07 Mayıs 2013, 04:26 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Girne GİRNE Girne, Kuzey Kıbrıs’ın ‘’turizm başkenti.’’ 70 kilometre mesafedeki Türkiye kıyılarına bakan, Girne Kalesi’ne sırtını veren at nalı şeklindeki limanı, kafe, restoran ve otele dönüştürülen eski liman yapılarıyla, burası Akdeniz’in en hoş atmosferi olan kıyılarından biri. Kuşkusuz Girne’ye turist çeken en büyük unsurlardan biri kumarhaneler. Hatta Kuzey Kıbrıs’ın bundan ibaret olduğunu düşünenler de az değil. Oysa manastır ve kalesini gezen için bu önyargıdan kurtulmak an meselesi. Girne en çok bir zamanlar İngilizler tarafından hapisane olarak kullanılan Bizans Kalesi’yle ünlü. Kale büyük ihtimalle, Roma devrine ait bir kalenin kalıntıları üzerine kurulmuş. 1192’de Aslan Yürekli Richard’ın kumandanlığını yaptığı Haçlılar’ın eline geçtikten sonra, Lüzinyanlar’a devredilir ve bölge feodal bir özellik kazanır. Bugün birçok köyün adı, o devirden kalma. Venedikliler’in hakimiyeti sırasında, surlar güçlendirildiyse de 1571’de Osmanlılar Mağusa ve Lefkoşa’yı kolaylıkla ele geçirdiklerinden, Girne’de hiç direniş göstermeden teslim olurlar. Osmanlılar zamanında Girne sadece liman olarak kullanılmış. İngiliz idaresi sırasında kent, İngiliz asker ve subaylarının emekliliklerini geçirmek için tercih ettikleri bir yer olmuş. Ancak bunların çoğu 1974’te Girne’yi terk etmişler. Limanın en güzel görüntüsü de kaleden. Kale, savaş zamanında sığınma, barışta ise dinlenme yeri olarak kullanıldı. Kalede sergilenenler arasında en ilginci, 1965’te bir balıkçı tarafından, Girne’nin 1.5 kilometre açığında, 18 metre derinlikte bulunan 2300 yıllık gemi batığı. Geminin bir Suriye ticaret gemisi olduğu ve bir fırtınada battığı sanılıyor. Kalenin bir başka ilginç yanı da zindanlardaki canlandırmalarla, dönemin olaylarının ve kişiliklerinin anlatılması. GÖKYÜZÜNE 480 BASAMAK Girne’ye beş kilometre mesafede bir dağ köyü olan Bellapais (Beylerbeyi), hem adanın en turistik noktalarından biri hem de İngiliz yazar Lawrence Durrell’in yaşamak için seçmiş olduğu yer. Ne kadar turistik olursa olsun, adanın en görkemli yapılarından olan Bellapais Manastırı kaçırılmamalı. Yakın Doğu’daki Gotik sanatının en güzel örneği olarak kabul edilen bu manastırın ilk sakinlerinin, Selahattin Eyyubi 1187’de Kudüs’ü ele geçirdiğinde, Kıbrıs’a göç etmek zorunda kalan Augustinian mezhebi rahipleri olduğu biliniyor. Orijinal bina 13. yüzyılın başında başlamışsa da yapımı yaklaşık bir asır sürmüş. Ada Osmanlılar’ın eline geçtikten sonra manastır, Yunan Ortodoks Kilisesi’ne verilmiş. Manastırda gezerken kemerlerdeki dantel süslemeler ve mükemmel Gotik taş işçiliği örnekleri gözden kaçmamalı. Kemerli girişten geçtikten sonra ön avluda, 1976’ya kadar Yunan Ortodoksları’nın ibadet etmeyi sürdürdüğü ve manastırın en eski bölümü olan loş ama etkileyici kilise de görülmeye değer. Gökyüzüne çıkan 480 merdiveni ve masalsı havasıyla, Girne’ye 10 kilometre mesafedeki St. Hillarion Kalesi’nin Walt Disney’in Fantasia filmine ilham kaynağı olmasına şaşmamalı. Gerçekten de kale, gizli odaları, tünelleri, dik merdivenleri ve geçitleriyle çocuklar için oldukça eğlenceli. Efsaneye göre kale adını, 8. yüzyılda hayatının son yılını burada geçiren ve öldüğünde buraya gömülen bir keşişten alıyor. Mezarının üzerinde bir kilise bulunmuş ve sonra da çevresine bir manastır inşa edilmiş. Kaledeyken, Lüzinyanlar’ın ‘’Kraliçe’nin Penceresi’’ olarak bilinen saray penceresinden Karmi köyünün olağanüstü manzarasını seyredin. Kaleye giderken Beşparmak Dağları üzerinde Makarios’un Köşkü solda. Daha da ileride, 1974’te hava harekatının yapıldığı yerdeki şehitlikten geçiliyor. BU CENNETİ YARATMIŞLAR Girne’nin 7.5 kilometre batısında, dağ yamacında kurulmuş Karmi köyü, Lüzinyanlar döneminde sık ağaçları ve bol sularıyla, bir dinlenme beldesiydi. 1983 yılında buradaki 150 metruk yapı, yabancılara 25 yıllık sürelerle kiralanmaya başlandı. Bugün köyde yaşayan yabancılar arasında, en çok İngiliz ve Almanlar, ayrıca Fransız ve Avusturyalılar var. Yarattıkları bu cennet köye gönül veren yabancıların büyük bir kısmı daha çok yazı bu köyde geçiriyorlar. Kışın kapanan restoran, bar ve galerilerin arasında, Crow’s Nest barı bütün yıl açık olan ender mekanlardan. Bir kilisesi de olan bu köy, sade ama son derece estetik mimarisi, mavi kapı ve pencereleri, çiçekleri, tabelaları ve bakımlı bahçeleriyle göz alıcı. Ancak yerli halktan pek kimseye rastlanmıyor. Köyde Tunç Çağı’na ait tarihi arkeolojik bir mezarlık alanı da var. GÜZELYURT Girne’den günübirlik Girne’den günübirlik yapılan geziler arasında en popüleri Güzelyurt güzergahı. Girne’den sekiz kilometre mesafede, 1974’te çıkarma yapıldığı kıyılarda Yavuz Çıkarma Anıtı ve adanın en ünlü halk plajlarından biri olan Escape Beach Club var. Yol boyunca restoranlar ve kumarhaneli oteller sıralanmış. 25. kilometrede Çamlıbel köyünde, turistlerin ilgisini çeken 1956 tarihli Mavi Köşk, Makarios’un avukatı ve Orta Doğu’nun en büyük silah tüccarı İtalyan asıllı bir Rum olan Pavilides’in. Pavilides, 1974’ten sonra, bir kaçış tüneli de bulunan bu köşkten kaçmıştı. Bugün hálá mobilyalarının bakımı için köşke para gönderdiği söyleniyor. Girne’nin 34 kilometre batısındaki Koruçam ya da eski adıyla Kormacit’te Maronitler yaşıyor. Maronitler, Ortodoks Hıristiyanlar’dan fikir olarak ayrı düştüklerinden onların zulmüne uğramışlar 12. yüzyılda da Kıbrıs’a gelmişler. Maronitler’in ana dili Arapça olmasına karşın, Kıbrıs’takiler Rumca konuşuyor. Koruçam’da kalan 350 Maronit nüfusun çoğu yaşlı çiftçi ve çoban. NARENCİYE DEPOSU Girne’ye 50 kilometre mesafedeki Güzelyurt, Kuzey Kıbrıs’ın narenciye deposu. Yol boyunca sıralanan portakal ve mandalina dolu büfelerde durmayı ve taze sıkılmış meyve suyu içmeyi ihmal etmeyin. Güzelyurt’ta görülebilecek iki nokta, Arkeoloji ve Doğa Müzesi ve Saint Mamas Manastırı. Güneyden gelen Rumlar tarafından sıkça ziyaret edilmesinin nedeni, Kıbrıslı bir aziz olan St. Mamas’ın lahdinin burada bulunması. Güzelyurt’tan 22 kilometre mesafedeki Lefke’ye doğru giderken, 1963’te uçağı düşen ve Rumlar tarafından esir alınarak bir süre sonra şehit edilen Yüzbaşı Cengiz Topel’in anısına yapılmış bir anıt dikkatinizi çekecek. Anıtın yanında düşen uçağın parçaları da var. Lefke, bir sınır bölgesi. 1571’den beri Türkler burada yaşıyorlar. Adanın en bereketli toprağı ve meyveleri burada. Osmanlılar tarafından buraya getirilen hurma ağaçlarını kesmek yasak. Lefke, turizmden uzak kalmış olsa da Osmanlı mimarisinin tipik örnekleriyle, ziyaretçinin ilgisini çekecektir. Lefke’de bulunan ve Kıbrıs’ın en eski 10 kentinden biri olan Soli adını, M.Ö. 580’de krala buraya yerleşmesini tavsiye eden Atinalı filozof Solon’dan alıyor. Bugün Lefkoşa’daki Kıbrıs Müzesi’nde sergilenen Roma dönemine ait Soli Afroditi heykeli, tiyatronun yanıbaşında bulunmuş. Tepeye kurulmuş, M.Ö. 5. yüzyıla ait Vouni Sarayı’ndan geriye pek fazla bir şey kalmamış ancak buraya gelmek için iyi bir neden, bölgenin güzel manzarası. ALIŞVERİŞ Tarihte seramik işçiliğiyle ünlü Kıbrıs’ta bugün de buraya has seramikler bulabilirsiniz. Dizayn 74 Pottery’nin (Girne’nin 3 km. batısında, 0392 815 25 07) atölyesinde çeşit bol. El sanatlarının yaygın olduğu Kuzey Kıbrıs’ın en ünlü elişi Lefkara. 15. yüzyılda Leonardo Da Vinci’nin buraya lefkara siparişi verdiği ve bugün bu eserin İtalya’da bir katedralde sergilendiği biliniyor. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Kaynak: Alıntılar | |
|
Etiketler |
girne, gİrne |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |