Orhan Gâzi ise Bursa nın fethinde yardıma gelen evliyânın gönlünü almak, onların bereketli duâlarına kavuşmak için bir imâret yaptırdı. Onları Bursa ya dâvet etti. Bu arada Bursa nın fethinden sonra bir daha görmediği Geyikli Babanın da gelmesini istedi ve; Eğer gelmezse, ben varıp elini öpeyim. dedi. Geyikli Babayı arayıp buldular. Sultân ın sözünü arz ettiler ve Bursa ya dâvet ettiler. Geyikli Baba bu dâvete rızâ göstermedi. Sakın Orhan da gelmesin. Dervişler gönül ehli olurlar, gözetirler. Öyle bir vakitte varırlar ki, vardıkları zamanda ettikleri duânın kabûl olmasını arzu ederler. buyurdu. Bâri Orhan Gâziye duâ et. dediklerinde; Biz onu hâtırımızdan çıkarmıyoruz. Her zaman devletine duâ ile meşgûlüz. Onun İslâmiyete hizmeti sebebiyle, sevgi ve muhabbeti kalbimizde taht kurmuştur. diye haber gönderdi. Aradan zaman geçti. Geyikli Baba, dergâhının yanından bir ağaç dalı keserek omuzuna alıp yola revân oldu. Doğru Bursa Hisarına vardı. Pâdişâh sarayına girip, avlu kapısının iç tarafına, getirdiği dalı dikmeye başladı. Sultan Orhan Gâziye haber verdiler. Bir derviş gelmiş, saray avlusuna ağaç diker. dediler. Sultan çıkıp hâli gördü. Bu dervişin Geyikli Baba olduğunu bildi. Geyikli Baba, ağacı dikince doğruldu ve Orhan Gâziye; Bu hatıramız burada kaldığı müddetçe, dervişlerin duâsı senin ve neslinin üzerindedir. Senin neslin ve devletin bu ağaç gibi kök salacak, dalları çok uzaklara ulaşacak, evlatların dîn-i İslâma çok hizmet edecekler. deyip; Kökü sâbit, dalları ise göktedir. meâlindeki, İbrâhim sûresi 24. âyet-i kerîmesini okudu. Az sonra da geldiği gibi gitti.Diktiği ağaç ulu bir çınar oldu. O ağacın bugün Bursa da hazret-i Üftâde ye giden Kavaklı Caddedeki çınar ağacı olduğu söylenmektedir.