27 Ekim 2024, 01:08 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Atatürk Milliyetçiliği Nedir? Atatürk Milliyetçiliği Milliyetçilik, Atatürk ilkelerinin ve Türk İnkılâbının temel ilkelerinden biri olduğu kadar,Türk Milleti’nin kaderini tayin eden bir yüce ülkü ve milleti huzur ve refaha yönelten güçlü bir bağdır.Milliyetçilik genel olarak herkesin mensup olduğu milleti sevmesi ve onu yüceltmeye çalışmasıdır. Milliyetçilik, millet gerçeğinden hareket eden bir fikir akımıdır. a) Millet ve Milliyetçilik Kavramları Fransızca “Nation” kelimesinin karşılığı olarak aynı kökten,aynı soydan gelme anlamında kullanılan millet; her şeyden önce ortak bağları olan insan topluluğudur. İnsanların tarihin en eski çağlarından beri toplu halde yaşamalarına rağmen,bu toplulukların millet karakterini alması Yakınçağın ürünüdür. Yani toplumlar sosyal gelişim basamakları içinde aşiret teşkilatından, milli teşkilatlanma seviyesine ulaşarak millet haline gelmişlerdir. Milleti tanımlamak ve onu diğer insan topluluklarından ayırmak için ortaya atılmış görüşleri iki grupta toplamak mümkündür. Bu görüşlerden ilki Objektif millet anlayışıdır. Bu görüşe göre millet; aynı ırktan gelen, aynı dili konuşan ve aynı dine inanan insanların oluşturduğu bir topluluktur. Objektif unsurlar tarihi bakımdan birçok milletin meydana gelmesinde çok önemli rol oynamışlardır. Fakat millet olgusunu sadece bu faktörlere indirgemek, her milleti sadece objektif benzerliklerle açıklamak artık yetersiz kalmaktadır. Bu bakımdan milletin oluşmasında Subjektif veya kültürel unsurlar ağır basmaktadır. Gerçekten bir milletin oluşabilmesi için onun her şeyden önce bir his olarak kalplerde yaşaması lazımdır. İşte bu gerçek bir çok düşünürü millet kriterini subjektif veya manevi unsurlarda aramaya yöneltmiştir. Subjektif millet anlayışını ilk defa en güçlü şekilde ortaya koyan ünlü Fransız düşünürü Ernest Renan’dır.Ernest Renan 1882’de milletin, fertleri arasındaki birlikte yaşama duygusuna,bir ortak kültüre, bir ruh birliğine dayandığını belirtmiştir. Gerçekten millet olabilmek için en gerekli olan şey, toplumun fertleri arasında sevgi ve saygı hislerini canlı tutan , en gerekli anlarda karşılık beklemeksizin dayanışmayı sağlayan duygu ortaklığının mevcudiyeti olmalıdır.Bu ortak duygu ancak, ortak bir kültür hayatı yaşayan toplumlarda ortaya çıkabilir. O halde milli kültür, millet olmanın sosyal dokusunu meydana getirmektedir. Bir toplulukta fertler aynı kültür, aynı terbiye ve aynı duygularla birleşiyorsa, orada millet gerçeği vardır denilebilir. Şüphe yok ki, millet bir gönül birliği, bir ruh anlaşması ve bunun hukuki ifadesi olan birlikte yaşama arzu ve iradesidir. Bu birlik ve anlaşmanın doğması için elverişli bir zemin lazımdır. Bu zemin yukarıda belirtilen objektif faktörlerdir. Ancak subjektif veya kültürel faktörler bu zemin üstünde yükselebilir.Demek ki, bir milletin var olabilmesi için objektif ve subjektif faktörlerin birbirini tamamlaması lazımdır. Ayrıca bir insan grubunun bir gönül birliği halini alarak bir millet meydana getirmesinde siyasi kuvvet ve teşkilatın da önemli rolü vardır. Bütün bu bilgilerin ışığı altında millet; ne yalnız ırk ve yurt birliğinin, ne yalnız dil, tarih ve ülkü birliğinin, ne de siyasi, hukuki ve iktisadi birliğin ürünü olmayıp yukarıda sayılan objektif ve subjektif unsurların bir araya gelmesiyle oluşan tarihi ve sosyal bir gerçektir. Bizde bu anlamda milleti ilk tarif eden Ziya Gökalp’dir. Gökalp’e göre, milleti meydana getiren temel faktör ırk, kavim ya da coğrafya değildir. Millet; Dilce, Dince, Ahlakça ve Güzellik Duygusu bakımından müşterek olan , yani aynı terbiyeyi almış fertlerden meydana gelmiş bir topluluktur. b) Milliyetçilik Çağımızda milliyetçilik insanı bir gruba ve bir topluma bağlayan en kuvvetli bağdır. Her milletin milliyetçilik anlayışı değişik ve farklıdır. Çünkü milliyetçilik gelişmesini her ülkenin özelliğine , her milletin kendine has karakterine göre şekillendirir. Bu sebeple dünyada ne kadar milliyetçilik akımı varsa, o kadar da milliyetçilik anlayışı vardır. Bu yüzden bütün milliyetçilik akımlarını içine alan açık ve belirli bir tanım yapmak güçtür. Bununla birlikte milliyetçiliği, kendilerini aynı milletin üyesi sayan kişilerin duydukları; bir arada, aynı sınırlar içinde bağımsız yaşama ve meydana getirdikleri toplumu yüceltme isteği olarak tanımlayabilmek mümkündür. c) Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu ve Gelişmesi Türk Milliyetçiliği;İslâm ümmetçiliğinden çok milletli Osmanlıcılığa, oradan İslamcılığa ve nihayet Türk milliyetçiliği ve vatanperverliğine dönüşecek şeklinde bir gelişme göstermiştir. Bu hareket Osmanlı Devleti’nin çeşitli din ve milliyetlerden meydana gelen kozmopolit yapısı içinde bir tepki ve kendini bulma akımı olarak doğmuş ve daha ziyade Türkçülük olarak adlandırılmıştır. Fransız İhtilali ile birlikte modern milliyetçilik anlayışının yayılması, çok milletli Osmanlı Devletini de etkilemiştir. Milliyetçilik anlayışı Osmanlı Devleti’nde önce gayr-ı müslimlerde, daha sonra da Türklerin dışındaki müslüman unsurlar arasında yayılmıştır. Türklerde milliyetçilik, gayr-ı müslümlerin bağımsızlıklarını kazanarak, Osmanlı Devleti’nden ayrılmalarına karşı bir tepki olarak doğmuştur. Balkan Savaşları Osmanlıcılık anlayışının dayandığı temelleri yıkmış, Türk milliyetçiliğinin hızla yükselmesini sağlamıştır. Türk milliyetçiliğinin uyanışındaki bu gecikmenin milletimize ne kadar pahalıya mal olduğunu Atatürk şu sözlerle ifade etmektedir: "Biz milliyet fikirlerini uygulamakta çok gecikmiş ve çok ilgisizlik göstermiş bir milletiz... Osmanlı İmparatorluğu’ndaki çok çeşitli toplumlar hep milli inançlara sarılarak, milliyetçilik idealinin kuvvetiyle kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu, onlardan ayrı ve onlara yabancı bir millet olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık... Anladık ki, suçumuz kendimizi unutmuş olduğumuzmuş.”Milli Mücadele başlarında Türk milliyetçiliğini ve milli egemenlik ilkesini kendisine rehber edinen Atatürk, tüm insanları milli mücadele hareketi etrafında örgütleyerek, bağımsızlık mücadelesini başarıya ulaştırmıştır. Dolayısıyla bugünkü sınırlarımız içinde yaşayan milletimiz, bu kaynaşma temeline dayanmaktadır. Böylece milli mücadele hareketi, toplumumuzun ümmet halinden, millet haline geçişi sürecinde önemli bir rol oynamıştır. Atatürk Kocaeli'nde iken (18 Haziran 1922) d) Atatürk’ün Millet ve Milliyetçilik Anlayışı
__________________ 'Türkçe konuşmayan bir insan, Türk milli kültür, toplum ve uygarlığına bağlılığını iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz.'' -Mustafa Kemal Atatürk. | |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Atatürk Milliyetçiliği ... | İpek- | Atatürk Köşesi | 0 | 10 Kasım 2023 17:39 |
Atatürk’ü Koruma Kanunu nedir? 5816 sayılı Atatürk aleyhine işlenen suçlar kanunu hangi yıl çıktı? | Sanem | Haber Arşivi | 0 | 18 Mayıs 2018 12:03 |
Atatürk Milliyetçiliği Nedir? | Katherina | Atatürk Köşesi | 0 | 22 Kasım 2012 14:55 |
İslâm Milliyetçiliği | Kalemzede | İslamiyet | 0 | 25 Temmuz 2011 15:21 |
Türkiye milliyetçiliği ve Başbakan | Sır | Haber Arşivi | 0 | 11 Kasım 2010 08:24 |