14 Mayıs 2014, 16:24 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Osmanlı'da Kartvizit Kültürü 19. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa'dan aldığı kartvizit kültürünü kısa sürede kendi bünyesine adapte eden Osmanlı, bu küçük levhalara bir sanat değeri yükledi. Kültür ve medeniyetinin ürünlerini dünya ile paylaşma konusunda kıskanç davranmayan milletler, başka kültürlerde gördüğü güzel ve zarif şeyleri de kendi kültürlerine katmaktan çekinmez. Ancak alınan bu kültürel öğeler, o milletin potasında eridiği zaman bir anlam kazanır. Osmanlı medeniyeti yukarıda bahsedilen özelliği taşıyan bir medeniyet. Azıcık incelendiğinde, birçok medeniyete kendinden birşeyler katan Osmanlı Devleti'nin iyi ve güzel olan çok şeyi alarak kendi kültürel potasında eritmeyi bildiği görülür. Kartvizitler bunun küçük ama güzel bir örneği. Osmanlılar, 19. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa'dan aldığı kartvizit kültürünü kısa sürede kendi bünyesine adapte ederek, bu küçük levhalara bir sanat değeri bile yükledi. Kimi zaman iki parmakla ceketin göğüs cebine yerleştirilen, kimi zaman da birkaçı cüzdanın gözünde dostlara sunmak üzere hazır bekletilen kartvizit, kelime kökü itibariyle Latince'dir. Dilimiz Türkçeye 'kart kizit' (ziyaretçi kartı) olarak giren kartvizit, Batılı kayıtlara göre ilk defa 1850 yılında, Avrupa'da kullanılmaya başlandı. Kısa sürede tüm Avrupa ülkelerinde itibar gören bu küçük kartlar, 19. yüzyılın sonuna doğru Osmanlı Devleti'nde de kullanılır oldu. Üstelik bu kartlar, yazıyı sanat eseri haline getiren ve onu çeşitli kompozisyonlara sokan Osmanlı'nın elinde, adeta elden ele dolaşan minyatür birer levha özelliği kazandı. Ortalama 4.5 x 8 cm ölçülerinde olan kartvizitlerin yerine göre üzerindeki bilgi çoğalırken bazen de boyutları değişti. Boyutları konusunda genelde riayet edilen standart cebe sığabilirlik oldu. Kısacası, yaklaşık bir buçuk asır önce kullanılmaya başlanan bu küçük nesnelerin işlevleri telefonun icadı ile daha da önem kazandı. Bayram ziyaretinde kartvizit bırakılırmış Ancak, şimdilerde sadece adres, telefon bigileri ya da kart hamilinin yakınını tanıtmak amacıyla kullanılan kartvizitlerin, Osmanlı döneminde bazı özel işlevleri ve anlamı da bulunuyordu. Türk kültür ürünleri konusunda bir çok araştırması ve kitabı bulunan Prof. Dr. M. Zeki Kuşoğlu'nun kaleme aldığı 'Osmalı Kartvizitleri' isimli eserde, Osmanlı'nın bu küçük kartlara yüklediği özel anlam şöyle aktarılıyor: Eskiden geleneklerimize göre bayramın ilk iki günü büyükler, amirler evde oturur, kendilerinden yaşça ve rütbece küçüklerin ziyaretlerini beklermiş. Bayramın son günü ise iade-i ziyaret yapılırmış. İşte bu geleneğin uygulandığı dönemlerde memurlar, amirlerini ziyaret ettiklerinde konağın selamlık kısmına alınırmış. Salonda büyük beyaz mermerden bir masa, bu masanın üzerinde ise küçük bir kutu bulunurmuş. Ziyarete gelen kişiler bu kutuya birer kartvizitlerini atmadan evden ayrılmazlarmış. Ziyaretine gidilen amir de bayramın son günü, kutuda kartviziti bulunan memurların iade-i ziyaretine gidermiş. Ancak gidilecek memur sayısı çok olduğundan, amir ancak kapılarının önünden araba ya da fayton ile geçerken yanındaki bir kişi ile kartvizitini gönderirmiş, bu iade-i ziyaret anlamına gelirmiş. Kartvizit yazmak bir sanat olmuş Kısa sürede Osmanlı kültüründe önemli yer edinen kartvizitler, o dönemin meşhur hattatlarının titiz ve itinalı çalışmaları sonucu hazırlanırmış. Bu değerli kartları daha çok, önemli devlet ve ilim adamları, ticaret ve sanat erbapları kullanırmış. Osmanlı döneminin önemli kartvizit hattatlarından ilk akla gelen isim, Arif Hikmet Bey. Bu usta hattatın elinden çıkan kartvizitlerden yaklaşık 1000 tanesi halen önemli koleksiyonların en nadide parçaları arasında yer alıyor. Dönemlerinin levha, kitabe, cami kubbe ve kuşak yazıları konusunda önemli isimlerinden Mustafa Halim Özyağcı ve Hamid Aytaç Bey de oldukça iyi kartvizit örnekleri verdiler. Kuşoğlu'nun, bu usta hattatların eserlerinden örnekler verdiği kitabına göz atıldığında pek çok kesimden, çeşitli meslek gruplarından kimsenin kartvizit sahibi olduğu anlaşılıyor. Şeyhülislam Mustafa Sabri, Sultan Murad'ın kızı Fehime Sultan, Adalar Kaymakamı İsmail Adil, Eşya-yı Askeriyye Anonim Ticaret Şirketi Muhasibi Jozef Kohen o dönem kendi adlarına kartvizit bastırmış kişilerden birkaçı. Türk grafik sanatları yönünden de önemli olan karvizit, Batılı manada ve Batı ölçülerinde ilk grafik örneğidir. Zira 1850'li yıllarda Avrupa'da görülmeye başlanan bu küçük kartlar hemen Osmanlı'ya gelmiş ve aynı işlevi görmeye başlamıştır. Arkasına hüsn ü hattı alınca da Türk'ün elinde bir başka sanat; "kartvizit sanatı" doğmuş. Türklerin bin yılı aşkın bir süredir İslam yazı sanatına hizmetlerinin kartvizite yansıması sonucu hayranlık uyandıracak hünerli istifler (kompozisyonlar) ortaya çıkmış. "Türkler fark etmeden grafik sanatını icra ettiler" M. Zeki Kuşoğlu, Türklerin yüzyıllardır yazı sanatı ile yaptıklarının, adı konmamış grafik sanatlarından başka bir şey olmadığı görüşünde. "Eğer bu sanat Müslüman Türk'ün elinde değildi de, Hıristiyan Batı'nın sanatkarlarınca yapılmış olsaydı, onu terk etmek değil, dünyanın bir numaralı sanatı haline getirirlerdi' diyen Kuşoğlu hoca, kartvizit adının bünyemize yabancı olmasına karşın, Osmanlı yazı sanatında "gülün tomurcuğu gibi" yerini aldığını belirtiyor. Kaynak: Osmanlı Araştırmaları Vakfı | |
|
Etiketler |
kartvizit, kültürü, osmanlıda |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Osmanlı Kültürü Şerbet Tarihçesi | Kalemzede | Tarih | 1 | 01 Ocak 2013 19:16 |
Osmanlı'da Ev Kültürü | Rüzgar | Tarih | 0 | 26 Mayıs 2012 06:50 |
Osmanlı Tarihinde - Hamam Kültürü. | Sevda | Tarih | 0 | 04 Kasım 2011 19:45 |