Sevdiyseniz birini; Saf ve temiz duygularla, hiçbir karşılık beklemeden, gözlerine sevgiyle bakarken, kokusunu duymak için rüzgarın esmesini beklerken sevdiyseniz ve bu sevgi karşılıksızsa sonsuz bir çıkmazın içine çoktan girmişsiniz demektir. Her ne yaparsanız yapın hep onu düşünürsünüz. Düşünmek istemeseniz bile. Onunla ilgili hayaller kurarsınız, olmayacağını bile bile. Yaşam kıyınızdaki tek gemi oymuş gibi sadece onun için yaşarsınız. Dünya kendi ekseni etrafında değil de onun etrafında döner adeta size göre. Gönlünüz ondan başka kimseyi görmez. Tıpkı gözünüzün kimseyi görmediği gibi. Nedeni bilinmez ama hayata bakış açınız değişir. Hiçbir şey yolunda gitmez. Dünyanızda ki tek renk siyah olur. Her şeyi siyah görürsünüz. Karamsarlığın doruklarına çıkarsınız onu onsuz yaşarken. İçinizde daima bir ümit vardır, onunla mutlu olma ümidi.. İşte bu yüzden hayaller kurarsınız. Düşler düşlersiniz. Artık geceler arkadaşınız, Ay ışığı ve yıldızlar ise sırdaşınız olmuştur. Gün ışığından, insanlardan ve kalabalıklardan kaçarsınız adeta. İyice içinize kapanırsınız. İçinde sadece sizin olduğunuz bir dünya kurarsınız kendinize. Her nefes alışınızda sol tarafınızda bir soğukluk hissedersiniz. Sanki bir boşluk varmış gibi. Bırakın mutlu olmayı nefes almak bile eskisi gibi tat vermez size. Önce yeryüzüne ve ardından toprağa düşen her yağmur tanesi yüreğiniz akıttığınız göz yaşlarını temsil eder aslında. Onu mutluyken görürseniz eğer mutluluk sarhoşu gibi olursunuz. Onu başkasıyla mutlu görürseniz dert ve hüzün sarhoşu olursunuz. Her çalan telefonu ya da her çalan kapıyı – O’mu Acaba? Diyerek açarsınız. Onun olmadığını öğrenince büyük hüsrana uğrarsınız, fakat onun aramayacağını ve gelmeyeceğini bile bile bu düşüncelere kapılırsınız. O’nu onsuz sevmek bu olsa gerek.