ettim, yanımda dua eden, gözyaşı döken ve şöyle diyen bir genç çocuk gördüm: “Ey rabbim! Beni ve annem ve babamı bağışla.” Böylece bunu işittiğim zaman çocuğa rağbetim arttı.” [530] Dünyadan göçmüş olan anne ve babalar, iman ehli oldukları takdirde, çocuklarının ibadet, münacat ve hayırlı işlerinden tam bir şekilde nasiplenmektedirler. Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: “Beş kimse, mezarlarında olduğu halde, sevapları defterlerine yazılır: “Bir fidan eken kimse, bir kuyu kazan kimse, Allah için bir cami yapan kimse, bir kitap yazan kimse ve geride salih evlat bırakan kimse.”[531] Altıncı İmam (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yusuf (a.s) öz kardeşini görünce ona şöyle dedi: “Benden sonra nasıl evlendin? ” Kardeşi (Bünyemin) cevabında şöyle dedi: “Babam Yakup bana emretti ve şöyle buyurdu: “Eğer yeryüzünü tespihle dolduracak bir soyun olmasına gücün yetiyorsa bunu yap.”[532] İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müslüman erkeğin saadetinden biri de ticaret yerinin kendi şehrinde olması, dostlarının salih kimseler olması ve kendisine yardım eden bir çocuğunun olmasıdır.” [533] Çocuğun varlığı ne kadar büyük bir değere sahiptir ki Kur’ân-ı Kerim şöyle buyurmuştur: “Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar yarattı ve sizi temiz rızıklarla rızıklandırdı.”[534] İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müslüman çocuklar kıyamet gününde şefaat ederler, şefaatleri de kabul edilmiştir. On iki yaşına erdiklerinde iyilikleri yazılır, buluğ çağına vardıkları zaman da günahları yazılır.”[535] Yedinci İmam (a.s) şöyle buyurmuştur: “Geride bırakacağı çocuğunu gördükten sonra ölen kimse mutludur.”[536] Çocuk sahibi olmanın, faydası o kadar büyüktür ki Müminlerin Emiri (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çocuğa isabet eden bir hastalık, anne ve baba için bir kefarettir.”[537] Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Salih evlat, Allah’ın, kulları arasında bölüştürdüğü güzel kokan bir güldür.”[538] Hakeza şöyle buyurmuştur: “Salih evlat, cennetin güzel kokan güllerinden bir güldür.” Bir rivayette de şöyle yer almıştır: “Allah Resulü, Medine camisideki minberde, öğüt verirken Hasan ve Hüseyin (a.s) camiye girdiler. Üzerlerinde kırmızı bir gömlek vardı. Gelirken yere düştüler. Peygamber hızla minberden inerek her ikisini kucağına aldı.”[539] Daha sonra da şu ayeti tilavet buyurdu: “Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız bir imtihandır. Büyük ecir ise Allah katındadır”[540] Tahran’da Hacı Ali Rıza adında bir şahıs, bir su kanalı kazdı. Yaklaşık yüz yıldır, Tahran’ın bir bölgesindeki halk o sudan istifade etmektedir. Büyük âlimlerden biri şöyle buyurmuştur: “Bir şahıs onu rüyasında, yanında büyük bir nehir akan bir bağın yanında gördü. O kendisine şöyle dedi: “Bu bağ, cennet bağlarından biridir. Bu nehir de cennet nehirlerinden bir nehirdir. Her ikisi de dünyada kazdığım o su kanalı sebebiyle bana verilmiştir. Ama keşke bir çocuğum olsaydı da bir defa, “La ilâhe illallah” deseydi ve ölseydi. Zira onun tevhidi ikrar etmesinden dolayı büyük bir sevap bana nasip olurdu.” Çocuk Aşkı Altıncı İmam (a.s) Allah Resulü’nden şöyle rivayet etmiştir: “Çocukları seviniz ve onlara merhamet gösteriniz.”[541] Bazı insanlar çocuklara fazla ilgi göstermemektedirler. Eğer ilgi duyuyorlarsa bunu izhar etmemektedirler. Onlar çocuklara karşı kaba, sert ve sıkı davranmaktadırlar. Bu tür kimseler bilmelidir ki bu metotları, insani ve İslâmi bir metot değildir ve kendilerini Hak Teâlâ’nın rahmetinden mahrum bırakacaktır. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah, kendi kuluna, çocuğuna karşı duyduğu şiddetli sevgiden dolayı elbette merhamet eder.”[542] Yedinci İmam (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah, kadın ve çocuklar için gazaplandığı kadar hiçbir şeye gazaplanmaz.”[543] Hak Teâlâ’nın gazabı, erkeklerin ailesine karşı kötü davranması ve vefasızlığının ürünüdür. Altıncı İmam (a.s) şöyle buyurmuştur: “Musa (a.s) Tur dağında Hak Teâlâ’ya şöyle arz etti: “Hangi amel senin nezdinde daha üstündür? ” Allah şöyle buyurdu: “Çocuk sevgisi.”[544] Çocukları Öpmek Şia’nın büyük âlimlerinden olan, Fetal Nişaburi değerli kitabı, Revzet’ul- Vaizi’nde bir Masum’dan şöyle rivayet etmektedir: “Çocuklarınızı çok öpünüz. Şüphesiz her öpüşte sizin için uzunluğu beş yüz yıllık yol olan cennette bir derece vardır.”[545] Bir şahıs Allah Resulü’nün (s.a.a) huzuruna gelerek şöyle dedi: “Şimdiye kadar çocuğumu öpmedim.” Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Şüphesiz bu şahıs, cehennem ateşinin ehlidir.” Bu konuda kız ile erkek arasında hiçbir fark yoktur. Kız ve erkek Allah’ın inayetidir, her ikisi de insanoğludur. Kızı olduğunda yüz asanların ruh haleti, cahiliye dönemindeki Arapların haletidir. Varlıkları ahmaklıkla kirlenmiş kimselerdir. Hak Teâlâ’nın izniyle, gelecek konuşmamızda kız çocuğuna sahip olma konusuna işaret edeceğim. Böylece İslâm’da kız çocuğuna sahip olmanın yüce makamı da ortaya çıkacaktır. Masumlardan çocuklar hususunda nakledilen ve riayet edilmesi ahlâki açıdan çok büyük önem arz eden tavsiyelerden biri de şudur: “On yaşına vardığında kız ve erkek çocukların yatağını ayırın.”[546] Allah Resulü’nün (s.a.a) de, bu konuda dikkat edilmesi gereken çok önemli bir tavsiyesi vardır: “İki erkek çocuğunun, iki kız çocuğunun ve bir kız ile bir erkek çocuğunun on yaşına geldiklerinde yataklarını ayırın.”[547] Evet, bir arada yatmak maslahat değildir. İki erkek çocuk veya bir erkek ve bir kız çocuğu veya iki kız çocuğunun bir arada yatması maslahat değildir. İslâm’ın ince görüşü, bunu beğenmemektedir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çocuğunu yedi yaşına kadar bırak oynasın, yedi yıl da onu gözet. Eğer (dindar olarak) kurtuluşa erecek olursa ne mutlu! Aksi takdirde onda hayır yoktur.”[548] Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınıza yüzmeyi ve ok atmayı öğretiniz.”[549] Hakeza Allah Resulü şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınıza saygı gösteriniz ve güzel terbiye ediniz ki sizlerin bağışlanmanıza sebep olsunlar.”[550] Malik-i Dinar şöyle diyor: “Laubali bir kimseydim, İslâm’dan haberim yoktu. Üç defa evlendim ve kısır oldukları için onları boşadım. Sonraki eşimden bir erkek çocuğum oldu. Altı yaşında onu okula götürdüm. İkindi vakti eve gelince, onun hastalandığını gördüm. Sonradan açığa çıktığı üzere öğretmenin ona öğrettiği ilk ayet şuydu: “İnkâr ederseniz, çocukları ihtiyarlatan o günden kendinizi nasıl koruyabileceksiniz?”[551] Onun hastalığı geçmedi ve dünyadan göçtü. Kabrinden ayrılmaz oldum. Bir gece uyku âleminde tek başıma korkunç bir çölde olduğumu gördüm. Korkunç ve yabancı bir canavar bana saldırıyordu. Kaçmaya başladım. Bir duvarın yanına vardım. Duvardan yukarı çıkmak ve duvarın arkasına atlamak istedim. Böylece kendimi o canavardan kurtarmak istedim. Aniden oyun oynayan bir çocuk gördüm. Onlara çocuğumu sordum, onu çağırdılar. Ona, “Azizim neredesin? ” dedim. O şöyle dedi: “Öldükten sonra beni bir Kur’ân öğretilen sınıfa götürdüler. Kur’ân öğrenerek cennete ve Hakk’ın rahmetine müstahak hale geldim.” Ona şöyle dedim: “Beni takip eden bu canavar nedir? ” O şöyle dedi: “Babacığım, bu senin çirkin ahlâkının ve amellerinin zuhurudur.” Korkudan uyandım, bütün çirkinlikleri terk ettim, tövbe etme başarısını elde ettim ve hak yolda yürümeye başladım. (İslam'da Aile Düzeni Üstad Hüseyin Ensariyan) | |
|
Etiketler |
aile, bakımı, cocuk, düzeni, İslamda |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
İslamda Aile Düzeni - Hamilelik, Süt Emzirme Ve İsim Koyma | Elysian | İslamiyet | 0 | 25 Mart 2014 18:28 |
Kadının Hicap Ve İffeti (İslam'da Aile Düzeni H. Ensariyan) | Elysian | İslamiyet | 0 | 25 Mart 2014 17:55 |
Eş Seçme Yolu - İslam'da Aile Düzeni | Elysian | Genel İslami Konular | 0 | 25 Mart 2014 17:47 |
İslam Aile Düzeninde Sağlık | Elysian | Genel İslami Konular | 0 | 25 Mart 2014 15:10 |
Saralı Çocuk Bakımı | Liaaa | Çocuk Sağlığı | 0 | 18 Haziran 2012 12:21 |