19 Mayıs 2014, 02:04 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Osmanlı'da dilenciler Osmanlı'da dilenciler Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Osmanlı Devleti'nde, "sosyal hayatın bir gerçeği" olarak kabul edilen dilenciliğin değişik türleri vardı. Mezarlıkların kenarında "ıskatçılar", sebillerin önünde "sebilciler", sesine güvenen "kasideciler", mevsimlik işçi gibi çalışan "kabakçılar", Muharrem ayında ortaya çıkan "goygoycular" ve nefsini terbiye etmek için dilenenler, 16. yüzyıla kadar devletle sorun yaşamadı. Eminönü Belediyesinin hazırladığı "Payitaht-ı Zemin Eminönü: Bir Dünya Başkenti" adlı kitapta yer alan bilgilere göre, Osmanlı sosyal hayatının bir gerçeği olarak kabul edilen dilenciler, toplumda çok küçük de olsa bir kesim oluşturdukları ve devlete problem çıkarmadıkları için uzun yıllar gündeme gelmedi. Osmanlı Devleti'nde dilenciler bir lonca çatısı altında teşkilatlandırılmaya çalışıldı. Devlet, kanunen dilenmesinde sakınca olmayanlara dilenebileceklerini gösteren "Dilenci Tezkeresi" verdi ve dilencileri bir deftere kaydetti. Aslı kadılıklarda bulunan dilenci defterlerine, dilencilerin hangi millete mensup olduğu, ne zamandır dilencilik yaptığı ve sağlık durumu hakkında bilgiler yazıldı. Kârlı bir iş kolu Dilenciler için sebil kenarları, cami ve mescit önleri, köprü üstleri, zengin konak önleri gibi mekanlar, günlük cironun en fazla olduğu yerlerdi. İzni olan dilenciler bile buralarda dilenmek için halk arasında "Dilenci Şerefiyesi" denilen rüşveti, bekçilere ve belediye çavuşlarına vermek zorunda kalıyorlardı. Evliya Çelebi'nin verdiği bilgiye göre, 17. yüzyılda dilenci esnafına bağlı 7 bin kişi vardı. Dilencilerle ilgili 1567'de çıkarılan ilk fermanda, mezarda dilenmenin önüne geçilmesi istendi. Bir yıl sonra çıkarılan bir diğer fermanda da özellikle İstanbul'da dilencilik eden Araplar'ın takip edilmesi, sokak sokak dolaştırdıkları bazı hasta ve borçluların sırtından geçinenlerin men edilmesi emredildi. Osmanlı Devleti'nde İstanbul dilencileri ile ilgili en kapsamlı çalışmalardan biri, 2. Abdülhamid'in 1896'de Darülaceze'yi açması oldu. Ancak sorun darülacezenin açılmasıyla halledilecek türden değildi. 2. Meşrutiyet döneminde ise Meclis-i Mebusan, 10 Mayıs 1909'da "Serseri Kanunu"nu kabul etti. Çalışma gücü varken dilencilik yapanları da "serseri" olarak kabul eden kanun, bu insanların işe alıştırılmaları ve meşgul edilmeleri gerektiğini hüküm altına aldı. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. FARKLI FARKLI DİLENCİ TÜRLERİ "Iskatçılar" mezarlıkların etrafında dilenirdi. Ölüm üzerine geniş bir edebiyat da geliştiren bu dilenciler, ıskat paralarının dağıtıldığı anları dört gözle beklerdi. "Sebilciler" için günlük su ihtiyacını temin etmek amacıyla her gün su başına giden yüzlerce İstanbullu önemli bir kazanç kapısıydı. "Kasideciler" ezan vakitleri acıklı sesleriyle insanı sadaka vermeye teşvik eden ilahi ve kasideler okuyarak, sokak aralarında dolanırdı. "Kabakçı" denilen Sudanlı zenci dilenciler ise mevsimlik işçiler gibi çalışır, mayıs ayından kış aylarına kadar dilenirdi. "Keşkül-i fukara" denilen bir çanakla dolaşan dilenciler ise tüm kazançlarını akşam bağlı bulundukları tekkelere götürürdü. "Araplar", akşam üzerleri sokaktan geçenlere bir limon veya nar gibi ürünler uzatarak fiyatının bir kaç katı para isteyerek dilenirdi. "Goygoycular", 6'şar kişilik gruplar halinde gezerlerdi. Erzak Şehzade Camii'ndeki karargaha toplanırdı. Muharrem ayının 10. gününde ortadan kaybolurlardı. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. | |
|
Etiketler |
dilenciler, osmanlıda |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Tanrılar ve Dilenciler Diyarı | MySpace | Kitap Tanıtımları | 0 | 31 Ağustos 2013 17:35 |
Dilenciler 2 haftada 15 bin lira kazandılar! | Luis | Haber Arşivi | 1 | 25 Nisan 2010 14:40 |