25 Kasım 2014, 00:40 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Surre-İ Humayun Yeniden Yola Çıktı Geçtiğimiz günlerde Üsküdar Belediye’si çok güzel bir hizmete imza attı. 1915 yılında sonuncusu gerçekleştirilen unutulmuş bir geleneği yeniden bizlere hatırlattı. Bizzat katılma imkânı bulduğum bu güzide etkinlikte bir kere daha ecdadımızla ne kadar gurur duyduğumu anlatamam. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Üsküdar’dan Harem semtine giden Surre alaylarından bahsediyorum. Zaten Harem semti ismini Harem-i Şerif’ten almaktadır. Bir zamanlar bu güzide beldelerden hacı adayları Mekke ve Medine’deki yoksul ve fakirlere deve üzerinde Surre adı verilen alaylar ile yolculuk yaparak hediyeler gönderirlerdi. Osmanlı padişahları belki hac farizasını yerine getiremediler ama Surre Alaylarına öylesine bir önem verdiler ki kendilerinden sonra yüzyıllar boyuncu bu gelenek devam etti. Sonuncusu da biraz evvel bahsetmiş olduğum gibi 1915 yılında son buldu. - See more at: [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Peki, ne idi bu Surre… Surre kelime olarak “içine para konulan kese veya cüzdan” demektir. Surre-i Hümayun ise, “dağıtımı hac zamanına yetiştirilmek üzere Osmanlı padişahları tarafından Medine’de Ravza-i Mutahhara görevlileri, Mekke’de Mescid-i Haram vazifelileri ile Kudüs’teki Mescid-i Aksâ görevlilerine, bu şehirlerdeki kutsal mabetler civarında oturan yoksullara, âlimlere ve hayatıyla halka örnek olan Salih kimselere dağıtılmak üzere gönderilen para keseleri ve çeşitli hediyeler” anlamına gelmektedir. Surre keseleri ilk yıllarda Ravza-i Mutahhara ve Harem-i Şerif’in temizliği ile İlgili feraşet görevlilerine tahsis edilmekte idi. Böylece mukaddes mekânlara gidip yüz sürme ve dua etme imkânı bulamayan padişahlarla diğer görevliler, feraşet hizmetlerine katılarak, bizzat gidemedikleri kutsal mekânların hizmetkârlığına katkıda bulunmuş oluyorlardı. Bu yardımlar, zamanla güzergâh üzerindeki urban kabilelerine verilen hediyeleri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Osmanlı döneminde ilk olarak Sultan Yıldırım Bayezid (1389-1402) Haremeyn’e sürre göndermiştir. Oğlu Çelebi Mehmed bunu sistemleştirmiştir. İstanbul’un fethinin Hicaz bölgesinde duyurulmasına özel bir önem atfetmiş olan Fatih Sultan Mehmet ise, saltanatı süresince her yıl kutsal beldelere belli miktarda hediyeler ve altın göndermeye devam etmiştir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Kendisinden sonra oğlu Sultan II. Bayezid her yıl hacılarla birlikte Haremeyn ahalisine belli miktarda hediyeler ve altınlar göndermeyi sürdürmüştür. Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethetmesinden itibaren Hicaz bölgesi Osmanlı yönetimine geçmiş ve devam etmekte olan sürre gönderme teamülü müesseseleşmiştir. Yapılan yardımlar iki katına çıkarılarak, devletin resmî politikası haline getirilmiş ve Yavuz Sultan Selim ise Surre alaylarını resmen Osmanlı Devletinde resmileştirmiştir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Osmanlı Padişahı Sultan Vahdeddin Mekke, Medine ve Kudüs’ün İngilizlerin himayesine girmesine ve 1919-1922 yılları arasında imkânların son derece kıt olmasına rağmen, kutsal mekânlar ahalisine sürre göndermeye devam etmiştir. Osmanlı hükümdarları, Haremeyn’e yapılan bu hizmetlerin zamanında yetiştirilmesine ve aksatılmadan sürdürülmesine fevkalâde önem vermişlerdir. Surre alayları ile gönderilecek para keseleri her yıl tam vaktinde, aksatılmadan temin edilegelmiştir. Kisve-i Saadet, Sitâre-i Kabetullah, hil‘atlerle diğer hediyeler büyük bir özenle hazırlanırdı. Bunlar her yıl törenlerle saraydan çıkarılır, ilk hareket noktası Üsküdar’da mutasarrıf, askerî ve mülkî erkân, ulema ve ahalinin de katıldığı muhteşem törenlerle uğurlanırdı. Surre-i Hümâyûn emini ve Üsküdar mutasarrıfının katıldıkları bir heyetle Aziz Mahmud Hüdayî Dergâhı’na, Doğancılar Mektebi’ne ve Karacaahmed Türbesi’ne uğranarak buralarda dualar edilirdi. Kafile, Üsküdar’da bir gün konakladıktan sonra kuşluk vakti hareket ederdi. Surre-i Hümâyûn’un güzergâhı Üsküdar’daki Ayrılık Çeşmesi’nden hareketle başlar kafile Hicrî tarihle 12 Receb’de Üsküdar’dan yola çıkar ve günlük ortalama 50 km. yol alırdı. Zira menzillerin arası yaklaşık bu kadar olacak şekilde belirlenmiş bulunuyordu. Yaya olarak devam edilen bu yolculuğun Şam’a kadar olan kısmında gündüzleri hareket edilip geceleri istirahat edilirdi. Şam’dan sonraki kısımda ise, coğrafî şartlar ve güvenlik sebebiyle geceleri hareket edilip gündüzleri dinlenilirdi. 1864’den itibaren Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla Surre-i Hümâyûn ve hac kafileleri 1908’e kadar Üsküdar Paşakapısı Limanı ve İzmir’den hareket etmişlerdir. Ulaşım kolaylaştığından Surre-i Hümâyûn’un yola çıkma tarihi de Şaban ayının 15’ine alınmıştır. İzmir’den sonra Kıbrıs ve Rodos Limanlarına uğranarak Beyrut Limanı’na ve oradan da Şam ve Medine’ye ulaşılmıştır. 1908’den sonra ise Hicaz Demiryolu hattının faaliyete girmesiyle demiryolu tercih edilmiştir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Böylesine güzide bir hizmeti yeniden canlandırarak geçmişimizle aradaki kopuk bağı yeniden canlandıran başta Üsküdar Belediye Başkanımız Hilmi Türkmen olmak üzere Üsküdar Belediyesinin tüm çalışanlarına sonsuz teşekkür ederim. | |
|
Etiketler |
çıktı, humayun, surreİ, yeniden, yola |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Yeniden yola çıkmak | xena | Aşk Doktoru | 0 | 15 Eylül 2014 16:07 |