Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Vahidüddin Vatan Hâini mi?
Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı ve Sultan Vahidüddin’in şahsiyetiyle ilgili yapılan değerlendirmelerin tek taraflı olduğu hemen göze çarpmaktadır. Düşman toplarının Saraya çevrildiğini gören Vahidüddin ve Osmanlı kurmayları, bütün gayretlerini, Anadolu’ya gönderilecek bir komutan vâsıtasıyla, bağımsızlık tohumlarının yeniden yeşertilmesi için harcamışlardır. Sadrazam Damad Ferid, Mustafa Kemal Paşa’yı padişaha götürmüş ve askerlerin istediği insan olarak takdim etmiştir. Harbiye Nâzırı Şâkir Paşa, Mustafa Kemal’in cumhuriyetçi olduğunu ve hânedânı devre dışı bırakabileceğini hatırlatmışlarsa da; pâdişah önemli olanın vatan ve devlet olduğunu ifade etmiştir. İşte bu şartlar altında, 9. Ordu Müfettişi kisvesiyle Anadolu’ya gönderilmesi kararlaştırılan Mustafa Kemal ile Sultan Vahidüddin defalarca özel olarak görüşmüşlerdir. Bandırma vapuruna, Mustafa Kemal ile birlikte kimlerin bineceği tespit edilmiş ve bunların vizeleri temin edilmiştir. Bütün bunlar, Vahidüddin’in emriyle olmuştur. Her türlü masraf, pâdişahın özel imkânları ve gizli ödenekten karşılanmıştır. 1920-1922 tarihleri arasında, fiilen idâre T.B.M.M.’inde olmasına rağmen, Vahidüddin, Kuvâ-yı Milliye ve T.B.M.M. aleyhine bir tek şey yapmamıştır. Aksine, işgâl kuvvetlerini yatıştıracak bazı tasarruflar dışında, gizlice ve imkânları nisbetinde, onların işlerini kolaylaştıracak desteklerde bulunmuştur. Dolayısıyla, Sultan Vahidüddin vatan hâini değil; vatanın istiklâli için tâcını ve tahtını terk eden bir vatanperverdir. Bütün gayretlerine rağmen İstanbul’u işgâlden kurtaramayınca, Kuvâ-yı Milliye’ye de köstek olmamıştır. İstanbul’u terk ettikten sonra, İngilizler ve İtalyanlar, onun taşıdığı hilâfet sıfatını Anadolu aleyhine kullanmak istemişlerse de, Sultan Vahidüddin’in iman kuvveti ve vatan sevgisi buna mâni olabilmiştir.