21 Mayıs 2014, 07:11 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| İlinden Ayaklanması 1903 ilkbaharında Selanik olaylarından sonra, 2 Ağustos 1903 tarihinde bizatihi VMRO tarafından İlinden Ayaklanması başlatılmıştı. İsyan, Slavlar için kutsal olan İlinden gününde(İlyas Peygamber Yortusu) başladığı için bu adı aldı. VMRO İsyanın başlama noktasını Manastır bölgesi olarak belirlemişti. Bunun çeşitli nedenleri vardı. Osmanlı birlikleri burada Makedonya bölgesinin kuzeyine göre çok daha zayıftı. Babıâli, Bulgarların Makedonya bölgesindeki eylemcilere desteğinden ve ayrıca Arnavutların eylemlerinden dolayı birliklerini Makedonya'nın kuzeyinde yoğunlaştırmıştı. Üstelik Avrupalı devletlerin kontrolünün Makedonya bölgesinin güneyinde yoğunlaşmış olması, Osmanlı birliklerinin Manastır ve civarında daha etkisiz olmasına neden olmuştu. VMRO isyanın başladığının işaretini diğer yandaş köylere de bildirmek için bölge de bulunan Türk samanlıklarını ateşe vermişti. Civarda ki köylülerinin gönüllü veya gönülsüz, isyankârlara desteği de eklenince İlinden ayaklanmasında olayların şiddeti iyice artmıştı. 2 Ağustos günü VMRO Militanların isyanın merkez üstü olan Smilevo da Osmanlı garnizonunu basmışlar ve yaklaşık 30 askeri şehit etmişlerdi. Buna paralel olarak Resen de yapılan isyan girişimi başarısız olurken 500 kişiden oluşan VMRO militanları kendilerine terörist süsü veren Bulgar subaylarının talimatları ile dağ kasabası Kruşevo’yı işgal etmeyi başarmışlardı. Kasabada bulunan tüm resmi binaları ateşe veren teröristler, bastıklıkları Osmanlı garnizonunda bu kez de 18 memuru acımasız şekilde katletmişlerdi. Her yeri yakan yıkan VMRO militanları, Boris Sarafov, Atanas Lozanchev, Dame Gruev liderliğinde yürütülen isyan sırasında bölgede yaşayan Müslümanlarla beraber Patrikliğe bağlı olan köylülere de zarar vermişlerdi. Ayaklanmacılar, Osmanlı silahlı birliklerinin Manastır bölgesinde başlayan ayaklanmaya müdahalesini engellemek için bölgenin çevre yerleşim yerleri ile iletişimini kesmeyi planlamışlardı. Bunun için Manastır-Selanik ve Pirlepe-Ohri arasındaki telgraf hatlarını kemsilerdi. Bu yolla Osmanlı birliklerinin müdahalesini engellemeyi, Avrupa desteğini sağlamayı ve bölge halkının ayaklanmaya katılımını arttırmayı istiyorlardı. İlinden ayaklanmasının ilk günlerinde olayların yayılmasını ve katılımın artmasını sağlayan VMRO Osmanlı yetkililerini zor bir duruma sokmuştu. Bunlar yetmiyormuş gibi aynı dönemde Osmanlı Devleti'ni meşgul eden bir başka ayaklanma 6 Ağustos 1903 tarihinde Manastır'dan uzak bir bölgede, Edirne vilâyetinde başlamıştı. Ancak Preobrazhenski Ayaklanması (Kıyamet Günü) olarak adlandırılan olayın etkisi İlinden ayaklanması kadar olmamıştı. Fakat VMRO militanlarının Kruşevo da bir ‘’kızıl nokta’’bir kurtarılmış bölge ilan edebilmesi İlinden İsyanının politik olarak doruk noktasını teşkil etmişti. Bu bağlamda harekete geçen Makedon Sosyalist Nikola Karev bir devrimci hükümet kurma adına çalışmalara başlamıştı. Ohri, Kiçevo, Lerin, Prilep bölgelerinden sonra Selanik (Solun), Serez, Üsküp ve Odrin'de etkisi hissedilen ayaklanmada en önemli gelişme bu girişim ile Kruşova’da yaşanmıştı.1878 Kresna ayaklanmasından beri yaşanan olaylarda ilk kez böyle bir aşamaya gelinmişti. Kruşova'da yaşananlar Osmanlı Devletine ait topraklar içerisinde, varlığı diğer devletler tarafından tanınacak kadar güçlü ve uzun süreli olamasa da, Makedonya bölgesindeki ayaklanmaların bölgede farklı ve yeni bir devletin doğuşuna neden olabileceğini gösteren gelişme olduğu için önemli bir örnekti… VMRO DEVLET KURUYOR: KRUŞOVA CUMHURİYETİ VMRO İlinden ayaklanmasına gerekçe olarak Osmanlı Devletinin Makedonya bölgesinde uygulaması gereken Viyana Islahat Programını gerçekleştirmediğini ileri sürüp, amacın bu programın uygulanmasını sağlamak olduğunu iddia ediyordu. Kruşova'da Cumhuriyet ilan edenler de benzer gerekçeleri ortaya koymaktaydılar. İlk cumhurbaşkanı olarak seçilen, VMRO’nun bölge merkezindeki askerî yetkilisi ve Makedonya devrimci örgütlenmesinin içinde yer alan Nikola Karev de, benzer iddiaları hazırladığı Kruşova Cumhuriyet Manifestosu adlı bildirisinde dile getiriyordu. Ancak bölgede yaşanan diğer olaylar gibi bu ayaklanmada da göz ardı edilmemesi gereken, bölgede yaşayan halkın tamamının aynı amaçla ayaklanmaya katılmamış olmalarıydı. İlinden ayaklanması için bir genelleme yapılacak olursa, bölgede yaşayan Ortodoks Bulgar nüfusun ayaklanmacılara destek vermesine rağmen, Ortodoks Yunan nüfusun ayaklanmacılardan yana tavır almadığını söylemek yerinde bir değerlendirme olacaktır. Çünkü Yunan din adamları ve eğitimciler, ayaklanmacıların eylemlerinden zarar görenler arasında bulunuyorlardı. Kruşova kasabasında yaşanan olaylarda evini, geçim kaynağını, hatta canını kaybedenler yine olaylara ister istemez katılan veya katılmayan bölge halkı idi. 3 Ağustos'ta ilan edilen Cumhuriyet'te öncelikle, kendilerini bölgede yaşayanlardan ayrı bir millet olarak tanımlayan Makedonlar, Ulahlar ve Arnavutlar'dan oluşan altmış kişilik bir meclis kurulmuştu. Bu meclis bölgenin üç farklı halkından yirmişer kişinin seçilmesiyle toplandı. Her gruptan ikişer kişinin katıldığı toplam altı kişilik bakanlar kurulu oluşturuldu.. Yiyecek, Yurttaşlık, Giyecek, Finansal Reform ve Finans komisyonları kuruldu. Geçici hükümet, bu komisyonlar aracılığı ile geçici vergi koyma, bölge halkına yiyecek sağlama, ayaklanmacılara malzeme yardımında bulunma, halkın ve ayaklanmacıların sağlık sorunları ile ilgilenme sorumluluğunu üzerine almıştı. Yunan dostu olan Eflâklar ve Patrikhane taraftarı Slavlar özellikle silahsızlandırılmıştı. Ayrıca özel bir mali komisyon kurularak ekonomik durumu iyi olan köylülerden 5–10 Osmanlı Lirası vergi toplanmıştı. Bölgede yaşayanların güven içinde olmaları için gerekli olduğu düşünülen alanlarda çalışmak için komisyonlar kuruldu. Ayaklanmacılar bu hizmetlerden sadece belli bir grubun değil bölge halkı arasından kendilerine katılanların hepsinin yararlanacağını ifade etmişlerdi. Ayrıca ilân edilen manifestoda bölgede yaşayan Müslüman halkın da Osmanlı Devleti'nin kötü yönetiminden dolayı zarar gördüğü ve bu nedenle kendilerine katılmaları öneriliyordu. Hâlbuki amacı "Müslüman ve gayrimüslim halkın baskıcı Osmanlı Devleti boyunduruğundan kurtarılması" olarak belirtilen bu ayaklanma sonunda, yine bölgede yaşayanlar zor duruma düşmüşlerdi. Çünkü olaylar sırasında bölgede yaşayanların geçim kaynakları ve yaşam alanları zarar gördü. Ayrıca Devlet karşısında ayaklanma yaşanan bir bölgenin halkı oldukları için dikkatler üzerlerinde olmuştu. Kısacası ateş düştüğü yeri yakmıştı! Üstelik bölge halkının tamamının bu ayaklanmaya katıldığını söylemek aşırı iyimser bir iddia olacaktır. Kruşova'da Nikola Karev tarafından hazırlanan bildiride eylemcilerin bölgenin tüm Hıristiyan halkının desteğini aldığı iddia edilmekte ve bu bildiriyle bölgedeki Müslümanlar da Osmanlı yönetimine karşı kendilerine katılmaya davet edilmekteydi. Üstelik Kruşova kasabasında halkın çoğunluğunun Hıristiyan olduğu göz önüne alınacak olursa başlatılan ayaklanmanın başarıya ulaşmış olması gerekirdi. Hâlbuki sonuçta, istenildiği gibi bir başarıya ulaşılamadı. Buradan da anlaşılacağı üzere bölgede yaşayan Hıristiyan halkın bile tamamı bu ayaklanmaya destek vermemişti. İsyana destek vermeyen önemli bir etkende VMRO’nun az ileri de hayatının detaylarını göreceğimiz ünlü üyesi Yale Sandansky ve yakınında ki isimler bile bu isyana destek vermemişti. Bu siyasi çatlak Sandansky’nin hain ilan edilmesine ve sonu kanla bitecek olaylara gebe idi… İlinden ayaklanması sırasında 10 günlük ömrü olan Kruşova'dan başka hükümet ve cumhuriyet örnekleri de yaşandı. 18–19 Ağustos 1903 tarihinde Trakya'da Istranca Cumhuriyeti ve Klisura ve Neveska bölgesel hükümetleri kurulduğu ilân edilmişti. Fakat Makedonya bölgesinde ki Kruşova örneği kadar etkili olamamışlardı. Çünkü Kruşova Cumhuriyeti bugünkü Makedonya Cumhuriyeti tarafından sahiplenilmekte ve bugünkü Cumhuriyetin temelinin 2–13 Ağustos 1903 tarihinde Kruşova'da atıldığı kabul edilmektedir. Makedonya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını 2 Ağustos 2000 tarihide İlinden Ayaklanmasının kutlamaları için yaptığı konuşmada İlinden İsyanının ve Kruşova Cumhuriyeti’nin bugün ki Makedonya Cumhuriyeti için bir sembol olduğunu belirmişti. VMRO, İlinden isyanı sırasında Türklere karşı tutumunda ise çelişki içindeydi. İsyanın başlamasından saatler sonra acilen toplanan Smilevo Kongresinde isyana karşı gelmeyen barışçıl Müslüman halka zarar verilmemesi yönünde karara alınmasına ve Ohri de Müslüman ahalinin kapılarına asılan ‘’İsyan Müslümanlara değil Sultan’a karşı sizlere zarar verilmeyecek’’ teminatlarına rağmen isyan tamamen Türklere saldırılar ile başlamıştı. Örneğin 2 Ağustos günü G.Sugarev komutasında ki 280 kişilik VMRO grubu Türklerin yoğun olarak yaşadığı Dolancı Köyünü basarak Türklere ait, tarla, fırın ve kilerleri ateşe vermişledi. Aynı saldırıların benzerleri isyanın ilerleyen günlerinde Rama, Lera, Trnovo, Bratindol, Demirhisar, Pribilci, Çerkesköy, Florina, Kaymakçalan gibi Türk köylerinde ve yerleşkelerinde yaşanmıştı.4 Ağustos 1903 sabahında Türk köyü Zelin’den Kostoria ‘ya gitmekte olan Türk köylülerden 15 tanesi VMRO militanlarınca hunharca katledilmişti. Ancak Avrupalı güçlerin dikkatini bölgeye çekmek isteyen VMRO 12 Ağustos 1903 de bölge de bulunan Batılı güçlerin temsilcilerine yazdığı mektuplarda durumu çok farklı anlatmıştı. VMRO’ya göre kendisi ile mücadele edemeyen Osmanlı güçleri VMRO’ya destek veren savunmasız köylere girerek kadınları ve çocukları iğfal ediyor ve özellikle Hıristiyan köylerini ateşe veriyordu. VMRO bununla da yetinmeyip bölge halkını Müslümanlara karşı kendilerinin frenlediğini ancak Osmanlı güçlerinin bu tutumundan dolayı artık bunu yapacak gücünün olmadığını belirtiyordu. VMRO hem Osmanlı askerlerinin kıyafetlerini giyerek katliam yapıyordu hem de bunu Osmanlı’nın yaptığını öne sürüyordu. Osmanlı bu durumun böyle süremeyeceğini düşünerek sonunda Kosava’ya kaydırdığı birliklerini Manastır’a ulaştırdığında teröristler zor duruma düşmüştü. Düzenli birliklerin üstünlüğüne karşı gelemeyen teröristler teker teker mevzilerini boşaltmaya başlamışlardı.12 Ağustos da Krusevo da günlerce savunma hazırlığı yapan VMRO militanları dağ topçularını devreye sokan Osmanlı güçlerinin karşısında hemen hemen hiç savunma yapamadan geriye çekilmişlerdi.10 günlük Devrimci Kreşevo Cumhuriyeti burada tarihe karışmıştı! 24 Ağustos da birleşik harekâta başlayan Nurettin Paşa VMRO’nun teşkilatlarına, kitlesel eylem imkânı olan hassas noktalarına yardım ve bilgi bakımından muhtaç olduğu ayrılıkçı Makedon köylerine ard arda yaptığı baskınlar ile İlinden isyanına son noktayı koymuştu! Ancak VMRO yine olayları Osmanlı’nın bilinçli şekilde Hıristiyan halkı katletmesi olarak göstermişti. ADIM ADIM BÖLÜNMEYE: MÜRZTEG ISLAHAT PROĞRAMI Bunun sonucunda Rusya, Avusturya Macaristan ve İngiltere ile Fransa Osmanlı Devletine Mürzteg Programını dayatmıştı. Osmanlı’nın haklarını tamamen ihlal eden bu reform programı ilk etapta Babıâli tarafından reddedilse de Kasım 1903 de büyük güçlerin baskısı ile kabul edilmişti. Osmanlı Makedonya’sını sistemli bir şekilde bölünmeye götüren bu programa göre; 1-Osmanlı’nın söz verdiği reformların uygulanışının kontrolü için Genel Müfettiş Hilmi Paşa’nın yanına Avusturya-Macaristan ve Rusya’dan birer üst düzey memur tayin edilecekti. 2-Makedonya da bulunan üç vilayette ki Jandarmanın ıslahı görevi Babıâli’nin hizmetinde olan Avrupalı bir generalce yapılacaktı. Büyük güçlerin ordusunda görev yapan subaylarda bu generale yardımcı olacaktı 3-Makedonya da her şey normale döndükten sonra vilayetlerin sınırları tekrar düzenlenecek ve bu düzenleme Makedonya da yaşayan ulusların yoğun yaşayıp yaşamadığı bölgelere dikkat edilerek yapılacaktı. 4-İdari ve adli kurumlar yerel özerkliğin gelişmesi esasına göre yeniden yapılandırılacaktı. 5-İsyan esnasında işlenen insanlık suçları ile ilgili karma komisyonlar kurulacaktı. 6-Osmanlı Hükümeti, bölgeden kaçan Hıristiyanların geri dönmesini sağlayacak, isyan esnasında maddi zarara uğrayan Hıristiyan köylülere destek verecek, harap olan kilise, okul ve resmi binaları onaracak ve bunun mali sorumluluğunu üstüne alacaktı! Üstelik köylerine geri dönen köylülerden bir yıl boyunca hiçbir isim altında vergi alınmayacaktı. 7-Batılılar, Bölge de yaşayan Hıristiyan halka en büyük zulmün(!) VMRO’dan ziyade teröristleri bastırmak için kurulan karma bölükler tarafından yapıldığını iddia ettikleri için bu bölükler ileri de ne olursa olsun bir daha kurulamayacaktı! 8-Osmanlı hükümeti o ana kadar sözünü verdiği ve bu programla yükümlülüğü altına girdiği ıslahatları acilen yerine getirecekti! BATI DAYATTI OSMANLI İDAMI KALDIRDI! YA SONUÇ? Bu tipte ki programlar ve Avrupa’nın baskıları bölgede teröristlerle mücadele eden Osmanlı askerlerinin de moralini bozuyordu. Özellikle çetelerin takibinde ve imhasında çok başarılı olan genç Osmanlı subayları Makedon örgütleri ile girdikleri sayısız çatışma sonucu bu konuda uzmanlaşmışlardı. Ancak tüm bu çabalar ileri de bıkkınlığa dönüşmeye başlayacaktı. Çünkü günlerce haftalarca süren takipler sonucunda büyük fedakârlıkların ve hatta can kayıplarının ardından yakaladıkları örgüt militanları ya Padişahın kabul etmek zorunda kaldığı bir genel af ile ya da bir Avrupalı gücün müdahalesi ile soluğu yine dağlarda alıyordu. Sorun terörle mücadeleye hazır bir yargı sisteminin bulunmamasından ve dirayetli yöneticilerin eksikliğinden kaynaklanıyordu! Bu durumdan oldukça rahatsız olan Makedonya da ki en yetkili Osmanlı olan Genel Müfettiş Hilmi Paşa bile, zamanla durumdan umutsuz bir hale gelecekti. Örneğin VMRO’nun en çok aranan isimlerinden biri olan Boris Sarafov 11 Aralık 1906 da Bulgar ticari ataşesi görüşmek üzere şehre gelmişti ve burada 8 gün kalacaktı. Bu istihbarat Hilmi Paşa’ya ulaştığında O sadece tebessüm etmişti… Bu duruma şaşıran Alman elçisi,’’işte aradığınız terörist ayağınıza geldi yakalasanıza’’dediğinde Paşa,’’Yakalasam ne olacak? Kıyametleri koparacak ve serbest kalacak! Şehrin sakinliğini bozmaya gerek yok!’’Demişti… Durum bazen o derece kötü bir hal alıyordu ki bölgede tüm taşları batı oynatıyor ve bazen Osmanlı yargısının aldığı kararlara bile müdahale ediyordu… Örneğin Günlerce izi sürülen azılı Bulgar terörist Martinov örgütün takibini yapan özel kuvvetler tarafından yakalanmış ve adalete teslim edilmişti. Hemen teröristin yargılanma sürecine geçilmiş ve özel mahkeme tarafından 1 Mayıs 1906 da idama mahkûm edilmişti. Ancak bu durumu hemen büyük güçlerin yetkililerine anlatan örgüt, Avusturya Macaristan İmparatorluğunun büyükelçiler nezdinde yaptığı girişimlerle idamı engellemeyi başarmıştı! Martinov Kuzey Afrika da ki Osmanlı vilayetlerinden birine sürgüne gönderilecekti! Batı dayatmış Osmanlı da vermiş olduğu idam kararını askıya almıştı. Ancak Martinov asla fikirlerinden vazgeçmeyecekti. TERÖRİST SANDANSKY VE ÖZERKLİK İSTEĞİ 2 Ağustos 1903 yılında başlayan İlinden isyanının bastırılmasından sonra uygulanan Mürzteg Programı ile Makedonya Bölgesine Avrupalıların yaptığı müdahale VMRO’nun itibarı iyice sarsıldı ve Güneybatı Bulgaristan da ki Rila Manastırı'nda Ekim 1905 de toplanan kongreden sonra ikiye bölündü. Virthouistler olarak isimlendirilen sağ kanadın amacı; Makedonya'yı ve Trakya'yı Osmanlı Devleti'nden almak ve Bulgaristan'a ilhak etmekti. Bulgaristan bu yüzden bu kanada sürekli para ve silah desteği yapacaktı! Sol kanadı ise Makedonya'nın muhtariyetini istiyordu. Bu kanada II: Meşrutiyet yıllarında Yale Sandansky’den dolayı Sandanistler denilmişti. Onlar Osmanlı ile masaya oturmayı tercih edeceklerdi… Yale Sandansky VMRO’nun en tehlikeli isimlerinden biriydi.31 Mayıs 1872 de bugünkü Bulgaristan ile Makedonya arasındaki dağlık Pirin sınır bölgesindeki Vlahi Köyü’nde dünyaya gelmişti. Makedonların 1878’de, Osmanlı’ya karşı ayaklandıkları Kresna Olayları’nın önderlerinden biri de babası İvan’dı. Osmanlı ayaklanmayı bastırdı; Sandanski annesiyle birlikte yeni özerk olmuş Bulgar Prensliği’ndeki Dupniça’ya kaçmıştı. Yoksulluk nedeniyle pek okuyamayan Sandansky amelelik yaparak hayatını kazanmaya çalışıyordu. Babası gibi siyasal olaylarla ilgiliydi. Yirmi beş yaşında “Mladost” (Gençlik) derneğine üye olmuştu. Dernek daha çok Bulgar sorunuyla ilgilendiği için buradan ayrılmıştı ve VMRO’ya katılmıştı. Sandanski’nin hedefi Makedonya’nın kurtuluşuydu. Sürekli toplantılar düzenledi; köylüleri örgütledi; Makedonlara silah yardımı için para toplamıştı ancak ekonomik olarak işin içinden bir türlü anlamayınca daha sansasyonel eylemlere girişmeye karar vermişti. Arkadaşı Çernopeyef ile birlikte Amerikan vatandaşı Rahibe Mrs. Ellen M. Stone ile gizli ve önemli bir görüşme yapmıştı. Bu görüşmede rahibeye birazda kışkırtma yapılarak ‘’Bağımsız Makedonya ‘’davası anlatılmış ve Müslümanların ve Osmanlı Devleti’nin bölgede Makedonlara yaptığı zulümler anlatılmıştı. Rahibe’nin şefkatini ve merhametini bam telinden yakalayan iki terörist onu her iki tarafında maddi manevi kazanacağı bir oyun için ikna etmeyi başarmışlardı. Senaryoya göre VMRO militanları Rahibe’yi ve yanında bulunan bakıcı Bulgar kadını kaçıracaklar ve yüklü miktarda fidye isteyeceklerdi. Plan aşama aşama uygulamaya konmuştu:1901 Yılının kışında Selanik Vilayeti’nin Serez Sancağına bağlı Razlık kazası hududunda kaçırılan rahibe ve yanında ki Bulgar kadın için 14 bin lira fidye istenmişti. Avrupa basını bir anda ayağa kalkmıştı! Sandansky hem kendi reklamını yapmıştı hem de Batı’nın dikkatini bölgeye çekmeye başarmıştı. Osmanlı Devleti bu kaçırma olaylarına antrenmanlı olduğundan fidye parasını vermeye hiç yanaşmamıştı. Rahibe’nin Amerika da yaşadığı kasabanın halkı tarafından toplanan para Sndansky’e ulaştığında rehineler serbest bırakılmıştı. Sandansky, Bu parayla silahlı bir müfreze kurup dağa çıkmıştı O artık Bağımsız Makedonya Davasının efsane isimlerinden biri olmuştu!. En büyük desteği de Osmanlı askerleri sıkıştırdığında kaçıp saklandığı özerk Bulgar Prensliği’nden almıştı. Daha gerilla savaşını bile bilmeyen özel kabiliyetlerden yoksun acemi Osmanlı askerleri Sandansky’nin kurbanı oluyorlardı. Örneğin 1902’de Razlık bölgesi Şarapçı Boğazı’nda Sandanski tarafından pusuya düşürülen Osmanlı neferleri 10 şehit 20 yaralı vermişti! İşte bu terörist Sandansky VMRO’nun sosyalist kanadının öncülüğüne kadar yükselmişti! Örgüt içinde ki ayrışmalar derin fikir ayrılıklarından kaynaklanıyordu. Sandansky’nin başını çektiği sosyalist blok yukarı dada belirdiğimiz gibi Makedonya’nın muhtariyetini istiyordu. O’nun herkesi şaşırtan bir şekilde Osmanlı’ya yaklaşması kendi örgütünün içinde bile çatlak seslerin çıkmasına sebep olmuştu. Sandansky ısrarla Avrupa’nın Balkanlar’a müdahalesine karşı çıkıyor ve Makedonya’nın hatta tüm Balkanlar’ın emperyalist büyük güçler tarafından paylaşılmak istendiğini söyleyerek; en iyi çözümün Osmanlı bayrağı altında eşit hak ve yükümlülükler ile, anayasal bir sistemde yaşamak olduğunu savunuyordu. Sandanski’ye göre çözüm; Osmanlı’nın liderliğinde tüm halklarının kardeşlik temelinde bir arada bulunacağı Balkan Federasyon’uydu! Yine O’na göre eğer Makedonya sorunu tamamen bir Bulgar Sorunu gibi gösterilmeye devam ederse asla çözülmeyecekti! Bu görüşleri örgüt içi hesaplaşmalarda 1905 yılında O’na bir suikast düzenlenmesine bile sebep olmuştu. Bu suikasttan kurtulduktan sonra verdiği cevap çok sert oldu. Bu suikasttan iki yıl sonra görüş ayrılıkları içinde olduğu örgütün diğer önemli isimleri Boris Sarafov ve İvan Garvanov,Sandansky’nin adamı Panica tarafından pusuya düşürülerek öldürülmüştü!Bu arada VMRO’nun kurucusu olan Damyan Gruev,terörist takibi yapan Osmanlı özel güçleri tarafından çetesiyle beraber yok edilmişti.Örgüt önce matemi sonra ayrışmayı yaşamıştı.Örgütün yoğun denetimi altında olan Veles ve Prilepe de ki tüm VMRO militanları ileri de Osmanlı’nın Genel Kurmay Başkanı olacak olan Enver bey tarafından bölgeden uzaklaştırılmıştı.Zamanla tüm Tikveş bölgesi Enver tarafından VMRO’dan arındıralacaktı…Terörist takibi yapıp gerilla konusunda uzmanlaşan genç Osmanlı subaylarının bu tecrübeleri bu olaylardan birkaç yıl sonra patlayacak Trablusgarp Savaşında İtalyanlara karşı çok işe yarayacaktı… II. Meşrutiyet ilan edildiğinde dağlardan Selanik’e akan çeteciler Bulgar, Rum, Arnavut, Sırp, Türk demeden İttihat ve Terakki’nin yönetimi altında birleşmek için söylemlerde bulunuyorlar ve devrimi doyasıya kutluyorlardı. Bu çetecilerin içinde yer alan Sandansky Selanik’te büyük bir coşku ile karşılanmış ve verdiği kardeşlik, eşitlik, sevgi nutuklarıyla kalabalıkları coşturmuştu. Daha birkaç yıl önce boğaz boğaza birbirini öldüren örgütler Selanik’te ki kutlamalarda sarmaş dolaş olmuştu. Çünkü İttihat ve Terakki herkese eşitlik özgürlük adalet sözü vermişti! Bunu dikkate alan Sandansky,1908 Ağustos ayında Selanik’e gelerek düşüncelerini İttihat ve Terakki yetkilileri ile paylaşmıştı. Söyledikleri İTC tarafından bilinmeyen şeyler değildi. Sandansky’nin gelişinin asıl nedeni Bulgaristan’a karşı verdiği mücadeleye Osmanlı’yı ortak etmekti. Hazırladığı “Nevrokop Programı”nı yıllarca karşısında savaştığı Osmanlı yetkilisi Yarbay Tahsin Uzer’e de sunmuştu. O’na göre Makedonya da ki Bulgar Erzarhlığı, Bulgaristan Devleti’nin maşası konumundaydı. Bunun için Makedonya bulunan okulların denetiminin buradan alınıp Osmanlı Devleti’nin Milli Eğitim Bakanlığına bağlanması gerektiğini söylüyordu. Sandansky eğer İttihatçılar Makedonya da bulunan yerel yönetimlere özerklik vermeyi kabul ederse benim örgütüm silah bırakmaya hazırdır diyordu! Hatta Bulgaristan ile Osmanlı Devleti arasında bir savaş çıkarsa kendine bağlı olan örgüt üyelerinin Bulgaristan’a karşı açıktan savaşacağı teminatını veriyordu. O askerlik şartlarının ve ordunun yeniden düzenlenmesini, yani askerlik süresinin kısaltılmasını da istekleri arasına eklemişti. Arzuları bununla da sınırlı değildi; Devlet memurlarının ve bürokratların maaşları düşürülmeli ve buradan elde edilen para ile ülkenin mali ve kültürel gelişimi için çalışmalar yapılmalıydı! İlkokullarda Türkçe zorunlu dil olarak elbette öğretilebilirdi ama orta dereceli okullarda o yöre de çoğunluk olarak hangi dil konuşuluyorsa o dil de eğitim yapılmalıydı! Kesinlikle şartsız bir siyasi genel af çıkarılmalı idi ve Sultan mutlaka o tahtı terk etmeliydi! Aradan biraz zaman geçtikten sonra Padişahın hem de halife olduğunu düşünerek bunun Müslümanları gücendireceğinden dolayı bu istekten vazgeçebileceğini belirtmişti! Ancak Sandansk’nin bölgede eski ağırlığının olmadığını düşünen İTC bu istekleri reddetmişti! Sandansky yılmamış ve küsmemişti İttihatçılar daha tam iktidar olamadan, İstanbul’da 31 Mart 1909 gerici ayaklanması patlak vermişti. | |
|
Etiketler |
ayaklanması, İlinden |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Demerara Ayaklanması | efLatun | Tarih | 0 | 22 Nisan 2012 01:23 |
Babai ayaklanması | InTheDarK | Tarih | 0 | 08 Nisan 2012 19:02 |
Konya Ayaklanması | YapraK | Tarih | 1 | 17 Ocak 2010 20:44 |
Babek Ayaklanması | YapraK | Tarih | 0 | 28 Aralık 2009 13:58 |
Konya Ayaklanması | YapraK | Tarih | 0 | 28 Aralık 2009 01:10 |