28 Mayıs 2014, 19:24 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Islahat Fermanı nedir ? Nedenleri ve sonuçları Islahat Fermanı (1856) Dıs Gelisme: Kırım Savası Padisah: Abdülmecid Kırım Harbi'nin son yıllarına doğru kaleme alınan Islahat Fermanı, Osmanlı imparatorluğu içinde Müslüman olmayanlara verilen haklar açısından önem taşır. 1856 Islahat Fermanı ile tüm din ve mezheplerin törenleri serbest bırakılmıştır. Din ve mezhep değiştirme konusunda herhangi bir zorlama yasaklanmıştır. Osmanlı uyruğunda olan herkesin milliyet farkı gözetilmeksizin devlet memurluğuna kabul edileceği hükmü getirilmiştir. Her azınlık grubunun başkanlarıyla, hükümetçe bu gruplardan seçilecek memurlar Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'de Osmanlı uyruğunda olanların tümünü ilgilendiren sorunları görüşebileceklerdir. Irk, mezhep ve dil farklılıklarından ortaya çıkan küçültücü ifadelerin kullanılması yasaklanmıştır. Islahat Fermanı, eğitim konusunda da yeni haklar tanımış, Osmanlı uyruğunda olan herkesin devletin askeri ve sivil okullarına girebileceğini, her azınlık grubunun eğitim ve sanat okulu açabileceğini kabul etmiş, ama derslerin seçimi ve öğretmenlerin atanmasını hükümetçe oluşturulacak bir eğitim kurulunun denetimine bırakmıştır. Adalet işlerinde ise Müslümanlar, Hıristiyanlar ve diğer din ve mezheplerden olanlarla ilgili davaların karma mahkemelerde açık olarak görüleceği, tanıkların kendi din ve mezhepleri üzerine yemin edecekleri, medeni hukuk ile ilgili davaların eyalet ve sancaktardaki karma mahkemelerde Şeriat'a ve Batı 'dan aktarılan yeni yasalara göre açık olarak görüleceği ilkesi kabul edilmiştir. Islahat Fermanı, hem haklarda hem görevlerde eşitlik sağlamaya çalışmış, Osmanlı uyruğunda olan herkesten sınıf ve mezhep farkı gözetilmeksizin vergi alınmasını hükme bağlamıştır. Ayrıca Müslüman olmayan halkın orduda görevlendirilmesi ile ilgili gerekli düzenlemenin en kısa zamanda yapılacağı ifade edilmiştir. Azınlıklarla ilgili hükümler dışındaki genel hükümler arasında ise, cezaevlerinde fiziki ceza ve işkence uygulanamayacağı, vergilerin toplanmasındaki yolsuzlukların kaldırılacağı, bayındırlık işlerine önem verileceği, tarım ve ticaretin geliştirilmesi için Avrupa'nın eğitim, bilim, sermaye ve tekniğinden yararlanılacağı gibi maddeler vardır. Nedenleri: -Bu fermanın kabul edilmesindeki en önemli neden,devletin dağılmasını önlemektir -Gayrımüslimler ve yabancılar hedef alınarak çıkarılan bir fermandır -Dış baskılar sonucunda ortaya çıkmıştır(1856 Paris Antlaşması) -Fransa nın ısrarı ile diğer devletlerin de katılımıyla(ingiltere,avusturya vsvs...) fermanın maddeleri belirlenmiştir.Islahat fermanı çıkış kaynağını yabancı devletlerden alır.Paris antlaşmasında yer aldığı için uluslar arası bir sorun haline gelmiştir. -Osmanlı devleti paris antlaşmasının şartlarını kendi lehine çevirebilmek için bu fermanı ilan etmek zorunda kalmıştır. Islahat fermanının asıl hedefi - Müslümanlar ile gayri müslimler arasında her yönden tam bir eşitlik sağlamaktır. - Din, vergi, yargılama, eğitim, devlet memurluğu ve temsil alanında o zamana kadar olan farklar kaldırılıyordu. - Hukuki niteliği olarak ıslahat fermanı ferman niteliğindedir. Paris anlasması görüsmeleri sürerken Islahat Fermanı ilan edilmisti.(1856) Bu Fermanla ilgili bir madde Paris Anlasmasında da yer aldı. Açıklama: Islahat Fermanı kaynağını ve ortaya çıkıs nedenini yabancı devletlerden almaktadır. Bu Fermanın esasları Fransa'nın ısrarı ile Avusturya,ingiltere ve Fransa tarafından belirlenmistir. Osmanlı Devleti Paris antlasması sartlarını lehine çevirmek için bu fermanı ilan etmistir. Fermanın Hazırlanışı Islahat fermanı Kırım Savaşı'nın son yıllarında hazırlanarak Paris antlaşmasının imzalanmasından altı hafta önce Bâb-ı âlide bütün bakanlar, yüksek memurlar ve şeyhülislâm, patrikler, hahambaşı ve cemaatlerin ileri gelenleri önünde okunarak ilân edildikten sonra Paris antlaşmasını hazırlamakta olan devletlere bildirildi. Islahat fermanı, Gülhane Hatt-ı Hümâyunu gibi, Osmanlı İmparatorluğunda yapılması kararlaştırılan yeni bir düzenin prensiplerini ve genel hatlarıyla programını içine alır; Tanzimat devrinin bir merhalesi olarak kabul edilirse de hazırlanış şekli, yapısı ve tesirleri itibariyle ondan birçok noktalarda ayrılır. Gülhane hattının başlattığı Tanzimat düzeni, Osmanlı devlet adamlarının teşebbüsü ile ve ön plânda siyasî düşünceler olmaksızın sadece imparatorluğun müesseselerini yenileştirmek maksadıyla tertiplenmişti. Ordunun yeni bir düzene sokulması imparatorluğun, mülkî idaresinde standart bir eyalet taksimatının kabul edilmesi, Devlet Şûrasının ve vilâyet meclislerinin kurulması, ceza kanununun hazırlanması, medresenin yanında Avrupa örneğinde okullar açılması, karma mahkemelerin kurulması, ticaret kanununun kabulü gibi büyük çapta işler Tanzimatın başarıları idi. Bu başarılar imparatorluğu tam mânasıyle modern bir kılığa koymaktan uzaktı. Fakat Tanzimattan önceki durumuna göre Osmanlı kurumları bu kılığa yakınlaşmış bulunuyorlardı. Avrupa devletleri ve en çok Rusya, Tanzimat imparatorluğunun tebaası için yetersiz görüyorlardı. Rus köylüsünün, Osmanlı köylüsünden daha çok hak sahibi ve refahlı olmasına rağmen Rus çarı politika maksadları ile Osmanlı Ortodokslarının hâmisi rolünü kendisine pek yakıştırmakta idi. İngilizlerle Fransızlar da idealizm arkasında saklanan özel düşüncelerle Hıristiyan tebaa için yeni haklar verilmesinde Rusya'nın düşüncesine ortak çıkıyorlardı. Kırım harbi ilk bakıma göre Ruslarla Fransızların Katolikler ve Ortodokslar için ayrı ayrı istikametten aynı amaca yöneltilen çıkarlar sağlamak için yaptıkları çalışmalardan doğmuştu. Kırım Savaşı'nın sonlarına doğru barış ihtimalleri belirince, müttefik devletler, barış konferansında Rusya'nın Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Hıristiyan tebaa çıkarma diye siyasî manevralar çevirerek Avrupa'nın Hıristiyan kamuoyundan parsa toplamasını önlemeyi düşündüler; 1 şubat 1855'te Viyana'da, Avusturya, İngiltere ve Fransa arasında, gelecek barış görüşmelerine temel ödevini görecek prensipler görüşüldü; bunlar arasına Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Hıristiyan tebaanın hak ve imtiyazlarının açıklanmasını isteyen bir madde kondu. Bu maddenin programlaştırılması yolunda müttefik devletler arasında yapılan tartışmalar neticesinde şu tezler ortaya atıldı. Türk tezi: Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Hıristiyan tebaaya verilen hak ve imtiyazlar Fatih Sultan Mehmet devrinde başlar. Bu hak ve imtiyazlar iki bölümdür. Birinci bölüm din yönünden olanlarını içine alır. Bunlar vicdan hürlüğü ile ilgili olduğundan, Bâb-ı âlî yenilemeye daima hazırdır. İkinci bölüm ise medenî haklarla adalet ve muhtariyet hususundaki imtiyazları ihtiva eder. Osmanlı hükümeti, Gülhane Hatt-ı Hümâyunu ile İslâm ve Hıristiyan tebaası arasında eşitlik prensibini kabul etmiş olduğu için, artık böyle imtiyazlar tanıyamaz. Rus tezi: Paris antlaşmasına eklenecek bir madde ile Osmanlı Hıristiyanları'nın hak ve menfaatleri Avrupa devletlerinin toplu garantisi altına alınmalıdır. İngiliz tezi: Tam ölçüde bir din serbestliği ve hukuk eşitliği sağlanmalıdır. Fransız tezi: İslâm tebaa ile Hıristiyan tebaa arasında, cemiyet, haklar, vergiler, askerlik, millî eğitim ve devlet memurluklarına geçme bakımından sürüp gelen farklar bir ferman ile kaldırılarak Gülhane hattında işaret edilmiş olan tebaa eşitliği tam mânasiyle geliştirilmelidir. Bâb-ı âlî ne Rusya'nın, ne de İngiltere'nin tezini kabul edemezdi. Çünkü birincisi, devletin haklarına dokunmakta, ikincisi ise devletin temeli demek olan İslâm dinini küçültmekte idi. Fransız tezine gelince, din ve devlete açıktan açığa dokunur bir tarafı görülmediği için akla yakın olarak kabul edildi. İngiltere ile Avusturya bu ciheti kabul ettiklerinden Fransız tezi bir ferman şekline konularak ilânı Bâb-ı âlî'ye bırakıldı. Bütün bu açıklamadan da anlaşılıyor, ki "Islahat fermanı" yabancı devletlerin hazırladığı ve Bâb-ı âlî'nin kabul etmek zorunda kaldığı bir ıslahat programıdır. Osmanlı Devleti bu fermanı kendiliğinden ilân ettiğini dünyaya açıklamakla hükümranlık haklarını yalnız şekil yönünden kurtarmış oluyordu. Gerçekte ise Osmanlı İmparatorluğu'nun Hıristiyan tebaasının refahını düşünmek ve bu hususta gereken kararları almak Avrupa büyük devletlerinin eline geçmiş idi. Islahat Fermanının Maddeleri (Kısaca) 1)Din ve mezhep hürriyeti sağlanarak azınlıklara okul,kilise ve hastane açma hakkı verilecek. 2)Azınlık ve yabancılara küçük düsürücü sözler söylenmeyecek 3)Azınlıklar da bütün devlet memurluklarına girebilecek. 4)Askerlik isleri yeniden düzenlenecek,azınlıklardan askerlik için bedel kabul edilecek. 5)Vergi sistemi yeniden düzenlenecek. iltizam usulü kaldırılacak. 6)Mahkemelerde herkes inancına göre yemin edecek, karma mahkemeler kurulacak. Açıklama: Islahat Fermanı müslümanlar ile hırıstiyanlar arasında esitlik sağlamayı amaçlayan bir belgedir. Fermanın Yapısı (Maddeler Detaylı) Gülhane hattındaki prensibleri yeniledikten başka onlara yenilerini de ekleyen ıslahat fermanı şu yirmi maddeden kurulmuştur: 1-Tebaanın can ve mal, ırz ve namus masunluğu,Islahat fermanının bu maddeleri Gülhane hattına göre daha gerekli ve daha geniş idi. Gülhane hattında da olduğu gibi ıslahat fermanında da başlıca düşünce, tebaayı ırk ve din farkı gözetmeksizin kaynaştırmak ve imparatorluğun mukadderatı ile ilgili bir Osmanlı topluluğu yaratmaktı. Islahat fermanı, bu amaca varılması için Müslümanlar ile Hıristiyanları ayıran hususların kaldırılmasını gözönünde tutuyordu. Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında mevcut farklar, din, vergi, askerlik ve devlet memurluklarına geçme, eğitim alanında göze çarpmakta idi. Hıristiyanlar, din bakımından hürlüğe sahiptiler. Fakat inanç sistemleri Müslümanlar nazarında küfürdü. Bu itibarla Hıristiyanlar da kâfir sayılırlardı. İmparatorluğun temeli islâmiyet olduğu için Hıristiyan umumî efkârını üzer bazı kanunlar da çıkarılmıştı. Bunlar içinde ikisi İslâm umumî efkârı nazarında kuvvetli birer hüküm halini de almış bulunuyordu. İslâmlığı kendi isteğiyle kabul eden bir Hıristiyan veya Yahudi tekrar kendi dinine döndüğü takdirde ölüm cezasına çarptırılması kanundu. Keza Müslüman bir kadınla münasebette bulunan bir Hıristiyanın, islâmlığı kabul etmediği takdirde, ölüme mahkûm edilmesi de kanundu. Böyle kanunlar mevcut oldukça, Hıristiyan cemiyeti ile Müslüman cemiyeti arasında bir kaynaşma sağlanamayacağı belli idi. Islahat Fermanı içine aldığı maddelerle kişiler arasında eşitliği temin etmek istediği kadar din sistemleri arasında mevcut eşitsizliği de şekil bakımından olsun kaldırmak istiyordu. İslâmlarla Hıristiyanlar arasında vergi ve askerlik hizmeti bakımından olan eşitsizlik de oldukça önemli idi. Tanzimata kadar Hıristiyan tebaa askere alınmazdı. Bu muafiyetine karşılık olarak devlete haraç ismini taşıyan bir vergi verirdi. Bu durum tebaanın kanun önünde eşitliği prensibini çok zayıflatmakta idi. Tanzimatta haraç kaldırılarak askerlik ödevi Hıristiyanlar için de mecburî olmuştu. 1847 de ilk defa olarak Rum gemicileri Osmanlı bahriyesine alınmıştı. 1850 de devlet şûrasının kabul ettiği bir kanun projesiyle bütün hıristiyan tebaanın askerliği problemi ele alındı. Fakat bir taraftan Hıristiyanların orduda ilerlemeleri kararlaştırılamadığından, diğer taraftan Hıristiyanlar askerliği benimsiyemediklerinden kanun projesi yürütülemedi. Bu örneğe rağmen Islahat fermanında Hıristiyanların askerliği yeniden prensip olarak ortaya kondu. Askerlik ödevini yapmak istiyen İslâm ve Hıristiyan tebaa için "bedel-i nakdî" formülü kabul edildi. Bu, bir derece, haraç vergisinin devamı demekti. Fakat Müslümanların da bedel-i nakdi vermek hakkına sahip olmaları ile Hıristiyan ve Müslüman tebaa arasında askerlik alanında eşitlik sağlanmış oldu. İslâmla Hıristiyan tebaa arasında bir eşitsizlik de devlet memurluklarına geçmede göze çarpmakta idi. Hıristiyanların bazı hallerde, Rumlar müstesna, devlet memurluklarına geçmeye hakları yoktu. Hıristiyanların siyaset haklarından mahrumluğunu anlatan bu durum Hiristiyan devletlerin gözüne çarpmakta idi. Devlet memurluğu eğitim ile yakından ilgili olduğundan Islahat fermanında Hıristiyanların hem Osmanlı eğitiminden faydalanabilmeleri hem de devlet memurluklarına geçebilmeleri prensibi konulmuştu. Islahat fermanında, tebaayı kaynaştırmayı amaç tutan maddelerin yanında türlü alanda devlet idaresini denkleştirmek için de birtakım maddeler vardı. Bütün bu maddelerin yürütülmesi Tanzimatın ikinci merhalesi olan ve 1856'dan 1875'e kadar uzanan devirde olmuştur. Islahat Femanı'nın Önemi Hıristiyan halka haklar tanınma*sına rağmen Avrupalı devletler Hıristiyanlara istediği sözlerini geçirme hakkına sahip oldular. Tanzimat ve Islahat Fermanları ile Avrupalılar Osmanlı içindeki azınlıklara etken oldular. Islahat Fermanının Sonuçları 1 - bu ferman ile müslüman ve gayri müslimler eşit haklara sahip olmuş. böylece kaynaşmış bir osmanlı toplumu ortaya çıkmıştır. 2 - ferman müslümanlardan ziyade yabancıların haklarını genişletmiş, bu durum müslüman tebanın tepkisine neden olmuştur. ferman sonrası açılan okullar zamanla ırkçı bir nesil yetiştirmiş ve bu durum osmanlı devleti'nde dağılmayı hızlandırmıştır. 3 - ayrıca patrikhaneye meclis açmak izninin verilmesi gayri müslimlerde bağımsızlık eğilimini artırmıştır. avrupalılar yine osmanlı devleti'nin içişlerine karışmaya devam etmiştir. 4 - osmanlının parçalanma sürecini hızlandırmıştır. 5 - osmanlıcılık düşüncesinin ürünü olan tanzimat ve islahat fermanları toplumsal dengeyi zedelemiş | |
|
Etiketler |
fermanı, islahat, nedenleri, nedir, sonucları, ve |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
2. Çirmen Savaşı Nedenleri Ve Sonuçları | Zen | Tarih | 0 | 14 Mayıs 2014 18:56 |
Almanya Seferi Nedenleri Ve Sonuçları | Zen | Tarih | 0 | 14 Mayıs 2014 17:47 |
Islahat Fermanı (1856) | Zen | Tarih | 0 | 14 Mayıs 2014 16:21 |
Islahat Fermanı | Zen | Tarih | 0 | 12 Mayıs 2014 18:26 |
Ankara Savaşı Nedenleri Sonuçları | Zen | Tarih | 0 | 03 Aralık 2012 14:26 |