21 Şubat 2011, 16:39 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Japon Edebiyatı. Japon Edebiyatı. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Japon edebiyatı Edebiyat tarihi Japon edebiyatı, yaklaşık iki bin yıllık bir sürece yayılmıştır. İlk dönem çalışmaları çoğunlukla Çin ve Çin edebiyatıyla olan kültürel iletişimden etkilenmiş ve Klasik Çince olarak yazılmıştır. Hint edebiyatı da Budizm'in Japonya'da yayılmasına bağlı olarak, Japon edebiyatında etkili olmuştur. Nihayet, Japon edebiyatı Japon yazarların Japonya hakkında eserler vermeye başlamasıyla kendisine özgü, ayrı bir tarz geliştirmiştir. Öte yandan Çin edebiyatı ve Klasik Çince etkisi Edo döneminin sonuna dek sürmüştür. Japonya'nın 19. yy'da limanlarını batı ticareti ve diplomasisine açmasından bu yana, batı ve doğu edebiyatları birbirini güçlü şekilde etkilemiştir. Bu etki günümüzde de görülmektedir. Önemli yazarlar ve edebi eserler aşağıda kronolojik olarak sıralanmıştır: Klasik edebiyat Ōtomo no Yakamochi (c.717–785): Man'yōshū Sei Shōnagon (c.~966–c.10??): The Pillow Book Murasaki Shikibu (c.973–c.1025): The Tale of Genji [değiştir] Ortaçağ edebiyatı Yoshida Kenkō (c.1283–1352): Tsurezuregusa The Tale of the Heike (1371) [değiştir] Modern dönem öncesi edebiyatı Ihara Saikaku (1642–1693) Matsuo Bashō (1644–1694) Chikamatsu Monzaemon (1653–1725) Ueda Akinari (1734–1809) Santō Kyōden (1761–1816) Jippensha Ikku (1765–1831) Kyokutei Bakin (1767–1848) Edo Meisho Zue (travelogue, 1834) Hokuetsu Seppu (work of human geography, 1837) [değiştir] Modern edebiyat Mori Ōgai (1862–1922) Ozaki Kōyō (1867–1903) Natsume Sōseki (1867–1916) Kyōka Izumi (1873–1939) Yonejiro Noguchi (1875-1947) Naoya Shiga (1883–1971) Takuboku Ishikawa (1886–1912) Jun'ichirō Tanizaki (1886–1965) Ryūnosuke Akutagawa (1892–1927) Eiji Yoshikawa (1892–1962) Mitsuharu Kaneko (1895–1975) Kenji Miyazawa (1896–1933) Denji Kuroshima (1898–1943) Shigeji Tsuboi (1898–1975) Jun Ishikawa (1899–1987) Yasunari Kawabata (1899–1972) Yuriko Miyamoto (1899–1951) Sakae Tsuboi (1900–1967) Hideo Oguma (1901–1940) Takiji Kobayashi (1903–1933) Tatsuzō Ishikawa (1905-1985) Ango Sakaguchi (1906–1955) Osamu Dazai (1909–1948) Shōhei Ōoka (1909-1988) Sakunosuke Oda (1913-1947) Shusaku Endo (1923–1996) Kōbō Abe (1924–1993) Yukio Mishima (1925–1970) Hisashi Inoue (1933–) Kenzaburō Ōe (1935–) Michiko Yamamoto (1936–) Kenji Nakagami (1946–1992) Haruki Murakami (1949–) Ryū Murakami (1952–) Banana Yoshimoto (1964–) Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. _______________________ Haiku [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Haiku yaklaşık 500 yıllık Japon şiir edebiyatı sanatıdır. Kısaca tanımlamak gerekirse, üç mısralık kısa bir şiirdir ama bu üç mısra öyle çok şey anlatmalıdır ki her türlü ayrıntıyı ve anlamı kapsamalıdır. Az ve öz olması yönü nedeniyle yüksek bir düşünce gücü ister. Tabii bu şiiri yazarken bazı kurallara uyulması gerekmektedir. Haiku 3 mısradan ve 17 Japon karakterinden (heceden) oluşmalı, 17 hecenin mısralara dağılımı 5-7-5 dizilişinde olmalıdır. Bunun nedeni, söz konusu diziliş ile dinleyiciye en etkin şekilde sesi yansıtmaktır. Fakat zamanla 5-7-5 dizilişinin esneklikten arındırıldığı söylenebilir. Haiku’da mutlaka doğa ve çevreden bir parça, mevsimsel özellikler ve yansımalar, anlık bir duygunun betimlemesi yer almaktadır. Haiku ile yapılmak istenen, çok kısa bir zaman içinde bir anda hayatı, doğayı, çevreyi ve mevsimi, insanlara ve çevremizdekilere fark ettirebilmektir. Burada derin düşünceler bütünü ortaya konulur ve yaşadığımız hayatta mevcut önemli ayrıntılara dikkat çekilmesi sağlanır. Ama bunu yaparken çok sade bir dil, semboller ve paradokslar kullanılır. Bazı Haiku örnekleri şöyledir: Fırtına yaklaşıyor İki günbatımı Yaz mevsiminde Yaz çimenliği Hepsi bırakılmış Savaşçıların rüyalarının Bir karga Boş bir dala kondu Sonbahar akşamında Bir yaban domuzu da Diğer şeylerle birlikte Bu fırtınada uçtu Burada karşımıza ilginç bazı noktalar çıkmaktadır. Güzel haiku yazabilmek ve az kelimelerden dünyaları yaratabilmek büyük bir meziyet istiyordu. Bu şiir, Japon soyluları arasında meziyetlikle eşdeğer tutulmuştur. Hatta daimyolar, aile kurallarında haiku şiirinin öğrenilmesi gerektiğini de bildirmişlerdi. Yüzyıllar boyunca iç savaşlarla çalkalanan, kan dökülen Japonya’da kılıç kullanmak kadar, güzel Haiku kullanabilmek de yetenek olarak kabul edilmiştir. Örneğin feodal beyler (daimyolar) halkları arasında saygınlık kazanabilmek için iyi haiku yazmak zorundaydı. Savaş esnalarında gün boyu savaşıp kelleler alan samuraylar, diğer zamanlarda akşam vakitleri malikanelerine çekilirler, Japon bahçelerindeki çay evlerinde otururlar, bahçeyi seyrederek akan suyun şırıltısı, ay, gökyüzü, yağmur, diğer doğa olayları eşliğinde meditasyona dalarlar ve sabahleyin o gece esinlendikleri üç mısrayı fısıldayabiliyorlardı. Tabii o esnada ağızdan çıkan haikuların ne kadar edebi, güçlü ve vurucu olduğunu bilmiyoruz ama bir haiku şairi olan Basho Matsuo ve Buson bu işin bir üstadıdır. Buson’dan bir örnek vermek gerekirse; “Çeltik sulayan Köylü sesleri vardı Yaz mehtabında” Soylu samurayların savaş öncesi ya da seppuku yapmadan önce Haiku mısralarını fısıldamaları bilinen türden bir olaydır. Bu yolla samurayların haikuları, halk arasında yayılabilir ve saygınlık sadece kılıç gücüyle değil hayal gücüyle de sağlanabilirdi.. _______________________ Ölüm Şiirleri (Dead Poems) [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hojo Ujimasa 1538-1590 Sonbaharın son esintileri, bulut kütlelerini uçurur ayın saf ışığına ve bulutlanan aklımız buğulu, seni pınar gibi çevreler.Şimdi gözden kaybolduk, Güzel! Neyi düşünmeliyiz? Biz gökyüzünden geldik. Şimdi yeniden geri dönmeliyiz. Bu görünen son noktadır. ***** Minamoto Yorimasa 1104-1180 Çürümüş bir kütük gibi yarısı toprağa gömülmüş – Hayatım çiçek açmadı, acı son geliyor. ***** Ota Dokan 1432-1486 Bilmemiş miydim şimdiden ölü olduğumu. Yas tutacaktım kayıp yaşamım için. ***** Shiaku Nyudo Ölüm 1333 Kılıcımı ileriye doğru tuttum, boşluğu kestim, büyük ateşin ortasında, rahatlatıcı bir esinti aktı ***** Takemata Hideshige (Shibata Katsuie tarafından yenilgiye uğratıldıktan sonra) Benim gibi bir adam Ashura’nın boyunduruğu altına mı girecek? Yeniden doğacağım ve sonra Katsuie’nin başını keseceğim... ***** Tokugawa Ieyasu 1542-1616 Geçen ya da kalan zaman hep aynıdır. Tek farklılık neler yapabildiğindir. Ah, ne kadar hoş! İki uyanış ve tek uyku. Zamanın akıp geçtiği bir dünya rüyası! Erkenden doğan şafağın kızılımsı renkleri! ***** Toyotomi Hideyoshi 1536-1598 Yaşamım çiğ gibi görünüp çiğ gibi geçip gitti. ***** Uesugi Kenshin 1530-1578 Verimli uzun bir yaşam neredeyse bir kupa sake’dir; kırk dokuz yıllık yaşam bir rüya gibi geçti; ne yaşamın ne olduğunu bilirim ne de ölümün. Yıllar birbirini kovaladı – Hepsi bir rüya gibi. Cennet ve cehennem arkada bırakılır; Mehtaplı şafakta bekledim, Dostluk bulutlarından özgür olarak. (aLıntı) Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Tokugowa devrinin ortalarında bugünkü prensipler üzerine kurulmuş olan ve Japon Oyunlarının esasını teşkileden Kabuki'nin mazisi (300) yılı geçmez. Her ne kadar bunun tohumlan bu devreye tekaddüm eden cemiyetlerde de bulunabilirse de ilk zamanlar fazla inkişaf edememiş bir durumda idi. İlk olarak (370) sene evvel O' Kuni isminde bir dansöz tarafından Kyoto şehrinin büyük caddelerinde oynanmağa başlayan ve ilk çıkışında halkı eğlendirmek için şehir şehir dolaşan Kabuki'yi başka tiyatrolar ta-takip etti. Nihayet Japon hükümeti bir emirle bunu sabit bir hale koy du ve yalnız erkeklerin genel yerlerde dans edebileceklerini karar altına aldı. Bu tiyatronun ilk zamanlar artistleri cemiyet içinden atılmış kimselerdi. Fakat bu yeni sanatın cazibesi görülüp duyulduktan sonra Japon aristokratları bile onu gizlice seyre gelmeğe başladılar. Zamanla, diğer milletlerde olduğu gibi, halkın ahlâk ve içtimai durumu yükselince Japonyada da hususiyle bugün, artistlere karşı duyulan içtimaî bir nefret - Amerika ve Âvrupada olduğu gibi - kalmadı. Kabuki'nin bugaku'dan inkişaf ettiği söylenir. Hatta dengaku sarugaku ve sonraları harp esnasında «No» dansının da bugaku'dan meydana geldiği rivayet edilmektedir. Harbeci sınıflar No dansını iltizam ederlerken halk daha proletarian bir oyun aradı. Bu istek O'Kuni Kabuki denilen oyunun doğmasını intacetti. Kabuki mükemmeliyetini, sanatının temelini teşkileden tekniğini inkişaf ettirmeğe vakit bulamadan, Genroku ve Horeki devir leri arasında buldu. Üç telli samisen'in (bir nevi saz) Loochoo adalarından Japonyaya girişi tiyatroda zirve devri teşkil eder. Çünkü o zamanlarda No dansı için, musiki kompozisyonları bu aletle adapte edilmişti. Sonra onu bu güne kadar devam eden puppet show - Karagöz gibi kukla seyri takip etti. Bu tiyatro oyunları Avrupadan en iyi istidatları, müzisiyenler tiyatro müelliflerini yardıma çağırdılar ve birlikte çalıştılar. Bu suretle Kabuki başlıbaşına daha yüksek bir sanat olarak çıktı. Gidayu ve Joruri iki dramatik resitatson, üç telli sazan iştirakiyle (Samisen) Kabuki'den ayrılamaz. Kabuki aktörlerini klasik dramların temsilinde mütehassıs sanmak yanlıştır. Tiyatrolar zaman zaman son neslin modern dramlarını da programlarına koymuşlardır. Geçmiş zamanlarda Shakespeare'den ve daha başka meşhur batı muharrirlerinden mühim bir kısmının eserleri de başarı ile oynanmıştır. Meiji devrinde Kabuki aktörlerinden tamamiyle farklı bir zümre tarafından yeni bir dram okulu teessüs etti. Batının mahsulü olan revü Japonyada çok rağbettedir. Kısa bir zaman evvel memlekete girmiş olan, memleket gençliği tarafından da tutulan bu oyun, müteaddit revü organizatörlerinin meydana gelmesini sağladı. Son devirde Japon tiyatrosunu asrileştiren Kavakimi'dir. O Japon tiyatrosunu avrupalılaştırmış ve "Na Jururi,, adlı eserinde toplanan orijinal dramlar kaleme almıştır.. _______________________ Dolls - Takeshi Kitano (2002) [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Senarist ve Yönetmen: Takeshi Kitano Ülke: Japonya Yıl: 2002. Film, bir "Bunraku" oyunuyla açılış yapıyor. Bunraku, 17.yy da Japonya'da doğmuş geleneksel bir kukla tiyatrosu. 1m civarında olan bebekleri elleriye oynatan kuklacılar, onları seslendiren bir okuyucu ve mızrapla çalınan üç telli bir Japon çalgısı olan Şamiseni çalan çalgıcadan oluşuyor bu gösteri. Kaynak: Alıntılar.. | |
|
Etiketler |
edebiyatı, japon |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Latin Edebiyatı-Eski Yunan Edebiyatı | PySSyCaT | Batı Edebiyatı | 0 | 20 Mart 2016 16:54 |
Japon Sanatları / Bunraku / Japon Kukla Tiyatrosu | PySSyCaT | Yabancı Diller | 0 | 01 Kasım 2014 15:23 |
Japon Usulü Dana Eti Ruloları - Japon Mutfağı | Sevda | Dünya Mutfakları | 0 | 21 Temmuz 2013 22:50 |
Japon Güneşi Yemek Tarifi - Japon Mutfağı | Sevda | Dünya Mutfakları | 0 | 21 Temmuz 2013 21:02 |
~ Japon dili ve Edebiyatı. | Sametold | Dünya Edebiyatları | 0 | 19 Aralık 2010 17:44 |