IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13 Ekim 2012, 19:19   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Zilan Katliamı







Zilan Katliamı veyveya Zilan Deresi Kırımı[6] (Kürtçe: Komkujiya Zîlanveya Komkujiya Gelîyê Zîlan 1930 yılının Temmuz ayında Ağrı Dağı İsyanları sırasında Ferik Salih Omurtak komutasındaki 9. Kolordu tarafından Üçüncü Ağrı Harekâtı'nın başlatılmadan önce Van ilinin Erciş ilçesinde yer alan Zilan Deresi'ne (günümüzde "Hatun Çukurovası" olarak da bilinir) sığınan Kürtlere yönelik gerçekleştirdiği katliam. Temmuz 16, 1930 tarihli Cumhuriyet gazetesine göre, 15,000 kişi,bizaat Ağrı isyanında da yeralan Kürt yazar Hesen Hîşyar Serdî (1907-Eylül 14, 1985)'ye göre, Ademan, Sipkan, Zilan ve Hesenan aşiretlerden oluşan 18 köyden 47.000 köylüsü Ermeni araştırmacısı Garo Sasuni'e göre, 5.000 kadın, çocuk, ve yaşlının öldürülmüştür, Ekim 3, 1930 tarihli Berliner Tageblatt gazetesi ise, Türkler, Zilan bölgesinde 220 köyü imha etti ve 4.500 kadın ve yaşlı katletti şeklinde aktardı.[18] Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi ise, Zilan Bölgesi vadilerinden birinde 1.550 kişi kesildi, Erciş bölgesinde 200 köy yakıldı, Patnos sahasında yaıkılıp yıkılmayan tek köy kalmadı, Türk askerleri, Kürtlerin hayvanlarını da alıp aşırdılar. şeklinde aktarmaktadır.

Ağrı ayaklanmaları ve Ağrı Milli Hareketi

Şeyh Said İsyanı sonrasında hazırlanan 24 Eylül 1925 tarihli Şark Islahat Planı gereğince Kürt aristokratlar ve dinî önderleri sürgün edildiler. 1927 yılında ise 17 Temmuz 1927 tarihli "Bazı Eşhasın Şark Menatıkından Garp Vilâyetlerine Nakillerine Dair Kanun" 'a dayanılarak sürgün kapsamı genişledi. 5 Ekim 1927 tarihinde Bedirhaniler ve Cemilpaşazadeler gibi Kürdistan Teali Cemiyeti'nin eski üyeleri, Ermeni Taşnak komitesinin üyeleri Hoybun örgütü kurdular. Celadet Ali Bedirhan, Kâmuran Ali Bedirhan, Ekrem Cemilpaşa, Memduh Selim gibi aydınlar tarafından yönetilen Hoybun örgütü Ağrı'da isyanlar meydana geldiğinde İhsan Nuri'yi general rütbesine terfi ettirerek 20 yandaşıyla birlikte bölgeye gönderdi. Ağrı Dağı ve civarında İhsan Nuri'nin önderliğinde "Ağrı Milli Hareketi" adında bir cumhuriyet ilan edildi.

Türkiye'nin hazırlıkları

9 Mayıs 1928 tarihinde Türkiye direnişçileri vazgeçirmek için af çıkardı. Daha önce Süleyman Nazif, Vaaz ve nasihat veya re’fet ve şefkat zamanı çoktan geçti, eline silah almış olan her asinin eli başıyla birlikte kesilmelidir.[22][kaynak güvenilir mi?] demiş. Direnişçiler dağdan inmelerine rağmen İran’da faaliyetlerini sürdürdükleri için sonuçta Süleyman Nazif'in isteği uygulanmış oldu.[kaynak belirtilmeli]

Türkiye müzakerede inisiyatif elde edemeyince İhsan Nuri Paşa ile doğrudan müzakere etmeye karar verdi. Fakat bu da sonuç vermedi.
Mustafa Kemal (Atatürk) başkanlığında, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Birinci Umumî Müfettiş İbrahim Tali (Öngören)'in de hazır bulunduğu Bakanlar Kurulu toplantısında 29 Aralık 1929 tarihli ve 8692 sayılı kanun hükmünde kararname çıkarıldı. Burada Haziran ayında Ağrı'ya yönelik hareket öngörüldü.

Bakanlar Kurulu kararname doğrultusunda 7 Ocak 1930'da Genelkurmay Başkanlığı 9. Kolordu komutanlığına, Bulakbaşı ile Şıhlı köyü arasında asilerle meskûn olan köyler ile sığınılan yerler ele geçirilerek asiler geçim üssünden yoksun bırakacağını, bölge eşkıyadan temizledikten sonra Ağrı Tepeler hattına doğru takip edileceğini ve bölgede jandarma alayları için lazım olan yerlerden başka meskûn yer bırakılmayacağına dair emir verdi.
Üçüncü Ağrı Harekâtı'nın ertelenmesi

Mart 18 1930 tarihinde Salih (Omurtak) 9. Kolordu Komutanlığına atandı (8 Mayıs 1934'e kadar). 11 Haziran 1930 tarihinde Türk tarafının Ağrı direnişçilerine karşı silahlı muhalefeti başladı. Hoybun bütün Kürdistan'a yönelik yardım çağrısında bulundu. Bundan dolayı geniş cephede direnişçilerin cevap alma endişesine kapılan Türkiye 800-1500 silanlı olduğu tahmin edilen[27] Ağrı Dağı'ndaki direnişi kırmak için hazırlanan saldırıdan geçici olarak vazgeçti.[
Katliam

Türk Ordusu iki kolordu (7. Kolordu ve 9. Kolordu) ve 80 uçaktan oluşan hava gücü kullandı. Cumhuriyet gazetesi özel muhabiri Yusuf Mazhar'ın aktardığına göre, isyana katılan bütün köyler yakılırken 15.000[29][30] kadar kişi Zilan Deresi'nde öldürüldü.[31]Sağ kalanların bir kısmı ise İran'a kaçıp katliamdan kurtulmayı başardılar.

Cumhuriyet gazetesi 16 Temmuz 1930 tarhinde bu olayı "Ağrı Dağı tepelerinde tayyarelerimiz şakiler üzerine çok şiddetli bombardıman ediyorlar. Ağrı Dağı daimi olarak infilak ve ateş içinde inlemektedir. Türk’ün demir kartalları asilerin hesabını temizlemektedir. Zilan Deresi ağzına kadar ceset dolmuştur." şeklinde duyurmuştur.

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığına ait rapor, Erciş ve Zilan yakınındaki Türk başarısı 'nın birkaç silahlı adamlar ve büyük bir çoğunluğu oluşturan savaşçı olmayanlara karşı kazanıldığını aktarmaktadır.
Sonraları

31 Ağustos 1930 tarihli Milliyet gazetesinde dönemin başbakanı İsmet (İnönü)'in demeci yayımlandı: Bu ülkede sadece Türk ulusu etnik ve ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur. Aslı astarı olmayan propagandalara kanmış, aldanmış, neticede yollarını şaşırmış Doğu Türkleridir. [34][35][36] Katliamın ardından bölge halkının tüm mallarına el konuldu, 1950 yılında Erciş Asliye Ceza Mahkemesi'ne mallarını geri almak için başvuran köylüler, herhangi bir sonuç alamadı ve 2012 yılında konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşındı. Söz konusu dava kabul edilmiştir, davacılardan Mehmet Gürbüz, dedesinden kalma altı bin dönüm arazisine el konulduğunu ve o dönemden kalma tapu kayıtlarının kabul edilmediğini belirtti.
Kültürel etkiler

Yaşar Kemal 1950'li yıllardaki röportajlarında "Zilan Deresi Katliamı"nı öğrenip çok etkilendiğini belirtmiştir.Daha sonra Deniz Küstü adlı romanında katliamdan söz etti Romanın başkahramanlarından biri Selim Balıkçı, Ağrı harekâtlarına katılmış ve yüzünden yaralanarak Cerrahpaşa Hastanesi'ne kaldırılmıştır.
Oktay Candemir ve Ercan Öksüz'ün davası

2007 yılında DİHA Van muhabirleri Oktay Candemir ve Ercan Öksüz, Zilan deresi katliamı tanıklarından 94 yaşındaki Kakil Erdem'in tanık olduğu olayları konu alan "Zilan Katliamı'nın Tanığı Konuştu" başlıklı bir röportaj yayınladılar. Röportajın ardından iki muhabir hakkında "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" iddiasıyla dava açıldı. 9 Eylül 2008’de Van 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanan dava neticesinde iki muhabir birer buçuk yıl hapse mahkûm oldu.





 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
katliamı, zilan


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
RitimFM- | .ılı.ıl.ı | - DJ-ZiLaN Yayında... CeySu Yayındaki DJ'ler 0 10 Mayıs 2021 12:00
Dj`Zilan yayında... Rihem Yayındaki DJ'ler 2 03 Ocak 2021 16:11
Dj-Zilan yayında - www.muhabbetin.org - SeRuM Yayındaki DJ'ler 0 12 Ekim 2019 01:10
Zilan Avşar Kimdir, Biyografisi Ebru Biyografiler 0 13 Eylül 2016 17:00
Nazi Katliamı YapraK Tarih 0 04 Ocak 2010 20:29