04 Aralık 2014, 23:15 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Dil ve alfabe üzerine deneme dizisi Bugün okuduğum bir haber üzerine bu konuyu açma gereği duydum. Haber şu; liselerde Osmanlıca zorunlu ders haline getirildi. Haberde bahsedilen olay şu, Milli Eğitim Şurasında Osmanlıca dersinin zorunlu olması oy çokluğu ile kabul edildi (haberi okumak için arama motorunuza Osmanlıca zorunlu ders yazmanız yeterli). 1 Konuya bir terminoloji düzeltmesi ile gireyim. Osmanlıca diye bir dil yoktur, var olmamıştır ve tarihte hiçbir zaman konuşuru olmamıştır. Osmanlıca olarak bilinen dil Osmanlı Türkçesidir. Şimdi bu açıklamamış çok bilmişlik/bilgi satıcılığı olarak değerlendirebilirsiniz ancak öyle değil. Buradaki ayrım çok kesin olmalıdır çünkü Osmanlıca diye bahsedilen şeyin Türkçeden bağımsız olması düşünülemez. Eğer Türkçeden bağımsız ve kendine has kural ve yapıya sahip bir dil ise Osmanlıca terimi doğru ancak takip edebildiğimiz kadarıyla Osmanlı döneminde kullanılan dil tamamiyle Türkçeye has özellikle göstermekte o yüzden bu dönemde kullanılan dile Osmanlı Türkçesi diyoruz. Bu ciddi hatanın düzeltilmesinden sonra asıl meseleye geleyim. Osmanlı Türkçesi neden zorunlu ders olur ? Benim bu yazı boyunca irdeleyeceğim soru bu. Olayları politize etmeden adım adım gitmek istiyorum. Son yıllarda ülkemizde oldukça moda olan bir akım zuhur etti; Evlad-i Osman'lık. Oldukça popüler olan akımı hepimiz az-çok tanıyoruz o yüzden bir tanımlamaya gitmeye gerek yok. Efendim bu akımın takipçileri temele Osmanlıyı koyup Osmanlı kültür ve medeniyetine göre hayatlarını sürdürmekteler. Bunun böyle olmadığı dünyanın yuvarlak olduğu kadar açık ve nettir neyse mevzu bu değil. Bu insanların yıllardır ısıtıp ısıtıp önümüze koydukları şeylerden birisi de Dil Devrimi. Bu devrim sonucunda bütün ülkenin 1 gecede cahil olduğunu iddia ediyorlar ve dile iade-i itibar istiyorlar. Neden ? Sebebi basit ecdat kullanmış. Tabi bunu daha süslü cümlelerle ve daha damardan vurucu bir şekilde ifade ediyorlar. Osmanlı Türkçesi hakkında bir takım bilgiler paylaşmak istiyorum. Osmanlı Türkçesi dediğimiz dönem Anadolu Türkçesinin büyük bir bölümünü teşkil eden dönemdir. İstanbul'un Fethi ile kurumsal kimliğini kazanır ve 20. yy'a kadar varlığını devam ettirir. Dil canlı bir varlıktır buradan hareketle, Osmanlı Türkçesi de aktiftir ve kendi içerisinde de dönemlere ayrılmaktadır. İslamiyetin ve coğrafyanın etkisiyle Arapça ve Farsça etkisinde kalmış ancak bu etki dil kuralları üzerinde değil daha ziyade kelime dağarcığı üzerinde olmuştur. Bu etki sebebiyle dilin anlaşılırlığı halk nezdinde oldukça düşüktür. -Kesin bir rakam olmamakla beraber Osmanlıda 17. yy sonrasında okur yazar oranı %15-20 arasında olduğu sanılmaktadır. Bence bu rakam oldukça iyimser bir rakam. Halkın konuştuğu dil Türkçe ve bu hiç bir zaman değişmemiştir. - Türkçe içerisinde tarihselden moderne ilk defa bu kadar çok yabancı kelime kullanılmıştır. -Bu rakam Köktürk, Uygur ve Karahanlı dönemlerinde %10'un üzerine çıkmamıştır ancak Osmanlı Türkçesi döneminde %30'un üzerine çıkmıştır- Dilin kurallarına dokunulmamış Türkçe yapı korunmuştur. Türkler tarihselden moderne birçok alfabe kullanmıştır. Çeşitli sebeplerden dolayı yazı sistemi değiştirilmiş ve uygun olan kullanılmıştır. Arap harflerini kullanmamızın sebebi İslami çevreye girmemiz ve bilgi alış-verişinde bulunmamız. Tabi bu tek sebep değil ancak temel sebeptir. Aynı şekilde Arap alfabesinden vazgeçip Latin alfabesine geçmemiz de bir çok sebepten elzemdi. Arap alfabesi Türkçeye uygun bir alfabe değildir. Birçok açıdan yetersiz kalmakta ve revizyonlar yapılmasını zorunlu kılmaktaydı. Hem zaman yetersizliğinden hem de konunun geniş olmasından dolayı konuyu birden fazla yazıya bölmek istiyorum. Bu yazı öyle bir giriş mahiyetinde olsun bir sonraki yazıda burada eksik bıraktığım, yetersizlik, uygunsuzluk, neden devrim? gibi yerleri tamamlamaya çalışacağım. İyi akşamlar. | |
|
04 Aralık 2014, 23:32 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dil ve alfabe üzerine deneme dizisi Okullarda dillerin yurtdışındaki gibi seçmeli olması düşüncesindeyim. İlerde meslek seçiçimde bana fayda olacağı bir dili neden seçmemize izin vermiyorlar anlamıyorum. Osmanlıca çok ağır bir tarihçi arkadaşlarımdan biliyorum. Bunu öğrendiğimde bana ne katacağı zaten tartışılır. Güzel bir konu ve yoruma açık emeğinize sağlık. |
|
05 Aralık 2014, 23:12 | #3 | ||||
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dil ve alfabe üzerine deneme dizisi
Üniversitede çok sevdiğim bir ders kategorisi vardı, zorunlu seçmeli. Hocalara sorardık hocam seçmelinin zorunlusu mu olur diye onlar da biz size yardımcı olmak için böyle yapıyoruz derdi Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Ben de seçmeli ders sisteminden yanayım ancak bu ülkede bunun oturması yıllar alır. 2 Yetersizlik konusuyla devam edeyim. Arap harfleri Türkçe kullanım açısından yetersizdir. Yetersiz olduğundan dolayı da biz bu alfabeye bir takım eklemeler yapmışız. p, ç, j harflerini Araplar kullanmamakta ve haliyle alfabelerinde de bu harfler yok. Türkçede bu harfler kullanılıyor ve biz bu eksikliği gidermek açısından Arap harflerine bu harfleri eklemişiz. Bu harflerin yanında Türklere özgü nazal n sesi de Arap alfabesinde yok onu da eklemişiz bu alfabeye. Yetersizlik hususundaki bir diğer nokta da sesli harf kullanımı. Araplar o,ö,u,ü gibi harfleri ifade etmek için vav, a,e harflerini ifade etmek için de elif harfıni kullanmışlardır bununla birlikte cümle içinde e harfi kullanmazlar. Bu konuda bir revizyon yapmadan Arap alfabesindeki şekli korumuş ve ona göre yazmışız yıllarca. Sessiz harflerden h, s, d, t, g harfleri için de birden fazla harf kullanmışlar Araplar biz de aynı onlara uyarak bu şekilde kullanmışız alfabeyi ancak Türkçede yukarıda bahsettiğim sesli harflerin hepsi farklı sembolle, sessiz harfler de tek sembolle kullanılmıştır. Bu kısmı toparlamak gerekirse bize uymayan bir alfabeyi alıp kendimize uydurmaya çalışmışız, yok yere kendimizi zahmete sokmuşuz yıllar yılı. Bir diğer ciddi mesele uygunsuzluk. Arap harfleri bize uygun değildi çünkü dilde bir takım bozulmalara sebep olmuştur. Yeri gelmişken Araplar sebep değil sebeb, Ahmet değil Ahmed şeklinde kullanmışlardır. Bunun görünürde bir zararı yok gibi ancak detaya indiğimizde zararı büyük çünkü biz Ahmed veya sebeb şeklinde kullandığımızda kendimize has özelliklerimizden taviz veriyoruz ve başka bir dile ait özellikler kullanıyoruz. Başka bir nokta, terkip harfleriyle oluşturulmuş tamlamalar. -Bir dili bozan şey ödünçleme kelimeler değil ödünçleme kalıplardır ve Osmanlı Türkçesi içerisinde bir çok ödünçleme kalıp vardı aynı şimdi olduğu gibi. ödünçleme kalıptan kastım şuan kullanılan duş almak (take a shower) gibi şeyler- Dil devrimi sırasında bu tamlamalar Türkçeleştirildi ve Türkçeye uymayan terkipler kaldırılmış ve tamlamalar birleştirilmiştir; su-i istimal>suistimal gibi. Osmanlı Türkçesi bir konuşma dili değil yazma diliydi ve bu yazma dilinin konuşma diline dönüşmesi neredeyse imkansıza yakındı çünkü kullanılan kelimeleri doğru şekilde telaffuz etmek bizim için kolay bir şey değil çünkü Arap ve Farslarla farklılaşan bir hançere yapımız var bu sebeple Arapça ve Farsça ile bezenmiş Osmanlı Tükçesi yazım dili çok fazla özenilecek, özlemle anılacak bir dil değil. Kaldı ki bugün Arap harfleri öğrenilse bile değil 15. yy, 19. yy Osmanlı Türkçesi metinlerini okuyup anlamak sıradan bir insan için çok zor. Bu yazım dilini anlamak için ciddi bir Arapça ve Farsça birikime ihtiyaç vardır yanı çıkıp diyorlar ya "dedemizin mezar taşını okuyamıyoruz" Arap harfleri bilseler dahi okuyamazlar bu evlad-ı osmanlar çünkü Arap harflerinin öğrenimi de kendi içerisinde farklılık göstermekte bu insanlar matbu mu yoksa el yazısı mı öğrendiler ? el yazısında harfler neredeyse birbirine yapışık ve çözümlemesi zor. Sözün özü bu hareket hiç bir bilimsel dayanağı olmayan anlamsız, gereksiz ve işe yaramaz bir hareket. Ha şunu deseler anlarım; "liselerde filoloji dersi okutacağız ve bu baglamda seçmeli Osmanlı Türkçesi dersi vereceğiz çünkü filoloji olmadan alfabe gereksiz" böyle bir söyle bilimsel ve işe yarar bir söylem olurdu ama nerdeee bilimi hak getire. Bir sonraki yazıda da dil devriminin gerekliliklerini yazmaya çalışacağım. Bu yazıları çok kişinin açıp okuyacağını sanmıyorum ama yine de dursun burada. Ayrıca kalemle yazmaya çok üşeniyorum klavye ile yazmak rahat geliyor^^ | ||||
|
10 Aralık 2014, 22:12 | #4 | ||||||||||||||||
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dil ve alfabe üzerine deneme dizisi 3 Osmanlı Türkçesi öğrenmek ne işe yarar ? Eğer bahsettiğimiz Osmanlı Türkçesi bugün insanların Osmanlıca diye bahsettiği şeyse hiçbir işinize yaramaz boşuna zaman kaybı yaşamamak adına hiç bulaşmayın. Ha yok akademilerde öğretilen ve geçmişte kullanılan Osmanlı Türkçesinden bahsediyorsak eğer imkanınız varsa öğrenin çünkü hala okunmayı, latin harflerine aktarılmayı bekleyen onlarca güzide eser var. İşin akademik boyutunu bırakıp lisede öğretilecek Osmanlı Türkçesinden biraz bahsetmek istiyorum. Lise öğrencileri için tam bir işkence olacaktır ve hiçbir işlerine yaramayacaktır çünkü öğretilecek şey Osmanlı Türkçesi değil sadece Arap harfleri olacak. Bugün ülkemizde daha dil ve anlatım derslerinde öğrenciler Türkiye Türkçesini öğrenemezlerken bir de bu yetersiz MEB sisteminde Osmanlı Türkçesi mi öğrenecekler ? Bu sorunun cevabını sorun kendinize, ilkokul veya lise eğitimi almışsınızdır, müfredatlarınızı bir hatırlamaya çalışın, nasıl aptalca, salakça şeylerle dolu olduğunu anımsayın. İşte o aptallıkların hepsi MEB'in özüdür. Osmanlı Türkçesi on derece agdalı bir dildir. İçerisinde bol miktarda ödünçleme sözcük bulunmaktadır. Bu sözcüklerin büyük bir kısmını Arap ve Fars kökenli sözcükler oluşturmaktadır. Ödünçleme kelimelerin yanı sıra ödünçleme kalıp ve tamlamalar da sıklıkla kullanılmakta eserlerde. Osmanlı Türkçesi bir yazı dilidir, konuşma dilinde bahsettiğimiz bu agdalı dil kullanılmamakta. Konuşma dilinde Türkçe saflığını korumakta ancak yazı dili bahsettiğim gibi son derece bozulmuş vaziyette. Ufak bir gayretle metin okunabilir ancak anlaşılamaz. Anlaşılması çok güç. Değil 15,16,17,18,19, 20. yy bile çok çok zor anlaşılır. Tanzimat romanlarının sadeleştirilmemiş hallerini okuduysanız görmüşsünüzdür. Yazılan şeyin büyük oranda Türkçe ile alakası yok. Bunun sebebi basit, 16,17. yy'a kadar Divan şiirimiz Farsça ve Arapçanın çok çok çok çok çok büyük etkisinde kaldı çünkü dönemin şairleri Türkçenin güzel şiir yazmaya uygun olmadığını söylüyordu bunu söylemelerine sebep olan şey aruz. Türkçe şiir yazıyoruz ancak şiirlerde çok miktarda ödünçleme sözcük var ve ölçü olarak Arap ölçüsü yani aruz kullanılıyor. Gerçekten mükemmel derecede ironik. Fuzuli Farsça divanının girişinde bu durumdan bahseder ve Farsçanın Türkçeye göre daha iyi bir şiir dili olduğunu söyler. Neden ? Türkçede uzun sesli harf yoktur. Türkçe ve Farsça-Arapça yapısal olarak farklı dillerdir. Bakın bu dönemde bizim bir milli ölçümüz var, hece ölçüsü ancak şairler bunu pek kullanmıyorlar. Halbuki bu ölçü Türklerin islamiyeti kabulünden önce de kullanılmaktaydı ancak islamiyetten sonra dilimiz ve kültürümüzdeki Arap-Fars etkisi gitgide artmış ve onların ölçüleriyle yazmaya devam etmişiz. Bize uymadığı halde, zorlama olduğu halde kullanmaya devam etmişiz ta ki Milli Edebiyata kadar. Baki Divanından bir örnek
Nedin Divanından bir örnek
Fuzulinin Türkçe divanından bir örnek
3 büyük Türk şairden 3 örnek. Lise talebelerinin alacağı eğitimle bunları okuyup anlayabileceklerini iddia eden varsa boşuna bu dünyada vakit kaybetmesin alsın yanına kendi gibi düşünenleri Marsta koloni kursun. Ha bunlar uç noktalar da değil dil hep böyle. Bir örnek de Araba Sevdasından vereyim
Bakın bunların yaptığı "aman evlatlarımız öğrensin, cahil kalmasınlar" değil, bunların yaptıkları resmen işgüzarlık. Adamlar son 3-5 yılda Osmanlıyı sömüre sömüre bir hal oldular. Sömür babam sömür. Bir de evlad-ı osmanlar çıktı, Osmanlıya laf edenlere agızlarından salyalar akarak kıt bilgileriyle cevap vermeye çalışıyor canlarım^^ Kimse kusura bakmasın, burada da varsa evlad-ı osmanlar onlar da kusura bakmasın, Osmanlı İmparatorluğu son 200 senesinde yıkılmayı hak ediyordu. O bilimde, ahlakta, hukukta, dinde ileri olan Osmanlı 15,16,17. yy'lardaydı. Sonraki Osmanlıda fuhuş, alkol, ahlaksızlık, dinsizlik veya dini yalanlara, çıkarlara alet etme, rantçılık had safhaya çıkmıştı. Belkide bunlar yüzünden öyle aniden değilde 2 asır boyunca acı çeke çeke yıkıldı. Ben Osmanlı düşmanı değilim, olamam da ama doğru okumak lazım olayları. Sözün özü, inanmayın kardeşim şu ecdat edebiyatçılarına, sömürmelerine izin vermeyin. Bir sonraki yazıda Dil Devrimini anlatır bu yazıları noktalarım inşallah. | ||||||||||||||||
|
13 Mayıs 2015, 19:53 | #5 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dil ve alfabe üzerine deneme dizisi Yazıyı eksik bıraktığımı yeni fark ettim^^ Dil Devrimine de kısaca değineyim, 4 Dil Devrimine Cumhuriyet sonrası yapılan bir inkılap olarak bakmamak gerek. Dil ile ilgili çalışmalar Tanzimatla birlikte yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmalar sadece Türkiyede değil aynı dönemde ve hatta biraz daha erkeninde Azerbaycanda da gerçekleştirilmiştir. Bayağı bir cetrefilli mevzu bu. Namık Kemal, Arap harflerini kullanmaya devam etmeyi savunmuş ancak bu alfabenin de revize edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Azerbaycanlı alim M. F. Ahundzade ise Latin harflerine geçişi savunmuş ve hatta bu konuda Osmanlı Devleti yetkililerine de çalışmalarını sunmuştur ancak destek görmemiştir. Destek görmemesinin nedeni bence kokuşmuş Osmanlı bürokrasisi ve dinci ulemalar. Aynı güruh matbaanın da kullanımını geçiktirmişlerdi. Onun nedeni ise devlet bünyesinde hizmet veren yazıcılardı. Neyse çok dallandırıp budaklandırmadan tekrar meseleye dönelim. Ahundzade devrinin ötesinde fikirleriyle kendi teşebbüsüyle çalışmalar yapmış, Latin harflerine geçişi olabildiğince desteklemiş ancak destek görememiş. Zaten ömrü de vefa etmemiş 1800'lerin son çeyreğinde vefat etmiştir. Ancak Latin harflerine geçiş süreciyle ilgili arkasında fikirler bırakarak ahirete göçmüştür. Bu sefer devreye Gaspıralı İsmail Bey girmiştir ve o Ahundzadenin bıraktığı yerden çalışmaları devam ettirmiştir. "Dilde, fikirde, işte birlik" şiarıyla yola çıkıp Türk lehçelerinin ortak bir edebi dil çevresinde birleştirilmesi için çalışmalar yapmıştır ve tüm Türk boylarının kullanacağı edebi dil olarak Osmanlı Türkçesini belirlemiştir ancak burada karşısına çok ciddi bir mesele çıkmıştır o da Osmanlı Türkçesi içerisindeki Arapça ve Farsça tertipler. Buna da çare bulmuş ve bu kelime ve tamlamalar yerine Türk lehçelerinde olan aynı anlama gelen kelime ve tamlamaları kullanmıştır. Sonuç ? Olumlu değil. Sonrası bildiğimiz gibi Genç Kalemler etrafında toplanan yazarlar Milli bir dil oluşturma gayesiyle yazılar yazmışlar ve çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Sözün özü bu tarz çalışmalarla dilde ve alfabede revizyon yapılmaya çalışılmıştır ancak genellikle başarıya ulaşılamamıştır. Genç Kalemlerin yaptığı çalışmalar büyük bir etki gerçekleştirmiş ancak o da büyük çapta yenilik olarak geri dönmemiştir. Ta ki 1928 yılına değin Alfabe ve dille alakalı çalışmalar devam etmiş ve 1928 yılında Alfabe Devrimi yapılmıştır. Bu tarih diğer Türk Cumhuriyetlere baktığımızda çok geç bir tarih. Örneğin Azerbaycan Latinizasyon sürecini 1921 yılında tamamlamıştır. Takip eden yıllarda da yani 1932 yılında da Dil Devrimi gerçekleşmiştir. Dil devrimi ile ilgili söylediklerim özet mahiyettedir. İlgilenmek isteyen için makaleler, kitaplar derya deniz^^ Benim bu 4 yazı bağlamında değerlendirmek istediğimi Gaspıralı İsmail Bey bir paragrafta çok çok güzel bir şekilde özetlemiş. "Geri kalmışlığımızın tek nedeni cehaletimizdir. Avrupa'da neyin icat edildiğine veya neler olduğuna dair hiçbir fikrimiz yok. Bu izolasyondan kurtulmak için bunları okuyabiliyor olmamız gerekirdi; Avrupa fikirlerini yine Avrupalı kaynaklardan öğrenmeliyiz. İlk ve orta okullarımızın müfredatlarına bu dersleri koymalıyız ki, göz bebeklerimiz yani öğrencilerimiz bu fikirlere ulaşabilsin." |
|
14 Mayıs 2015, 05:15 | #6 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dil ve alfabe üzerine deneme dizisi Hndistanda da Sanskritce tartismalari vardi buna benzer... Suanda Turkiye' de son durum nedir bilmiyorum, oldu mu olmadi mi bir fikrim yok, ama bu kadar spesifik bir dilin zorunlu ders haline getirilmesi tabiki cok mantikli gelmiyor, secmeli olarak ele alindiginda ise bana rahatsizlik vermiyor... aslinda bana rahatsizlik veren Hukumet in izledigi politika, amacladigi seyler...Cunku sadelestirilmis bir sekilde Osmanli Turkcesi ogretilcegini zannetmiyorum burada amac arapcayi dikte etmek ... Aslinda bunun suanda ki mufredata uygun olup olmadigi, egitmen kadrosunun buna uygun olup olmayacagi veya bu ders icin ekstra bir kadronun yaratilip yaratilmayacagi, bu dersin zorunlu olarak ele alindiginda hangi ders suresinin azalticagi gibi bir suru irdelenmesi gereken durum varken, bunlar hic birsekilde ele alinmadan "Osmanlica Zorunlu ders olacaktir" soylemi sadece ve sadece gencligi ve toplumu islamiyetle alakali figurlere alistirmak veya bu yonde calisiyorum izlenimi vermekden baska birsey degil...Yani iktidarin kultur savasi.... yalniz Pur dikkat okudum gercekden cok ozenle yazilmis aydinlatici bilgiler,bunun icinde ayrica tesekkur etmek gerekiyor...
__________________ You will naturally be submissive to a man that you trust to lead, even if you're a alpha female! |
|
14 Mayıs 2015, 10:21 | #7 | ||||
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dil ve alfabe üzerine deneme dizisi
julide , yakın zamanda forumda yazdığın yorumlar la dikkat çekmiyor değilsin yanlız bu yorumunda biraz çizgini belli ettin.. imzan da yazdığın gibi biri olduğun kesin merak etme kimse tozpembe değil ama sen çizgini güzel belli ediyorsun. Yorumundan alıntı yapıyorum ; soylemi sadece ve sadece gencligi ve toplumu islamiyetle alakali figurlere alistirmak veya bu yonde calisiyorum izlenimi vermekden baska birsey degil. sanırım sen son 12 yılda nelerin değiştini görememişsin bırak biraz gençlik dinini , geçmişini ecdadını bilsin.. hemen hemen aynı yaşlardayız diye düşünüyorum hatırlarmısın , ilk okul dönemlerinde deprem olurdu '' tabiat ana '' öyle istedi derlerdi.. Kimse kalkıp yerin göğün sahibi Cenabı-Allah demez - di diyen mutlaka vardı ama o zamanlar insanlara bazı şeyler dikta edilirdi. buna benzer bir çok örneği sıralarım ama yeri değil çünkü konuyu deştikçe deşeriz içinede girsek girilmez bi hal alır.. herkesin fikrine zikrine saygım sonsuz dur beni forum içinde bilen ve real de görenler nasıl bir çizgide olduğumu bilir. takıldığım tek nokta islamiyet e olan bakış açın müslümanmısın diye sormucam özgür bir ülkede yaşıyoruz fikirlerinde senin zikirlerinde senin.. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. konuya yorumum ; Türkiye Cumhuriyeti eski türkiye değil dünyaya açılan bir ülke olduk nasıl herkes ingilizce öğreniyorsa osmanlıca da öğrenebilir.. bunu zorunlu hale getirmek yerine seçmeli ders olursa bence herkes istediği tercihi yapabilir.
__________________ instagram ido baş - mirocuido.com özellikle , Sohbet sitelerinde yüzünü görmediğiniz insanlara İTİBAR etmeyin.. Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. | ||||
|
15 Mayıs 2015, 18:48 | #8 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dil ve alfabe üzerine deneme dizisi Aslina bakarsaniz soylemek istedigim seyi o kadar guzel orneklemissiniz ki tam da anlatmak istedigim sey buydu... Konu sahibinden cok ozur diliyorum polemige neden oldugum icin hulasa baglayacak olursak, Amerika da ve Japonyadaki bir takim muzeler ve fakulteler de, Osmanli kaynaklari "Arabic ve Persian" olarak gecer bu isim altinda incelenir, oysaki incelediginiz de bir takim belgelerin aslinda "Osman'lilara" ait oldugunu anlarsiniz, yani Turkiye de bile bu konuda otorler yetersizdir, Japonya' da bile bunun icin fakulteler acilirken lise duzeyinde zorunlu derse tabii tutmak ne derecede dogru bunu deginmek istemisdim, makaleler icin de tesekkur ediyorum tekrardan...
__________________ You will naturally be submissive to a man that you trust to lead, even if you're a alpha female! |
|
15 Mayıs 2015, 20:18 | #9 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Dil ve alfabe üzerine deneme dizisi Bu mevzu çok çok temel bir mevzu ama ne yazık ki bizim akademilerde bu konuları tartışmayı bir yana bırakın olaydan hocaların bir çoğu bihaber. Zaten Türkoloji ile ilgili ilk atılımlar hep yabancılar tarafından yapıldı geçmişten günümüze. Bugün Orhun Abidelerini bulanlar da okuyanlar da yabancı Türkologlar. Türkiye dışındaki Türk Cumhuriyetler konuyla yakından alakadarlar ancak biz olaydan çok çok uzağız. Hatta Orhun Abideleri bulunup, okunup, yayınlandıktan sonra bizimkiler anca uyanıyor "acep bu nedir ki" deyip öyle inceliyorlar. Köprülü, Z.V.Togan, R.R.Arat gibi hocalar olmasa Türk kültür ve edebiyatına çok uzak kalacaktık şükür ki onlar vardı da olayı biraz biraz anlaşılır kıldılar bizim için. Togan hoca Kutadgu Bilig'i bulup bu ülkeye getiriyor, Divanı Lugat'it-Türk bir sahafta Ali Emiri tarafından bulunuyor çok çok acayip hikayeler. Buradan hareketle, biz daha kendi özümüzü 20. yy başlarında keşfetmişken yabancıların bugün bizi keşfetmelerini beklemek hayalcilik olur. Evet bugün Memlük Edebiyatı Mısır, Safevi Edebiyatı ise İran edebiyatı bağlamında değerlendiriliyor halbuki bu iki edebiyatta has Türk edebiyatıdır. Şah İsmail nasıl İran edebiyatında değerlendirilir? veyahut Memlük Kıpçakcası ile yazılmış eserler nasıl Mısır edebiyatında değerlendirilir? ama değerlendiriliyor işte. Bu noktada Türkiyat Enstitülerinde suç hep küreselleşmeye, küresel güçlere falan atılıyor ama mesele bence hiç öyle değil. Bugün Türkiyedeki Tarih ve Edebiyat lise kitaplarında bile Memlük Mısır, Safevi İran diye geçiyor neyin küreselleşmesi bu ? Sonuç olarak, biz daha kendimizi tam manasıyla tanımıyoruz, kendi edebi dilimizin sınırlarını bilmiyoruz, kendimizden olan milletleri tanımıyoruz. Azeri diyoruz, Türki diyoruz halbuki Sovyetler bu kavramları sırf bu milletler özünü unutsun diye uydurdu. Azeri değil, Azerbaycan Türkü veya Özbekçe değil Özbekistan Türkçesi bu sebeple yazının hemen başında Osmanlıca kavramının kusurlu olduğunu belirttim. Dil önemli bir olgudur sahip çıkılmazsa kültür, gelenek ve görenekler uçup gider. Ha ben küreselleşmeyi reddetmiyorum tabi ki dilin bu ayrılıklar içerisinde olmasında küreselleşmenin rolü büyük ama tek etmen değil. Fukuyama'nın Tarihin Sonu ve Huntington'ın Medeniyetler Çatışması kitapları meseleye nasıl Batı gözüyle bakıldığını açık açık ortaya koyuyor. Benim Julide'ye katıldığım bir nokta var o da işin Arap boyutu. Ne yazık ki Osmanlı kültür ve yaşantısı büyük oranda Arap ve Fars kültür yaşantısının kopyası gibiydi en azından saray ve çevresinde bu böyleydi. Halk bağlı olduğu geleneklerden kopmadı ama yönetici kesim ziyadesiyle Araplaştı. Bugün İslam dinine giren birçok şey çok Arabi şeyler bir adım öteye geçeyim birçoğu uydurma şeyler. Safsata. Bence eğer amaç gençlere Türk kültür ve medeniyetini tanıtmak, ecdadı sevdirmek olacaksa en son seçilecek güruh Osmanlılardır. Uygur, Karahanlı veya Çağatay bence en doğru tercihler olur bu noktada. Ha yok biz Müslüman Oguzları ele alacağız tamam o halde Çağatayı ve Uyguru ele Karahanlıyı öğret. Bugün çocuk 17.yy'dan sonra bir çoğu sarhoş olan padişahları öğreneceğine Kaşgarlı Mahmud'u, Ahmet Yeseviyi, Edip Ahmedi, Yusuf Has Hacib'i, Ali Şir Nevayiyi öğrensin. Bunları öğrensin ki saf Türk kültür ortamını görsün gayrısı ecdat üzerinden oy devşirme çabasından başka bir şey değil. Biri Tanrı dediğinde Tarının Hristiyan bir şey olmadığını, bunu diyenin dinden çıkmadığını bilsin, bu kelimenin Tengriden geldiğini, atalarının Kök Tengriye inandığını bilsin. Arap ve Fars ağırlıklı Osmanlıcadansa Eski Türkçe öğretmek çok daha evladır ama o dinsiz Tengriciler oy getirmiyor ne yazık ki^^ |
|
Etiketler |
alfabe, deneme, dil, dizisi, ve, Üzerine |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
İntikam Dizisi Küçük Gelin Dizisi Kadar Olmadı | Violent | Yerli Diziler | 0 | 17 Kasım 2013 12:37 |
Bir Deneme ( Var Olmak Üzerine) | JosephiNe | Felsefe | 0 | 01 Aralık 2010 00:02 |