13 Nisan 2009, 18:26 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Toprakların sınıflandırılması TOPRAKLARIN SINIFLANDIRILMASI Benzer özellikler gösteren topraklar, aynı kategori altında toplanmak sureti ile bir çok sınıflandırma sistemi yapılmıştır. Toprak sınıflandırılmasında kullanılan kriterler, toprağın tekstürü, rengi, verimliliği ve genetik özellikleridir. Sınıflandırma sistemlerinden dünya çapında en çok tutunanı genetik sınıflandırma sitemidir. Genetik sınıflandırma siteminde, toprak oluş faktörlerinden iklim, bitki örtüsü, topografya, ana kaya ve zaman unsuru dikkate alınmaktadır. 1. ESKİ TOPRAK SINIFLANDIRMA SİSTEMİ 1949 Toprak Sınıflandırma Sistemi diyebileceğimiz bu sınıflandırma sisteminde topraklar; zonal, azonal ve intrazonal olmak üzere üç kategoriye ayrılmıştır. 1.1. Zonal Topraklar : İyi gelişmiş profil özelliğine sahip olup, bu takımda bulunan topraklar, iklim ve vejetasyon şartlarına göre oluşmuş olan topraklardır. Ancak bu toprakların oluşması için, arazinin düz ve düze yakın ve drenajın iyi olması gerekmektedir. Zonal topraklar, yeryüzündeki iklim ve vejetasyon kuşaklarına genellikle uymaktadır. Mesela, soğuk ve nemli iklim ve orman örtüsü altında podzol toprakları, sıcak ve nemli iklim şartlarının hüküm sürdüğü tropikal ve ekvatoral bölgelerde lateritler baskın durumdadır. 1.1.1. Tundra Toprakları : Tundra iklimini görüldüğü kuzey yarım kürede oluşan bu topraklar, yazın donmuş tabakanın çözülmesi ile gevşer. Alçak kısımlar yer yer su birikintileri ve yosunlarla kaplanır. Donma ve çözülmenin aktif olduğu kısımlarda toprak taşlıdır. İklimin soğuk olmasından dolayı organik madde yeterince ayrışamadığı için toprak organik madde yönünden zengindir. 1.1.2. Podzol Topraklar : Tundra kuşağının güneyinde çoğunlukla iğne yapraklı ormanların altında hüküm süren nemli ve soğuk iklim şartları altında oluşmuştur. Aşırı yıkanmadan dolayı toprak besin maddelerinin çoğu taşınmıştır. B horizonunda taşınarak gelen oksitlerce zengin maddelerin çimentolaşması ile oluşmuş sert tabaka bulunur. İklimin soğuk olmasından dolayı bitki artıkları toprak yüzeyinde birikerek birkaç cm kalınlığında organik bir kat oluşturmuştur. Sibirya, Kuzey Avrupa ve Amerika’da yaygın olan, ülkemizde Yıldız dağlarının kuzey yamaçlarında ve Kuzeydoğu Anadolu Dağlarında Şavşat-Karagöl dolaylarında bulunan bu topraklar, gübreleme yapıldığı takdirde tarıma uygun hale getirilebilir. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] 1.1.3. Kahverengi Orman Toprakları: Daha ziyade ılıman kuşakta, yaprağını döken orman örtüsü altında görülür. Bu topraklarda podzolleşmenin aksine organik madde üst topraktaki mineral maddeye karışmış durumdadır. Yağışın fazla olduğu yerlerde karbonatlar yıkanarak topraktan uzaklaşır. Bu topraklar asit reaksiyon gösterir. Yağışın az olduğu sahalarda karbonatlar B horizonunda birikir. Hafif alkalen reaksiyon gösteren bu topraklar kireçli orman toprakları olarak dikkate alınır. Diğer taraftan toprak yüzeyinde bitki artıklarının ayrışması, topraktan yıkanan bitki besin elementlerinin tekrar toprağa ulaşmasını sağlar. 1.1.4. Terra Rossalar : Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü subtropikal kuşakta çoğunlukla kızıl çam ve maki vejetasyonu atında gelişme gösterir. Bu topraklar, iyi oksitlenmeden dolayı demir seskioksit bakımından zengin olduğundan kırmızımsı, kırmızımsı kahverengindedir. Toprağın alt kısmında demir ve alüminyum oksit bileşiklerinden ibaret killi olan bir horizon yer alır. Yağışın fazla olduğu yerlerde topraklar yıkanmasından dolayı karbonatlar topraktan uzaklaşmışlardır. Drenajı iyi düz ve düze yakın sahalarda her türlü ana materyal üzerinde görülür. Eğimli sahalardaki karstik alanlarda ise toprak kireç taşları ile karstik çukurların içinde yer alır. Çünkü eğimli karstik sahalarda toprak yüzeyde değil taşların arasındaki çatlaklar ve tabakalaşma yüzeyleri boyunca gelişme göstermiştir. Karslaşmanın çok ilerlediği sahalarda toprak dikey yönde yüzeyden derinlere doğru taşınır. Bu nedenle kırmızımsı topraklar, çatlaklar arasında cepler halinde bulunur. Bu topraklar killi bünyededir. Ülkemizde Marmara Bölgesi’ nin güneyi ile Akdeniz ve Ege Bölgeleri’ nde çok yaygındır. 1.1.5. Kahve ve Kestane Renkli Topraklar : Orta kuşakta karaların iç kısmında hüküm süren yarı kurak iklim ve step vejetasyonunun karakteristik toprağıdır. Yağış azlığından dolayı alt toprakta karbonatlar birikmiştir. Bu bakımdan toprak besin maddeleri bakımından oldukça zengin sayılabilir. Organik madde toprağa iyice karışmış durumda olup genellikle hafif alkalen ve alkalen reaksiyon gösterir. Bu topraklardan kahverengi olanlar daha ziyade step sahasında görülürken, kestane renkli olanlar step sahasının biraz daha nemli olan kısımlarında uzun boylu çayırlar ve gür olmayan orman altında görülür. Karbonat birikim zonu kahverengi topraklara nazaran biraz daha derindedir. Bu topraklara ülkemizin bütün iç bölgelerinde rastlanmaktadır. 1.1.6. Çernezyom Toprakları : Orta kuşağın yarı nemli alanlarında uzun boylu çayır vejetasyonu altında gelişmiş olan bu topraklara aynı zamanda kara topraklar da denir. Karadeniz’ in kuzey kesiminde, Romanya, Kanada, ABD, Arjantin ve Avustralya’ da görülen bu topraklar ülkemizde Erzurum – Kars platolarında 1600 – 2000 m. arasında yer alır. Zengin çayır örtüsü altında organik artıkların yavaş yavaş parçalanmasından dolayı üst toprak organik madde yönünden zenginleşerek koyu renk alır. Üst topraktan yıkanan karbonatlar B ve C horizonlarında birikmiştir. Besin maddeleri yönünden zengin olan bu topraklar üzerinde yoğun olarak tarım yapılır. 1.1.7. Lateritler : Nemli tropikal ve ekvatoral bölgelerde yaygın olan bu topraklar, fazla yağış ve sıcaklıktan dolayı ana materyalin ayrışması ileri derecede olduğundan kalındır. Yağış fazlalığından dolayı silis topraktan uzaklaşmış, buna karşılık demir ve alüminyum oksitçe zenginleşmiştir. Bu durum toprağın kızıl renkli olmasını sağlamıştır. Bu bölgelerde toprak üzerine düşen organik artıklar mikroorganizmalarca kısa sürede parçalandığından toprak yüzeyinde organik madde birikmesi olmamaktadır. Demir ve alüminyum oksitler toprağın alt katlarında ve derin kısımlarında birikmesinden ötürü ağaç köklerinin gelişmesini önleyici sert tabaka oluşmuştur. Bu topraklar genellikle tuğla yapımında kullanılır. Bu topraklara ülkemizde Doğu Karadeniz bölgesinde fosil olarak rastlanmaktadır. 1.1.8. Çöl Toprakları : Orta enlemlerde ve tropikal çöllerde son derece sığ ve karbonatların birikmesiyle oluşmuş sert kabuğa sahip topraklardır. Orta enlemlerdeki çöllerde daha çok sierozem denilen açık ve gri kahverengi aşırı derecede kireç birikmesinden oluşan sert tabakalar halinde uzanan topraklar hakim durumdadır. Tropikal çöllerde ise kırmızımsı renkte olan yine aşırı derecede karbonatların birikmesi ya da kapilarite ile suların bünyesinde bulunan karbonatların yığışması sonucunda sert ve sığ topraklar görülür. Her iki toprak da organik madde yönünden son derece fakirdir ve tarımsal değeri hemen hemen hiç yoktur. Bu topraklar, ülkemizde özellikle Harran ve Malatya ovalarında görülür. 1.1.9. Preri Toprakları : Seskioksitlerin taşınması olmaksızın, karbonatların yıkanması veya taşınmasının hakim olduğu topraklara preri toprakları denilmektedir. Daha çok ABD’ de preri vejetasyonu altında gelişmiştir. 1.2. İntrazonal Topraklar : Bu toprakların oluşumunda topografya ana materyal faktörleri etkilidir. Bu nedenle de topraktaki bütün horizonlar gelişmemiş olup, genellikle AC horizonudur. Nitekim kireççe zengin ana materyal üzerinde vertisol ve rendzina suların biriktiği alanlarda hidromorfik, tuzlu alanlarda halomorfik topraklar yaygındır. 1.2.1. Halomorfik Topraklar : Halojen grupların yer aldığı bu topraklar kurak ve yarı kurak bölgelerde havzaların tabanlarında sularda çözünür hale gelen çeşitli tuz ve karbonatların suyun buharlaşması ile toprağın yüzeyinde veya muhtelif derinliklerde birikmeleriyle oluşur. Bu toprakların gelişmesinde hakim olan pedojenik süreç salinizasyondur. 1.2.2. Hidromorfik Topraklar : Bataklık, sazlık gibi suların biriktiği sahalarda, toprak devamlı olarak su altında olduğu için oksijensiz şartlar altında kalır. Bataklık bitkilerinden hasıl olan organik artıkların su altında geç ayrışma ile birikerek organik madde yönünden zenginleşir. Ayrıca hidrojen iyon konsantrasyonu arttığından toprak asitleşir.Bu topraklar sürekli taşkına uğrayan taşkın ovalarında, tektonik kökenli olukların çukur kısımlarındaki taban suyu seviyesinin yüksek olduğu alanlarda, dağların yüksek kesimlerindeki lokal çukurluklarda görülür. Hidromorfik topraklar, başta iyi havalanmadığı için tarım ürünlerinin yetişmesini engeller. Drenajı sağlanan sahalarda toprak organik madde bakımından zengin olduğu için verimli tarım sahalarına dönüşür. 1.2.3. Kalsimorfik Topraklar : Yumuşak kireç taşı ve marn depoları üzerinde oluşan bu topraklar, kireç yönünden zengindir. Organik maddenin kille birleşerek kompleks yapması, toprağın üst kısmının koyu renkli olmasını sağlar. Genel olarak A horizonuna sahip ve taneli yapı gösteren bu topraklar tarıma uygun olan alanları oluşturur. Vertisoller ve rendzinalar bu grup içerisinde yer alır. Ülkemizde Marmara, Ege, Akdeniz bölgeleriyle yer yer İç ve Doğu Anadolu’ da da görülür. 1.3. Azonal Topraklar : Bu topraklar genel olarak horizonu olmayan topraklardır. Eğimli sahalarda devam eden aşınma ve taşkın ovalarında sürekli malzeme birikmesi toprakların gelişmesini özellikle horizonlaşmasını engeller. Alüvyal topraklar, kolüvyal topraklar, litoseller ve regosoller bu grup içerisindedir. Ülkemizdeki bütün ovalarda çok verimli olan bu topraklara rastlanmaktadır. 2. TOPRAK SINIFLANDIRMA SİSTEMİ VEYA TOPRAK TAKSONOMİSİ Toprakların dünya ölçüsünde sınıflandırılmasında birlik sağlanması ve eski toprak sınıflandırma sisteminde bazı toprakların sınıflandırılmasında güçlük çekilmesi nedeniyle 1975 yılında son şekli verilen Toprak Taksonomisi geliştirilmiştir. Bu sınıflandırma sisteminde ana toprak sınıfları Latince kelimelerden alınmıştır. 2.1. Entisoller : Çok yakın bir geçmişte oluşan topraklar, bu takım bünyesinde yer alır. Bu topraklar sürekli olarak aşınma ve birikme olaylarının meydana geldiği sahalardaki toprakları kapsar. Bu topraklar eski sistemdeki alüvyal, kolüvyal, regasol, litosol ile devamlı veya yılın büyük bir bölümünde su altında kalan hidromorfik toprakları içerir. Bu topraklara ülkemizde, toprakların sürekli olarak taşındığı dağlık alanlarımızda, delta oluşumu ve alüvyonlaşmanın sürekli olarak devam ettiği ovalarımızda rastlanır. 2.2. İnceptisoller : Bu topraklar entisollere nazaran ayrışmanın biraz daha ilerlediği ve toprak oluşumunun başlangıç safhasını aştığı, yani toprakta horizonlaşmanın başladığı toprakları bünyesine alır. Örneğin delta ovalarında taşkına uğramayan esli alüvyal topraklar inceptisoller takımına girer. Aynı şekilde yamaçlardaki aşınmanın durduğu sahalarda birikinti koni ve yamaç depoları üzerindeki horizonlaşmaya başlayan topraklar da inceptisol ordosuna girer. Türkiye’ de bu topraklara yaygın olarak, aşınmanın yavaş olarak devam ettiği dağlık alanlarda, eski yamaç depoları ve alüvyal sahalarda rastlanır. 2.3. Aridisoller : Kurak bölgelerin topraklarını kapsamakta olan bu topraklar bitkilerin yetişmesini sağlayacak yeterli nemden mahrumdur. Dolayısıyla pedojenik horizonlar yeterince gelişmemiş ve organik madde bakımından da son derece fakirdir. Toprakta derin ve geniş çatlaklar oluşur. Çöl toprakları bu takım içerisinde yer alır. Ülkemizde aridisoller, Güney Doğu Anadolu’ da Harran Ovası’ nda ve İç Anadolu’ nun bazı kesimlerinde rastlanır. 2.4. Mollisoller : Yumuşak toprak anlamına gelen bu topraklar, daha ziyade orta enlemlerde otsu vejetasyon altında gelişme gösterir. Üst toprak organik madde bakımından zengindir. Topraktaki katyonlar genellikle yıkanmaya uğramadıkları için besin maddeleri bakımından zengindir. Bu nedenle mollisoller üzerinde yoğun olarak yoğun olarak tarım yapılır. Eski toprak sistemindeki kestane, kahverengi, rendzina ve çernezyomlar bu toprakların kapsamına girer. Ülkemizde bu topraklar, Batı Anadolu ve İç Anadolu’ da az eğimli ve hafif dalgalı neojen depoları üzerinde, Doğu Anadolu’ nun tektonik kökenli ovalarında yaygın olarak rastlanır. Tarımsal alanlarımızın büyük bir bölümü bu topraklar üzerinde olup, toprağın alt katında karbonat birikimi mevcuttur. 2.5. Spodosoller : Organik maddenin biriktiği toprağın yıkanarak asitleştiği, organik asitlerin ve kilin B horizonunda çimentolaşarak sert bir katın oluştuğu toprakları kapsar. Bu topraklar, eski toprak sisteminde bahsedilen podzolleşme süreci altında oluşan podzolları karakterize eder. Besin maddeleri yönünden fakir olan bu topraklar, Kuzey Amerika’ da, Avrupa ve Asya’ nın tundra alanlarının güneyindeki sahalarda iğne yapraklı ormanların altında rastlanır. Ülkemizde Karadeniz, Marmara bölgelerindeki dağlık alanlarda ve Kuzey Anadolu dağlarının yüksek kesimlerinde yaygındır. Bu topraklar, fazla yıkanmadan dolayı asit reaksiyon gösterir ve sıcaklık düşük olduğu için de toprak yüzeyinde organik madde birikimi mevcuttur. 2.6. Alfisoller : Kilin önemli ölçüde A horizonundan taşınarak B horizonunda biriktiği karbonatların yıkanma sonucu taşındığı toprakları kapsar. Alfisoller yıkanmanın fazla olduğu dünyanın nemli sahalarında özellikle kıtaların batı kesimlerinde geniş yapraklı ormanlar altında yaygındır. Toprakta demir ve alüminyum bileşikleri hakimdir. Ülkemizde Akdeniz Bölgesi’ nde görülen terra rossa toprakları bu grup içerisindedir. Bu topraklar genellikle killi bünyelidir. Yağışın fazla olduğu kısımlarda karbonatlar uzaklaşmış durumdadır. 2.7. Ultisoller : Özellikle tropikal bölgelerde fazla yağış ve sıcaklıktan dolayı ayrışmanın fazla miktarda ilerlediği ve toprak oluşumunun son safhada olduğu toprakları kapsar. Bu nedenle topraklar aşırı olarak yıkandığından katyon değiştirme kapasitesi düşüktür. Ultisoller, lateritle kırmızımsı sarımsı podzolik toprakları kapsar. Ülkemizde özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’ nde yer yer rastlanmaktadır. 2.8. Oxisoller : Oksitlerce, özellikle demir ve alüminyum oksit yönünden zengin toprakları kapsar. Toprakta bulunan mineraller aşırı derecede ayrışmıştır ve yine yıkanmadan dolayı toprak besin maddeleri yönünden fakirleşmiştir. Bu topraklar, oksit yönünden zengin olan tropikal bölge topraklarını kapsamaktadır. Ülkemizde rastlanmamaktadır. 2.9. Vertisoller : Çayır ve savan vejetasyonu altında killi ana materyal üzerinde oluşan bu topraklar ana materyalin etkisine bağlı olarak killi bünyededir. Dolayısıyla su aldığında şişer, kuruduğunda ise derin çatlaklar oluşur. Toprakta belirgin bir yıkanma ve birikme horizonu yoktur. Katyon değiştirme kapasitesi yüksektir. Ülkemizde Muş, Harran, Karacabey ovalarıyla Ergene Havzası’ nda rastlanmaktadır. Bu topraklar ağır bünyelidir. Alt toprakta kireç birikimi görülür. 2.10. Histosoller : Bitki artıklarının özellikle bataklık veya sazlık alanlarda biriktiği kısımlarda görülür. Organik maddenin birikmesinden dolayı oluşan bataklık toprakları, turba, lif ve ibre şeklinde olan organik maddeye sahiptir. organik madde ayrışmasının ilerlediği kısımlarda toprağın katyon değiştirme kapasitesi yüksektir. Ülkemizde Amik Ovası, Hatay – Maraş grabeninde, Muş ve Erzurum ovalarında ve İç Anadolu’ da eski bataklık sahalarında rastlanmaktadır Alıntı. | |
|
Etiketler |
siniflandirilmasi, sınıflandırılması, topraklarin, toprakların |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Uçakların sınıflandırılması | Ebru | Havacılık | 2 | 30 Ekim 2016 19:17 |
Toprakların Sınıflandırılması / Coğrafya | Sevda | Ödev ve Tezler | 0 | 18 Kasım 2011 05:22 |
Hayvanların Sınıflandırılması | Ein | Hayvanlar Alemi | 0 | 30 Aralık 2010 09:54 |
Yeoşua ve vaad edilmiş toprakların alınması | YapraK | Musevilik | 0 | 28 Mart 2009 19:52 |
Rüya sınıflandırılması. | kont_dracula | Burçlar, Fallar ve Kehanetler | 0 | 12 Ağustos 2006 00:40 |