Binbir sızılardan binbir acıları işleyen yüreğim bayrağını çekti artık.. İsyanlarda damarımda kuruyan kanım. Fazla geldi sevda sana gönlünü aştı ve edebinden de taştı zaten bu yara.
Sen ki bir yalnızlığın koynunda sığınan bana...
Ve kalabalıklaştığın anda iten beni en koyu yalnızlığa...
Şimdi adımı sorsalar bana hiç kuşkusuz "yalnız" diye haykırabilirim..
Madem ki arafta olmayı seçti yüreğin (!) emrediyorum git! Ne araflığın bir ucunda olmaya takâti var bu can'ın ne de arafta durana pusula olmaya ki sevda dilemmalıktan en uzak olandır adama! Bir sanık suretini görürmüşçesine bakma şimdi yüzüme…
Aynadaki aksin bir ölümün faili olacak üzgünüm..........
Düşler ülkesine ilticamı istesem düşçüler beni kabul eder mi yoldaşlığına ve mülteci düşlerim alır mı beni yine koynuna.. Hiçbir şey bilemeyecek kadar yorgun kıldın fikrimi
Biraz daha haykırarak emrediyorum
Git!
Ne zikrimin sade karanfili var artık ne parmaklarımla yüzünde oynadığım nefes..
Ne mutlak yazgımdır dediğim var artık ne aşk şarabıyla yıkadığım gözler! Yoksun sen.. Zavallı içinde büyümemiş çocukluğun.
Hala burnunu çekiyorsun yalancı yaslarını diline vururken(!)
Ve hala titrek ellerin ama korkma onlara sevdaya dokunmayı bilmediğini söylemeyeceğim...
Adındaki harf kadar girme artık ömrüme!
Topla düşünü müşünü susunu pusunu gözünü mözünü.......... Hadi! Çek zehrimden bir nefes ve