Hoş-ça/kal ( Mektup ) Yazan; Rüzgar 30 Eylül 2014, 06:35
Merhaba, sevgilim. Bu senin için kendimi son katledişim, terk edişim, yalnız kalışım. Senin için kalemi son kez ele alışım. Satırların can alıcı yanına son kapılışım, son kirlenişim ve kirletişim. Dünden bugüne hiç birşey değişmedi hala özlüyorum. Bir de merak ediyorsundur belki, İyiyim ben.. İyiyim.. İyi değilim. Bağışla dün dedim, gideli kaç asır oldu bilemiyorum ama hala dün gibi herşey.. Hala aynı parkta oturuyorum, insanları izliyorum, seni bekliyorum. İçim daraldıkça daraldı ya gelecek diyorum gelecek! susuyorum, beklemeye devam diyorum. Bilirsin beklemeyi sevmezdim ben sen de tam zamanında gelmeyi sevemedin hiç. Garsonun beyefendi bir çay daha alır mısınız? cümlesini 3. kullanışı. Güldüm.. Elbette dedim. Her neyse, 3. çayıma eşlik etmek adına kapıdan içeriye girerdin ya hep. Bu kez öyle olmayacağını bilsem de, ben çay içmeye devam ettim. Bir de şekersiz içmeye başladım. Bilirsin tadım, tuzum sendin.. Gelmedin. Gelmeyecektin. Anlamıştım.. Boynum bükük bir şekil de ayrıldım oradan. bu kaçıncı ayrılışım sayamadım bilemiyorum ama, Yarın gelecek! diye avuttum kendimi hep. Senin saatlerinin tersine akmaya başladı zaman. Örneğin; Sabahları erken kalkmıyordum geceleri daha çok zor oluyordu ya ben uyumak için göz kapaklarımı yırtardım, uyuyamazdım. Senin uyuduğun saatlerde her şeyi bıraktım, seni düşündüm. İşim gücüm sendin sanki. İş demişken, İşi gücü de bıraktım, pardon kovuldum. Oyalancak o kadar çok şey aradım ki, bulamayışlarıma bile güldüm geçtim.. Kendimi geleceksin diye ne çok avuttum bir bilsen. Bu gün, yarın, şimdi, geldi, gelecek diye çok bekledim. Gelmedin.. Olsun, ben seni beklemeyi bile sevdim. Sen, kolay gececeğini sandın galiba. Yanıldın.. Geçmedi hiç birşey. Bak ben bile geçemedim senden daha! Sesimi duymazsa unutur diye düşündün değil mi? Görmezse o da çeker gider, beklemez her gün dedin değil mi? Hatıralar yetmez, bıkar bir gün dedin değil mi? Yanıldın.. Çok yanıldın.. Herkes gibi yanıldın.. Seni ben gibi yaşamadı ki hiç kimse, anlayamazlardı. Anlayamazdın.. Şimdi hiç bilmediğim bir şehrin başkentindeyim. Bu sana 'ah' ile pulladığım son mektubum. Nereye, hangi adrese yollayacağımı bile bilmiyorum. Sadece 'özlem' yazdım. Olur da, yanlışlıkla dahi eline geçerse her satırını iyi oku. Okuduğun kadar yan! Bütün kalp atışlarımı koydum zarfın arasına. Hatıraları, yaşanmışları. Avaz avaz susmalarımı, ağlayışlarımı. Ve bir de, Ümidimi kestiğimi. Senden değil yanlış anlama! Kendimden.. Sana gitmek ne kadar yakıştıysa bana da o kadar yakışacaktı eminim. Bu yüzden evvelâ ciğerlerimdeki senden geçtim. Her solukta senin bana hayat vermeni istemiyordum artık. Hiç birşeyin geri gelmeyeceğini de anladım. Sen gibi. Ben gibi. Zaman gibi.. Bu yüzden bu mektubu 'dön-me' diye gönderiyorum. Olduğun yerden asla ayrılma. Ben, seni unutamadığım günler için kendimi affettim. Senide gittiğin için. Sen de, giydiğin şu gitmeleri üzerinden çıkart at! Yanındakinin nefesine her sokuluşunda, ilkinmiş gibi hisset! Ve birşey daha; Onu asla bekletme.. Hoş/ça-kal ulan! Hoş/ça-kal Hoş/ça-kal Hoş/ça-kal-ma! 30:09:2012 - 06:30 Yazar: Rüzgar Düzenleme Cemo
__________________ Exy.. Konu Rüzgar tarafından (30 Eylül 2014 Saat 07:40 ) değiştirilmiştir. |
Görüntüleme 292
Yorumlar 0
|
Etiketler |
hoşça or kal, mektup |
Şu anda bu makaleyi okuyan kişi sayısı: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
| |
Benzer Makaleler | ||||
Article | Author | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Bir Mektup | Amelia | İslamiyet | 0 | 15 Mart 2014 21:17 |
Son mektup. | glu | Genel Paylaşım | 0 | 17 Eylül 2010 17:24 |
ATA'ya Mektup | kont_dracula | Atatürk Köşesi | 0 | 08 Haziran 2006 17:51 |