Mihriban dua bekler.. Yazan; esekherif 23 Nisan 2012, 15:44
Sarı saçlarını deli gönlüme Bağlamışlar çözülmüyor Mihriban Ayrılıktan zor belleme ölümü Görmeyince sezilmiyor Mihriban Yar deyince kalem elden düşüyor Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor Lambada titreyen alev üşüyor Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban Önce naz sonra söz ve sonra hile Sevilen seveni düşürür dile Seneler asırlar değişse bile Eski töre bozulmuyor Mihriban Tabiplerde ilaç yoktur yarama Aşk deyince ötesini arama Her nesnenin bir bitimi var ama Aşka hudut çizilmiyor Mihriban Boşa bağlanmamış bülbül gülüne Kar koysam köz olur aşkın külüne Şaştım kara bahtın tahammülüne Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban Tarife sığmıyor aşkın anlamı Ancak çeken bilir bu derdi gamı Bir kördüğüm baştan sona tamamı Çözemedim çözülmüyor Mihriban Abdurrahim Karakoç Bana şiiri sevdiren Sevgili ağbimiz ve Üstadımız Abdurrahim karakoç'un hastalandığını haber sitelerinde okurken gözlerim ıslandı. Ey Koca Adam ! Dualar ve Yar seninle olsun.. Bismillâhi'l-lezî lâ yezurru ma-asmihî şeyün fil erzı velâ fis'semâi ve hüve's-semîul alîm. |
Görüntüleme 741
Yorumlar 6
|
23 Nisan 2012, 16:47 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mihriban dua bekler.. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Mihriban Üzerine… (Abdurrahim Karakoç ile Röportaj) Sarı saçlarına deli gönlümü/Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban” diye başlayıp her gönüle değen bir şiirin yazarı Abdurrahim Karakoç. Mistik bir olgunlukla, Son bir kez diyor, Son bir kez daha görmek istemezdim. O beni hayalindeki gibi yaşatsın, ben de onu hayalimdeki gibi. O aşk, masum bir aşktı. Güzel bir aşktı. Bırakalım öyle kalsın. Ne adı Mihriban, ne saçları sarı… O, Abdurrahim Karakoç’un Mihriban’ı… 1960 yılında yaşadığı ölümsüz aşkı kelimelerle ebedi kılan Abdurrahim Karakoç’un gerçek adını gizleyip, Mihriban diye seslendiği o güzel Anadolu kızının hikayesi bu… Ya da, hayatlarını birleştirmek isterken, ümitsiz aşklarına ayrılık nikahı kıyan iki sevgilinin, ümitsiz, duygu yüklü hikayesi…. Ayrılık tadında hüzünlü… Mihriban’a olan aşkı, Karakoç’a farklı bir olgunluk kazandırmış. Hani şu yürek genişliği denilen şey var ya, öylesine bir yaklaşımı var Karakoç’un… Mistik bir olgunlukla, “Son bir kez” diyor, “Son bir kez daha görmek istemezdim. O beni hayalindeki gibi yaşatsın, ben de onu hayalimdeki gibi… O aşk, masum bir aşktı. Güzel bir aşktı. Bırakalım öyle kalsın.” Sarı saçlarına deli gönlümü, Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban. Ayrılıktan zor belleme ölümü Görmeyince sezilmiyor Mihriban. Bu eşsiz duygu yoğunluğu olan dizelerle aşkın gücünü anlatan şairimiz, Mihriban’dan aldığı “Unutmak kolay değil” başlıklı mektup üzerine, şiirin devamını yazıyor… Yazıyor ama, yarasını sarmış bir Yunus Emre olgunluğu ile de bilgeliğini dışa vuruyor. Unutmak kolay mı? deme, Unutursun Mihribanım. Oğlun, kızın olsun hele, Unutursun Mihrabınım... *** Düzen böyle bu gemide, Eskiler yiter yenide. Beni değil, sen seni de, Unutursun Mihribanım. Nedir Mihriban’ın gerçek hikayesi? Bazıları “Gerçek mi” diyor. Gerçek diyorum. Ama adı Mihriban değil. O gençliğimde yaşanmış bir aşktı. Ama şimdi adını deşifre etmem, ayıp olur. Benim takmış olduğum sembol bir isimdir Mihriban. Masa başında yazılmış, hayal bir aşk, bu tadı ve lezzeti vermez. Yaşayacaksın ki, yazacaksın. O zamanlar elektrik yoktu. Lamba ışığı altında yazıyordum. Şiire başladığımda lambadaki alev titremeye başladı. “Lambadaki alev üşüyor” çıktı. -Hangi seneydi… ? 1960… O aşkınıza kavuşamadınız… Yo olmadı. Seviyordum. Olmadı. Ayıp olur şimdi adını söylemem. Törelerimize aykırı. İkinci bir Mihriban şiirim var. Biliyorsunuz. “Unutmak kolay unutursun Mihriban” diye… O da öyledir. Bunlar hep gerçeğe dayalıdır. Güzel tertemiz bir sevgiydi, tertemiz de bir ayrılma oldu. Nerde olduğunu biliyor musunuz? Bilmiyorum. Zaten benim memleketlim de değildi… Yaşayıp yaşamadığını biliyor musunuz? Onu da bilmiyorum… Sivas’ta bir televizyona çıktım. Telefon bağlantısı var. Bir hanım çıktı, “Abi o yaşıyor mu” dedi. “Bilmiyorum” dedim. “Nasıl bilmiyorsun” dedi. “Bilmiyorum işte” dedim. O bayan, “Eğer yaşıyor da, bu türküyü dinliyorsa, Allah ona yardım etsin” dedi. Hanımların dayanışması işte! Yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum vallahi. Hâlâ seviyor musunuz? Bazen aklıma düşüyor. Ben unutursun diyorum ama, insan hiçbir zaman unutamıyor… O bir mektup üzerine yazılmıştır. Benim gönderdiğim bir mektuptan dolayı bir cevap aldım. “Unutmak kolay mı” başlığı mektubun. “Unutmak kolay mı deme/Unutursun Mihriban’ım” diyorum. “Düzen böyle bu gemide/Eskiler yiter yeni de/Beni değil, sen seni de unutursun Mihriban’ım” dedim… Allah o hallere düşürmesin, insan kendini de unutur… Mihriban’dan başka aşkınız oldu mu? Yok. Mihriban’dan başka aşkım olmadı. Mihriban nasıl biriydi? Valla ne bileyim, sıradan insanlara benzer birisiydi.. Çok mu güzeldi… Sarı saçlarına deli gönlümü/Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban diyorsunuz Saçı da sarı değildi… Belki bu şiirin bu kadar beğenilmesinin sebebi herkesin içinde bir Mihriban’ın olması… Gerçek yaşanıp, yazıldığı zaman okuyucu kendini bulur. Bu yüzden diyorum ki, ben herkesin hayatında bir Mihriban var… Bundan 7-8 sene önce Cebeci’de bir düğün salonunda, sanatçı Mihriban’ı okudu. Karşımızda yaşlı bir çift oturuyor. 80’inden yukarı ikisi de. Tanıyanlar, hocam çok güzel yazmışsınız falan deyince, ihtiyar teyze, “Oğlum bunu sen mi yazdın” dedi. “Evet” deyince de… “Hay diline sağlık, ne kadar güzel” dedi. Yanındaki ihtiyar amcayı gösterdi, “Evde birisi bu şarkı çalarken birşey söylesin, üstüne yürür. Öyle dalar gider, dinler dinler, gözlerinden yaş akar, oturur” dedi. “Bunun derdi ne” dedim. “Oğul oğul, herkesin gençliğinde bir Mihriban’ı vardır” dedi.. “Öyle yazmışsın ki, herkes Mihribanı’nı buluyor o türküde” dedi. Musa Eroğlu da çok güzel bestelemiş… Beste de güzel olup güfteyle örtüşünce daha bir güzel oluyor… Bunlar birbirini tamamlayan şeylerdir. Bestelendikten sonra herkes hayret etti. “40 senedir okuyorsunuz” dedim. Ama bestelenince daha güzel oldu. Bir gün Mihriban’ı göreceğinize inanıyor musunuz? Bilmiyorum, görmek de istemiyorum. Değişmiştir şimdi. Ben onun nazarında değiştim, o benim nazarımda değişti. Niye görelim? Öyle kalsın ya… İnsanların gönülde kalması, gözde kalması daha iyidir. Bunun üzerine sanırım Metin Kemal Kahraman’dan içtenlikle/yürekten söylenmiş olan; ‘Mihbriban’ı dinlemek, çok da güzel olur… Buyrun o vakit! |
|
24 Nisan 2012, 13:31 | #4 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mihriban dua bekler.. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. "Bu hastalığı gider ey insanların Rabbi! Şifâ ver, çünkü şifâ verici sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Öyle şifâ ver ki hiç bir hastalık bırakmasın." (8) Amin. |
|
Etiketler |
bekler, dua, mihriban |
Şu anda bu makaleyi okuyan kişi sayısı: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
| |
Benzer Makaleler | ||||
Article | Author | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Aşk ne bekler? | Estela | Serbest Kürsü | 0 | 21 Temmuz 2013 18:23 |
Aşk Sizden Ne Bekler | Zen | Ruh Sağlığı | 0 | 01 Mayıs 2013 14:12 |
Çay Kimi Bekler | Afrodit | Serbest Kürsü | 0 | 24 Eylül 2010 01:32 |
Bir Kız Neyi bekler? | Dilara | Serbest Kürsü | 9 | 02 Eylül 2008 21:45 |