| |
|
09 Aralık 2012, 19:21
| #1 | |
| Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Hindistan Fatihi. HİNDİSTAN FATİHİ: SULTAN GAZNELİ MAHMUD Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Türklerin tarih boyunca yayıldıkları ve devletler kurdukları bölgelerden biri de Afganistan’dır. Sultan Mahmud’un lakabı “Yeminü’d-Devle’ye” nazaran Yeminiler, devletin asıl kurucusu Sebük Tegin’e Nazaran ise Sebüg Teginliler olarak da bilinen Gazneliler devleti işte bu bölgede kurulmuştur. Sultan Gazneli Mahmud’un kendisine en parlak devirlerini yaşattığı Gazneliler devletinin kuruluşu 963 yılına kadar gitmektedir. Samani devletinin Horasan orduları kumandanı olan Alp Tegin vezir el-Bel’ami ile birleşerek kendi adayını Samani tahtına çıkartmak istedi; fakat bunda başarılı olamayınca maiyetiyle Afganistan’ın Gazne şehrine çekilmek zorunda kaldı [963]. Onun buraya gelmesiyle Gazneliler devletinin temelleri atılmış oldu. Gazneli Mahmud’a kadar bir dizi komutan tarafından yönetilen Gazne şehri ancak Mahmud’un babası döneminde şehir hüviyetinden devlet hüviyetine geçebilmiştir. 999 yılında Karahanlılar tarafından Samaniler devletinin yıkılmasıyla da Gazneli Mahmud döneminde Gazne tam bağımsız bir devlet daha sonra da imparatorluk haline gelmiştir. 2 Kasım 971 tarihinde o dönemin Samani devleti başkenti Buhara’da doğan Gazneli Mahmud’un babası, Gazneliler devletinin de asıl kurucu sayılan Sebük Tegin’dir. Çocukluğu hakkında pek bilgi bulunmayan Mahmud’un, küçükken dini eğitim aldığı, bu sırada Kuran’ı ezberlediği ve ayrıca ileride de anlaşılacağı gibi iyi bir devlet adamı olması için iyi bir siyasi eğitim de aldığı biliniyor. İlerde büyük bir sultan olacak olan Gazneli Mahmud daha gençlik döneminden itibaren cesaret ve zekâsıyla dikkat çektiği ve bu yüzden önemli görevlere getirildiği görülüyor. Nitekim babası Sebük Tegin’in Saffariler üzerine çıktığı Sistan seferinde oğlu Mahmud’u Gazne’de yerine vekil olarak bıraktığını görüyoruz. Öte yandan o sıralar Gaznelilerin tabii olduğu Samanilere karşı çıkan bir isyanı Gazneli Mahmud’un bastırdığı ve akabinde Samani hükümdarı II. Nuh’un onu Horasan ordusu komutanı olarak atadığı görülüyor. Sebük Tegin 997 yılında ölünce Gazne tahtına varis olarak oğlu İsmail’i bırakmıştır. Fakat yetenekli ve kudretli bir şahsiyete sahip olan büyük oğlu Mahmud, bu kararı dinlemeyerek devlet adamlarının da desteğini yanına alarak kardeşi İsmail’i tahtan indirmiş ve 998 yılında Gazneliler devletinin başına geçmiştir. Halife tarafından Yeminü’d-Devle lakabını alarak hükümdarlığı tasdiklenen ve daha önce Horasan’ı Samaniler’den alarak topraklarına katan Sultan Mahmud, 999’da Karahanlılar tarafından yıkılan bu devletin sınır bölgeleri olan Sistan, Cüzcan, Çaganiyani Huttai ve Harizm’i de topraklarına katmıştır. Daha sonra putperest, Gur bölgesine ilki 1011 ikincisi 1020’de olmak üzere iki sefer düzenlese de buraya asla tam olarak hâkimiyet altına alamamıştır. Fakat buralarda azda olsa İslam’ın yayılmasını sağlamıştır. Öte yandan dönemin en kudretli devletlerinden biri olan Karahanlılar’la yapılan bir dizi mücadeleden sonra önemli bir sonuç alınamayınca iki devlet arasında Amu-Derya sınır olmak üzere anlaşma yapılmış ve bundan sonra iki devlet birbirin işlerine pek karışmamışlardır. Altmış bir yıllık ömrünün 45 yılını savaş meydanlarında geçiren ve yenilgi tatmayan Sultan Mahmud’un mücadeleleri elbette bunlarla sınırlı değildir. 999, 1002 ve 1003 yıllarında Sistan bölgesine yaptığı seferler sonucu burayı itaat altına alan Sultan, Gustar ve Garcistan bölgeleri fethinin yanı sıra Oğuzlarla da mücadele etmiş ve onları yenmiştir. Ziyarileri itaat altına alan Sultan, Cibal bölgesinin sahibi Şii Büveyhiler ve onların başkenti Rey’e de saldırıda bulunmuş ve şehri mukavemetsiz bir şekilde aldıktan sonra şehirdeki Bâtınilerin büyük bir kısmını darağacında sallandırmıştır. Kütüphanelerindeki gereksiz kitapları yaktırmış, geriye kalan binlerce kitabı da beraberinde Gazne’ye götürmüştür. Ayrıca Rey’den önemli ölçüde ganimet elde edilmiş ki bunların arasında en ilgi çekici olanı ele geçirilen altın bir elbise olmuştur [1029]. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Sultan Gazneli Mahmud döneminin dikkate değer en önemli icraatı şüphesiz Hindistan’a düzenlediği 17 seferdir. Asıl amacı İslam’ı yaymak olan bu seferlerin önemli mali neticeleri de olmuştur. Özellikle on altıncı ve en meşhur seferi olan Sumnat [Sumenat] seferi sonucunda şehirdeki mabedin en büyük putunu dört parçaya bölmüş, iki parçasını Gazne’deki Ulucami ve sarayının önüne koymuştur. Kalan iki parçayı da Mekke ve Medine’ye göndermiştir. Bu seferden sonra Halife tarafından “Kehfü’devle-ve’d-din” lakabı alan sultan Mahmud, bu olaydan sonra İslam dünyasında kâfirlerin çekici olarak anılmıştır. Öte yandan bu Hint seferleri sonucunda Hindistan hâkimiyet altına alınmış, ele geçirilen yerlerde Müslümanlık yayılmış ve elde edilen ganimetler sonucu Gazne hazinesi dolup taşmıştır. Sultan Mahmud, 30 Nisan 1030’da öldüğünde İmparatorluğu, dönemin en geniş sınırlarına sahip İslam İmparatorluğu, ordusu da çağın en güçlü ordusu haline gelmiştir. İran yönetimini ve kültürel yapısını benimseyen Gazneliler, Türk bozkır geçmişlerini bir kenara atmış ve büyük ölçüde İranî-İslamî gelenekle bütünleşmiştir. Sultan Mahmud’dan sonra Gazneli tahtına geçen Muhammed’i bertaraf eden Sultan Mesut, bir süre sonra Selçuklularla 1040 senesinde yaptığı Dandanakan savaşında mağlup olmuş, ardından Gazneliler devleti eski gücünü kaybetmiştir. 1186 yılında son sultan Hüsrev Melik’in Gurlar tarafından esir alınıp ortadan kalkmasına kadar mahalli bir devlet olarak varlığını sürdürdü. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Öldüğü zaman Gazneli devleti batıda Azerbaycan topraklarından doğuda Hindistan’ın Yukarı Ganj vadisine, kuzeyde Hârizm’den güneyde Hint Okyanusu sahillerine kadar uzanan çok geniş bir sahayı içine alıyordu. Dindar, zeki, ileri görüşlü, ihtiyatlı ve âdil bir hükümdar olan Sultan Mahmud Hanefi fakihi sayılabilecek derecede fıkıh bilgisine sahipti. Âlimleri himaye eden Sultan Mahmud’un Şafiî ve Hanefî fakihlerine huzurunda münazara yaptırdığı bilinmektedir. Âlimlere olan saygısı, adaleti ve iyi yönetimi, gerek kendi döneminde gerekse sonraki devirlerde edip ve şairler tarafından övülmüş, Fars edebiyatında adalet ve insafın timsali olarak gösterilmiştir. Başta Firdevsî olmak üzere Unsûrî, Ferruhî-i Sîstânî ve Ascedî gibi şairler onun ihsanlarına nail olmuşlardır. Farsça’nın büyük bir gelişme göstererek Hindistan topraklarında yayılması da Sultan Mahmud sayesinde olmuştur. Bîrûnî, Gazneli sarayında uzun süre kalmış ve “Tahkiku mâ-li'l-Hind” adlı eserini bu dönemde yazmış, ölümünün ardından Sultan Mahmud’u “âlemin aslanı ve zamanın yegânesi” olarak tanıtmıştır. Sultan Mahmud, Hind Yarımmadası’yla İslâm dünyası arasındaki kültür ve ticaret hayatına canlılık kazandırmış, birçok Müslüman âlîm, edip ve şairin Hindistan'a yerleşmesiyle İslâm kültürünün bu bölgeye ulaşmasını sağlamıştır. Babası Sebük Tegin’in Pendnamesiyle yetişen Sultan Mahmud, tarihçi Necip Asım [Yazıksız]’ın ifadesiyle: “Din-i Mübini, Politakasına Üssü’l-Harekât [Davranışlarına Başlangıç Noktası] ittihaz etmişti.” Alıntı.. | |
| |  |
| IRCForumlari.NET Reklamlar |
   |
 |
| Etiketler |
| fatihi, hindistan |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
| Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
| Hindistan ve Hindistan Coğrafyası | Ezgi | Genel Coğrafya | 0 | 28 Haziran 2012 14:55 |
| Tüm zamanların fatihi oldu | Cemalizim | Tiyatro | 0 | 07 Mart 2012 12:05 |
| Hindistan cevizinin yararları - Hindistan cevizi suyunun faydaları.. | Sevda | Sağlık Köşesi | 0 | 08 Ocak 2012 06:04 |
Normal
