10 Kasım 2013, 09:43 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Atatürk'ün son bir yılı Bütün hayatı mücadele içinde geçen Atatürk’ün 1937 yılının sonlarına doğru sağlığı bozulmaya başlamıştı. Buna rağmen o dönemde yoğun bir biçimde bitmeyen bir heyecanla Hatay'ın ana vatana dahil olması için çalıştı. Karaciğer rahatsızlığı Ocak 1938'de daha da belirginleşti. Büyük Önder son günlerini İstanbul’da sürekli doktorların gözetiminde geçirdi. 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat dokuzu beş geçe Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini kapadı. Ölümü büyük üzüntü yarattı. Atatürk gömüleceği yer konusunda bir vasiyette bulunmamıştır. Ancak Atatürk, 1923 yılında bir sohbet sırasında ''Elbet bir gün öleceğim, beni Çankaya'ya gömer hatıramı yaşatırsınız'' demiş ardından da ısrarlı olmadığını belirtmek için ''Beni milletim nereye isterse oraya gömsün fakat benim hatıralarımın yaşayacağı yer Çankaya olacaktır'' şeklinde de eklemiştir. Aydın Milletvekili Mithan Aydın, Anıtkabir olarak da Rasattepe'yi önermiş. Bu öneri de kabul görmüştür 1 Kasım 1937 Cumhurbaşkanı Atatürk’ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin V. dönem III. toplantı yılını açış konuşması: “...Milletimizin lâyık olduğu yüksek uygarlık ve refah seviyesine varmasını alıkoyabilecek hiçbir engel düşünmeye yer bırakılmadığını ve bırakılmayacağını huzurunuzda söylemekle bahtiyarım!” 1937 yılının sonlarına doğru sağlığı iyice bozulmaya başlayan Atatürk, yine de yurt gezilerine çıktı. Atatürk, 12 Kasım 1937'de Başbakan Celal Bayar ile birlikte trenle yurt gezisine çıktı. Sivas - 13 Kasım 1937 Malatya - 14 Kasım 1937 Diyarbakır / Ergani - 15 Kasım 1937 Atatürk’ün, saat 18.00’de Diyarbak›r’a gelifli, Halkevi ve Orduevi’ni ziyareti, Halkevi’nde orkestra tarafından şerefine verilen konseri dinledikten sonra kısa konuşlması: ''Yirmi sene sonra tekrar Diyarbakır’da bulunuyorum. Dünyanın en güzel ve en modern binası içinde, modern, nefis bir müziği dinleyerek... İnsanlığın uygar bir halkı huzurunda, bu halkın evinde duyduğum zevk ve saadetin ne kadar büyük olduğunu elbette takdir edersiniz. Bunu kaydetmekle bahtiyarım” Diyarbakır - 16 Kasım 1937 Elazığ - 17 Kasım 1937 Singeç Köprüsü’nün açılışı - Pertek / Tunceli - 17 Kasım 1937 Pertek - Tunceli / 17 Kasım 1937 Adana - 19 Kasım 1937 Kız Enstitüsünü ziyaret ederken / Adana - 19 Kasım 1937 Mersin - 19 Kasım 1937 “Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum. Buna cidden sevinmekteyim. Fakat beraber yaşadığımız müddetçe benim hede?me yürümenizi hepinizden talep etmek, meşru bir hakkım olarak tanınmalıdır.” Mersin - 19 Kasım 1937 Afyon - 20 Kasım 1937 Atatürk’ün gece saat 23.30’da Doğu seyahatinden trenle Ankara’ya dönüşü ve Doğu seyahati izlenimleri hakkında demeci: “...Gerçek insanlık tereddütsüz kabul eder ki, Türkiye Cumhuriyeti ve onun bugünkü sahipleri olan Türkler, bütün dünya uygarlık ve insanlığı için bir benzeme örneğidir” 23 Kasım 1937 Atatürk’ün öğleden sonra otomobille Gazi Orman Çiftliği’ne kadar bir gezinti yapması ve dönüşte Keçiören’de Cevat Abbas Gürer’in evine uğraması. 30 Kasım 1937 Atatürk’ün, Hatay’da yürürlüğe giren yeni rejimle (bağımsızlık) ilgili olarak Ulus gazetesi başyazarı Falih Rıfkı Atay’a demeci: “...Hatay’da Fransız delegesi, Hataylıların çok şevk ve heyecanla bayram yapmaları do¤al olan bir günde eğer Hatay Türklerini serbestçe bugünü kutlamaktan men edecek önlemler almışsa, buna yazık demekle yetinirim. Çünkü böyle bir zihniyet, devletler arasında yüksek dostluk ilişkilerinin bugün ve yarın için olumlu yolda yürümek lüzumunun henüz anlaşılmamış olmasından ileri gelir!” 25 Aralık 1937 Atatürk’ün, Gaziantep’in kurtuluşunun 16. yıldönümü nedeniyle gece Ankara Halkevi’nde düzenlenen toplantıyı şereflendirmesi ve Gazianteplilere telgrafı: “...Eğer bir gün millet, vatan ve Cumhuriyet’in yüksek menfaatleri gerektirirse, o çevre kahramanlarının geçmişte olduğundan daha yüksek kahramanlıklar göstermeye hazır bulunduklarına da şüphem olmadığı bilinmelidir!” 1 Ocak 1938 Atatürk’ün, yeni yıl nedeniyle kendisine gönderilen kutlama telgraflarına Anadolu Ajansı aracılığıyla açık teşekkürü: Atatürk’ün, gece saat 23.45’de -o günlerde ağır bir grip geçirmekte olan- İsmet İnönü’ye mektubu: “Benim sevgili dostum, kardeşim, aziz evlâdım! Dün akşam yeni yıl tebrikini aldım, çok duygulandım. Derhal Başyaver’imle, senin hakkındaki sarsılmaz kardeşlik ve arkadaşlık hislerimle tebriklerimi bildirdim. Bu defa biraz uzunca süren rahatsızlığını senden ziyade beni üzdü. Zaman zaman, seni yatağında ziyareti düşündüm; rahatsız olmandan sakınarak bunu dolaylı yaptım. Artık iyisin! Yakın aldığım haberler, bunu doğrulamaktadır. Tekrar yeni senenin, senin, benim ve bütün Türk milletinin huzur, sükûn ve parlaklıklar ile karşılaşacağının müjdesi gibi gördüğümü, size ulaştırıyorum. ..Derin muhabbetle, sarsılmaz kardeşlik, arkadaşlık hisleriyle gözlerinden öperim” 4 Ocak 1938 Atatürk’ün, Çankaya’da akşam sofrada yazdırdıkları: “...Biz bir Türk bestesini dinlediğimiz zaman, ondan geçmişin uyanma bırakması lâzım gelen hikâyesini kalbimize giren oklar gibi duymak isteriz. Acı olsun, tatlı olsun biz bir beste dinlerken ve farkında olmaksızın hislerimizin incelir olduğunu duymak isteriz. Bütün bunlardan başka musikiden beklediğimizin maddi, fikri ve hissi uyanıklık ve çevikliğin kuvvetlenmesi olduğuna şüphe yoktur. Yeni şairlerimizden, ediplerimizden, musiki bilginlerimizden ve bilhassa ses sanatkârlarından istediğimiz ve aradığımız bunlardır” Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. DENİZALTILARA VERDİĞİ İSİMLER 17 Ocak 1938 Atatürk’ün, dört yeni denizaltı gemisinin isimlendirilmesi hakkında Başbakan Celâl Bayar’a el yazısıyla direktifi: “Yeni dört denizaltı gemilerimiz için bulduğumuz isimler şunlardır: 1)Saldıray, 2)Batıray, 3)Atılay, 4)Yıldıray. Bunların mânalarını izaha bile hacet olmadığı kanaatindeyim. Mânaları, som Türkçe olan bu kelimelerin kendisindedir; yani saldıran, batıran, atılan, yıldıran” İLK SİROZ TEŞHİSİ 22 Ocak 1938 Atatürk’ün, baz› şikâyetleri üzerine Yalova’da Dr. Nihat Reflat Belger tarafından muayenesi ve ilk defa olarak “siroz başlangıcı” teşhisinin konulması.. (Bu teşhis, daha sonra diğer hekimlerle beraber Fransa’dan davet edilen Prof. Dr. Fiessinger tarafından da doğrulanmıştır). 23 Ocak 1938 Atatürk’ün, Yalova’ya çağrğlan Prof. Dr. Neflet Ömer İrdelp tarafından muayenesi 2 Şubat 1938 Atatürk’ün, Bursa Belediye Başkanı Neflet Kiper’e mektubu: “...Bursa kaplıcalarının büyük ve medenî ihtiyaçlarından birini karşılayan Çelikpalas Oteli’nin Bursa Belediyesi’nin de gayret ve yardımıyla daha fazla gelişebilmesini temin için bu otelin ait olduğu şirketteki 34.830 Türk liralık hissemi Belediye’ye terk ediyorum. Aynı zamanda vaktiyle Bursa Belediyesi’nin 1923 tarihinde bana hediye etmiş olduğu, otel bahçesine bitişik köşkü de bütün eklentileri ile Belediye’yi hibe ettim” 7 Şubat 1938 Atatürk’ün, öksürük ve göğüs ağrısı nedeniyle gece Dolmabahçe Sarayı’na çağrılan Dr. Nihat Reflat Belger tarafından muayenesi ve zatürree (pnömoni) teşhisinin konulması (Atatürk, bu teşhis üzerine 10 gün kadar tedavi altına alnmıştır) 27 Şubat 1938 Atatürk’ün, akşama doğru şiddetli bir burun kanaması geçirmesi (Bu kanama nedeniyle, akşam Balkan Antantı üyeleri şerefine verilen yemeğe geç gelmiştir). Balkan Antantı Konseyi üyeleri ile Ankara'da - 27 Şubat 1938 28 Şubat 1938 Atatürk’ün, Başbakan Celâl Bayar’ı kabulü ve yabancı hekim getirilme isteğine karşı söyledikleri: “Ortada Hatay meselesi var; hastalığım dışlarda duyulursa fena olur. Dr. Neflet Ömer’le konuş; bizim doktorlar bir muayene ve konsültasyon yapsınlar...” 15 Mart 1938 Atatürk’ün, Başbakan Celâl Bayar’ı kabulü ve onun yabancı hekim getirilmesi isteğini tekrarlaması üzerine cevabı: “Çocuk, ne yapacaksan çabuk yap; ben hastayım!” 30 Mart 1938 Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin, -Fransa’dan davet edilen Prof. Dr. Fiessinger’in Atatürk’ü muayenesinden sonra- Atatürk’ün hastalığı hakkında ilk resmî bildiri yayımlaması (Bu bildiride, Fiessinger’in muayenesi sonucu Atatürk’ün sağlığında endişe verici bir durum olmadığının belirlendiği ve kendisine 1,5 ay kadar istirahat tavsiyesinin yeterli görüldüğü belirtilmiştir.) 31 Mart 1938 Prof. Dr. Fiessinger’in, akşam ekspresle İstanbul’dan Paris’e hareketi ve gazetecilere Atatürk hakkında söyledikleri: “Bu kadar dinamizmin, bu kadar zekâ ve canlılığın bir arada toplanması pek enderdir. Zamanımızın birçok büyük adamlarıyla temas ettim; fakat Büyük şefiniz Atatürk, bunlardan hiçbiriyle bir tutulamaz!” Yugoslavya Savunma Bakanı Orgeneral Lujibomir MARİÇ ile Ankara'da - 19 Mayıs 1938 Viranşehir Harabeleri’nde / Mersin - 21 Mayıs 1938 Mersin - 22 Mayıs 1938 Haydarpaşa / İstanbul - 27 Mayıs 1938 28 Mayıs 1938 Atatürk’ün, akşam Florya’dan Dolmabahçe Sarayı’na dönerken bir fenalık geçirmesi 29 Mayıs 1938 Atatürk’ün, akşam geçirdiği rahatsızlık üzerine Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp tarafından muayene edilmesi (Neşet Ömer, bu muayenesinde karında su toplanmaya başlandığını belirlemiştir) 1 Haziran 1938 Atatürk’ün Savarona yatına geçişi (Atatürk, bu tarihten 25 Temmuz 1938 gününe kadar yatta kalmıştır) Savarona yatında - 1 Haziran 1938 14 Haziran 1938 Atatürk’ün, Savarona yatından Cenevre’de bulunan Afet İnan’a mektubu: “...Tamamen iyileşme ümidi ve şansı kuvvetlidir” 16 Haziran 1938 Atatürk’ün, Savarona yatında, o gün Balkan turuna çıkmak üzere kullandığı uçakla Yeşilköy’den Atina’ya uçacak olan Sabiha Gökçen’i kabulü ve söyledikleri: “Birkaç saat sonra senin büyük bir Balkan turuna çıktığını ve Türk kadınlığını göklerde şerefle temsil ettiğini, bütün dünya radyoları yayımlayacaklar, herkese duyuracaklar! ..Seni geçirmeye gelmek isterdim Gökçen; ama ne yazık ki bacaklarımda, dizlerimde derman bulamadım. Ama bu sözlerime sakın üzülme! Balkan turun, hepimiz için hayırlı olsun çocuğum!” 21 Haziran 1938 Atatürk’ün, Savarona yatında, kullandığı uçakla Balkan turunu tamamlayarak Yeşilköy’e inen Sabiha Gökçen’i kabulü ve söyledikleri: “Gökçen, döndüğüne sevindim. Beni çok mutlu ettiğini biliyor musun bu yaptıklarında? Kaç gündür dünya ajanslarını dikkatle izliyorum. Hepsi senden uzun uzun sitayişle bahsediyorlar. Türk gençlerini, Türk kızlarını şerefle temsil ettin çocuğun. Bu, benim için en büyük mükâfat sayılır!” 10 Temmuz 1938 Atatürk’ün, gece ateş yükselişinin eşlik ettiği bir rahatsızlık geçirmesi (Yapılan muayene sonucu zatürree başlangıcı teşhisi konulmuştur). 26 Temmuz 1938 İsmet İnönü’nün, Atatürk’e mektubu: “Büyük, Sevgili Atatürk, Lozan günü vesilesiyle iltifatınızı söyletmek lütfunda bulundunuz. Kendi ıstırabınızı unutarak bana yeniden sağlık, bahtiyarlık verdiniz. Şükran ve minnetlerimi kabul buyurunuz. Velinimetim Atatürk, kesinlikle eminim ki bu hastalık günlerini geçireceğiz. Siz, bütün afiyet ve neşenizle ve şerefle daha çok uzun seneler millet ve memleketi idare buyuracaksınız. Derin tazimle ve dayanılmaz bir özleyişle ellerinizden öperim velinimetim” 28 Ağustos 1938 Atatürk’ün, Dolmabahçe Sarayı’nda Sabiha Gökçen’i kabulü ve söyledikleri: “30 Ağustos’u bensiz kutlayacaklar! Oysa o kadar isterdim ki törene katılmayı.. Çocuklarımızı görmeyi, modern araç ve gereçlerle donanan ordumuzun geçişini görmeyi.. Biliyor musun Gökçen, bayrağımızı da özledim; onun şöyle anlı şanlı dalgalanışını, göklerle bütünleşmesini..” 30 Ağustos 1938 Atatürk’ün, Sabiha Gökçen’i kabulü, o günkü tüm gazetelerde yer alan 30 Ağustos’la ilgili yazıları okutarak dinlemesi 7 Eylül 1938 Atatürk’e, Prof. Dr. Mim Kemal Öke tarafından -birinci defa- karın ponksiyonu yapılarak toplanan suyun dışarı alınması 8 Eylül 1938 Atatürk’ün sağlık durumu hakkında Dr. Nihat Reflat Belger, Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp ve Prof. Dr. Fiessinger’in müşterek raporu: “.. Bu vakada ‘Laennec’ tipinde bir ‘skleröz hepatit’ söz konusu olamaz. Fakat söz konusu olan ‘Hanot ve Gilbert’ tipinde bir hipertrofi fleklidir” 11 Eylül 1938 Atatürk’ün sağlık durumu hakkında Dr. Nihat Reflat Belger, Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp ve Prof. Dr. Fiessinger’in müflterek raporu: “Yatakta kesin istirahatin devamı. ..Ankara’ya dönüş, bütün yorgunluklardan kaçınmak, 100 metreden fazla yayan yürümemek, karın sarılı olmak ve ikinci ponksiyondan itibaren 6 gün geçmifl bulunmak şartıyla mümkün olabilir. Seremonilere gelince, en aşağı 4 ay müddetle seremoniler, yorulmamak ve ayakta durmamak ve yürümemek şartıyla kabul edilebilir. Aksi takdirde seremonilerden kaçınmak gerekir. Şimdilik ve ponksiyonların arası 3 ayı bulmadan evvel, otomobil veya deniz motoruyla gezinti uygun değildir. Radyo ile nutuk söylemek 15-20 dakikalık kısa zamanla sınırlı kalmak şartıyla mümkün olabilir. Mühim ziyaretler, şezlongta ve mümkün ponksiyonlardan 5-8 gün sonra kabul edilecektir; bu ziyaretler nadir ve kısa olacaktır. Alelâde ziyaretler, yorulmamak şartıyla günde 1-2 saati geçmemelidir. Özet olarak, mümkün olduğu kadar yatakta istirahate devam etmek ve her türlü yorgunluk sebeplerinden kaçınmak şarttır” 19 Eylül 1938 Atatürk’ün sağlık durumu hakkında Dr. Nihat Reflat Belger ve Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp’in müşterek raporu: “Genel durum çok yorgun ve takatsizdir. ..Asit toplanması, ilerleyici bir şekilde devam etmektedir. Miktarı da parasentez ile alınan miktara yaklaşmıştır. Bundan dolayı evvelce söz konusu olan Ankara’ya dönüş meselesinin gerçekleşmesi, daha uygun vaziyet ve şartlara ertelenmesi gerekli görülmüştür” 6 Ekim 1938 İstanbul’un kurtuluşunun 15. yıldönümü nedeniyle gece düzenlenen fener alayı ile Tophane Caddesi’ni geçerek Dolmabahçe Sarayı önüne gelen halkın, “Yaşa Atatürk! Var ol Ulu Önder!” haykırışlarıyla gösterilerde bulunması... 9 Ekim 1938 Atatürk’ün, 45 dakika süreyle radyo dinlemesi 16 Ekim 1938 Atatürk’ün, akşama doğru ilk ağır komaya girişi... Koma hali 2 gün devam etti. Atatürk’ün sağlık durumu hakkında gece saat 22.45’te sürekli ve danışman hekimlerin müşterek raporu: “..Atatürk, kendisini ve etrafındakileri tanımıyor ve sorulan suallere cevap vermiyor; her şeye karşı kayıtsız ve kendisini uyandırmak mümkün olmuyor. Refleksler çok hafif, umumî duyarlılık azalmış; küçük ve hafif hareketler alınabiliyor. 17 Ekim 1938 Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin, Atatürk’ün geçirmekte olduğu rahatsızlığa ait sabah ve akşam yayımlanan iki bildirisi: “...Karaciğer hastalığı normal seyrini izlerken 16.10.1938 pazar günü birdenbire umumî halsizlikle birlikte sindirim ve sinir sistemine ait belirtiler göstermeye başlamıştır.'' (Atatürk’ün sağlık durumu ile ilgili bu bildiriler, 22 Ekim 1938 gününü de içermek üzere sabah ve akşam günde 2 defa yayımlanmıştır). 20 Ekim 1938 Komayı atlatan Atatürk’ün, tamamen kendine gelişi ve durumunun düzelmeye başlaması 22 Ekim 1938 Atatürk’ün, Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak’a söyledikleri: “Gel bakalım, ne dersin; biz gittik, geldik! Bu doktorlar insana âdeta can veriyorlar!” 28 Ekim 1938 Atatürk’ün, akşam Sabiha Gökçen’i kabulü ve söyledikleri: “Yarın bayram, değil mi Gökçen? Bu günü halkımla, halkımın içinde kutlamak isterdim. Beni Cumhuriyet Bayramı’nda halkımdan uzak tutan bu hastalığa lânet ediyorum” 8 Kasım 1938 Atatürk’ün, ikinci defa ağır komaya girişi.. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin, Atatürk’ün sağlığına ait akşam tekrar resmî bildiri yayımlamaya başlaması: “...Bugün saat 18.30’da hastalık birdenbire normal seyrinden çıkarak şiddetlenmiş ve sıhhî vaziyetleri yeniden ciddiyet kazanmıştır.'' 9 Kasım 1938 Atatürk’te, ağır koma halinin devam etmesi Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin, Atatürk’ün sağlığıyla ilgili olarak saat 10.00, saat 20.00 ve saat 24.00’te olmak üzere üç bildiri yayımlaması (Saat 24.00’teki bildiride “Umumî durumun tehlikeli bir hal aldığı” bildirilmiştir). Dolmabahçe Sarayı / İstanbul - 10 Kasım 1938 Atatürk yaşamını yitirdi. ATATÜRK’ün müdavim doktorları tarafından verilen vefat raporu - 10 Kasım 1938 ATATÜRK’ün vefatı, müdavim tabipleri Prof. Neşet Ömer İrdelp, Prof. Mim Kemal Öke ve Dr. Nihad Reşat beyler ile müşavir tabipler Prof. Akil Muhtar Özden, Prof. Hayrullah Diker, Prof. Süreyya H. Serter, Dr. Kamil Berk ve Dr. Abravaya Marmaralı tarafından yazılan şu raporla tespit edildi: “Reisicumhur ATATÜRK’ün umumî hâllerindeki vehamet dün gece saat 24’te neşir edilen tebliğden sonra her an artarak bugün, 10 İkinciteşrin 1938 Perşembe sabahı saat dokuzu beş geçe büyük şefimiz derin koma içinde terki hayat etmişlerdir. 10 İkinciteşrin 1938.” Dolmabahçe Sarayı / İstanbul - 16 Kasım 1938 Atatürk'ün naaşı, Dolmabahçe Sarayı salonunda özel bir katafalka yerleştirildi. Türk bayrağına sarılı ve başında silah arkadaşlarının nöbet tuttuğu tabut, üç gün müddetle milletin ziyaretine bırakıldı. Dolmabahçe Sarayı / İstanbul - 16 Kasım 1938 Atatürk'ün naaşı, Dolmabahçe Sarayı salonunda özel bir katafalka yerleştirildi. Türk bayrağına sarılı ve başında silah arkadaşlarının nöbet tuttuğu tabut, üç gün müddetle milletin ziyaretine bırakıldı. İstanbul - 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe’den çıkarılmadan hemen önce, Ord. Prof. Şerefettin Yaltkaya tarafından cenaze namazı kıldırıldı. Kortej, Galata Köprüsü’nü geçecek, tabut Sarayburnu rıhtımına yanaşmış Zafer torpidosuna, oradan Yavuz zırhlısına çıkarılacaktı. Daha sabahın ilk ışıklarından itibaren çok sayıda vatandaş güzergâhı doldurmuştu. ATATÜRK’ün naaşı, 20 Kasım'da Ankara'ya getirildi. | |
|
Etiketler |
atatÜrkÜn, bîr, son, yılı |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
1934 yılı Anzak Anma Törenlerine Atatürk'ün Göndermiş Olduğu Mesaj. | Sevda | Atatürk Köşesi | 0 | 18 Mart 2012 11:44 |
Atatürk Takvimi 2011-Her Sayfada,Atatürk İle İlgili bilgiler + Resimler Göreceksiniz. | Sevda | Atatürk Köşesi | 0 | 17 Ocak 2011 18:43 |
2010 yılı felaketler yılı oldu | Lucifer | Haber Arşivi | 0 | 12 Ağustos 2010 10:48 |
2010 Yılı Atatürk Takvimi - Farklı Muhteşem Sunum | Hesna | Atatürk Köşesi | 0 | 12 Mart 2010 14:48 |
2010 yılı Microsoft'un Yılı | xLine | Bilim Dünyasından Son Haberler | 0 | 24 Eylül 2009 13:07 |