06 Mart 2012, 16:55 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | BDP'den 'Uludere' Eleştirisi Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında konuştu. Kışanak, Uludere olayının üzerinden 70 gün geçtiğini ve emri verenin ortaya çıkarılmadığını belirterek, "Buna dair bir şey demeyen, insanlardan özür dilemeyen bir iktidar bugün bir parça kadınların arkasına sığınarak Uludere'ye gidiyor. Biz oradaki kadınlardan 'Katiller bulunmadan oraya gitmeyiz' demesini beklerdik"dedi. BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak konuşmasının büyük bir bölümünü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne ayırdı. İki gün sonra Dünya Kadınlar Günü'nün kutlanacağını söyleyen Kışanak, "Biz kadınlar aslında birkaç gün önceden 8 Mart'ı kutlamaya ve mücadeleyi görünür kılmaya başladı. 8 Mart'ta da birçok yerde kadınlar alanlarda olacak. Her yerde direnen ve mücadele eden tüm kadınları yürekten kutluyorum. 8 Mart'ımız kutlu olsun" dedi. Kışanak, 8 Mart gündemine geçmeden güncel birkaç değerlendirme yapacağını belirtti. 'İKTİDAR KADINLARIN ARKASINA SIĞINARAK ULUDERE'YE GİDİYOR' Kışanak, Uludere olayının üzerinden 70 gün geçtiğini ve emri verenin ortaya çıkarılmadığını belirterek, "Aslında bizim için açık ayan beyan ortada olan bir durumu gizlemeye, saklamaya çalışan bir iktidar var karşımızda. Bu olayın mağdurları da, tüm halkta çok iyi biliyor ki o emir bizzat Ankara'dan verildi. Failler burada. Ama bunu itiraf etmiyorlar. Biz kadınlar hep beraber çok güçlü bir mücadele ile bu olayın hesabını sormak için her gün ayakta olacağız" dedi. İnsan hakları kurumları ve kadın kurumlarının kurduğu Uludere'ye Adalet Platformu'nun kurulduğunu söyleyen Kışanak, "Bu platform olayda hayatını kaybedenlerin adından hayat hikayesi yazıyor" diyerek, Aslan Encü adına yazılan hikayeden kısa bir paragraf okudu. Kışanak, okuduğu satırları tüm kamuoyunun vicdanına önerdiğini belirterek, "Bu satırları okumadan Uludere'ye gidenlere, bu satırları okumalarını söylüyorum. Tam 70 gün oldu. Devletin kurumlarının yönettiği bir sürecin sonunda 34 insan katledildi. Ama buna dair bir şey demeyen, insanlardan özür dilemeyen bir iktidar bu gün bir parça kadınların arkasına sığınarak Uludere'ye gidiyor. Biz oradaki kadınlardan 'Katiller bulunmadan oraya gitmeyiz' demesini beklerdik. Biz kadınlar bunun takipçisi olacağız. Unutturmasına izin vermeyeceğiz" şeklinde konuştu. 'GİTTİKLERİ VAROŞLARDA HORLANAN ÇOCUKLARIN DRAMIDIR' Pozantı'da yaşananların vahşet ve iğrençlik olduğunu vurgulayan Kışanak, yaşananların kelimeler ile ifade edilemeyeceğini söyledi. Kışanak, "Orda yaşananlara dair bir şey demeyeceğim. Bir kadın olarak onurumuza dokunan bir şeydir. Ama bize ne yapılmak isteniyor? sorusunu sormak kadınlarında görevidir. Niye bu çocuklar cezaevindeler. En başta bu soruyu soracağız. Kürt sorununun 30 yıldır devlet müdahalesi ile çözmeye çalışan devlet, milyonlarca insanı süren devlet. İşte bu çocuklar bu nedenle cezaevindedir. 30 yıldır kesintisiz devlet şiddeti altında mağdur olmuş bir halkın kurbanlarıdır bu çocuklar. Yakılıp yıkılmış evlerinden yalınayak yollara düşmüş bir halkın mağdur çocuklarıdır bunlar. Gittikleri varoşlarda horlanan çocukların dramıdır" dedi. '2 YILDIR ORADA BİR ÇIĞLIK VAR' Devletin, metropol kentlerde Kürtlerin yan yana yaşamasına dahil tahammül edemediğini belirten Kışanak, "Mahallenin tam ortasına karakol kuruyor. İşgal kuvvetleri gibi tel örgüler ile örülüyor. Gün geçmiyor ki o mahallelerde gaz bombası, cop, dayak olmasın. Sonra da bu çocukları alıp cezaevine götürüyorlar. Oraya giderken, yine horlanma, işkence bu çocukların her gün yaşadığı dramdır. Bu da yetmiyor. Pozantı'da olduğu gibi onları tutuklayan devlet orda da ırkçı, ayrımcı muamele devam etsin diye. Bu çocukları 2-3'er gruplarda 32 koğuşa dağıtıyor. Ondan sonra orda yaşanan insanlık durumu herkes duydu biliyor. Bu ırkçı, çocuk düşmanı zihniyet aslında Pozantı'da yaşananlara 2 yıldır kulağını tıkıyor. 2 yıldır orada bir çığlık var. Ama Adalet Bakanı, savcı kulaklarını tıkıyorlar" dedi. 'VİCDANI OLAN HERKES BUNUN KARŞISINDA İSYAN ETMELİ' Kışanak, Pozantı'da cinsel şiddete uğrayan çocukların derhal ailelerine teslim edilmesi gerektiğini belirterek, "Bu çocuklar ne yaptı. Sizin 'iyi çocuklarınız' gibi olmamak mıdır suçları. Vicdanı olan herkes bunun karşısında isyan etmeli. İsyan ayıp değildir. İsyan insanda adalet duygusu varsa olur. Başkaldırıyı kötü şeylermiş gibi kodluyorlar. Bunu yaparak insanlığınızı yitirin diyorlar bize. Bunu yapmadık. Her zaman bedeli ne olursa olsun onurumuzla yaşamayı her şeyin üstünde tutacağız. Bu çocuklar tüm insanlığın geleceğidir. Vicdanı olan herkes bu çocuklara sahip çıkmalıdır" dedi. Kışanak, yaşananların Kürt sorunu bağlamında olduğunu belirten Kışanak, Adalet Bakanlığı'nın resmi istatistiklerinin, Kürt sorunun çözümsüzlüğe mahkum edilmeye çalışıldığını gözler önüne serdiğini kaydetti. Kışanak, Ekim 2011 tarihi itibariyle Türkiye'de 2 bin 21 çocuğun cezaevinde olduğunu belirterek, "Bu çocukların çok büyük bir bölümü aslında cezaevinde olmasını gerektiren yasal bir neden olmadığı halde cezaevindedir. Çocuğu koruyan adalet anlayışı son çare olarak çocuğu tutuklar. Bulduğun çocuğu cezaevine koy, insanlık dışı her şeyi uygula buradan bu çocukların kendi deyimleri ile 'terbiye' olmasını beklemekte bize özgü devlet anlayışıdır" şeklinde konuştu. 'AKP ELİYLE HAZIRLANMIŞ BİR TERÖR YASASIDIR' Kışanak, 2005 yılında TMK'dan 17 çocuğun ceza aldığını ama 4 yıl içinde bu sayının bin 105'e çıktığını, 2010 yılında bin 23'e ulaştığını belirterek, "Bu AKP eliyle hazırlanmış bir terör yasasıdır. AKP terörünün gerçek yüzüdür. Bu tablonun cevabını Başbakan vermek zorundadır. Kürt çocukları birden bire suç işleme hevesine mi kapıldılar? Ne oldu da bu çocukları her geçen gün cezaevi alıp işkence yapıyorsunuz. Sokağa çıkan, bir slogan atan herkese niye devlet terörü uyguluyorsunuz?" diye sordu. Kışanak, yaşanan bu tabloya verecekleri mücadelenin ise daha çok yürüyüş, miting, slogan ve zılgıt olacağını söyledi. 'KADINLAR 8 MART'TA SOKAKLARDA OLACAK' 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün aslında kadınların "Eşit işe eşit ücret" sloganı ile yürüttüğü mücadelenin günü olduğunu belirterek, 8 Mart'ın tarihçesini anlattı. Kışanak, 1910 yılından itibaren kadın özgürlük mücadelesinin bu günlere gelmesine vesile olan direnişe saygı gösterdiklerini vurguladı. Kışanak, o günden bu güne kadınların artık sesinin daha çok çıkardığını belirterek, "Birlikte olmak, kol kola olmak biz kadınlara güç veriyor. Geleceğe dair umutlarımızı arttırıyor. Kadınların 8 Mart'ta alanlarda daha güçlü olmasını istiyoruz. 5 yıldır her 8 Mart öncesinde biz 8 Mart'ın resmi tatil olması için yasa teklifi veriyoruz. Ama çoğunluğu elinde bulunduran AKP hükümeti kadınların bu talebini reddediyor. Bugün Fatma Şahin, acele bir şekilde hazırlanan yasayı meclisten geçirmeye çalışıyor. Keşke onun yerine 8 Martı resmi tatil eden bu teklifi gündeme alsalardı. İnanıyoruz ki kadınlar bir yolunu bulup 8 Mart'ta sokaklarda olacak" dedi. 'MÜCADELE EDEN KADINLAR DEVLETİN HIŞMINA UĞRUYOR' Kışanak, kadınların yaşadığı en büyük ve görünür sorunun kadına yönelik şiddet olduğunu belirterek, "Örgütlü kadın mücadelesini yürüten kadınlar daha yakından bilir ki, kadına yönelik şiddetin hem kamusal alanda hem de aile içinde çok güçlü bir boyutu var. Kamusal alanda devletin kendisi erkek egemen zihniyet ile buluşmuş bir yapılanmadır. Otorite ve baskıya dayalı bu sistem özgürlük isteyen tüm kadınları da kendisine düşman belliyor. Bu nedenledir ki, toplumsal mücadelede ön saflarda olan kadınlar her zaman devletin hışmına uğruyorlar. Kürt kadınları bunun çok daha katmerlisini yaşıyorlar. Kürt sorunu bağlamında ortaya çıkan sorunların bir de kadın boyutu vardır" dedi. '500'Ü AŞKIN KADIN ARKADAŞIMIZ TUTUKLU' Kürt sorunu eksenli yaşananların kadınlara bir kat daha fazla zulüm olarak döndüğünü belirten Kışanak, "Bu gün 500'ü aşkın kadın arkadaşımız tutukludur. Buradan onlara olan özlemimizi gönderiyoruz. Şu anda 2'si kadın milletvekili olmak üzere, kadın belediye başkanları, DÖKH çalışanları, kadın emekçileri ve kadın gazetecilerin cezaevinde yürüttüğü direnişi de selamlıyoruz. Tutsaklar bu zulme tepkilerini açlık grevleri ile ortaya koydu. Onların direnişlerini selamlıyoruz. Verdikleri mesaj kamuoyuna yansımıştır" ifadesini kullandı. Kışanak, dışarıdaki kadınların mücadeleyi daha fazla omuzlayacaklarını vurgulayarak, "Arkadaşlarımıza buradan onun sözünü veriyoruz. Dışarda milyonlarca kadın sizin için de slogan atacak, yürüyecek, mitinglere katılacak" şeklinde konuştu. Kürt kadınlarının 1 Mart'ta Hakkari ve Nusaybin'de 8 Mart'ın startını verdiğinin altını çizen Kışanak, binlerce kadının meydanlarda kadın kurtuluş ideolojisine olan bağlılıklarını haykırdığını söyledi. Kışanak, "Bu kadınlar barış istemlerini dile getiriyor. Savaş en çok biz kadınları vuruyor. Savaşta hem katledildik hem de yitirdiğimiz canlarımızın acısını yüreğimize bastık. Bu nedenle biz kadınlar barış ve çözüm mücadelesinin en ön saflarında olduk. Bundan sonra da olacağız. Biz kadınlar çözüm için diyalog ve müzakere yöntemini bir kez daha öneriyoruz. Bunun dışındaki yöntemler savaşın devam etmesi demektir. Teslim alma politikalarına sonuna kadar karşı çıkıyoruz. Diyalog ve müzakere yoluyla bu sorunun konuşularak çözülmesi gerektiğine yürekten inanıyoruz" dedi. 'ÇÖZÜMÜN BİR TARAFI ÖCALAN'DIR' Kışanak, Öcalan'ın Kürt sorunun çözümünde en önemli aktör olduğunu belirterek, "Eğer bu sorun diyalog ile çözülecekse bir tarafta Öcalan vardır. Biz bu talebimizi en yüksek sesle dile getireceğiz. 8 Mart mitinglerinde tüm kadınlar bunu haykıracaktır. Buradan 8 Mart'a tüm kadınları davet ediyorum. Kadınlar 8 Mart'ta alanlara koşmalıdır" ifadesini kullandı. BAKAN ŞAHİN'E ELEŞTİRİ Kışanak, Bakan Fatma Şahin'in, "Kürt sorununun çözümde kadınların özel bir yeri vardır" sözünü hatırlatarak, Bakan Şahin'in 1 haftadır yapılan kadın mitinglerine bakmasını istedi. Kışanak, "Kadınlar miting yaparken çatılarda silahlı güvenlik güçler vardı. En son teknoloji ile görüntü alıyorlardı. Sizin buna cevabının nedir biz bunu görmek istiyoruz. Bakan Şahin, görüntüleri incelesin ve bu kadınlara ne söylüyor onu söylesin. Bunu yaparsa biz de bakarız Şahin gerçekten ne istiyor. Biz orda bu sözleri söylerken, önümüze polis panzerleri, ellerinde cop olan binlerce polis ile karşılaştık" dedi. '1 YIL İÇİNDE 257 KADIN KATLEDİLDİ' Kışanak, yürüttükleri mücadeleyi bundan sonra daha kararlı bir şekilde yapacaklarını belirterek, "Yitirdikleri evlatlarına rağmen barış için her zaman en önde mücadele eden barış annelerinin de buradan ellerinden öpüyorum. Biz kadınların yaşadığı şiddetin bir diğer boyutu aile içinde yaşadığımız şiddettir. Kadına yönelik aile içinde yoğun bir şiddet politikası uygulanıyor. Erkek egemen, baskıcı otoriter sistemi aile içinde kadına şiddet uyguluyor. Onlarca kadının öldürülmesinin haberlerini görüyoruz her gün. Bu kadınların çoğu devletten yardım istedikleri halde korunamadılar katledildiler. 2011 yılında basına yansıyan olaylar üzerinden yapılan derlemede 257 kadının öldürüldüğünü görüyoruz. 1 yıl içinde oldu. Bu bir kadın kırımıdır. Bunların 112'si kocası tarafından katledildi. 20 kadın eski kocası tarafından 23 kadın ise sevgilisi tarafından öldürüldü. Erkek kardeşleri, babaları veya oğulları tarafından öldürülen kadınlar da var. Bu tablo kadınların aile içinde nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduklarını gösteriyor" diye kaydetti. Kışanak, kimsenin kadın cinayetlerini münferit olarak tanımlayamayacağını, yaşananların sistematik ve yaygın bir şiddet eğiliminin sonucu olduğunu kaydetti. Bin yıllardan itibaren kadına sesiz olmayı, karşı çıkmamayı tembih ettiklerini belirten Kışanak, "Bir insanın iradesi her şeyiyle birlikte vardır. Bunların büyük bir kısmını yok edip sadece ev içinde görev yapmaya dönüştürmeye çalışan erkek egemen zihniyet kadınların artık kabul etmediği karşı çıktığı bir zihniyettir" dedi. 'KADIN KIRIMININ SORUMLUSU İKTİDARDIR' Kışanak, Bakan Şahin'in "Eskiden de kadına şiddet vardı görünmüyordu. Şimdi olan bunları görünmesidir" sözünü eleştirerek, "Bu söylenmeyecek bir sözdür. 1 tek kadın öldürülse bu bile sorundur. Sizin iktidarınız döneminde 257 kadın öldürülüyor. Siz bu cinayetleri önleyemediğiniz için suçlusunuz. Bu kadınlardan 11'i devlete başvurmuş buna rağmen korunmadan katledilmiştir. Bunun suçlusu iktidardır. Biz kadılar ne yazık ki ev içi şiddeti uzun yıllar 'kol kırılır yel içinde kalır' zihniyeti ile gizledik. Ama kadın bilincinin gelişmesi ile kadınlar artık itiraz ediyorlar. Ancak yine bakanlık verilerine göre aile içi şiddete uğrayan kadınların yüzde 92'si şikayetçi olmuyor. Yani bu yaşanan kırım buz dağının sadece görünen yüzüdür. Biz kadınlar şikayet beklemeden önlemi öneriyoruz. Doğrudan şiddete uğrayan kadının olmasa bile gören bir kadının şikayetinin de esas alınmasını istiyoruz" ifadesini kullandı Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Kaynak : Kanal D Haber | |
|
Etiketler |
bdpden, eleştirisi, uludere |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Hegel Eleştirisi | PySSyCaT | Felsefe | 0 | 11 Kasım 2014 03:21 |
CHP'li İnce'den 4+4+4 eleştirisi | PassioN | Haber Arşivi | 0 | 09 Mart 2012 20:54 |
Maddecilik Eleştirisi | Kalemzede | Felsefe | 0 | 23 Eylül 2011 12:19 |
Ekonomizm Eleştirisi | Kalemzede | Felsefe | 0 | 23 Eylül 2011 12:19 |
Ateizm'in Eleştirisi | noLove | Felsefe | 11 | 29 Mart 2009 02:36 |