27 Mart 2024, 12:08 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Burdur Altınyayla Tarihi Geçmişi Altınyayla (Dirmil) ile ilgili ilk bulunabilen tarihi bilgiler Likya tarihi ile örtüşmektedir. İlk çağlarda Antalya körfezinin batısı ile Dalaman Çayı’nın doğusu arasıda kalan bölgeye Likya denilmekteydi. Önceleri bölgede Likyalılar egemen olmuşlarken daha sonraları sırasıyla Persler Büyük İskender İmparatorluğu, Mısır’da kurulan Ptomelar ve Roma egemenliğine girdi. Likya tarihsel coğrafyasının kuzeybatı ucunda yer alan Cybria, Bubon, Balbura ve Oinoanda güç birliği hareketi, başkenti Patara olan Likya bölgesinin içerisinde tetrapolislik olarak yönetilmiştir. Patara antik kenti içerisinde bulunan “Yol kılavuz Anıtı” üzerindeki Tlos, Oinoanda Balbura’dan gelip Trimili üzerinden Cibrya’ya ifadesi’ndeki Trimili yerleşim alanı bugün yaşadığımız Dirmil’dir. İlçe merkezinde antik eserlerin olmayışı buranın Osmanlılar’ın klasik döneminden itibaren yerleşmeye açıldığı kanaatini uyandırmamalıdır. Kaldı ki Cybria, Bubon, Balbura üçgeni arasında kalan bu bölgenin, antik çağa ait kalıntıları ilçenin doğusunda ve Üç Meşe mevkiinin kuzeyindeki yerli halkın “Gavur Beşiği” dediği alan, Dirmil’in çok eskiden itibaren yerleşmeye açık olduğunu göstermektedir. Gavur Beşiği antik alanı için şu yaklaşımlar mümkündür: Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Erken Roma dönemi açısından Patara vilayetinin içinde Trimili adlı önemli kayıtların varlığı da dikkatlerden kaçmaması gereken önemli bulgulardan birisidir.Anadolu’da Likya bölgesel egemenliğinden sonra kurulan Roma hakimiyeti Kavimler Göçünden sonra yerini Bizans egemenliğine bırakmıştır.Erken Osmanlı döneminde bölgede Hamitoğullarının Gölhisar beyi Mehmet ve Yunus bey hakimiyet kurmuşlardır.. 15.yy sonlarında Aydın vilayetinden bazı Türkmenlerin Dirmilcik bölgesine göç ettiği iddiası varsa da bu bazı açılardan genelgeçer ilkelere ters düşmektedir. Tarihin birçok dönemlerinde alçak ve sıcak alanlardan yüksek ve iklimi sert alanlara göç hareketine çok fazla rastlanılmamıştır. Kaldı ki Osmanlı iskan politikası çerçevesinde genel uygulama; kırsal ve dağlık alanlardaki nüfusun, daha çok tarım arazilerine yakın bölgelere yerleştirilmesi biçiminde olmuştur. Bu durumda Aydın’dan Dirmil’e bir göç hareketinin olabileceği ihtimali son derece zayıf bir yaklaşım olarak telakki edilmelidir. Yörenin kültürel ve filolojik ilişkilerine bakıldığında yörede kullanılan birçok sözcük ile Batı Antalya ve Fethiye’nin köylerinde kullanılan sözcüklerle benzerlik gösterdiği açıkça bellidir. Ancak “Gavur Gediği”nden itibaren yörenin kültürel ve filolojik özellikleri, Ege özellikleriyle çok fazla uyuşmamaktadır. Bu da göç hareketinin batıdan değil de güneyden ve doğudan yapıldığına dair önemli bir yaklaşımdır.19.yy sonlarından itibaren Dirmil; Konya Vilayeti Burdur Sancağı Tefenni Kadılığı Armutlu Nahiyesine bağlı bir karye(köy) olarak yönetilmiştir.Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ayanlık sisteminin çok hızlı gelişmesiyle birlikte bölgede de önemli ölçüde ayanlık sistemi gelişmiş ve büyük toprak sahibi yeni zümreler ortaya çıkmıştır. Bu zümrenin etkinliği 1950 yıllarına kadar devam etmiştir. Bu dönemde büyük çiftlikler kurulmuş ve daha yaygın bir ifadeyle ağalık sistemi tam anlamıyla yerleşmiştir. elinde kalmıştır. 150 yıllık bölüşüm karşısında bile bu topraklar Dirmil’e göre yine en büyük toprak parçaları olarak varlıklarını sürdürmektedirler. 1319(1901) - 1321(1903) tarihli, Maarif-i Umumiye Salnamelerinde Konya vilayeti, Burdur sancağı, Tefenni kazası, Dirmil karyesindeki (köyündeki), üç adet medreseye ait özet bilgiler şu şekildedir: Sait Efendi tarafından yaptırılan, Süleyman Efendi’nin müderrislik yaptığı, medrese bugün Hacı Muhittin Öztürk ve oğlu Hacı Sait Öztürk’ün evleri arasında yapılmıştır. Medresenin 15 öğrencisi olmuştur. Ancak bugün medresenin kalıntılarına ait hiçbir bulgu yoktur. Müderris Süleyman Efendi tahminimizce 1326 (1910) yılında ölmüştür. Evlatlarından hayatta olan da yoktur. Süleyman Efendi oğlu Niyazi Öztürk çok uzun süreler Yemen’de savaşa katılarak geriye dönmüştür. Bu sülaleden bir kişinin Rodos Adası’na eğitim görmeye gittiği ve orada kaldığı; buradaki sülalenin üyelerinin kişi adlarının aynı şekilde Rodos’ta da mevcut olduğu; Hacı Muhittin Öztürk’ün teknik konularda son derece başarılı bir kişi olduğu, sülalenin şu anda yaşayan üçüncü kuşak fertleri tarafından ifade edilmiştir. İkinci medrese, köy ahalisi tarafından bugünkü çarşıya yakın bir bölgede yaptırılan İbil oğlu Nasuh Efendi’ye ait olan 10 öğrencisi bulunan medresedir. Müderris İbil oğlu Nasuh Efendi 1947 yılında vefat etmiş, oğullarından Mehmet Çavuş uzun yıllar Yemen’de savaşmış, kendisinden hiçbir şekilde haber alınamamıştır. Ancak daha sonra tekrar memleketine dönmüştür. Üçüncü medrese, Kızılyaka köyünde yine köy halkı tarafından yaptırılan Halim Efendi medresesidir. Medrese bugünkü Kızılyaka Eski Camii’ne yakın bir alanda yapılmıştır. 25 öğrencisi olan medresenin şu anda hiçbir kalıntısı yoktur. 1. Dünya savaşı’nda bölgede herhangi bir işgal olayı olmamıştır. Ancak 1911-1922 arasındaki savaş yıllarında birçok insanımız, bütün Türkiye’de olduğu gibi ya şehit olmuş ya da gazi olarak geriye dönmüştür. O kadar ki Çanakkale savaşlarında veya Yemen’de her sülaleden ortalama en az bir kişi savaşmış çoğu da geriye dönememiştir.Hatta o yıllarda cenazeleri bile kadınların defnettikleri ifade edilmektedir. 1930 ve 1940'lı yıllar yoksulluğun had safhada olduğu bir dönemdir. Uzun bir savaştan çıkmış olan toplum, kısa sürede kendisini toparlayıp tekrar üretime hemen geçememiştir. Yıllardır ekilemeyen topraklar, el sanatları, küçük atölyelerin hemen faaliyete başlaması uzun zaman almıştır. İnsanların çoğu karın tokluğuna da olsa büyük toprak sahiplerinin kapısında çalışmak zorunda kalmışlardır. 1950’den sonra en önemli olaylardan birisi “Çiftçiye Toprak Kazandırma Kanunu” çerçevesinde Ali Çavuş “Eryavuz”un muhtarlığı döneminde yaylada Yalınova-Çeşmeönü arasının bütün köylüye tarla olarak dağıtılmasıdır. Bu dönemde siyasal ve ekonomik güç, ayan soylu sülalelerden sıradan sayılabilecek sülalelere geçmeye başlamıştır.Dirmil’de 1955’ten. İtibaren belediye kurulmuş ve ilk Belediye Başkanı da Mehmet Efendiler’den Kamil Şentürk olmuştur.Batı Akdeniz’in bu şirin kasabası 1990 yılında hiç de alışamadığı bir isimle Altınyayla olarak ilçe olmuştur. tr.wikipedia.org'dan alıntıdır. | |
|
27 Mart 2024, 13:46 | #2 |
Çevrimiçi # Forum Dedesi #
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Burdur Altınyayla Tarihi Geçmişi Buradan tren geçmiyor bildiğim kadarı .. Ama oksijen cenneti ve akciğer ve siroz gibi hastalıkları olan burada 1 ay kalsa çok fark eder bence ...
__________________ Yahudi mi dediniz? onlar yumurtalarini pisirmek icin dunyayi atese vermekten cekinmeyen LANETLILERDIR!!! Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. |
|
29 Mart 2024, 23:16 | #3 | ||||
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Burdur Altınyayla Tarihi Geçmişi
Etmezmi hiç Ege tarafı ne de olsa Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Tertemizdir havası İstanbul'a Ankara'a göre Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. | ||||
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Burdur Ağlasun Tarihi Geçmişi | SpinoZi | İl ve İlçelerimizin Tarihçesi | 2 | 27 Mart 2024 12:05 |
Sivas Altınyayla Tarihi Geçmişi | SpinoZi | İl ve İlçelerimizin Tarihçesi | 0 | 30 Ocak 2024 18:17 |
Burdur / Altınyayla Ilçesi | Ecrin | Akdeniz Bölgesi | 0 | 31 Aralık 2011 17:04 |
Burdur’un Türk Tarihi Dönemi | Ecrin | Akdeniz Bölgesi | 0 | 18 Aralık 2011 12:06 |
Burdur Altınyayla İlçesi | efLatun | Akdeniz Bölgesi | 0 | 04 Kasım 2011 23:07 |