![]() |
Uğursuzluk Avcı Sultan Mehmet bir gün adamlarıyla beraber akşama kadar bir keklik bile vuramaz. Bunun sebebini de, sabahleyin gördüğü bir dervişin uğursuzluğuna bağlar. Solaklara seslenir. Saraydan çıkarken, şu şu tipte, sivri külahlı, sırtı kambur birinin önünden geçtiğini söyler ve hemen bu adamı bulmaları emrini verir. Tarife göre Bektaşi babalarından ayyaş Hamza Babayı yaka paça huzura getirirler. Sultan: - Bre uğursuz, nabekar! Bugün sabahleyin karşıma çıktın. Bu yüzden akşama kadar bir ava rastlayamadım. Bu ne uğursuzluktur. Vurun kellesini... Bektaşi bakar ki kelle elden gidiyor. Son bir dileğini açıklamak için söz alır: - A devletlim siz beni gördünüz bir keklik vuramadınız. Ama insaf ediniz, benim de bugün ilk gördüğüm sizdiniz ve kellemi kaybediyorum. Söyleyin, uğursuzluk hangimizde!" Doğrusu bu ateş bin altına değer Kanuni Sultan Süleyman, Halkalı yakınlarında avlanırken çıkan bir fırtınada yağmurdan ıslanmışlar. Bir eve sığınmışlar. Sultan, ateşin karşısına geçip şöyle demiş: "Doğrusu bu ateş bin altına değer." Bir müddet sonra konakladıkları evden ayrılırken padişah ev sahibine borcunun ne kadar olduğunu sorar. Köylü şöyle cevap verir: "Bin bir altın efendim." Bu cevaba çok şaşıran padişah, bu kadar fazla ücreti istemesinin sebebini sorar. Köylü buna da şöyle cevap verir. "Efendimiz, ateş için bin altınlık değeri siz söylemiştiniz. Bir altın da konak ücretidir." |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:40. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk