Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Vaktiyle Eğitim Bakanlığı da yapmış olan tarihçi Abdurrahman Şeref Bey, Galatasaray Lisesi’ nde müdür iken , birgün Sultan Abdülhamid’ in hizmetkarlarından bir paşanın oğluna kızar. Öğrencilerin arasında çocuğa;
“Adam ol” der, “baban gibi eşek olma!”
Çocuk bunu babasına anlatır.
Babası:
“Vay, demek ben bugüne bugün padişahımın mahiyetinde bir paşa olayım da, bana eşek desin. Bunu ona soracağım” der.
Ertesi gün okula gidip hocayı bularak;
“Beyefendi, sizin bana eşek demeye ne hakkınız var? Ben, padişahın mahiyetinde paşayım” deyince, Abdurrahman Şeref bey;
“Ne münasebet ben sizi tanımıyorum. Ne zaman eşek dedim”, diye sorar.
Paşa;
“Geçen gün okulda oğluma “adam ol, baban gibi eşek olma” diye bağırmışsınız” der.
Bunun üzerine Abdurrahman Bey;
“Doğru, çocuğunuzu payladım. Çalışmıyordu. Sizi örnek göstererek, 'adam ol baban gibi! eşek olma!' diye söyledim“ der.
Bu cevap üzerine paşa, hem özür diler, hem de teşekkür eder ve oradan ayrılır.
--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 21:31 -->-> Daha önceki mesaj 21:25 --
" El sözüne uymak "
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Kurt acıkmış. "Gidip karnımı doyurayım" demiş.
Dere tepe dolaşırken ne görsün; körpecik bir ceylan aşağıdan çıkılmaz, yukarıdan inilmez bir kayanın başında duruyor.
"Ben şimdi ne edeyim de bu yavruyu oradan alayım" diye düşünmüş, taşınmış. Sonunda; en iyisi "konuşup ikna etmek" demiş.
"Ah badem gözlüm. Ah yavrum, ah ciğerim. Sen çok toysun, böyle sarp kayalıklarda, sivri dişli taşların üzerinde, dibi gelmez uçurumlarda ne dolaşırsın. Düşersin, ayacığın kırılır. Başın yarılır. Parça parça olursun. Şu yemyeşil çayırlar, taze otlar, şu dereciğin kıyıcığı neyine yetmiyor da, o tatlı canını tehlikelere atarsın. Hadi gel, in aşağıya. Ben seni gezdirir, tozdururum..." diye dil üstüne dil dökmüş.
Ceylancık bir kurda bakmış, bir de kurdun salyalı sulu ağzına:
"Yok kurt amca. Anacığım bana dedi ki; el sözüne uyma, ben burada iyiyim. Sen var git yoluna."
Bu deyim; "tanımadığın kişilerin sözüne, öğüdüne kulak asma" manasında kullanılır.
--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 21:31 -->-> Daha önceki mesaj 21:31 --
" El sözüne uymak "
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Kurt acıkmış. "Gidip karnımı doyurayım" demiş.
Dere tepe dolaşırken ne görsün; körpecik bir ceylan aşağıdan çıkılmaz, yukarıdan inilmez bir kayanın başında duruyor.
"Ben şimdi ne edeyim de bu yavruyu oradan alayım" diye düşünmüş, taşınmış. Sonunda; en iyisi "konuşup ikna etmek" demiş.
"Ah badem gözlüm. Ah yavrum, ah ciğerim. Sen çok toysun, böyle sarp kayalıklarda, sivri dişli taşların üzerinde, dibi gelmez uçurumlarda ne dolaşırsın. Düşersin, ayacığın kırılır. Başın yarılır. Parça parça olursun. Şu yemyeşil çayırlar, taze otlar, şu dereciğin kıyıcığı neyine yetmiyor da, o tatlı canını tehlikelere atarsın. Hadi gel, in aşağıya. Ben seni gezdirir, tozdururum..." diye dil üstüne dil dökmüş.
Ceylancık bir kurda bakmış, bir de kurdun salyalı sulu ağzına:
"Yok kurt amca. Anacığım bana dedi ki; el sözüne uyma, ben burada iyiyim. Sen var git yoluna."
Bu deyim; "tanımadığın kişilerin sözüne, öğüdüne kulak asma" manasında kullanılır.