Karma'dan Plaza Öğretisine

Doğru yönergeleri izlerseniz evrenden istediğiniz şeylerin gerçekleştiğini göreceksiniz,
Meditatif yöntemlerle bambaşka bir kişi olacaksınız,
Pozitif yönlü düşünmeyi öğrendiğinizde göreceksiniz ki hayatınız değişecek,

gibi gibi iddiaları olan öğreti biçimlerinin ne idiği üzerine bir süre kafa yordum. Düşün etütümün sonunda, bunların plaza insanına, özellikle de beyaz yakalıya hitap eden öğretiler olduğu kanaatine vardım.

Öğretinin çokça üzerinde durduğu kavramlardan biri, hayatın fırsatlar sunması. Makro ölçekte ele alırsanız evrene, mikro ölçekte ele alırsanız dünyaya ve tabiata bir dilek perisi muamelesi yapmanın ne derece mantıklı olduğu, ne derece mantık dışı olduğu yahut dileklerin gerçekleşebilirliği gibi mevzular pek önem arz etmiyor. Bunlar inançsal hususlar çünkü. Ama şunu söyleyebilirim ki fırsat olgusu, ihtiyaca yönelik bir ikna ve yönlendirme olması bakımından plazayla son derece iç içe. İkna yöntemleri, kampanyalar, müşteri müdavimliği, ürünler ve stoklar, bilumum satış pazarlama işleri ve teknikleri plazaların olmazsa olmazı.

Sakinlik ve dinginlik, bu öğreti biçimlerinin ekseriyetle üzerine eğildiği başkaca olgulardır. Plaza dediğimiz yerlerin uğultulu ve gürültülü yerler olması bir yana, burada çalışan birinin o onu sordu, bu bunu istedi derken içinde bulunduğu durum, bu olguları hâliyle gerekli bir edinim kılıyor. Dolayısıyla dinginlik, bir rahatlama ve zihni uzaklaştırma etkinliği gibi değil de, curcunaya bir adaptasyon şekli olarak karşımıza çıkıyor.

İş yaşamının olmazsa olmazlarından "esnek çalışma saatleri" - ki liberal demokratlar bunun gereklerini savunan argümanları anlatıp dururlar - hepimizin malumudur ve buna tekabülen öğretilerde enerji kavramı üzerinde de bir hayli durulur.

Peki Nepal, Bengal, Hindistan gibi ülkelerdeki doğu öğretileri ne diyor?

Tezat şeyler söylüyorlar. Kabaca plaza öğretisi dediğim bu tür paketlerin referans aldığını söylediği karma öğretisi, temelde evrenden yahut dünyadan kurtulma üzerinedir. Hiç olmak, metafizik âleme geçmek, enerji boyutuna evrilmek, artık sonrası her nasıl inanılıyorsa inanılsın bir şekilde dünyayı terk etmek ve mümkünse bir daha da gelmemek, reankarne olmamak esastır. Brahmaların yaşamı ise şartları gereği minimalist bir yaşam şeklidir ve hayatta minimalist olmayı savunur. Kaldı ki, brahma dediğin duş bile almaz. Sosyal hayatı son derece kısıtlıdır, cinsel yaşamı hiç yoktur, dolayısıyla duş almasına da gerek yoktur. Aynı sebepten ya saç sakal birbirine karışmış olurlar ya da saçı sakalı hepten kesmeyi tercih ederler. Brahmaya bir yatak verirler, bir gece gelir bakar yatağında biri vardır. O da ne yapsın, gider boş bir yer bulur ve orada uyur. Bir müddet sonra yattığın kalktığın yer bile belli olmaz brahmalıkta.