| |
|
09 Aralık 2012, 19:17
| #1 | |
| Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Patrona Halil ve İsyanı. PATRONA HALİL VE İSYANI Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Hoşpeşteli Arnavut Halil, uzun zaman “levendlik” [deniz askeri] yapmıştır. Patrona lakabını ona hemşerileri vermiştir. Halil’in lakabı olan “Patrona”, gerçek rütbesi değildir. Bu ona çevresindekiler tarafından yakıştırılan bir lakaptır. Nitekim “Patrona” kelimesi, ferik, amiral veya şimdiki tabirle koramiral rütbesinde bir rütbedir. Miri kalyonların ikinci kaptanı olup, bazen beylerbeyi ve bazen de sancak beyi rütbesinde olurdu. Gemisine, “Patrona-i hümayun” denilirdi. Patrona flamasını prova [baş taraf] direğinin üstüne çekerdi. On sekizinci asrın son yarısında salyanesi [maaşı] üç bin beş yüz kuruştu. Patrona gemilerine “sancak gemileri” ve kaptanlarına da “sancak kaptanı” denirdi. Bu tabir, onları alay gemilerinden ayırırdı. Patrona gemilerinde, biri yeşil, diğeri kırmızı iki bayrak vardı. Yeşil bayrağın ortasında Zülfikar resmi ve kırmızı bayrakta da bir hilal ile bir yıldız bulunuyordu. Kaptan paşa bayrağına ise padişahın tuğrası işlenmişti. Patrona Halil, 1720’ye doğru, Vidin’deki bir ayaklanmanın önderleri arasında yer almıştır. İstanbul’a geldikten sonra, yeniçeri ocağının on yedinci bölüğüne katılmıştır. Pek çok Yeniçeri gibi esnaflık, tellaklık etmeye başlamıştır. Patrona Halil’in tellaklık yaptığı hamam, Bayezid Koska’daki hamamdır. Bayezid Koska Hamamı Gezgin Sandwich’e göre, boynuna bir işporta sepeti asıp, sokaklarda yüksük, iğne, iplik satıyor; akşamları da Galata’ya geçip meyhanelerde içiyordu. Halk arasında ise onun gaipten haber verdiğine inanılmaktaydı. Bir gün cinayet işledi ve Galata voyvodası tarafından tutuklandı. İdam edilecekken, Kaptan-ı derya Mustafa Paşa aracılığıyla suçu bağışlandı. Patrona Halil İsyanı: Patrona Halil Ayaklanması’nın ilk nedeni; Lale Devri’nin lüksü ve tüketimi özendiren yaşam tarzı, yapılan köşkler ve kasırlar, zevk ve eğlence âlemleri ile halka yüklenen yeni vergiler olarak gösterilmektedir. Patrona Halil İsyanını tertip edenler ayak takımı olmayıp; bu iş, İbrahim Paşa’ya aleyhtar olanlar tarafından hazırlanmıştı; fakat onlar ortada görünmüyorlardı. “Tebriz, İran tarafından işgal edildi. Tebriz’in düşmesinin Vezir-i âzam tarafından verilen gizli emir üzerine olduğu haber alınarak, İbrahim Paşa aleyhtarları, kuvvetli faaliyette bulundular… Yeniçerilerin Orta Camii ve etrafında kâğıtlar dağıtmasıyla, isyan hareketinin ilk emareleri gözüktü.” İsyancıların amacı; “halkı ayaklandırıp, hükümeti devirmek; padişahı hal ederek, Şehzade Mahmud’u Osmanlı tahtına çıkarmaktı. Patrona Halil, yanında on yedi arkadaşıyla birlikte, Bâb-ı Âli’nin tatiline rastlayan 28 Eylül 1730 Perşembe günü ellerinde kılıçlar ve bayraklarla Bayezid Camii’nin Kaşıkçılar kapısından çıkarak dört tarafa dağıldılar”. “Şer‘ ile davamız vardır. Muhammed ümmetinden olanlar bayrak altına gelsinler.” diyerek, Et Meydanı’na ilerlediler. Patrona Halil, bugünkü İstanbul Müftülüğü’nün yerinde bulunan Ağa Kapısı’na giderek, buradaki yeniçerilerle birlikte, Ağa Zindanı’ndaki mahpusları da asilere dâhil etti. Bunlarla birlikte Taş Gemiler, Baba Cafer, Tersane, Galata ve Rumeli-hisarı zindanlarında bulundurulan mahkûmları da serbest bıraktırıp; cemiyetlerini çoğalttılar. Cebecileri zorla kendilerine katılmaya mecbur ettikten sonra Sipah Pazarı ile Bit Pazarını yağmalayıp, buldukları silahları alarak, kendilerine katılan sivillere ve mahpuslara dağıttılar. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Asilerin İstekleri: İsyancılar ilk olarak Damat İbrahim Paşa ile üç kişinin kendilerine teslim istediler. Ertesi gün yeni bir liste ile Damad İbrahim Paşa’ya yakınlığı ile bilinen otuz yedi kişilik bir liste daha gönderdiler. İsyancıların asıl istediklerinin, padişahın hal‘ edilmek olduğu anlaşılınca, Üçüncü Ahmed, Şehzade Mahmud’a biat ederek, onu tahta oturttu. Birinci Mahmud’un tahta geçmesiyle her şey yatışmadı. İsyancılar, Sadabâd’daki köşklerin yakılmasını istiyorlardı. Padişah, köşk sahiplerinin tahliyesinden sonra üç gün içinde yıkılmasına razı oldu. İstanbul’un ne kadar ayak takımı varsa, köşklerin yıkılmasına ferman çıkmış diyerek, asilerle birleşip, yüz yirmiden fazla köşkü yıkıp yağmaladılar. Hatta ağaçları bile keserek ortalığı dümdüz ettiler. Böylece İstanbul’un en güzel mamuresi harabeye dönmüş oldu. İsyandan on yedi gün sonra isyancılar dağılmış ise de bunların elebaşıları yerlerinde duruyor, azil ve tayinler yapmaya devam ediyorlardı. Hatta Patrona Halil, sadaret mevkiine, İran seferinde yararlılığı görülmüş olan Bosnalı Rüstem Paşa’yı getirmek için kendisini davet edip görüştü. Lakin böyle bir vazifeyi kabulün ileride başına işler açacağını bilen Rüstem Paşa, kendisinin yalnız savaştan anlayan bir asker olduğunu ileri sürerek yakasını sıyırdı. Birinci Mahmud, esasen tahta çıktığından beri bu asi elebaşılarını tepelemeyi ve sonra bir tahkikat açıp, kendilerini el altından tahrik etmiş ve bütün bu hadiselere sebeb olmuş olanları da ibret alınacak şekilde cezalandırmayı kuruyordu. İlk olarak elebaşılar vezir-i âzamın sarayına davet edilerek orada öldürülmeleri planlandı; ancak Patrona Halil, kalabalık bir eşkıya grubuyla gelince, masum kanı da dökülür diye vazgeçildi. Toplantıda İran üzerine yapılacak sefer görüşüldü ve toplantı bir sonraki güne bırakıldı. Patrona Halil, Kırım Hanı Kaplan Giray’ın atamasını kendi yaptığı için ona güveniyordu. Kaplan Giray ise Patrona’yı ikinci toplantıda öldürmek için plan hazırlamıştı. Çünkü bu eşkıya dağılmadıkça, fitnenin önü alınamayacaktı. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Zorbaların, Yapılan İhbara Rağmen Öldürülmeleri: Patrona Halil ile arkadaşlarının tepelenmesi için yapılan tertibi İstanbul Kadısı Mahmud, Deli İbrahim ve Kapı Naibi Kutsi-zade haber almıştı. Hemen saraya gitmemesi hakkında bir tezkere yazıp, çuhadar ile Patrona Halil’e gönderdi. Haberci, Patrona’ya tam saraya girerken yetişti. İstanbul kadısı Deli İbrahim Efendi ile atbaşı sohbet ede ede gidiyorlardı. Zorbabaşı tezkereyi aldı; okumak bilmediği için cebine attı. İbrahim Efendi: −“Tezkerede ne var acaba” diye merak etti ise de ötekisi ehemmiyet vermedi. −“Ne olacak her halde Kutsizade de bir memuriyet istiyor. Hele şimdi evvela şu işi halledelim, sonra o da olur” dedi. “Böylece hep birlikte saraya girildi.” Patrona Halil ve diğer elebeşılar Revan Köşküne, Ocak Ağaları Aslanhane’ye alındılar. “Halil Ağa, yanındaki yeniçerilerle birdenbire Revan Köşkü’ne girdi. Ancak habersiz hücumu yiğitliğe yediremeyerek, −“Yeniçeri Ağası dedikleri herif kim? Diye haykırdı. Patrona Halil derhal vaziyeti sezip palasına davrandı ve hücum etti. Pehlivan Halil Ağa sol kolunu siper ederek bu hamleyi çeldikten sonra Patrona’yı kol gücüyle yere serdi ve kılıcıyla vurup gebertti.” Bu hadise cereyan ederken, Revan Köşkü’nde bulunan ulema efendiler, korkularından köşkün pencerelerine tırmanmıştı.” Olayın sonunda başta Patrona olmak üzere, elebaşılardan on yedi tanesinin cesedi, Bâb-ı Hümayun’un karşısındaki Üçüncü Ahmed Çeşmesi’nin önüne atıldı. Alıntı.. | |
| |  |
| IRCForumlari.NET Reklamlar |
   |
 |
| Etiketler |
| halil, patrona, ve, İsyanı |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
| Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
| Mükrimin Halil Yinanç Kimdir - Mükrimin Halil Yinanç Biyografisi | Liaaa | Tarih / Siyaset | 0 | 24 Şubat 2012 13:07 |
| Patrona sövmek serbest! | Slipknot | Ağ, Network ve Networking | 0 | 15 Kasım 2010 14:44 |
| Tacizci patrona 12 yıl hapis cezası | Hayal | Haber Arşivi | 0 | 21 Nisan 2010 09:40 |
| Önceligi Patrona Verin... | basak_akasya | IF Ekstra | 1 | 05 Eylül 2007 14:42 |
Normal
