Hz. Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: Resulullah (as) buyurdular ki; “İki kelime vardır, bunlar dilde hafif, terazide ağır, Rahman’a da sevimlidirler: Sübhânallâhi ve bihamdihî sübhânallâhi’l-azîm. (Allah’ım! Seni hamdinle tesbih ederim, Yüce Allah’ım seni tenzih ederim) kelimeleridir. [Buhari, Daavat, 65]
Cennet'de Nasıl Ağaç Dikilir ?
Peygamberimiz (s.a.v) buyurdu ki,
- Cennetde ağaç yokdur. Oraya çok ağaç dikiniz!.
- Oraya ağacı nasıl dikelim dediklerinde,
-Tesbîh, tahmîd, temcîd ve tehlîl okuyarak) buyurdu.
Yanî, (Sübhânallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber) diyerek Cennete ağaç dikiniz buyurdu.
Bir hadîs-i şerîfde,
-Bir kimse, Sübhânallahil'azîm ve bihamdihi derse, onun için Cennetde bir ağaç fidanı dikilir, buyurdu.
Görülüyor ki, Cennet ağacı, dünyâda harfler ve sesler şeklinde, bu kelimeye yerleşdirilmiş olduğu gibi, Cennetde, bu kemâller ağaç şeklinde bulunmakdadır. Bunun gibi, Cennetde bulunan herşey, dünyâdaki ibâdetlerin, iyi işlerin netîceleridir. Allahü teâlânın kemâllerinden herhangi biri, bu dünyâda, iyi sözlerde ve iyi işlerde yerleşdirilmiş olduğu gibi, bu kemâlât, Cennetde, lezzetler, nimetler perdesi altında meydâna çıkar. Bunun içindir ki, oradaki lezzetleri, nimetleri Allahü teâlâ beğenir. Bunları tadmak, Cennetde sonsuz kalmağa ve Allahü teâlâya kavuşmağa sebeb olur.
***
Bir kul, ibâdet ederken, bu ibâdette bulunan her güzelliği ve iyiliği Allahü teâlâdan bilmelidir! Çünkü, Onun güzel terbiye etmesinden ve ihsânındandır. İbâdette kusûr ve aşağılık bulunursa, bunların hepsi kuldan gelmektedir. Kulun özünde bulunan kötülükden hâsıl olmaktadır. Hiçbir kusûru, aşağılığı Hak teâlâdan bilmemelidir.
O makâmda, yalnız iyilik, güzellik ve kemâl vardır. Bunun gibi, bu âlemde bulunan her güzellik ve üstünlük Allahü teâlâdandır. Her kötülük ve aşağılık da, mahlûklardandır. Çünkü mahlûkların aslı, özü ademdir. (Adem) de, her kötülüğün ve aşağılığın başlangıcıdır. (Adem, yokluk demektir.)
(Sübhânallahi ve bi-hamdihi) güzel kelimesi, bu iki şeyi açıkca bildirmekdedir. Hak teâlânın tenzîhini ve takdîsini yani Ona yakışmayan aşağılıklardan ve kötülüklerden uzak olduğunu çok güzel bildirmektedir.
Bu güzel kelime, şükür yapmağı, hamd etmekle bildirmektedir. Çünkü hamd, her şükrün başıdır. Hak teâlânın güzel sıfatlarına ve işlerine ve bütün ni’metlerine ve büyük ihsânlarına hamd kelimesi ile şükür edilmektedir. Bunun içindir ki, hadîs-i şerîfde, “Bir kimse, bu güzel kelimeyi gündüz veya gece, yüz kerre söylerse, o gün veya o gece, hiç kimse onun kadar sevâb kazanamaz. Ancak onun gibi söyliyen kazanır” buyuruldu. Başkalarının ibâdeti, onunla nasıl bir olabilir ki, o kimse, bu güzel kelimenin son parçası ile, bütün iyiliklerin ve ibâdetlerin şükrünü yapmış olmakdadır. Bu güzel kelimenin baş tarafı ise, ayrıca Hak teâlâyı kötülüklerden ve aşağılıklardan tenzîh ve takdîs etmektedir. O hâlde, bu güzel kelimeyi her gün ve her gece yüz kerre okumalıyız! İnsanları iyi işleri yapmağa, ancak Allahü teâlâ kavuşturur.
*** İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
"Cennetin ağaçları, nehirleri dünyadakilere hiç benzemez. Orada olan herşey, dünyadaki ibadetlerin, iyiliklerin meyveleridir."
Peygamber efendimiz, "Cennette ağaç yoktur. Tesbih, tahmid, temcid ve tehlil okuyarak, Yani -Sübhanallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü vAllahü ekber- diyerek oraya çok ağaç dikiniz" buyurdu. (Müj. m. 302)
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
"Allah indinde en kıymetli söz, -Sübhanallahi ve bihamdihi- dir." [Müslim]
"Günde yüz defa -Sübhanallahi ve bihamdihi- diyenin, günahları deniz köpüğü kadar da olsa affedilir." [Müslim]
"Gece ibadet etmek kendine güç gelen veya malını hayra sarfetmekte cimrilik eden yahut düşmanla savaşmaktan korkan, çokça -Sübhanallahi ve bihamdihi- desin. Çünkü bu, Allah yolunda infak edeceği, bir altın dağdan daha kıymetlidir." [Taberani]
"Dilde hafif, terazide ağır ve bağışlayıcı olan Allah indinde en kıymetli iki cümle: -Sübhanallahi ve bihamdihi, Sübhanallahilazim- dir" [Müslim]
elimizde böyle bi hazine var değerlendirelim inşallah...
Alıntıdır.
DİYELİM SİZDE KATILIN İNŞ..
(Sübhânallahi velhamdülillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber)