Onbeşinci yüzyıldan başlayarak[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] doğal güzellikleri ve koruları ile ünlenen Kağıthane[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]Lale devrinde İstanbul’un en popüler yeri haline geldi. Halkın vazgeçilmez eğlencesi olan Kağıthane mesiresi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bütün İstanbullu’yu kendine çeker[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] mevsiminde Kağıthane’ye gelmek için insanlar günler öncesinden hazırlık yaparlardı

Avrupalıların “Tatlı Sular Vadisi” dedikleri Kağıthane’nin ünü İstanbul sınırlarının dışına taşmıştı. Arap[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Acem[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hint[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Yemen[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Habeş yani Asya ve Afrika seyyahları arasında gözde bir mesire yeriydi. İngiliz seyyah Miss Julia Pordoe[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] 1839 da kaleme aldığı “Boğaz’ın Güzellikleri” kitabında o dönemin Kağıthane’sini şu sözlerle tasvir ediyor:”Vadi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] her yandan yüksek tepelerle çevrilidir. Ulu ağaçlar[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] geniş dallarını çayırın üzerine uzatmışlardır.

Pırıl pırıl akan Kağıthane deresi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] vadinin yeşilliği bol bir yerinden çıkar ve yeşil çimenlerin arasında[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bir gümüş tel gibi uzanır. İnsan bu manzarayı görür görmez[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] buranın bir piknik yeri olarak yaratıldığı kanısına varır. Uzun ve güneşli bir yaz gününün[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Kağıthane’den başka[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] dünyanın hiçbir yerinde[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] daha güzel geçirilebileceğini sanmıyorum.”

Osmanlı İmparatorluğu’nun dört bir yanından gelen usta kuyumcular mesirede hünerlerini sergilerdi. En çok beğenilen eserin ustası da “Baş Kuyumcu” olarak adlandırılır ve mesireye bizzat katılan padişah tarafından 12 keselik altınla ödüllendirilirdi.

Evliya Çelebi dünyaca ünlü seyahatnamesinde[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Kağıthane civarında düzenlenen Kuyumcular mesiresi’ni kendine has üslubuyla şöyle anlatıyor:

“Osmanlı Devleti dahilindeki bütün kuyumcular bu mesireye yardımda bulunurlar. Üç yüz kese altın kadar masrafı olur. Oniki bin kadar çeşitli mezhebin halife ve postnişleri büyük bir topluluk meydana getirirler. Bu Kağıthane çayırında kuyumcu esnafı[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Süleyman Han kanunu gereğince toplanarak sohbet ederler.

Bizzat Osmanlı padişahı dahi gelerek çadırını kurunca[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kuyumcubaşına on iki keselik bir hediye vermek Süleyman Han kanunu gereğidir. Çünkü Süleyman han şehzadeliği zamanında[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Trabzon şehrinde Rum Konstantin yanında çalışarak kuyumculuk öğrenmiştir. Onun için halifeliği sırasında Saka çeşmesi yakınında kuyumcu dükkanlarını yaptırmıştır.

Kuyumcu halifelerinden oniki maharetli usta[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] önce padişahın[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sonra şeyhülislamın[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sonra diğer büyük vezirlerin ellerini öperler. Sonra kuyumcubaşı cevahirle işlenmiş küçük bir okuma masası[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] divit[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]eyer[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kılıç ve hançer gibi hediyeleri padişaha sunar. Velhasıl bu Kağıthane vadisinde beş[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] altı bin çadır kurulur. Vadi bu yirmi gün içerisinde insan denizi kesilir…

Bunlara yirmi yılda bir gezinti verilerek devlet hazinesinden on kese akça[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] davulcu ve kös ihsan edilerek[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]gezinti eylemleri Süleyman Han kanunuydu. Evliya[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kuyumcubaşızade olduğumdan üç gezintilerini gördüm. Hatta sultan Muret Han gezintisinde el öperek revan olan evliya idim. Bu gezintiyi meydana getirmek için evvela kuyumcu çavuşları gönderilerek diğer vilayetten olan kuyumcular Kağıthane gezintisine davet edilir.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Bunların hepsinin gelmesi imkansız olduğundan asil ve aklı başında çırakları[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] post sahibi olmak için onar bin kuruş alarak İstanbul’a gelirler. Bunların gezinti şekilleri[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Kağıthane mesiresi münasebetiyle anlatılmıştır. Bunlardan seyishaneler[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] arabalar ve taht-ı revanlar üzerinde bıçak[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hançer[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] mücevher gemi[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]eyer[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kılıç[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bıçak[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] topuz ve daha başka kıymetli eşya ile dükkanlarını süsleyerek geçerler.”