Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Abdülhamid Sel Felaketine Uğrayan ABD'ye Yardım Göndermişti
"Türkiye'yi iyi günler bekliyor, bundan sonra gelişmeler daha da hızlanacak.
Abdülhamid geçmişte yaptığı gibi gelecekte de ilerleme ve medeniyeti teşvike devam edecek. Herkesin onun uzun ve müreffeh hükümranlığını arzu etmesi gerekiyor."
New York Times'ın 14 Ekim 1900 tarihli nüshasında yer alan bu tarafgir cümleler, Abdülhamid'in şaşırtıcı bir fotoğrafını düşürüyor önümüze. Acaba Avrupa'dakine inat, Amerika'daki bu sözde 'Kızıl Sultan' muhabbetinin sebebi ne ola?
O sebebi birazdan göreceğiz. Ama önce aynı yazıdan birkaç cümle daha:
"İnsan olarak Abdülhamid çok gayretli, kurnaz, yetenekli ve benim diyen diplomata taş çıkartacak kadar becerikli. Devletinin işlerini çevirmekte akıllı bir politikacı ve üstün bir zihin. Çok kibar bir kişiliğe sahip ve kendisiyle temas kurduğu kişilerden etkilemediği yok. Almanya ve Rusya ile, Balkan devletleriyle iyi ilişkiler kurdu, öte yandan daha önce zirvede olan İngiltere'nin Osmanlı'daki nüfuzu şimdi hiç seviyesine inmiş durumda."
Yazar F. Diodati Thompson, Sultan Abdülhamid döneminde eğitim, teknoloji ve bilim alanlarındaki ilerlemeleri övüyor, onun devrinde eşkıyalığın Balkanlar'da tamamen ortadan kalktığını, Doğu'da ise hatırı sayılır ölçüde azaldığını, kadınların sosyal hayatta büyük ilerlemeler kaydettiklerini sözlerine ekliyor. Daha birçok şey söylüyor da, asıl önemlisi şunlar olmalı:
"Biz Amerikalıların önünde gelecekte Osmanlı Devleti'yle olan ticaretimizi artırmak ve geliştirmek için muazzam fırsatlar var, şu tazminat sorunu da halledilirse Birleşik Devletler ile uzun bir dostluk ve refah dönemi yaşanacaktır."
Sormakta haklısınız: Peki 1900 yılında Amerika'nın en gözde gazetelerinden birinde nereden çıktı bu Abdülhamid ve Türkiye övgüsü? İngilizlerin, Fransızların ve dahi Jön Türklerin çöktü çökecek diye uçurumdan atmaya hazırlandığı bir devlet, New York'tan nasıl oluyor da hemen her alanda hızla ilerlerken fotoğraflanabiliyor?
Bunun sebebini, ABD'nin İstanbul elçisi Oscar Strauss uzatmakta önümüze. Dinleyelim mi can kulağıyla:
"Johnstown felaketi sırasında İstanbul Sefareti'nde bulunuyordum. O zaman Osmanlı Devleti'nin malî durumunun pek müsait olmadığını bildiğimden durumu padişaha arz edip ondan istifade etmeyi münasip görmemiştim. Buna rağmen afetten bir iki gün sonra saraya davet edildim. Osmanlı Sultanı hadiseden duyduğu üzüntüyü ifade ederek ihsan etmeyi düşündükleri yardımı memleketime ulaştırıp ulaştıramayacağımı sorup 200 lira verdiler ki, bunu o zaman Dışişleri Bakanlığı'na gönderdim. Hatırladığıma göre o esnada Avrupa hükümdarları arasında yalnız Osmanlı padişahı kendisinden istenmeden yüklü bir yardımda bulunmuş, böylece Amerikan halkı hakkındaki dostane duygularını ortaya koymuştur."
Elçinin "Johnstown felaketi" dediği, 1889'da vuku bulan ve "ABD'de yüzyılın en büyük felaketi" sayılan sel baskınıdır. Şiddetli yağmurların ardından başlayan ve yaklaşık 2 bin kişinin ölümüyle ve binlerce insanın evsiz barksız kalmasıyla sonuçlanan bu felaketin geçenlerde yaşadığımız sel baskınına bir benzerliği, ikisinde de yağma utancının yaşanmış olmasıdır. Yalnız bizdeki yağmacılar eşya talanıyla yetinirken, Amerika'dakiler ölülerin ceplerini yırtarak paralarını, parmaklarındaki yüzükleri ve başka değerli eşyaları da almışlardır.
Selden sonra 18 ülke gıda, ilaç, giysi yardımlarında bulunmuş, işin ilginç yanı, bölgeye ilk yardımı yapan ve ulaştıran devlet ise Osmanlı olmuştur. Daha da önemlisi, Strauss'un dediği gibi yardımı, talep gelmeden yapmış olmasıdır.
Malum, Sultan dış dünyadaki gelişmeleri günü gününe takip ederdi. Nitekim afetten gazeteler vasıtasıyla haberdar olur olmaz ABD'nin İstanbul elçisi Oscar Strauss'u huzuruna çağırdı. Ona hadiseden çok müteessir olduğunu söyledi ve kendisinden, afetzedeler için yapacağı gıda (zahire) yardımının yanı sıra 200 Osmanlı lirası (1.000 dolar, bugünkü değerlerle en az 40 bin dolar) nakit yardımın yerine ulaştırılmasına yardımcı olmasını istedi.
Selden 5 yıl sonra bu defa bir yangın felaketi yaşar Amerika. Minnesota ve Wisconsin'deki orman yangınları karşısında Abdülhamid yine elini kesesine atıp bu defa 300 Osmanlı lirası (1.500 dolar, bugünkü değerlerle en az 60 bin dolar) göndermiştir. Nitekim onun bu "dostane yaklaşımı" sayesinde gazetelerde "Türk Sultanı"ndan övgüyle söz edilir olmuştur (Chicago Daily Tribune, 12 Eylül 1894).
Yardımların olumlu etkisini şuradan anlıyoruz ki, 1894 yılında bu defa İstanbul'da meydana gelen deprem sonrasında başta Elçi olmak üzere ABD halkı, hatta gazeteler Osmanlı yardımlarına karşılık vermek ihtiyacını duymuş ve yardım kampanyaları düzenleyerek para toplamışlardır. Oysa aynı Amerikalılar 1894'ten kısa bir süre önce Yunanistan'daki depreme hiç ilgi göstermemiş, kampanyalar neredeyse 'tek kuruş' yardım toplayamamışlardı. Kaldı ki, o sıralarda misyonerlik faaliyetleri, Harput ve Erzurum'da konsolosluk açma gayretleri, Amerikan okulları yüzünden Osmanlı-Amerika ilişkilerindeki sıkıntılar had safhadaydı. Zaten ilk alıntıda sözü edilen 'tazminat', yeterince ciddi bir sorundu aramızda.
İşte New York Times sayfalarına yansıyan olumlu ve dostane havanın oluşumunda Abdülhamid'in bu tam yerinde ve zamanında yaptığı incelikli yardım politikası büyük rol oynamış, hatta yine 1900 yılında ABD'nin eski İstanbul Elçisi Alexander Terrell, aynı gazetede 'tazminat'a takmış bulunan Washington'daki meslektaşlarına Osmanlı Sultanı adına şu güvenceyi veriyordu:
"Onu dürüst bir insan olarak görüyorum. Kendisini gayet iyi tanıyorum ve inanıyorum ki, Abdülhamid Avrupa'da iken karşılaştığım en entelektüel insandır." (26 Nisan 1900)
Mustafa Armağan
Not: Bu yazıda The New York Times - Breaking News, World News & Multimedia adresinden yararlandığım New York Times alıntıları hariç, Fatma Ürekli'nin Osmanlı-Amerikan Yardımlaşmaları adlı kitabı kullanılmıştır (Doğu Kütüphanesi, 2007).