10 Aralık 2014, 20:30 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Karanlık ve Kanlı Sokaklar Gecenin uğursuz karanlığında bedbaht bir adam, şehirde ilk doğanların artık doksanlık kocalar ve kocakarılar olduğu Kostantiniyye’nin kadim sokaklarında koşturmaktaydı. Henüz taşlarla döşenmemiş toprak yolda, fethinden sonra Fatih’in emriyle yaptırılan iki katlı ahşap evlerin arasından arkasından kovalayanlardan kaçmaktaydı. Arkasından koşturmakta olan üç gölge vardı. Adımları toprak yolda çınlıyordu. Sokak köşelerinde yanan fenerlerden görüldüğü kadarıyla başlarındaki keçe börklerden ve o dönemde kentte silah taşımasını yasak eden Fatih’ten beridir hançer taşıdıklarından yeniçeri oldukları anlaşılıyordu. En önlerinde koşan ilerlemiş yaşına rağmen hala dinç sayılabilecek olan ellilik Başkarakullukçu (Başçavuş) İsmail Beşe’ydi. Sultan Bayezid-i Sâni (İkinci) Han zamanında ihdas edilen Ağa Bölüklerine mensup 19.Bekçi Ortası’nın başkarakullukçusuydu (başçavuş). Peşinden aynı ortaya mensup iki yeniçeri takipteydi. Adam çıkmaz bir sokağa saptığında yolunu kestiler. Hepsi soluk soluğa kalmıştı. Adamı ay ışığının altında gördüklerinde neredeyse sıtmaya tutulmuş gibi titremekte olduğunu farkettiler. Gözlerinin feri solmuştu. Başkarakullukçu yanındakilere söylenmekteydi: “-İllallah geldi bu yeni devşirmelerden bre! Bizim zamanımızda bokumuza kadar bakarlardı. Havaleli mi eserekli mi ne olduğunu bilmeden tutup atmışlar taşodaya!” Adama tam yaklaşacağı sırada adam gökte duran dolunaya bakarak acı acı ulumaya başladı. Titremesi ve kasılması artarak yere kapaklandı ve yerde titremeye başladı. Tekrar dört ayağı üzerindeymişçesine kalkarak yine ulumaya başladı. İsmail Beşe öfkeyle üzerine yürüyerek ağzına okkalı bir tokat yerleştirip adamı yere yıktı. Yerde sıtmalı titremekte olan adama gürledi: “-Bu yaptığının ne manası var şimdi? Çorbacı ağa öğrensin bir hele. Şu andan itibaren ocakta işin yok!” O anda başkarakullukçu ve yanındaki iki yeniçerinin gözleri önünde tuhaf şeyler vukubulmaya başladı. Adamın bedeni sanki genişliyordu da derisi yırtılıyordu. Adam acıyla iki büklüm yere kapandığında kollarında ve ayaklarında elbisesinin parçalandığını ve kıllarının garip bir şekilde hızla uzamaya başladığını gördüler. Adamın teni kapkara kesilmiş gibiydi. Başını kaldırdığında uzamakta olan dişlerini ve ateş kızılı gözlerini gördüler. Köpüklü ağzından korkunç hırıltılar gelmekteydi. Yeniçerilerden biri hançerini sıyırarak haykırdı: “-Pir aşkına! Erenler aşkına! Uğramış bu uğramış!” Başkarakullukçu ona bakarak kafasını salladı. Hançerini çekerek adama döndü. Son gördüğü şey, lağım kadar kötü kokan bir nefes ve cehennemden çıkma kızıl gözlerdi. | |
|
Etiketler |
kanlı, karanlık, sokaklar, ve |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Dar Sokaklar – Zülküf BAŞ | Vesaire | Şairler ve Şiirleri | 0 | 05 Aralık 2014 15:35 |
Tuval Sokaklar.. | Zen | Fotoğraf Kulübü | 0 | 04 Haziran 2013 23:49 |
Patlak Sokaklar | Liaaa | Tiyatro | 0 | 14 Şubat 2012 17:17 |