Hiçe açılan kapılar Yazan; Bab 01 Nisan 2019, 20:34
27.06.2015 Delirmeye saatler kala. Her sabah, neden uyandığını bilmemek ne demektir bilir misiniz siz? Her sabah yataktan kalktığında halıya, duvarlara, masaya, kapıya boş gözlerle bakmak ne demektir? Bütün bu amaçsızlığı, hiçliği, boşluğu iliklerine kadar hissetmek nedir? Hiç bu duyguya kapılanınız oldu mu? Bana çok garip geliyor bu hayat. Başına gelecek en ufak bir sorunda her şeyin kayması, büyük güvensizlik. Yarının ne olacağı belli değil. Yeri geliyor tahmin bile yapmakta güçlük çekiyoruz. Bu belirsizlik deli etti mi sizi hiç? Hiç gelecekte çekeceğiniz acıları düşünerek mutsuz olduğunuz oldu mu? Empati nedir biliyor musunuz peki? Aç olmamasına rağmen aç insanları görüp acı çekmek ne demek bilir misiniz? Acı çekmemesine rağmen acı çeken insanların acılarına ortak olmak ne demektir bilir misiniz? Peki hiç kemoterapi gören adamla birlikte siz de kemoterapi gördünüz mü? Yaşamınız boyunca bir kerecik dahi olsa acil servise girdiniz mi? Hiç çöpten ekmek toplayan küçük çocuk gördünüz mü? Peki, kör bir insanın elindeki değnek ile sağa sola çeke çeke yürümeye çalıştığını göreniniz oldu mu? Yoksa sizler Sinan Akçıl dinleyen, yaşamdaki en büyük acının iki haftalık sevgiliden ayrılmak olduğunu düşünen, gerizekalı twitter gençliğinin bir ferdi misiniz? Anlamıyorum, bu hayatta ne yapabiliriz? Nedir bizden beklenen şey? Bilim insanı olmak mı, belki doktorluktur, belki mühendislik, belki de yazarlık? Belki de hiçbiri. Bizden bir şey bekleyen insanlar, yalnızca zengin olmamızı istiyordur belki de. Belki kendi kendimize istiyoruzdur. Belki zengin olmanın hayallerini kuruyoruzdur? Belki her şeyin iyi olacağını düşünüyoruzdur? Belki paranın her kapıyı açabileceğini, kesin mutluluk kaynağı olduğunu falan düşünüyoruzdur. Kim bilir? Şunu da hiç anlamam. Hiçbir zaman objektif olamayacak bir canlı organizma nasıl olur da bilimini tamamen objektiflik üzerine kurar? Acı çekerken rasyonel kararlar verebilir miyiz? Hormonlara sahip, sanat yapan, sevgi, özgürlük, barış, merhamet, kibir ve dahası onlarca duyguya sahip bir canlı organizma ne kadar objektif olabilir? Ben ne kadar objektifim mesela? Bütün bu satırları bana yazdıran itici güç duygular değil de nedir? Beni, seni, bizi insan yapan en temel unsur bu duygu denilen şey değil midir? Duygularımız olmasa bir makineden, bir hayvandan ne farkımız kalırdı? Entropi... Her şey yıkılacak, her şey son bulacak. Biz bu yıkımı durdurmaya çalışıyoruz ama ne fayda. Halılarını süpürüyorsun, iki gün sonra yeniden tozlu. Tuvalete gidip lap lap sıçıyorsun, ertesi gün yine aynı. Saatlerce uyuyorsun, ertesi gün yine aynı. Bıktım oğlum ben bu kısır döngüden artık. Bıktım ben bu hayattan. Acı çekmekten bıktım ulan. Bıktım bu boşluktan. Bıktım yorulmaktan. Bıktım hayatta kalabilmek için umursamaz davranmaktan. Bıktım insanların görgüsüzlüklerinden, kesif cehaletinden, köşeleri sivriltilmiş egolarından. Her şey yoruyor lan beni artık. Anlayabiliyor musunuz? Hissedebiliyor musun hissettiklerimi? Şu yaşamda her şeyden şüphe ederim ama üzerinde en ufak bir şüphe bile duymayacağım bir tespit var. Eğer yaşamın sonu yok oluşsa, çektiğimiz bütün acılar haybeyedir, boşadır. İşte bundan adım gibi eminim. Eğer yeniden kirlenecekse halımız, onu ömrümüz boyunca defalarca süpürmenin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü öldüğümüzde o da bitecektir. Bütün anlamını yitirecektir. Okuduğumuz okulun da hiçbir anlamı kalmayacak, aldığımız s*kindirik sıfatların da, sıçtığımız bokun da, okuduğumuz kitapların da. Her şey yok olduğunda bilinç de yok olacak. Düşünceler de yok olacak. Ee? O zaman neyin davasını veriyor lan bu kadar insan? Neyi, kime ispatlama derdindeyiz biz? Bir rüyadan ne farkı var lan bu Dünya’nın. Sorarım size. Kimi için bir kâbus, kimi için bir hülya. Ne fark eder? Rüya bittikten sonra ha kâbus görmüşsün, ha güzel bir hülya. Ne fark eder ki lan? Bu Dünya’da ha at olmuşsun, ha insan, ha öküz olmuşsun, ha hamam böceği. Öldükten sonra, yok oluştan sonra neyin ne kadar önemi var? Ne önemi var kaç kadınla yattığının? Ne önemi var ne kadar zengin olduğunun? Ne önemi var ne kadar zevk aldığının bu hayattan? Oyun bittiğinde şah ta piyon da aynı kutuya konacaksa, ha şah olmuşsun ha piyon. Ne fark eder? Sonu yok oluşsa hayatın, ne önemi var lan bunların? Oyun eninde sonunda bitecek. Şah ile piyon arasındaki bütün ayrım, sınıf farkı kalkacak. Ben şunu anladım, cehalet mutluluktur. Saflıkta mutluluktur. Çocukken mutlu olduğum kadar hiçbir zaman olmamışım ben meğerse. Düşünsene, hastalık yok, ekonomik sıkıntılar yok, okul/iş hayatına atılmamışsın, cinsellik yok, entrika yok, yalan yok. Bütün gün bisiklet sürüp, sokakta oyun oynadığım, hiçbir şeyin hiçbir şekilde umurumda olmadığı günleri hatırlıyorum. Oturmuşum koltuğa, dertleniyorum size işte. Yine, hiçbir çıkarım olmadan bir iş yapıyorum. Hiçbir menfaatim olmadan meta üretiyorum. Ben böyle salak bir adamım işte. Oysa ben de s*kecektim ortalığı. Ben de şu maksimum 25-30 yılını uyanık geçirdiğimiz Dünya’da çakal olacaktım. Ben de menfaat peşinde koşacaktım. Ben de hedonist olacaktım. Salaklığıma yanayım. *** Akıllanmaya ramak kala Tam dört yıl geçmiş aradan. Sildim sandığım çoğu şeyi saklamışım meğer. Unuttum sandığım şeyler hep karşımdaymış meğer. Şunu anladım; ailenin bu dünyadaki en güzel şey olduğunu. Belki de nihilistliğin yollarında otostop çeke çeke yok olacaktım. Kinyas ve Kayra'daki gibi, bir yanım hiçbir şey yok derken, bir yanım her şey var diyormuş meğer. Şu an da ayaklarını kanepeye uzatıp çayını höpürdetmekte olan babamı seviyorum.
__________________ Ayrıcalığa alıştıysanız eşitlik zulüm gelir. |
Görüntüleme 213
Yorumlar 0
|
Etiketler |
monteyn denemeler |
Şu anda bu makaleyi okuyan kişi sayısı: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
| |
Benzer Makaleler | ||||
Article | Author | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Haluk Levent - Hiçe Açılan Kapılar | Amelia | H, I, İ, J, K, L | 0 | 10 Haziran 2014 19:53 |
Hiçe Doğru | Zen | Kitap Tanıtımları | 0 | 12 Haziran 2013 16:53 |
Polis hayatını hiçe saydı can kurtardı | Zen | Haber Arşivi | 0 | 14 Mayıs 2013 18:46 |
Ölümü hiçe saydı | aXiPrenS | Haber Arşivi | 1 | 21 Mart 2010 23:53 |