26 Mayıs 2014, 19:06 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Osmanlı’da Adalet ve Yargı Sistemi Osmanlı devletinde her vilayet sancak ve kazada ihtiyaç dairesinde bir veya bir kaç hakim bulunurdu. Tek hakimin görev yaptığı bu usule şer‘iye mahkemeleri denirdi. Tanzimat’tan önce Osmanlı devletinde şer’iye mahkemeleri Cemaat mahkemeleri ve konsolosluk mahkemeleri olmak üzere üç çeşit mahkeme vardı. Müslüman halk arasında çıkan her türlü anlaşmazlıklar ile Osmanlı teb’ası ile yabancı devletler teb’ası arasında meydana gelen medeni hukukla ilgili olmayan anlaşmazlıklara şer’iye mahkemelerinde bakılırdı. Bunlar tek hakimle il ve ilçelerde yargı görevini yerine getirirlerdi. Cemaat mahkemeleri Osmanlı devletinin Müslüman olmayan halkının din ve mezhep yönünden bağlı bulundukları cemaatların mahkemeleri idi. Bunlar kendi cemaatlarına bağlı kimseler arasında çıkan medeni hukuka ilişkin anlaşmazlıkları kendi örf ve adetlerine göre çözümlerlerdi. Konsolosluk mahkemeleri ise kapitülasyonlardan faydalanan yabancı devletlere mensup kimseler arasında çıkan anlaşmazlıklara bakıyorlardı. Osmanlı adliye teşkilatında başka bir ifade ile şer’iye mahkemelerinde yargılamada çabukluk ve ucuzluk en belirgin özellik olarak göze çarpmaktadır. Hükmün sebebi ve şartları tamamıyla bulunduktan sonra hakimin hüküm vermeyi geriye bırakması mümkün değildi. Aksi takdirde görevinden alınması söz konusu olabilirdi. Çünkü geciken adaletin zulüm olduğu kabul edilmekteydi. Hakim hükmünü ancak tarafların sulh olmalarından ümitli olduğu veya yeteri kadar araştırma yapamayıp kendisinde karar verecek kanaat hakim olmadığı zamanlarda geciktirebilirdi. Yargılama basitlik ucuzluk ve çabukluk ilkelerine dayanmaktaydı. Yabancı yazarlar özellikle bu konu üzerinde dururken dünyada sulh ve ceza mahkemelerinin bu derece hızla sonuçlandığı başka bir ülkenin olmadığını bu tür davaların Osmanlıda ancak üç-dört gün sürdüğünü belirtmektedirler. Aynı şekilde muhakemenin hızlılığı kadar hakimlerin tarafsızlığı da dikkat çekicidir. Din ayrımı yapılmaksızın Müslüman Hıristiyan veya Yahudi herkes gerçeği müdafaa etmek için bir avukatın güzel konuşmasına ihtiyaç duyulmaksızın davalarını bu hakimlere izah edebiliyorlardı. Bununla birlikte yargılama esnasında hakikatin araştırılmasına azami dikkat gösteriliyordu. Hakim gerekirse bilirkişilerin ve müftünün yardımını isteyebilirdi. Bilirkişiler aynı yerde ise sözlü başka yerde iseler yazılı olarak görüşlerini bildirebilirlerdi. Hakim bilirkişiye gitmek zorunda olmadığı gibi bilirkişilerin verdiği bilgilerle de bağlı değildi. Kendi kanaatine göre hüküm verirdi. Hakim davalara bakarken sıra takip ederdi. Ancak acele görülmesi gereken veya uzaktan gelen kişilerin davalarına öncelik verebilirdi. Yargılamalar aleni idi. Bir başka ifadeyle yargılamada bulunup yargılamayı dinlemek isteyenler bundan men edilemezdi. Hakim yargılama esnasında özellikle alim kişileri bulundurup bunlarla istişare edebilirdi. Ayrıca hakimin yalnız bulunması onu rüşvet vb. töhmetlere maruz bırakabilirdi. Bu sebeple muhakemenin yapılış tarzını gözetlemekle yükümlü şuhûd’ül-hâl adını taşıyan müderris ayan gibi şehrin ileri gelenlerinden seçilen beş-altı kişilik bir grup her zaman mahkemelerde bulunurdu. Hakim davaya bakarken bu kişilere danışır özellikle hukukun örfî yönleri ve mahallî adetler konusunda bu kişiler hakime yardımcı olurlardı. Ayrıca müftüler her ne kadar adalet dağıtanlar arasında olmasalar da verdikleri fetvalar ile davaların mahkemeye gelmeden halledilmesini sağlıyorlardı. Böylece hakimlerin işlerini kolaylaştırıyor ve böylece davaların yığılmasını ve adaletin gecikmesinin önüne geçilmiş oluyordu. Hakim yargılama devam ederken hükümden önce kanaatini açıklayamazdı. Hüküm anlatıldıktan sonra gerekçesi yazılır ve taraflara birer nüshası verilirdi. Osmanlı mahkemelerinde idarî-hukukî ayrımı olmadığı gibi medenî-ceza ayrımı da yoktu. Sadece Tanzimat’tan önce askerî ve adlî mahkeme ayrımı vardı. Tanzimat’tan sonra ise askerlerin özel hukuka ilişkin işlerine de adli mahkemelerde bakılmaya başlanmıştı. Tek hakimin görev yaptığı mahkemelerde hakim önüne gelen her türlü davayı karara bağlardı. Hatta günümüzdeki belediye başkanının bazı işleri ile noterlik işleri ile dahi hakimler ilgilenirdi. Osmanlı devletinde hakim olabilmek için yerli yerinde hüküm verebilen anlayışı kuvvetli dürüst ve güvenilir şahsiyet sahibi sağlam iradeli hukuki meselelere ve yargılama usulüne vakıf ve davaları İslam hukukuna göre çözebilecek ilmi yeterliliğe sahip olması gerekirdi. Hakimler bulundukları yerde adaletin temsilcisi olduklarından devletin siyasi ve idari meselelerine karışmazlardı. Osmanlı devletinde genel olarak hakimlerin bağımsız ve oldukları söylenebilir. Nitekim Fatih’in bir ustabaşı ile aralarındaki davada hakim Fatih’in aleyhine karar verebilmiştir. Şüphesiz Osmanlı devletinin son devirlerine kadar ki huzur ve sükunu hukuka hakkıyla riayet eden hatır ve gönüle bakmadan hiçbir makamın tesir ve nüfuzuna kapılmayan padişahın hukuka aykırı emirlerine itaat etmeyen hakimlerin varlığı sayesinde olmuştur. Osmanlı yargı sisteminin genel olarak tek dereceli olduğu söylenebilir. Bununla birlikte devletin herhangi bir yerinde haksızlığa uğrayan veya mahalli hakimlerin vermiş olduğu kararların hukuka veya örfe aykırı olduğunu iddia edenler valilerden veya askeri sınıftan şikayeti olan herkes ırk dil din sınıf ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin Divân-ı Hümâyûn’a başvurabilirlerdi. Divan-ı Hümayun her ne kadar bir yürütme organı gibi görev yapsa da aynı zamanda burada yargılama da yapıldığını belirtmek gerekir. Hakimin kararı hukuka uygun ise onanır değil ise yeniden ilgili mahkemeye gönderilerek davaya tekrar bakılması sağlanırdı. | |
|
Etiketler |
adalet, osmanlı’da, sistemi, ve, yargı |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Osmanlı Para Sistemi | Zen | Tarih | 0 | 25 Mayıs 2014 19:07 |
Osmanlı Devleti Ordu Sistemi | Rüzgar | Tarih | 0 | 02 Temmuz 2012 09:18 |
Osmanlı Yargı Sisteminde Şuhûdu'l-Hâl | Rüzgar | Tarih | 0 | 03 Mayıs 2012 23:50 |
Osmanlı Hukuk Sistemi | Kalemzede | Tarih | 0 | 15 Eylül 2011 03:04 |
Osmanlı Yargı Sistemi Şuhûdu'l-Hâl | Kalemzede | Tarih | 0 | 01 Eylül 2011 15:38 |