Osmanlıca, Acemce vb dillerden alıntı sözcüklerden arındırılmış bir 'Türkçeyi' yerleştirmek uğruna Cumhuriyet'ten günümüze yapılan çalışmalar süredursun, ,'Türk Dili' şimdi de yeni bir tehditle karşı karşıya: Küreselleşme adına, İngilizce kuşatması altında, benliğinden giderek uzaklaşıyor. Kimi aydınlarımız, yazarlarımız, çizerlerimiz, basınımız, sanatçımız, televizyon kanallarımız, reklâmcımız... Sözün kısası hemen hepimizin katkısıyla 'yozlaştırılıyor'.
Bir yandan, temel eğitimde ve üniversitelerde 'Türkçe ile mi yoksa yabancı dilde mi eğitim?' tartışmaları yapılırken; dil kurumları, dernekleri, henüz genel yazım kuralları konusunda ortak bir görüşte birleşemezken... Türkçe öğretmenlerimizin yeterliliği kuşku götürürken... Türkçe alfabeyi öğrenmeden, anaokulu eğitiminde başlatılan İngilizce ile daha çocuk yaştaki beyinler 'yabancı dilde düşünmeye' yönlendirilirken... Konut yerleşkelerinde, tatil ve ören yerlerinde bile, 'İngilizce ad'lardan geçilmiyor.
Alfabeyi bile değiştirecek duruma geldik ve harfleri İngilizce telaffuzu ile dillendirmeye başladık. NTV, 'Ne-Te-Ve' diye okunacakken; 'En-Ti-Vi' oluyor... HSBC, 'Ha-Se-Be-Ce' yerine 'Eyc-Es-Bi-Si' oluyor... Taksim, 'Taxim' diye yazılıyor... Başka dillerde olmayan bir buluşla (!) ana dile yabancı dil eki getirilerek, 'Dönerchi, Eskiji' gibi müthiş bir yaratıcılık örnekleniyor... Türkçe sözcükler: 'Börek Center, Boncuk Center, Mudurnu Chicken ve Simit Land' gibi İngilizce eklerle zenginleştiriliyor (!)... Hamburger'e inat açılan 'simit evleri' için Türkçe sözcüğün hemen altına garip bir sıfat ekleniyor... 'Geleneksel Hızlı Yemek' olacak yerde, Türkingilizce uydurması 'Geleneksel Fast Food' diye bir ucube ortaya çıkıyor...
'Why-b' başlıklı bir broşürde sunulan ürünün sloganı da şöyle : 'Move your life'! Paket servisi yapan bu lokantanın sunduğu yemeklerin hepsi Türk mutfağından... Sonra 'Fish Point', sonra Çalıkuşu adı tutulmadığı için 'Colombus Cafe', sonra adı 40 yıldır 'Güneş' olan lokanta, 'Poseidon'... Liste böyle uzayıp giderken... Bir bakıyorsunuz, Bizans dönemi 'Konstantinople'dan değişerek günümüze 'İstanbul' diye gelen güzelim kentimizin adı, 'New İstanbul' veya 'The İstanbul' oluvermiş... 'Şelale Premium Residence' Ümraniye'de kurulmakta olan bir sitenin adı, Maslak'taki yeni siteye de 'New York Manhattan'dan özenti olarak 'Mashattan' denilecekmiş.(!) Özentinin böylesi görülmemiş...
En güzel, en doğru Türkçenin, en yaygın iletişim aracı televizyonlardan sunulması gerekirken; tam tersine linç edildiğini görüyoruz. Yerli dizilerde, karakterleri yerel dilde konuşturmak yaygınlaşıyor. Anadolu halkının kendi yöresel şivesiyle konuşması doğal, ama 'gerekli ve doğru' olan, halkımızın doğru ve güzel Türkçe'ye özendirilmesi değil midir? Bu modaya ne yazık ki reklâm ajansları da uyuyorlar. Yöresel reklâm dilinin yanı sıra, şimdi İngiliz, İtalyan, Portekiz reklâm filmleri; hatta İngilizce konuşulan Türk reklâm filmleri boy gösteriyor...
Türkçeye de çok duyarlı olan Mustafa Kemal Atatürk'ün, 'Dil Devrimi' ile ilgili görüşlerini açıklarken söylediği: '... Dil Devriminin amacı, Türk dilinin kısırlaştırılması değil, genişletilmesidir. Amacımız, Türk dilinin zenginliğini ortaya çıkarmaktır. Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır.' değerlendirmesi, TBMM Dilekçe Komisyonunun kararıyla çelişmektedir. Aralarında Dil Derneği'nin de olduğu bir grup Sivil Toplum Kuruluşu üyelerinin tabela kirliliği konusunda Meclise yaptığı başvuruya karşı, komisyonun 'Yabancı sözcükler dili zenginleştirir' savıyla kararını şöyle açıklaması, bunun somut bir örneğidir: 'Tabela kirliliği AB'ye üyelik sürecinde ülkeler arası ilişkilerin zorunlu kıldığı bir gelişmedir ve küreselleşmenin doğal sonucudur.'
Deniz Banoğlu
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.