05 Ocak 2013, 13:33 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Suriye Selçuklu Meliki.. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Suriye Selçuklu Meliki Tutuş'un Saltanat Mücadelesi.. Tarihte nice önemli şahsiyetler vardır ki emeline ulaşmak için çok çaba harcamış, bu yolda önemli mesafeler kat etmiş ve hedefine ulaşmak için neredeyse bütün şartları yerine getirmiş ama her şeye rağmen nedense bu hedefine bir türlü ulaşamamışlardır. Bu noktada, büyük Selçuklu imparatorluğu tahtını ele geçirmek için mücadele etmiş, ama bir türlü ele geçirememiş olan, Suriye Selçuklu Meliki Tacü’d-Devle Tutuş’un vermiş olduğu mücadele, bu duruma verilecek en güzel örneklerden biri olsa gerek. Büyük Selçuklu imparatorluğuna en parlak devrini yaşatan Sultan Melikşah’ın öz kardeşi olan Tutuş’un, kaynaklarda geçen tam adı ;Tacü’d-Devle Tutuş b. Alparslan b. Çağrı Bey b. Mikail b. Selçuk b. Dukak” şeklindedir. Henüz, Gence meliki iken Tutuş, Suriye bölgesinde fetihlerde bulanan Selçuklu komutanı Atsız’ın, Fatimiler’le yaptığı mücadelede öldürüldüğü haberi üzerine, Sultan Melikşah tarafından bu bölgedeki fetihlerin tamamlanması için Suriye’ye memur edilmiştir. Yanına Musul hâkimi Şerefü’d-devle Müslim b. Kureyş’in de yardımcı olarak verildiği Tutuş, hızla Suriye üzerine yürümüştür. Ancak Diyarbakır yöresine ulaştığında, Atsız’ın öldürülmediği haberini almıştır. Atsız, Fatimiler’e karşı yaptığı mücadeleyi kaybetmiş ama canını kurtarmayı başarmıştı. Bu durumu haber alan Melikşah ise Atsız’ı görevinde bırakmış, Tutuş’a ise Haleb’e gitmesini emretmiştir. Bir süre sonra Fatimiler Şam’ı muhasaraya alınca Atsız, Tutuş’a haber göndererek ondan yardım talebinde bulunmuştur. Yapılacak yardıma karşılık ise Atsız, şehri Tutuş’a teslim edip, kendisi de emrine girecekti. Yardım talebini olumlu karşılayan Tutuş derhal harekete geçmiştir. Tutuş’un geldiğini haber alan Fatimi komutanı Nasru’d-devle ise ordusunu Mısır’a doğru geri çekmiştir. Atsız, Tutuş’u surlar önünde karşılaştığı halde bununla tatmin olmayan ve şehir dışında karşılanmamasına içerleyen Tutuş, Atsız’ı mazeret bildirmesine rağmen yayının kirişi ile boğdurmuş ve bu suretle Atsız’ın hâkimiyetindeki Kudüs, Dımaşk, Akka, Sur, Trablusşam, Yafa ve Taberiyye gibi birçok şehri ele geçirmiş ve böylece Suriye Selçuklu devletini kurmuştur(1078-1079). Kısa süre bölgede önemli bir güç haline gelen Tutuş bir süre sonra Antakya’yı ele geçiren Anadolu Selçuklu hükümdarı Süleyman Şah ile Halep için karşı karşıya geldi. Katıldığı bütün savaşlardan galibiyetle çıkmayı başaran Artuk Bey’in de tarafında bulunduğu Tutuş, Süleyman Şah’ı mağlup etmiştir. Savaş meydanında ölen Süleyman Şah’ın ölümüne üzülen Melikşah Tutuş’a bu konuda teessüflerini bildirmiş ve Halep hâkimi İbn Huteyti’nin Şehri teslim etme daveti üzerine Halep’e gelmiştir. Her ne kadar Artuk Bey, Tutuş’a, yorgun olan Melikşah ordusuna saldırma teklifini sunduysa da Tutuş:“Ben gölgesine sığındığım kardeşimin şeref ve haysiyetine leke sürdürtmem” demiştir. Halep’te bir süre kalan Melikşah, Halep’i Aksungur, Antakya’yı Yağısıyan, ve Urfa’yı Bozan gibi önemli emirlerine vererek buraların yönetimini merkeze bağlamıştır. Melikşah’ın İsfahan’a dönmesiyle birlikte Tutuş da eski hâkimiyet sahasına yani Şam’a dönmek zorunda kalmıştır. Ancak şunu belirtmek gerekir ki Tutuş Suriye’nin yegâne hâkimi olmuştur. 1092 yılına geldiğimizde Sultan Melikşah’ın Hilafet merkezini ziyareti sırasında Tutuş, Sultan’dan Süleyman Şah konusunda özür dilemek için Bağdad’a doğru yola çıkmıştır. Ancak Hit kasabasına ulaştığı sırada Sultanın vefat haberini alan Tutuş derhal bu kasabayı işgal ederek sultanlığını ilan etmiş, böylece yaklaşık dört sene sürecek olan Büyük Selçuklu tahtını ele geçirme teşebbüsü başlamış oldu. Hazırlıklarını yapmak için Dımaşk’a dönen Tutuş, burada büyük bir ordu meydana getirerek önce Halep üzerine yürüdü. Halep hâkimi Aksungur ise tahtın diğer önemli varisleri Berkyaruk, Muhammed Tapar ve Sencer’in yaşlarının küçüklüğünü düşünerek, karşı koyamayacağı Tutuş’a itaatini arz etti. Ayrıca Antakya ve Urfa hâkimleri Yağısıyan ve Bozan’a da haber göndererek onların da Tutuş’a bağlanmasını istedi. Şimdilik bu emirler durumların belirsizliğinden olsa gerek geçici bir süreliğine Tutuş’a bağlılıklarını arz etmişlerdir. Ancak daha sonra görüleceği gibi bu büyük taht mücadelesinde saflar değişecektir. Mezkûr emirleri de yanına alarak, ordusu muazzam hale gelen Tutuş’un ilk durağı Rahbe oldu. Burayı ele geçiren Tutuş, kısa süre sonra Kuzey Mezopotamya’nın önemli şehirlerinden olan Nusaybin’e vardı. Şehir halkının mukavemetiyle karşılaşan Tutuş, bir süre sonra şehir surlarını geçerek şehri yerle bir etti. Öyle ki şehir camilerine kapanan halkı da kılıçtan geçiren Tutuş, Nusaybin’de acı bir hatıra bırakarak, Bağdat’ta adına hutbe okutmak için harekete geçti. Ancak Bağdat’tan önce önünde Musul gibi önemli bir menzil daha vardı. Süleyman Şah ile Antakya hâkimiyeti üzere savaşan Musul emiri Müslim b. Kureyş bu mücadele sonunda hayatını kaybetmişti. Bundan sonra Musul bir iki defa el değiştirdiyse de en son Müslim’in kardeşi İbrahim b. Kureyş Musul hâkimi olmuştu. Nihayet Musul’a varan Tutuş, İbrahim’den kendi adına hutbe okunmasını ve Bağdat’a gitmesi için kendisine yol vermesini istemiştir. Ancak bu teklifi geri çeviren İbrahim ile Tutuş arasında Mudayya bölgesinde yapılan savaşı Tacü’d-Devle kazanmış ve böylelikle Musul’da da hâkimiyet tesis edilmiştir. Bundan sonra Bağdad’ta giden Tutuş burada Halife’den, hutbenin kendi adına okunmasını talep etmiş fakat bu talebi yerine getirilmemiştir. Halife Tutuş’tan, öncelikle saltanatın diğer taliplerini bertaraf etmesini ancak bu şekilde hutbeye istediği gibi okuyacağını söylemiştir. Bağdat’tan umduğunu bulamayan Tutuş’un bir sonraki durağı Diyarbakır olmuştur. Burayı sulh yoluyla ele geçirdikten sonra bölgenin bir diğer önemli şehri Meyyafarikin (Silvan)’i de alarak Azerbaycan’a doğru hareket etti. Yol üstünde karşılaştığı her şehir Tutuş’a itaat arz ederken, saltanatın diğer bir varisi Berkyaruk ise Rey şehri ile Hemedan arasındaki bölgeleri ele geçirmişti. Tutuş’un Tebriz dolaylarında olduğu haberini alan Berkyaruk Rey’e gelirken bu sırada Tutuş ordusunda çözülmeler baş gösterdi. Henüz Melikşah’ın oğullarının durumu tam belli değilken Tutuş’a katılmış olan Aksungur ve Bozan, Tutuş’un halka yaptığı zulümleri de göz önüne alarak Berkyaruk tarafına geçtiler. Antakya hakimi Yağısıyan ise Tutuş tarafında kalmayı tercih ettiyse de bu şekilde Berkyaruk’u yenemeyeceğini düşünen Tutuş, ordusunu güçlendirmek düşüncesiyle önce Diyarbakır’a, sonra da Dımaşk’a kadar çekti. Berkyaruk tarafına geçip, Tutuş’u yalnız bırakan Bozan ve Aksungur bir süre sonra Berkyaruk’tan da yardım alarak hâkimiyet sahaları olan Urfa ve Halep’e geri dönmüşlerdir. Bu haberi alan Tutuş ise ordusunu güçlendirdikten sonra, kendisine ihanet eden bu emirlerden öcünü almak için Halep üzerine yürüdü. Tutuş’un geldiği haberini alan Aksungur, o sırada Bağdad’ta bulanan Berkyaruk’tan askeri yardım talep etmiştir. Yardım talebine olumlu bakan Berkyaruk, emir Kürboğa ve Bozan’ı yardıma gönderdi. Bir süre sonra iki ordu karşı karşıya geldiğinde ilk saldıran taraf Aksungur olmuştur. Aksungur, iki ordu arasındaki dereyi geçtikten sonra Tutuş ordusuyla karşı karşıya geldi. Ancak Bozan ve Kürboğa bu dereyi geçemeyip, dolayısıyla Aksungur’u yalnız bıraktılar. Tutuş’a karşı tutunamayan Aksungur sonuçta esir düşmüştür. Tutuş’un: “Eğer seni ben esir etseydin bana ne ceza verirdin?” sorusuna karşılık , “öldürürdüm” cevabına alan Tutuş da kendisine bu cezayı uygun bulup, kellesini uçurmuştur. Başı Şam’da sergilenen Aksungur’un bedeni ilk başta başka yere gömülürken, daha sonra Halep hâkimi olacak oğlu İmamettin Zengi babasının naaşına Haleb’e taşıyıp burada gömmüştür. Öte yandan Aksungur’un ölümünden sonra Tutuş’la savaşmayı göze alamayan Kürboğa ve Bozan da Halep’e kapanmışlardır. Bir süre sonra Halep halkı arasında itilaf çıkınca Tutuş’tan yana olan kesim şehrin Antakya kapısını Tutuş’a açmışlardır. Şehri ele geçiren Tutuş, esir düşen Emir Bozan’ın boynunun vurulması hükmünü verirken, Kürboğa’nın ise canını bağışlamıştır. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Aksungur ve Bozan gibi muhaliflerini ortadan kaldırmayı başaran Tutuş Harran, Urfa, El- Cezire, Diyarbakır, Ahlât, Azerbaycan ve Hemedan’ı ele geçirdikten sonra Halife’ye hutbenin Büyük Selçuklu Sultanı olarak okunmasını da kabul ettirmiştir. Bu sırada Büyük Selçuklu tahtının bir başka talibi daha vardı. O da Sultan Melikşah’ın karısı Terken Hatun’du. O, tahtın varisi olarak küçük oğlu Mahmud’u göstererek, bu suretle devleti dolaylı olarak yönetmeyi planlıyordu. Bu plan doğrultusunda Berkyaruk’a karşı koyabilmek için Tutuş’la evlenerek, güçlerini birleştirmek amacıyla Hemedan’da buluşma kararı alındı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve Terken Hatun yolda hastalanmak suretiyle bir süre sonra öldü. Böylece güttüğü plan akim kalmış oldu. Terken Hatun’un ölümünden sonra Tutuş, çok yaklaştığı hedefine ulaşmak için elbette ki yoluna devam edecekti. Terken Hatun ordusunun büyük bir kısmı kendisine katılan Tutuş, Hemedan’a karşı harekâtını sürdürürken, Berkyaruk ise o sırada Nusaybin’deydi. O da Tutuş’un Azerbaycan’ı ele geçirip, Hemedan üzerine yürüyüşünü duyunca derhal harekete geçmiş ve çok geçmeden Tutuş ordusunun bir kısmı ile mücadeleye girişmiştir. Tutuş’la ilk karşılaşmasında yenilen Berkyaruk bir taraftan Tutuş, diğer taraftan kardeşi Mahmud arasında adeta sıkışıp kalmıştır. Geri dönemeyen, Berkyaruk, İsfahan kapılarında birkaç gün bekledikten sonra kaledeki emirler tarafından kendisine hile yapılarak içeri alınmış ve hapse atılmıştır. Fakat kaderin cilvesi olsa gerek gözlerine mil çekilmesi beklenen Berkyaruk’un şansı yaver gitmiştir. Kardeşi Mahmud o sırada çiçek hastalığına yakalanmış ve böylelikle Tutuş’tan çekinen Mahmud’un emirleri, Berkyaruk’un gözlerine mil çekmeyi ertelemişlerdir. Çünkü onlar, oldukça sert bir mizaca sahip olan Tutuş’a karşın Berkyaruk’un hükümdar olmasını istiyorlardı. Beklenildiği gibi bu ölümcül hastalıktan kurtulamayan Mahmud’un yerine Berkyaruk, Büyük Selçuklu Sultanı ilan edilmiştir. Bir süre sonra Berkyaruk da kardeşinin hastalığına yakalanmışsa da, neyse ki çok geçmeden bu elim hastalıktan kurtulmuştur. Gelgelelim Tutuş’a. Berkyaruk’un İsfahan kapılarında 3-4 gün beklemesi, bu arada hapse atılması, yetmedi hastalığa yakalanması sırasında Tutuş’un ne yaptığı konusunda tarihler bize tam bir bilgi vermez. Oysaki kendisine sunulan bu fırsatları değerlendiremeyen Tutuş’un, Büyük Selçuklu sultanı olması işten bile değildi. Ancak, Tutuş İsfahan’a saldırmanın yerine isfahan’daki emirlere ulaklar gönderip onlardan kendisine itaat arz etmelerini istemiştir. Berykyaruk’un hasta olduğu bir sırada Tutuş’a itaatlerini arz etmeyi düşüne emirler, Berkyaruk’un iyileşmesiyle Tutuş’a :“Aramızda kılıçtan başka bir şey yoktur” haberini iletmişlerdir. Bu arada şu bilgiyi vermede yarar vardır ki Selçukluların ünlü veziri Nizamülmük’ün oğullarından Fahrülmülk Tutuş tarafında, diğer oğlu Müeyyedülmülk ise Berkyaruk tarafında vezirdiler. Özellikle Berkyaruk’un veziri, Tutuş ile yapılacak savaş öncesinde Irak ve Horasan’a gönderdiği haberlerle büyük bir ordu toplamayı başarmıştır. Nitekim Berkyaruk’un ordusu Tutuş’un bulunduğu Rey’e vardığında 30 bin kişiyi bulmuştu. Tutuş daha önce Haleb’te bulunan oğlu Rıdvan’a haber göndererek ondan takviye kuvvet istemişti. Zira Tutuş, Rey şehrinin dışına çıkarak burada savaşmaya karar vermişti. Çünkü Rey halkının kendisine ihanet etmesinden çekiniyordu. Tutuş Daşilu denilen yerde kurduğu karargâhında savaştan bir gün önce askerlerine şu sözleri söylüyordu: “ İçinizden her kim Berkyaruk’un askerlerinden birini yakalarsa derhal öldürsün, arta kalan olursa savaştan sonra onları bizzat ben öldüreceğim.” Bu şekilde askerler Berkyaruk’a karşı kışkırtılıyordu. Berkyaruk ile Tutuş arasında asıl savaş başlamadan önce ufak tefek çarpışmalar olduysa da bundan bir sonuç alınamadı. 26 Şubat 1095 tarihine geldiğimizde çatışmalar şiddetlendi ve asıl savaş başlamış oldu. Tutuş’un üstün bir duruma geçtiği sırada Berkyaruk tarafında açılan Melikşah’ın sancağı savaşın gidişatını adeta tersine çevirdi. Sancağı gören Tutuş’un askerlerin bir kısmı Berkyaruk tarafına geçerken, pusuda bekleyen önemli komutan Yağısıyan da bu sancak hadisesinden sonra savaşa girmekten vazgeçti. Her şeye rağmen kararlılıkla savaşmayı sürdüren Tutuş, daha önce öldürdüğü bir gencin babası tarafından yaralandı. Bu şekilde dahi kimsenin yanına yaklaşmakta cesaret edemediği sırada Sungurca adlı bir asker Tutuş’un üzerine yürüyerek başını gövdesinden ayırdı. Tutuş’un başı Bağdad’ta halka teşhir edilirken, Büyük Selçuklu imparatorluğunun başına Sultan Berkyaruk b. Melikşah geçiyordu İlk önce Atsız’ı bertaraf etmesi, bu arada ülkenin büyük bir kısmını ele geçirmesi, yanında Aksungur ve Bozan ve Yağısıyan gibi güçlü emirlerle Berkyaruk’un karşısına çıkması, Terken Hatunun evlenme teklifi ve nihayetinde Berkyaruk’un hastalanması gibi avantajlara rağmen daha sonra Tutuş, şansının yaver gitmemesinden olsa gerek bu avantajlar her defasında dezavantaja dönüşmüş ve böylelikle uzun süre yürüttüğü Büyük Selçuklu imparatorluğu tahtını ele geçirme teşebbüsü, onun savaş meydanında öldürülmesiyle hüsrana uğramıştır. Ancak Tutuş’un mizacının sert olması, işgal ettiği beldelerde geride bıraktığı korkunç tablo ve Melikşah’ın asker üzerinde bırakmış olduğu manevi nüfuz, onun her defasında başarısız olmasında ve sürekli ihanete uğramasında rol oynayan en önemli etkenler olarak gösterilebilir. | |
|
Etiketler |
selcuklu |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Anadolu Selçuklu Sultanları | InTheDarK | Tarih | 0 | 08 Nisan 2012 19:16 |
Suriye Selçuklu Devleti | InTheDarK | Tarih | 0 | 07 Nisan 2012 17:48 |
Konya - Selçuklu | Ecrin | İç Anadolu Bölgesi | 0 | 29 Ağustos 2011 00:15 |
Suriye,Yemen + Umman'da binlerce kişi gösteri yaptı.Suriye'deki gösterilerde kan aktı | Sevda | Haber Arşivi | 0 | 22 Nisan 2011 20:54 |
Suriye Selçuklu Devleti | YapraK | Tarih | 0 | 31 Aralık 2009 02:56 |