![]() |
![]() |
![]() | #1 | |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Adıyaman Yöresel Kelimeler ( A - Ş ) Adıyaman’ da Türkçe Kendine özel bir ağızla konuşulur. Ülkemizde bu ağıza en yakın sadece Kilis yöresinde rastlanır. Kullanılan bu kelime ve deyimlerin etimolojik analizi yapıldığında; Azerbeycan, Gagavuz ve Türkmen Türkçeleri ile benzer özellikler taşıdığı görülmektedir. Ağırlık olarak Türkmen Türkçesinin özelliklerini taşıyan Adıyaman ağzının bu özelliğine M.Ö. yedinci yüzyılda bir süre Saka İskil Türklerinin egemenliği ve 1085 yılında da Selçuklu Türklerinin egemenliğinin etki ettiği söylenebilir. A A’llaf : Hutubat alıp-satan kişi. Ahdaracah : Evde tandır üzerinde yapılan yufkaekmeği tandırın (sacın) üzerinde pişmesi için çevirmeye yarayan tahta dan yapılmış kılıcı andıran alet. Alamyon : Alimiyum. Alıta : Sakat, arızalı, özürlü Angut : Güvercin Arıstah : Toprak damın ağaçla döşenmiş tavanı. Asbap : Elbise Avrat : Kadın-Bayan Avrat namazı : Kuşluk namazı B Balah : Paça Balıma : Bari Baran : Çizgi, şerit halindeki çizgi, keder çizgisi,üzüm bağlarındaki asma (Tiyek) sıralı hali Barmel : Fıçı Baz : Bir kuş türü ( Kaz Kazına,baz bazınan herkes enteşınan ) ( Atasözü ) Berk : Sağlam Bılata : Meyvelerin olgunlaşma zamanı Bıldır : Geçen sene C Canan : Bağ bahçe işlerinde yardımcı hizmetçi Cıncıh : Kuş veya kuş yavrusu Cerbe’e : Su kenarında öten kurbağa Cömçe : Kepçe Cörten : Oluk Cardah : Merdiven Cığız : Yaramaz, oyun bozan huzursuzluk çıkaran Cılğı : Şerit halinde kesilmiş bez Cinik : Favori Ç Çağa : Bebek, yavru Çağlın : Sakat, eli kolu tutmaz Çeç : El Çırtik : Eğlence anında baş parmakla orta parmağın sıkıca birbirine sürtülüp kaydırarak Çıkarılan sese çırtiik çalma denir. Çırtikli : Süslü olmaya çok meraklı, süslü-püslü, çıtkırıldım tavırlı Çin : Omuz D Delbike : Darbuka Deleme : Topaç Dink : Buğdayı kepeğin ayırma işlemi yapılan yer Dürmik : Dürüm Darı : Mısır E Ehhe : Kaka Elek : Oyunbaz,dilbaz, dalevereci Elöpen : Kertenkele Enik : Yavru, manıh Enteş : Eş-Denk Ergen : Evli olmayan, bekar Evşen : Şiş Eyiş : Küçük toz küreği Etdor : Büyük dürüm Erasa : Hutubat satılan yer Etebe : Kapı ve pencerelerin üzerine çiriş olarak konulan kalas Eyne : Ayna, ayrıca rötgen anlamına gelir F Fak : Tuzak Fırınca : Kayık biçiminde ( Oval ) ekmek küreği G Gelin : Oğlun hanımı, gelen anlamına gelin derilmiştir. Gever : Bahçe sulama için yapılan su kanalların suların kanallara taksim edildiği taksimat yeri Gişi : Herif, koca, er, evin erkeği H Hamkef : Uykusu, henüz açılmamış, keyfi pek yerinde olmayan Hampara : Orta boy taş, Toprak parçası, biçimsiz taş Haphap : Takunya Haraba : Boş arsa Harar : Büyük çuval Haraza : Kuyunun ağzına konulan 30-40 cm. yüksekliğinde taştan daire şeklinde tek parça Çıkıntı. Harıh : Ark, ince su yolu. Hayma : Ahşaptan (ağaç ve dallardan) yapılmış bağ ve bahçelerde inşa edilen bekçi kulübesi. Hazna : Su biriktirilen yer Hecer : Yeni, teze Hafdar : Çok yiyen canavar Hellaç : Keçe işleri uğraşan, keçeci. Hemam Leyenı : Büyükçe fazla derin olmayan yayvan su kab Hevre : Kepekli undan yapılan hamur işi Hışır : Takılar Hıra : Cılız Hım : Temel ( Evin Temili ) Hınd : Yuva ( Arının hındına barmah soğma) Höllik : Huni şeklinde külah, normal külah Hopan : Bakımsız bağ bahçe Hökkız : Cevizin içinin tam bütün olarak çıkmış hali Hökkeze : Olduğundan iri yapılı Hölbe :Silindir ve elips şekilde genelde tuz konulan, katı ve sıvı bazı maddeler de konulan kap Hölhöllı : Şüpheci Höllik : Eskiden bebelerin kundakları içine çiş ve kakalarını yapmaları için konulan beyaz toprak Hurç : Heybe Hubar : Zerricik halinde toz Hılt : Karışık tahıl Hımbıl : Zarıf, cılız, avanak, enayi İ İdara : Tenekeden yapılmış, kumbara büyüklüğünde silindir veya koni şeklinde içerisinde Gaz yağı ve fitil bundan aydınlatma aracı “ çıra “ da denilirdi. İzar : Siyah çarçaf İçme : Şifalı su, içmece İnnedenlik : İğne tutturulan içi pamuk doldurulmuş minyatür yastık. K Kalın : Başlık parası Kakma : Ağaç ve tahta kıymığı Kantarma : Kemerli yapı Kara kafir : Kertenkelenin büyükçesi. Karulye : Karyola Kaynana : Kaim ana, Kaim Valide(ana yerine geçen) anlamına Kekre : Acımısı, dil büker şeklinde Kuküç : Çekiç Kelenguç : Kırlangıç. Kelle : Tahta masanın çekmecesi, çekmece, para konulan çekmece. Kendır : Kıldan yapılmış ( örülmüş ) kalın ip Kenıf : Tuvalet –WC (Ayrıca tuvalet için, yüznumara, cartcurt damı, ay ahyolı, abdeshana Hela isimlen de kullanılır. ) Keppır : Bozuk ve yokuşlu yol. Keremet : İftira. Kerrik : Olmamış, ham meyve. Keşkeş : Farba, fırfır Keveşe : Toprak damlarda, ağaçla toprak arasına giren tahta kamış v.s. malzeme. Keyyim : Sağlam Kıdik : Oğlak. Kındırik : Ufak, tefek Kırat : 7200 gr. Hububatı içine alan silindir şekilde ölçüm aleti. Kırççik : Zayıf, cılız Kildan : Hamamda yıkanılacak suyun içerisine konulması için bakırdan yapılmış özel kap. Koka : Nakış ipi makarası. Kordile : Kurdela Kurrik : Eşek sıpası Korrik : Belin bükük, kemiklerin çıkmış ve çok zayıf cılız hali. Köm : Yığın tepecik Kör kelız : Önü kapalı tabii su yolu. Körefem : Pejmurde Kört : Çukur Köseği : Yarı yanmış odun Kudımlı : Uğurlu Kufa : Kamıştan ya da ağaç dalından yapılmış sepet Kullep : Dalevre, hile hurda, oyun Kulunç : İki omuz arası Kuncik : Köşe duvar kenarı Kuşkana : Bakırdan yapılmış derince, yemek pişirme tenceresi Kuttik : Kısa boylu Külınçe : Ekmek, yağlı yavan L Lallik : Dilsiz, ahraz Lebbe : Boyuna takılan zincir gerdanlık Lekkom : “ Koyayım “ anlamında sövme ve hakaret ifadesi Lembır : Fincan kırığı Lenger : Geniş, yayvan içine hamur ve köfte yoğrulan geniş kap Loğ : Toprak damın yağmura karşı direncini antırmak üzere kullanılan taştan yapılmış silindir Loğdır : Loğu toprak damın üzerinde gezdirmeye yarayan ahşaptan yapılmış makas şeklinde alet Lop : Bedavadan elde edilen yiyecek, beleş yemek Lopah : Bir lokma / Bir avuç Lottik : Arkaya tekme atma Lüllik : Musluk gibi suyun aktığı yer. Lüllik : Oluk. Lüllük : Tek elin içine sığabilecek bir sıkımlık ölçü. ( bir lülük köfte ) M Mağ : Uzun olan maskan. ( Odanın arka tarafında ağaçla ikiye bölünmüş kısım ) Makat : Divan, Oturacak yer. Mamız : Nabız. Manca : Salata. Mangaç : Cımbız Marama : Mendil Markama : Bonyo havlusu Mehsere Kazanı: Büyük kazan Mekir : Üzerine, den dolayı Mesboh : Makbul olan. Meyrat : Ölenden kalan giyisi Mıh : Çivi Melevız : Salak, sünepe Mıllik : Kambur Mırğıbı : Küçük karınca topluluğu Mısandara : Evin salonun girişinde ahşaptan yapılmış korkuluk Mısır Tovığı : Hindi. Motorsıhlet : Motosiklet Muhatara : Hastalıklı. N Nacar : Marangoz Nanır : Bir yerde bulunan herkese ait hayvanların toplanıp gün boyu o yerin dağ ve meralarında otlatılıp akşam olunca getirilme işi. ( hayvan kendi evine kendi gelir ) Nehit : Beyaz yapı taşı Nukkıl : Gaga O Ohlağı : Ekmek açılan yuvarlak ince uzun merdane Omça : İşlenebilir tahta parçası, odun Oturah : İskembe Ö Öhlez : Cılız, ağır hareket eden, uyuz görüntülü. Öhlez : Zayıf ışık Örken : Pamuktan örülmüş kalın ip Örtme : Kapatmak, örtmek ayrıca : Evin avluya açık üstü kapalı önü açık kısmı Öttirikli : Hastalıklı P Pağa : Zornaklı kapının kilit yeri. Pangılot : Lira Papah : Sünnet çocuklarının başlarına taktıkları silindir şeklinde başlık Partal : Mitil, ekski giysi Patlah : Olmamış incirin yeşil hali Peççel : Beceriksiz Perçem : Saçın alına sarkan kısmı. Perensek : Fır dönme Perize : Biçilen ekinin tarlada kalan kısmı. Peşkir : Havlu Pızzik : Lahananın nazik kısmı Pırtik : Küçük bez parçası Pıssik : Kedi. Pızzik(Pezzik): Ciltte çıkan sivilce ve benzer şeyler, Pörçikli : Havuç Post : Deri. Pöçcik : Bir şeyin son kısmı, kuyruk sokumu, kıç Pöççik : Sap, kuyruk Pöççik : Kuyruk, izmarit. Puşirik : Toprak damlarda ağaç dizildikten ve keveşe konulduktan sonra ince bir tabaka halinde Konulan çamur. R Rıççik : Kökün ince dalları, kök Rik : Kin, nefret Rüzkatiye : Belge. S Sadana : Saf, salak, ağzı sağır Salaca : Tabutun üzerine konulduğu dört kolu olan tahta* Sefertası : Birkaç çeşit yemek taşımak için yapılmış üst üste konulan kap. Sehen : Sahan Seklem : Sırtta taşıyabilecek kadar yük Sele : Sepet Sete : Kalas Seki : Evin avlusunda topraktan yapılmış divan şeklinde yer Sırğı : Toprak damlarda, yağan karı sıyırmak için tahtadan yapılmış kar küreği Sırım : İp Sikke : Demir kazık ( yere çakılan ) . Sitam : Üşütme hastalığı, Sıtma Sitil : Kova Siyeç : Büyük çalı Sokı : İçinde bulgur dövülen oyuk taş, dibek Soyha : Ölünün sırtından çıkarılan giyecek. Surfa : Sofra Surha : Angarya iş, onun-bunun işi Süngil : Genelikle ellerde görülen nokta şeklinde çıkıntı, siğil. Süllüm : Toprak damlara çıkılmak için ağaçtan yapılmış merdiven. Süvik : Toprak evlerin damının kenar kısımları Ş Şapşah : Sürahi Şarmıta : Yaramazlık yapan kız çocuğu Şavır olma : Aleme farş olma. Şeb : Toprak sıva yaparken veya toprak zemini ıslatıp, çatlaklar varsa el sürerek kapatarak düzgün ve kaygan hale getirme ( şıkıllama ) Şekerdenlıh : Şeker konulan kap. Şekgal : Eskimiş ayakkabı Şekuka : Yapan armudu Şellek : İnsanların taşıdığı yük biçimi. Şendik : Kalabalık Şenkor : Okun atıldığı ‘ Yay ‘ şeklinde ip ve yaydan oluşan bir ucu ilmek şeklinde kuş yakalamada kullanılan tuzak. Şerdenlik : Bahşiş Şev : Yörep, iniş aşağı. Şığvın : Şiddetli sağanak yağmur Şırğa : Ekinden kalan sapları taşımak için eşeğin sırtına uygun ağaçtan üçgen biçiminde yapılmış malzeme Şibik : Göz çapağı. Şörrik : Salya Şimre : Yüzde yara halinde çıkan bir hastalık.
__________________ Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin.Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.. | |
| ![]() |
![]() |
Etiketler |
adıyaman, kelimeler, yöresel, Ş |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Rize Yöresel Kelimeler | Violent | Yöresel Kelimeler ve Anlamları | 3 | 23 Aralık 2013 19:32 |
Osmaniye Yöresel Kelimeler | Ecrin | Yöresel Kelimeler ve Anlamları | 0 | 28 Haziran 2013 18:29 |
Çankırı Yöresel Kelimeler | Ecrin | Yöresel Kelimeler ve Anlamları | 0 | 28 Haziran 2013 18:13 |
Giresun (Yöresel Kelimeler) | xena | Yöresel Kelimeler ve Anlamları | 0 | 30 Aralık 2012 15:37 |